Her şeyden önce şunu belirtmeliyim: Ortaya koymuş olduğum anlatımların çoğu, okuma, inceleme, araştırma ve sonra usa vurma yöntemiyle üretilmiş olduğu için, kapsamında yer alan her şey ile tam bir uyum içinde olamayabilirim. Ancak ben bireysel olarak uyum içinde olmasam, kuşkularım hatta aykırılıklarım olsa bile bunların dostları bilgilendirmek bakımından buraya yerleştirilmesinde de bir sakınca olmadığı kanısındayım.
Yanlış anımsamıyorsam, foruma yazmış olduğum yazılardan birinde psikologların betimlemesine göre “üst bilinç” ve “alt bilinç” diye iki kavramdan söz etmiş, bunların farkında olmanın sınırlarını belirlediğini belirtmiştim.
Hayli ilgi çektiğini gördüğüm ortak bellek teorisine ilişkin kendi görüşlerimi belirtkeden önce bu kavramları bir kez daha gündeme getirmenin yarlı olacağını düşünüyorum.
Psikologlara göre; beyinsel işlevlerin kimisi üst bilinç, kimisi alt bilinçte oluşuyor.
Üst bilinçte algılama, değerlendirme, yargılama, düşünme, konuşma, aktarma, imgeleme gibi olaylar gerçekleşiyor: İnsan, bu düzeyde olan bitenleri öz buyrultusuyla yani irade gücüyle kontrol altında tutabiliyor hatta yönlendirebiliyor.
Alt bilinç ise insanın içtepileri ile diğer farkına varamadığı, ancak pek ender kişilerin sınırlı bir ölçüde sezebildiği birtakım olayların yer aldığı düzey… Kimi kurumlar, insanın bu alt bilincine de egemen olabilmesi için ona bu yeteneği sağlamaya çalışıyor. Bilim alanında bunu hipnoz yöntemiyle yapmaya çalışan tıp adamları bile var.
Alt bilincin bir diğer özelliği, üst bilinçte olup bitenleri, oradaki algılama, gözlem ve düşünüleri kendisine çekmek. Ancak bunun tersi pek söz konusu değil. Alt bilinçteki birikimin pek azı üst bilince yansıyor. Örneğin diyelim ki yıllar önce aklınızda olan bir telefon numarasını şimdi anımsamak istiyor ama bunu beceremiyorsunuz. Aslında o telefon numarası alt bilinçte bir yerde var ama onu üst bilince çıkarmak sizin (olağan bir insanın) elinde değil; o yüzden anımsayamıyorsunuz. Fakat aradan bir süre geçiyor; artık gereksinmeniz olmadığı halde anımsayıveriyorsunuz; çünkü alt bilinç onu serbest bırakmış her nedense.
İşte o sözünü ettiğim “ortak bellek”, -elbette şayet öyle bir şey varsa- üst bilinç ile değil, alt bilinç ile bağlantılı. Ortak belleğe aktarılan oradaki bilgiler. Siz de oradaki bilgileri ancak alt bilinç yoluyla elde edebiliyorsunuz. Kim bilir, belki de istediğiniz anda anımsayamamış olduğunuz ama sonra istemeseniz de anımsadığınız o telefon numarası size ortak bellekten geldi. Şimdi düşünün… Aradan ne kadar zaman geçmişti?... Diyelim tamı tamına bir ay oldu. O zaman size ortak belleğin nerede olduğunu söyleyeyim: 388,800,000,000 Km uzaklıkta bir yerde. Çünkü sizin o bilgiyi isteyişinize ilişkin düşünceniz oraya 15 günde varabildi; bir o kadar da dönüşü tuttu.
Hayvanlarda işi üst bilinç pek az, alt bilinç daha çok gelişmiş durumda. Nitekim bu nedenle içgüdüleri onlara çok daha fazla egemen. Her hayvan türünün ortak belleği, -eğer varsa- bir başka yerde, bir başka uzaklıkta olabilir. Ancak bunu sürü davranışıyla bir tutmamak gerekir. O tür davranış hayvanların üst bilincinde oluşuyor. Onu da alt bilinçteki içgüdü ya da genetik kot yönlendiriyor. Ancak ortak bellek ile bağlantısı olmasa gerek.
Bunların hepsi bir teori; hatta bir hipotez… Ortada bir gözlem var. Bilimsel yöntemle yapılmış çalışmaların sonucunda istatistiksel bakımdan yeterli güvence düzeyinde doğrulanmış. Bunun bir bilimsel açıklamasının yapılması isteniyor. Kurulmuş olan hipotezlerden biri bu.
Peki, bunun kanıtı?.... Henüz yapılamamış.
Sevgiler.