Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Sultan II. Abdülhamit ve Yahudiler  (Okunma sayısı 25632 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 14, 2006, 06:59:44 öö
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

 Sultan II. Abdülhamit ve Yahudiler

Sultan II. Abdülhamit, yahudilerin Filistin topraklarına yerleşme planlarının önüne geçen bir padişah olarak bilinir. Bu tutumundan dolayı da yahudilerin yönlendirdiği bütün fitne teşkilatlarının ana hedefi haline gelmişti.

Siyonizmin fikir babası olarak bilinen Teodor Hertzl, kendilerine Filistin'de toprak verilmesi için Sultan II. Abdülhamit'le görüşme yapmak istedi. Bazı kitaplarda II. Abdülhamit'in onlarla görüştüğü ancak tekliflerini reddettiği söyleniyor. Oysa gerçekte II. Abdülhamit onlarla görüşmeyi kabul etmemiştir. Bunun üzerine yahudi heyeti başbakan Tahsin Paşa yoluyla tekliflerini iletmişlerdir.

Yahudiler 1902 yılında Tahsin Paşa yoluyla padişaha ilettikleri tekliflerinde şunları bildiriyorlardı:

"Yahudiler aşağıda bulunan hususları taahhüt ederler:

1.Osmanlı devletinin otuz üç milyon İngiliz altınına ulaşan borçlarının tamamını ödemeyi,

2.İmparatorluğu korumak için 120 milyon altın franka mal olacak deniz filosu yaptırmayı,

3.Devletin mali durumunu canlandırmak için otuz beş milyon altın lira faizsiz borç vermeyi.

Bütün bunlar yahudilerin, yılın herhangi bir gününde Filistin'e ziyaret maksadıyla girmelerine müsaade edilmesine ve yahudilerin Kudüs-i Şerif 'te kendi dinlerine mensup olanların ziyaretleri esnasında içinde kalabilecekleri bir müstemleke (kanton) kurmalarına izin vermesine karşılıktır".

Sultan II. Abdülhamid'e böyle bir teklifte bulunan heyetin başında siyonizmin babası Hertzl vardı. Yukarıda kendisinden söz ettiğimiz Emanuel Karaso da bu heyetin içinde bulunuyordu.

Yahudilerin bu teklifine Sultan II. Abdülhamid'in cevabı şu olmuştur:

"Tahsin! Onlara de ki:

Devletin borçları onun için bir ayıp değildir. Çünkü, Fransa gibi başka devletlerin de borçları vardır ve borçları onlara zarar vermemektedir.

Kudüs-i Şerif'i İslam'a ilk önce Hz. Ömer (r.a.) fethetmiştir. Burayı yahudilere satma kara lekesini ve Müslümanların korumam için bana tevdi ettikleri emanete ihanet etme suçunu yüklenemem.

Yahudiler, mallarını kendilerine saklasınlar. Devleti Aliye'nin İslam düşmanlarının mallarıyla yapılan kalelerin arkasına sığınması mümkün değildir.

Emret çıksınlar! Bir daha benimle görüşmeye veya buraya girmeye uğraşmasınlar".

Siyonist lider Teodor Hertzl de anılarında, Sultan II. Aldülhamid'in kendilerine şu cevabı verdiğini yazmaktadır: "Doktor Hertzl'e bu konuda yeni adımlar atmamasını öğütleyin. Çünkü ben bir karış toprak dahi veremem. Orası benim kendi mülküm değil milletimin mülküdür. Milletim bu yer için savaşmış ve orayı kanı ile sulamıştır. Yahudiler milyonlarını kendilerine saklasınlar. Bir gün gelir de İmparatorluğum parçalanırsa işte o zaman yahudiler, Filistin'i para ödemeden alabilirler. Fakat ben sağ olduğum müddetçe bedenimin neşterle yarılması Filistin'in İmparatorluğumdan koparılmasından benim için daha kolay bir hadisedir. Bu imkansız bir şeydir. Ben daha sağ iken bedenimizin üzerinde otopsi yapılmasına asla müsaade edemem."

Sultan II. Abdülhamit, hatıralarında da yahudilerin Filistin'e yerleşme fikirleri hakkında oldukça ilginç noktalara parmak basmaktadır. Şöyle diyor Sultan II. Abdülhamit:

"Yahudiler, Avrupa'da Doğu'da olduğundan daha fazla bir kudrete sahiptirler. Bu sebeple de birçok Avrupalı devlet çok artmış olan Semit (yahudi) ırkından kurtulabilmek için Yahudilerin Filistin'e muhaceretini iyi karşılayacaklardır. Fakat bizim memleketimizde kafi yahudi vardır. Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.... Siyonistler Filistin'de yalnız ziraat yapmak değil, orada hükümet kurmak, siyasi temsilcilerini seçmek gibi şeyler de arzuluyorlar." (13)

Sultan II. Abdülhamit, yukarıda sözünü ettiğimiz İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin çıkardığı ve tarihe 31 Mart Vak'ası diye geçen isyandan sonra tahttan indirilmiştir. Bu olayda ilginç olan bir şey şuydu: 31 Mart isyanını çıkaranlar ve kışkırtanlar İttihat ve Terakki Cemiyeti mensupları veya onların yönlendirdiği kimselerdi. Daha sonra padişahın tahttan indirilmesine de yine bu cemiyet karar verdi ve bu kararında padişahı 31 Mart isyanına sebep olmakla suçladı. Yani kendi suçlarını padişaha yükleyerek bunu onun tahttan indirilmesi için gerekçe olarak kullanmışlardı. Padişahın hal'ine (yani saltanattan indirilmesine) dair kararı ona tebliğ eden heyetin arasında yer alanlardan biri de yukarıda sözünü ettiğimiz Emanuel Karaso idi. Bu kararı tebliğ eden heyetin içinde bir tek Türk yoktu. Osmanlı ahalisini temsilen padişahın karşısına çıktığını iddia eden böyle bir heyette, ahalinin ana unsurunu teşkil eden ve devletin yönetimini resmiyette elinde tutan önemli bir etnik unsuru temsil eden bir tek kişinin bulunmaması dikkat çekiciydi. Padişah da bu durum karşısında şu ifadeyi kullanmıştı: "Bir Türk padişahına, 33 sene bu makamda bulunmuş İslam halifesine hal' kararını bildirmek için bir yahudi, bir Ermeni, bir Arnavut ve bir nankörden başkasını bulamadılar mı?" (14)

Ne yazık ki, Filistin topraklarının yahudilere satılması için rüşvet teklifinde bulunduğunda Sultan II. Abdülhamid tarafından kovulan yahudi Emanuel Karaso bu kez sultanın hal' kararını tebliğ için onun karşısına çıkmıştı. İşte bu ihanetin şartlarını hazırlayan teşkilat da İttihat ve Terakki Cemiyeti'ydi.

Bu arada İsrail'in ilk başbakanı Ben Gurion'un da II. Abdülhamid döneminde İstanbul Hukuk Fakültesi'nde okuduğunu ve İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin bünyesinde padişah aleyhine çalışmalara katıldığını hatırlatalım. Ben Gurion Birinci Dünya Harbi'nin patlak vermesinden sonra Kudüs'e döndü.
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Temmuz 04, 2010, 02:18:32 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sonuçta Sultan II. Abdülhamid, Yahudi Emperyal gücüne karşı dik duruşunu sergilemiş, her ne kadar sonu kötü olsa da.
Yahudi Emperyalizm'i dünyanın en tehlikeli gücüdür. Onu anlamadan dünya siyasetinin ne olduğu ve nereye gittiği anlaşılamaz.
Sultan II. Abdülhamid devrinden beri Yahudi'ye karşı dik duran bir tek kişi çıktı o da bugünkü mevcut başvekildir, sonu belli değil.
Bu dik duruşun bedelini Sultan hem tahtı ile hemde ülkesi ile ödemişti. Şimdi aynı şeyler yaşanıyor. İsrail karşılık veriyor.
Fakat bu dik duruş da olmazsa şahsiyetsizlik olur.

Bulunduğumuz günler olayların tam ortasında olduğumuz günlerdir. Olaylar hâlâ gelişmektedir. İleriki günlerde bazı İsrail ile olan durumumuz belirginleşecektir. Bir cihan harbine mi doğru gidiyoruz anlayacağız.

Saygılarımla.


Temmuz 05, 2010, 11:47:12 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

İşte Yahudiler in başarısı, gerektiğinde  onur ve şereflerini zafer uğruna ayaklar altına almakla olmuştur.
''Kızıl elmada buluşalım''


Temmuz 05, 2010, 11:48:28 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

Sn. Mason yazının kaynağını öğrenebilirsem sevinirim.
''Kızıl elmada buluşalım''


Temmuz 06, 2010, 11:10:35 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Aynen öyle.

Bu Yahudi alemşümûl siyasetinin ta kendisidir!..
Yani farklı milletlere yayılmak, onlar gibi olmak, onlar gibi davranmak ve o milleti sırtından vurmak!..


Şubat 11, 2011, 07:54:21 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Sn. Mason ,
Efendim yazınız ilgimi çekti ufak bir araştırma yaptım, yaptıgım araştırma sonucu aşağıda linki de bulunan vikipedi gibi çok saygın bir siteden
alıntı yaptım. Tarafsız olarak paylaşmak adına buraya yolluyorum. Merak ettiğim şudur ki , Eğer olay söylediğiniz gibi olduysa neden Mason Locasından kardeşler bu tür ithamlara karşı  öylece duruyorlar. Vikipedi gibi açık sözlüklerde bile sizin söylediginizden çok farklı şeyler yayınlanmakta Mason kardeşler neden kolayca müdahale edebilcekleri şeyleri bile düzeltmiyorlar. Bence interaktif olarak Locayı karalamaya çalışan gruplara karşı bir grup oluşturulmalı ve bu tarz şeyler düzeltilmelidir.

 Saygılarımla

http://tr.wikipedia.org/wiki/Masonluk

Türkiye'de Masonluk

Ana madde: Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası
Türkiye'de Masonluğun tarihi çok eski zamanlara, 18.yüzyılın sonlarına kadar uzanır. Bu dönemlerde, Osmanlı toprakları üzerinde çok sayıda İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, İskoç ve İrlanda Locasının varlığı bilinmektedir. İlk başlarda sadece yabancılardan oluşan bu localar, zamanla aralarına Türkleri de kabul etmeye başlamışlar ve belirli sayıya ulaşan Türkler kendi Localarını kurmaya başlamışlardır. 1861 yılında Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti ilkeleri ile çalışmaya başlayan Şûra-î Âlî-i Osmanî (Osmanlı Yüksek Şurası) kurulur ve ilk Hakim Büyük Amirlik görevini Prens Mehmet Abdülhalim Paşa üstlenir. Mithat Paşa da üyeler arasındadır ve 1876 yılında Sultan Abdülaziz'e karşı, 1908 yılında da Sultan II. Abdülhamit'e karşı gerçekleştirilen askeri darbeler bu mason locasında planlanmıştır.
İttihat ve Terakki'nin iktidara gelmesinden sonra kısa sürede çoğalan bu Türk locaları yeterli sayıya ulaşarak kendi obediyanslarını oluşturmaya başlarlar ve 1909 yılında da, bugün Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası olarak bilinen ilk Türk Büyük Locası'nı kurarlar. Kurucular olarak, tamamı 33. derecede olan Mehmet Talat Bey (Talat Paşa), Mehmet Cavit Bey, Rahmi Bey, Mithat Şükrü Bleda, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Nesim Mazliyah, Mişel Noradunkyan, David Kohen, Osman Adil, Asim Bey, Mehmet Arif, Fuat Hulusi Demirelli, Mehmet Galip, Hüseyin Cahit Yalçın, Osman Talat, Sarım Kibar, Katipzade Sabri, Emanuel Karasu, Mehmet Ali Baba ve Faik Süleyman Paşa isimleri günümüze ulaşmıştır.
« Son Düzenleme: Şubat 11, 2011, 08:30:58 ös Gönderen: Leo - Franz »


Şubat 11, 2011, 08:09:18 ös
Yanıtla #6

Kitap önerme yeri burası değil biliyorum, ama konu buraya gelince dayanamadım.

Orhan Koloğlu'nun yazdığı 2 kitap var konuyla ilgili tavsiye edeceğim

Abdülhamit ve Masonlar
İttihatçiler ve Masonlar

Sanırım okuduktan sonra doğru/yanlış arasında daha kolay karar vermek mümkün olacaktır.

Saygılarımla.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Şubat 11, 2011, 08:29:44 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Sn. Mason ,
Efendim yazınız ilgimi çekti ufak bir araştırma yaptım, yaptıgım araştırma sonucu aşağıda linki de bulunan çok vikipedi gibi saygın bir siteden
alıntı yaptım.

Sn Leo Franz,

Wikipedia dedigimiz yer, hemen herkesin bilgi paylasiminda bulundugu, dolayisi ile oradaki bilgilerin tek bir elden cikmadigi bir web sitesidir. Bu acidan yukarida anlatilanlari kim yazdi bilmiyoruz. Biri gelir, bu bilgileri eksik veya tarafli bulduysa kendisi ekleme, cikarma yapabilir.

Masonlarla ilgili Ingilizce sayfasi ise, Turkce ve Arapca sayfalarina gore kismen daha objektif.


Şubat 11, 2011, 11:00:52 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

"Romanya ve Rusya göçmeni Yahudilerin Osmanlı ülkesinde, özellikle Filistin’de iskânları, Filistin’e girmeleri ve burada arazi satın almalarının padişahın yüce emri ile yasaklandığı herkesçe bilindiği halde, bazıları özel çıkar ve menfaatleri, bazıları da bozguncu, zararlı fikir ve düşüncelerinin etkisiyle bu emre uymamışlardır. 1890 senesinde Yafa ve Hayfa kasabalarında Baron Hirscb’in adamları Mösyö Henger ve Mayer Zelyan aracılığı ile Yahudiler için toprak satın alınmış, Rus tebaası 140 aile Hayfa havalisine yerleştirilmişti. Bu işte onlara Akkâ Mutasarrıfı Sadık Paşa, eski Hayfa Kaymakamı Mustafa Efendi Kanevetti, yeni Hayfa Kaymakamı Ahmed Şükrü, Akkâ Müftüsü Ali, Hayfa Belediye Reisi Mustafa ve Hayfa İdare Meclisi Azâsından Necip Efendi aracılık yapmışlardı. Bu ekip, düzenledikleri sahte mukavele ve belgelerle eski Adana Mutasarrıfı Şakir Paşa ve Cebel’i Lübnan ahalisinden Selim ve Nasrullahi’l-Havarî’nin vaktiyle 800 liraya aldıkları Hayfa yakınlarındaki mülkleri; Hazire, Dordore ve Nefbâte çiftliklerini 18.000 liraya satmış, ayrıca kendileri de 2.000 lira aracılık parası almışlardı. Bu satış sonrası bir gece içinde Hayfa Polis Memuru Aziz ve Zabıta Memuru Yüzbaşı Ali Ağaların marifetiyle Rus göçmeni 140 aile Hayfa sahillerindeki bu araziye yerleştirilmişlerdi. Padişahın iradesi (emri) nedeniyle arazi satışının yasak olduğunu çok iyi bilen Hayfa Belediye Başkanı Mustafa Efendi, selâhiyetini kullanarak sahte ve kadim (çok eski) tarihli bir ruhsatname ile burada 140 haneli yeni bir Yahudi köyü kurmuş, onlardan bir de vergi alarak yıllardır Osmanlı vatandaşı olduklarını belgelemeye çalışmıştır. Bununla da yetinmeyen Mustafa Efendi güya bunların yıllarca Safed ve Taberiyye kazaları arasında bulunan “Mizrate’l-Hafize” köyünde asırlardır yaşadıklarını, ama nüfuslarının unutularak kaydedilmediklerini ileri sürerek onları Osmanlı nüfusuna kaydetmiş, 140 fakir Yahudi ailesinin altısından, birer mecidiye, toplam altı mecidiye, “nüfusa geç kaydolma” cezası almıştı. Böylece bir gecede 140 Yahudi aile Osmanlı vatandaşı olarak Osmanlı fakirlik ve ilmuhaberi verilerek birçok devlet hizmetinden bedava yararlanmaları sağlanmıştı.”Şikâyetçilere göre Hayfa ve Akkâ’da bu yolla Yahudilerin iskânı sürekli hâle ettirilmiştir. Bundan başka Baron Bilavaroş’un vefatıyla sahipsiz kalan Zemarin köyüne Yahudi koloniciler el koymuş, Baron Roşeyle yönetimindeki 700 hane Yahudi bu köye yerleştirilmişti. Daha sonra da her ne yapılmışsa yapılmış bu arazi Yahudilere Padişahın emrine aykırı olarak satılmıştı. Bu köyün çevresindeki Eşfiya, Emma’l-Altun ve Emma’l-Cemal adlı üç köy de bu arazinin içinde gösterilmiştir. 2-3 bin kuruş kıymetinde harap bir arazi, Akkâ Mutasarrıfı Sadık Paşa tarafından 2.000 liraya Yahudilere satılmıştır. Hayfa ve Yafa arasında bulunan Hazine-i Hassa ile bitişik, dönümü bir kuruştan alınan Haşmezrezzake adlı 30 dönüm arazi, 30 bin liraya Yahudilere satılmıştı. Yine dönümü 3 kuruşa alınan beşbin dönümlük arazi de 15.000 liraya Yahudilere satılmıştı. Bu, şebekenin faaliyetlerini bütün bütün ortaya çıkarmıştı. (…) Yahudîlerin maddî fedâkârlıkları sonucu onlarla iyi geçinen yerel yöneticiler genelde onlara itibar etmiş, Müslümanlara fazla yakınlık göstermemişlerdir. Bunlardan biri olan Maykerî Nahiyesi Müdürü Çerkes Ali Ağa, Yahudilerin kalp akça bastıkları ihbarı üzerine Yahudî köylerine gidip soruşturma yapmak isteyince tahkir ve saldırıya uğramış, daha sonra da onların girişimleriyle azledilmişti. Onun gönderilmesinden cesaret alan Yahudîler bir takım silah ve mühimmat depolamaya, gizli eğitim kurumları açmaya ve kendilerini engelleyebilecek kişileri haps ve işkence ile yıldırmaya başlamışlardı."

Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Y.PRK.AZJ. 27/39

Saygılarımla



Haziran 01, 2013, 03:05:18 öö
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Siyon KONGRE'sinde alınan karaları II. Abdülhamide bildirmekten başka bir şey yaptıklarını sanmıyorum ,  sonuçta kararlar alınmış ve uygulamaya geçmesi lazim, başarı denilen şey amaca ulaşmak değil  mi ?  Her kes için geçerli olan bu başarı onlar için de başarı sayılır  :)


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3879 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2007, 03:34:21 öö
Gönderen: Ittihatci
18 Yanıt
14519 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 04, 2009, 12:15:46 ös
Gönderen: Veritas
2 Yanıt
3457 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 03, 2008, 06:32:21 ös
Gönderen: Veritas
10 Yanıt
11819 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2009, 03:14:44 ös
Gönderen: karahan
7 Yanıt
7435 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 20, 2015, 09:09:10 ös
Gönderen: Eagle35
2 Yanıt
5705 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 04, 2009, 02:36:21 öö
Gönderen: Asha
6 Yanıt
8140 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 25, 2011, 01:47:46 ös
Gönderen: Mustafa Kemal
42 Yanıt
26796 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 10, 2011, 04:41:36 ös
Gönderen: Masor1976
3 Yanıt
3424 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 19, 2015, 11:01:41 ös
Gönderen: hyperbolic metamaterial
1 Yanıt
3533 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 13, 2016, 12:02:33 ös
Gönderen: Spock