Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ALTERNATİF TIP  (Okunma sayısı 2797 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 28, 2007, 01:44:44 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Alternatif tıp vaya tamamlayıcı tıp , daha çok geleneksel doğal bitkileri kullanarak (çay veya bitki karışımlarıyla) elde edilen ilaçlarla tedavi etme yöntemidir. Modern tıp biliminin hastalık sebepleri ve tedavisi konusunda somut verileri olmadığı, hasta için henüz mevcut objektif ve kanıtlanmış bir tedavi yöntemi olmadığında hasta isteğiyle başlanılabilen veya modern tıp tedavilerini destekleyici olarak hastanın rahatlaması, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, psikolojisinin düzelmesi amacıyla uygulanabilen tedavi yöntemidir.

Tıp, asırlar önce, bugün "alternatif tıp" olarak tanınan şekilde yapılıyordu. Doktorlar, kendilerince hastalıkları muayene ediyor ve işe yarayabileceğini umduğu veya öğrendiği bitkiler, sular ve diğer meddelerle hastasını tedavi ediyordu. İnsanlığın bilgisi arttıkça ve yeni teşhis araçları (mikroskop, radyografi,manyetik rezonans, tomografi, elektron mikroskobisi, biopsi, kan dışkı idrar tahlilleri vb) bulundukça hastalıklar ve bu hastalıkların tedavisinde kullanılan yöntemler daha kapsamlı olarak geliştirildi. Hastaya bir herhangi bir bitki yaprağı vermek yerine, fayda sağlayan etken maddeyi damıtıp ilaç haline getirildi. Etken maddelerin insan dokularında nasıl iyileşme yarattığını öğrenip, etken maddeden farklı, daha az yan etkisi olan ilaçlar sentezledi.

Farmakoloji (ilaç bilimi), doğada halihazırda bulunan maddelerin içindeki etken maddeleri damıtarak veya onları sentezleyerek elde edilen maddelerle ilaçlar yapar fakat alternatif tıpta bu maddeleri içeren bitkiler ham olarak kullanıldığından madde sentezi yapılmaz. Bir bitki yaprağının içinde etken maddeye ilaveten daha bir çok madde bulunur. Bu "diğer maddeler" in farmakolojik ve farmasötik etkileri incelenmediği için modern tıp çay karışımları ve benzeri doğal karışımlar kullanmaz. Bu açıdan birçok doktor alternatif tıp yöntemini "bir deneyin" diyerek önerebilir. Daha etik yaklaşımlı hekimler ise alternatif tıp uygulamalarını ve uygulayıcılarını güvenilir bulmadığı için asla önermez.

Modern Tıp, sürekli gelişen ve yani şeyler eklenen bir alandır. Ancak henüz bazı hastalıkların muhteviyatı ve tadavisi hakkında kesin deliller yoktur. Kesin delillerin olmadığı durumda Modern Tıp, hastaya yarar sağlamıyacaksa zarar vermeme adına çekingen kalabilir. Çünkü modern tıpta güvenilirliği tamamen ispatlanmamış, muhteviyatı belirsiz, farmakolojik özellikleri aydınlanmamış, kontrollü deneylerle güvenilirliği ispatlanmamış yöntemler kullanılmaz, bu yöntemleri kullananlar şarlatanlık suçunu işlemiş olurlar.

İnsan vücudunun sağlıklı olması için kendine gereken tüm besin maddelerini alıyor olması gerkir. Buna dengeli beslenme denir. İnsan vücüduna gereken maddelerin tamamı doğada bulunur. Sebze, meyve, et, balık, çeşitli otlar, kaynak suları. İnsan bunların hepsinde bir yarar olduğunu bilerek tüketmelidir. Çoğu bitki muhteviyatında insana yarayabilecek maddeler barındırır, zaten ilaçlar da bunlardan veya bunların laboratuar ortamında sentezlenmesinden yapılır. Bu gıdaların aşırıya kaçmadan dengeli biçimde tüketilmesi insan sağlığını olumlu etkiler. İçeriği insan sağlığını olumlu etkilemeyecek, uyuşturucu veya zehir özelliği olan maddelerin kullanımı ise tartışmalıdır.

Masaj, çeşitli maddelerin buharları, sıcak su terapileri, spa gibi uygulamalar vücudu rahatlatır, dinlendirir, kireçlenme olan alanları hareketlendirir. Düzenli spor yapmak da insan sağlığına olumlu katkıda bulunur.

Alternatif tıp olarak tanımlanan yöntemler, insanların psikolojik hallerini ve bağışıklık sistemlerini kuvvetlendirerek hastalıklarla mücadele edilmesini sağlar. Bağışıklık sistemi, bilinen tüm hastalıkları, tümör ve kanser leri yenebilecek mükemmel bir sistemdir ve herkesin vucudunda vardır.Stres, yorgunluk, kötü beslenme (malnütrisyon),radyasyon, radyoterapi, kemoterapi, bazı viral enfeksiyonlar (örn. AIDS), diabet gibi durumlarda bağışıklık sistemi zayıflar.

Modern tıp da insanın bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklarla mücadelede rol oynayabilecek yöntemleri reddetmez. Ancak bu yöntemlerin, modern tıbbı bir kenara iterek "tek tedavi" veya "son çare" gibi sunulması etik değildir. Daha önemlisi hastayı kandırarak veya cahil cesaretiyle insanlar üzerinden para ve itibar kazanma amacı güden bazı kötü niyetli kişilerin yani şarlatan ların ne yazık ki alternatif tıp maskesi takmasıdır.

Alternatif tıp uygulayıcılarının eğitimi de önemli bir sakınca sebebidir. Hastalıkların sebebi (etiyoloji) hakkında malumatı olmayan bireylerin etkene yönelik tedavi yapmaları olanaksızdır. Bu nedenle, başta Rusya olmak üzere bir çok ülkede alternatif tıp eğitimi tıp fakültelerinde bir tıp branşı olarak verilmekte, kullanılan tedavi yöntemleri ve maddelerinin güvenilirliği araştırılmaktadır. Bu sayede, alternatif tıp da daha kapsamlı ve güvenilir hale gelmektedir.


http://tr.wikipedia.org/wiki/Alternatif_t%C4%B1p



Temmuz 28, 2007, 01:46:00 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Alternatif Tıp Yöntemleri

Ayurveda
Herbalizm
Aktarcılık
Naturopatik tıp
Aromaterapi
Siddha
Unani
Geleneksel Moğol Tıbbı
Homeopati
Akupunktur
Şiroprasi
Osteopati
Diyet takviyesi
Elektromanyetik alanlar
Masaj
Reiki
Çigong
Terapötik Dokunuş
Johrei
Manyetik Terapi
Ses Enerjisi Terapisi
Işık Terapisi
Aleksandr Tekniği
Refleksoloji
Feldenkrais Metodu
Craniosakral Terapi
Rolfing
Tui Na
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Alternatif_t%C4%B1p"'dan alındı


Temmuz 28, 2007, 01:54:09 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Bitkilerle Tedavinin Tarihçesi-1


  Bitkilerde tedavi en eski iyileştirme
yöntemlerinden biridir. İlk yazılı eser-
lerde de bitkilerin hastalıkları iyileştir-
mede kullanıldığına dair ipuçları var-
dır.

     M.Ö. 3000 yıllarında Mezopotam-
yâda yani Fırat ve Dicle nehirleri ara-
sındaki topraklarda kurulan Sümerler,
Akadlar ve Asurlulara ait medeniyet-
lerde hastalıkların rahip hekimler tara-
fından sihir, büyü, bitkisel ve hayvan-
sal ilaçlarla tedavi edilmeye çalışıldığı
Ninova tabletlerinden öğrenilmiştir.
Tabii ki bu tedavi şekilleri arasında ço-
ğunluğu bitkisel ilaçlar teşkil etmekte-
dir. Anadolu ve Mezopotamya'da da-
ha sonra kurulmuş olan Hitit uygarlığı
hakkındaki bilgiler ise Boğazköy'de
bulunan Hitit arşivinden çıkarılan tab-
letlere dayanmaktadır. Buna göre Hi-
tit'lerin hastalığı tanrının insanları ce-
zalandırması olarak kabul ettiği ve bu-
nun için de tedavide bitkisel ilaçlarla
birlikte sihire de başvurdukları anlaşıl-
maktadır.

     Bu dönemde Çin ve Hindistan'da
da Mezopotamya uygarlığına paralel
olarak bitkisel tedavide gelişmeler
kaydedilmiştir. Hint yazar Rig Veda M.
Ö. 2500'lü yıllarda 1000 şifalı bitki içe-
ren bir eseri kaleme almıştır.
Eski Mısır uygarlığı tıbbına ait bil-
gilerimizin temeli ise M. Ö. 1550 yılla-
rında yazıldığı tahmin edilen ve bir
mumyanın bacakları arasında bulunan
Eber papirüslerine bağlıdır. Yaklaşık
800 adet bitkiden bahsedilen belgeler-
de, hastalıklarda ayinlerde ve mumya-
lamada kullanımlarından bahsedil-
mektedir. Bu papirüslerde en sık adı
geçen bitkiler adasoğanı, ardıç, bano-
tu, çiğdem, hardal, hint yağı, incir,
centiyane, keten, safran, soğan, sa-
rımsak, tarçın ve üzümdür. Firavun
mezarları olan piramidlerin inşası es-
nasında çalışan işçileri mikrobik has-
talıklardan korumak için soğan ve sa-
rımsak verilmesi ilginç bir özelliktir.

Mezopotamya ve Mısır medeniyet-
lerinden etkilenerek oluşan Yunan uy-
garlığı sırasında tedavi ve bitkisel ilaç-
lar hakkında çok önemli kitaplar yazıl-
mış ve bu eserler senelerce Avrupa
ve özellikle İslâm tıbbına temel teşkil
etmiştir. Bu dönemde M.Ö. 1250'li yıl-
larda Eskülap efsanevi bir hekim ol-
muş, iki kız kardeşi Hygeia ve Pana-
cea'nın yardımları ile bitkisel tedaviyi
hastalarına uygulamıştır. Bu arada İs-
tanköy'de doğan Hipokrat tıbbı, felse-
feden ayırıp ilmi esaslara bağlaması
ile önemli bir şahıs olarak tarihteki ye-
rini almıştır. Bugün hâlâ tıp fakültele-
rinde mezuniyet törenleri sırasında,
öğrenimini bitiren doktor adayları Hi-
pokrat'ın o tarihlerdeki yemininin çok
benzeri bir yemin ederek diplomalarını
almaktadırlar. Tıpla ilgili 150 kadar
eseri bulunan Hipokrat 400 civarında
bitkisel ilaçtan bahsetmektedir.
Yine bu çağlarda bitkilerin insanlar-
da yapmış olduğu etkiler büyü ile de
sıkı bağlar içindeydi. Birçok bitki, gizli
ve özel ayinlerde, büyü ve sihirde kul-
lanılmak üzere tecrübeli toplayıcılar
tarafından tedarik edildi.

Roma ve Bizans uygarlıkları döne-
minde hastalıkları iyileştirmeye pek
gayret edilmediği görülür. Bunun se-
bebinin de Tanrının işine karışmamak
felsefesi olduğu düşünülmektedir. Bu-
na göre Romalılar hastalığın tanrılar
tarafından insanlara ceza olarak veril-
diği kanaatindeydiler.
Buna rağmen Bizans dönemine ait
Dioscorides ve Galen isimli 2 ünlü he-
kim mevcuttur.

     Dioscorides, Neron ve Vespasi-
en'in ordularında hekim olarak Anado-
lu ve Doğu ülkelerini gezmiş, tıbbi bit-
kilerle ilgilenmiş ve elde ettiği bilgileri
"ilaçlar bilgisi" isimli eserinde yayınla-
mıştır. Bu önemli kitap ondan sonraki
150 sene tedavi alanında temel eser
olarak kullanılmıştır. Eserin aslı elde
mevcut olmayıp, en eski kopyası Viya-
nâ da Avusturya Milli Kitaplığı'nda mu-
hafaza edilmektedir. Bu kitabın M. S.
312'de Bizans imparatoru Anicius'un
kızı prences Juliana'ya hazırlandığı bi-
linmektedir.

     Romanın diğer meşhur hekimi Ga-
len ise tedavi hakkında 50 kadar kitap
yazmıştır. O dönemde hekimlerin im-
paratoru ünvanını kazandığı iddia edil-
mektedir.

      Bu zamandan İslâm uygarlığı'na
kadar geçen süre tıp için karanlık bir
çağ olarak kabul edilir. Bu dönemde
bitkilerle tedavi bilgileri manastırlara
düşmüş, eldeki eserler rahipler tara-
fından kopya edilerek saklanmışlardır.
İslâm uygarlığı döneminde İslâm
hekimleri temelde Yunan ve Hint tıpla-
rının bilgilerinden faydalanmış ve
özellikle bitkilerle tedaviye çok önem
vermişlerdir. Hem çeviriler yaparak
eski bilgileri yenilemiş ve hem de ken-
di buluşlarıyla çağın tıbbına önemli
hizmetler vermişlerdir.


Temmuz 28, 2007, 01:56:27 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

 Bu dönemlerde Avrupa'da İslâm
alimlerinin eserlerinden latinceye çev-
rilen kitaplar bitkisel tedavide kullanıl-
maktaydı. Bu durum Marco Polo ve di-
ğer kâşiflerin Çin'e ticaret yolunu aç-
masına, dolayısıyla bitki türlerinin tica-
retinin başlamasına kadar hiçbir deği-
şiklik olmadan sürmüştür. Bu olayla
birlikte Amerika kıtasının keşfi, yeni
bitki türlerinin tanınması ve yerli hal-
kında yardımıyla bitkisel tedavi bilgile-
rini genişletmiştir. Ardından matbaa-
nın icadıyla bitkilerle tedavi, en popü-
ler ve en çok satılan kitap haline gel-
miştir.

Bu dönemdeki meşhur Avrupalı
hekimlere bakacak olursak:

John Gerard (1545-1612): Cerrah
ve botanist olan John Gerard Lond-
ra'daki bahçesinde 1000'e yakın nor-
mal ve nadir bitki yetiştirmiş ve bunları
tedavide kullanmıştır. Bu konuda ken-
di tecrübelerini de içeren bir eser yaz-
mıştır.

John Parkinson (1567-1650): Ec-
zacı, doktor ve botanisttir. Londra -
Covent Garden'da buraya adını veren
mükemmel bir bahçeye sahipti ve tıbbi
bitkiler konusunda 2 eser yazdı.

Nicholas Culpeper (1616-1654):
Özellikle Londra'nın fakir semtlerinde
çalışan ve bitkilerin astrolojik özellikle-
rini öğrenmek suretiyle hangi hastalık-
lara iyi geldiğinin tayin edilebileceğini
iddia eden bir hekimdir.
Culpeper bu fikirleriyle zamanın
akademisi Royal College of Physici-
ans'deki meslekdaşlarını çok kızdır-
mışdır.

Yine bu dönemlerde Avrupa'da işa-
ret doktrini The Doctrine of Signatures
adı altında bir teori ortaya atılmıştır.
Buna göre bitkinin şekli, rengi veya
genel görünümü, tıbbi etkilerini işaret
ediyordu. Kalp şeklinde bir bitki kalp,
göze benzeyen görünüşteki başka bir
bitki ise göz hastalıklarına iyi geliyor-
du. Bu doktrinin Culpeper'inkine ben-
zerliği hemen göze çarpmaktadır.

Osmanlılarda Anadolu'da yönetimi
ele geçirdikten sonra hem eski sağlık
kurumlarını korumuş ve hem de yeni-
lerini inşa etmiştir. Ayrıca hekimlik ala-
nında da ilerlemeler kaydedilmiştir.
Fatih'in hocası Akşemseddin'in tıbbî
bitkilerle ilgilendiği ve hekimlik yaptığı
bilinmektedir. Osmanlılardan Geredeli
İshak, Müntahab-ı Şifayı Tıp adlı bir
eser yayınlamış ve bu eserinde yine
tıbbî bitkilerden bahsetmiştir.
İstanbul'un fethinden sonra Fatih
külliyesine ilk darüşşifa kurulmuş, ar-
dından da Kanuni devrinde tıp medre-
sesi geliştirilmiştir. Önceleri hekimler
ilaçları yanlarında taşırken daha sonra
dükkanlardan satılması fikrinin benim-
senmesi ile Aktar dükkanları doğmuş-
tur. Bundan sonra kronolojik sıraya
göre:
-1802'de ilk eczahane Taksim
caddesi 49 numarada açıldı.
-1839'da Mekteb-i Tıbbiye-i Şa-
hane açıldı.
-1872'de Mekteb-i Tıbbiye-i Mül-
kiye ilk eczacı mezunlarını verdi.
-1895'de Türkiye'nin ilk eczacısı
Ahmed Hamdi Bey Zeyrek yokuşunda
eczahanesini açtı.
-1895'te Ethem Pertev ilk ilaç
imalathanesini kurarak, ilk Türk ilacı
pertev diş tozunu piyasaya sürdü.
Cumhuriyet dönemlnde hızla artan
ilaç fabrikaları günümüzde yerli ve ya-
bancı firmalar olarak hizmet vermekte-
dir.