Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Meksika sınırı programını izlediniz mi?  (Okunma sayısı 12251 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 26, 2009, 12:17:05 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

Sn. Site Sakinleri

Konuyu açarken meksika sınırı izleyenlerin çokça olup program hakkında detaylı eleştiriler yapılacağını sanmıştım oysa konu şeriat laik ayıklamasına gelmiş,dayanmış.Her fırsatda bunları söyleyip kendince birşeyler ortaya koyamayanlar neden yeni şeylerle ortama bir soluk getirmiyorlar anlamıyorum.

Bu ülkede dinciler veya dindarlar entel olamaz mı?,fikirlerini aydınca paylaşamaz mı?.Hepsi şeyh said,derviş mehmed mi?...

Sn.Skullg elbetde sosyalizm kağıt üzerinde çökmemiştir buna katılıyorum ama sizin revizyonizm dediğininiz pratik sosyalizmdir ve bu maalesef çökmüştür.Ve nice katliamlar yapmıştır..

Saygılarımla....


Eylül 26, 2009, 01:54:14 ös
Yanıtla #11
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Amurdad

Önceki aylardan sizinle daha önce yanyana bir fotoğrafımız vardı, konulardan birinde.
O açıdan özgür düşüncemi yansıttığımı tahmin edersiniz.

Ne var ki sosyalizm siyasal bir ideoloji ve yukarıdaki yazınız ikamesinin muhafazakarlık olduğunu söylüyor.

Alıntı
sosyalizmin bir reçete olmadığı anlaşıldığı şu zamanlarda muhafazakarlık ilaç niyetine gidiyor

Konuyu bu görüşünüz şeriat/laik eksenine taşımıştır düşüncesindeyim.
Din siyasal bir rejim olamaz.
Sosyalizm, liberalizm gibi akımların alternatifleri olamaz.

Ana başlığa bağlı kalarak;
Meksika sınırı programını hiç duymamıştım.
Yazınızdan sonra birkaç bölümü izledim.

Bektaşiye sormuşlar 'hiç aşık oldun mu, tam olacaktım ki basıldık' demiş..
Buna tam beş dakika  güldüler.
Anlatılanın komik olup olmadığına eleştiri getirmiyorum.
Programın entellektüel düzeyi konusunda bu bana bir fikir verdi.
Tamamını izlemedim. Kişileri tanımıyorum.  Önyargım yok.
Sürekli 'falan' kelimesi geçmesi de ayrıca itici geldi.
Saymaya kalktım, sıkıldım.
Ben beğenmedim.

Alıntı
Bu ülkede dinciler veya dindarlar entel olamaz mı?,fikirlerini aydınca paylaşamaz mı?

Dinci ve dindar bambaşka kişilerdir. Dinciler aydın olamaz. Onlar dincidir. Dogmatiktir.
Farklı fikirleri dine dayalı bağnaz eylemlerle ile boğarlar. Tarih örnekleri ile doludur.
Söyledikleri ve eylemleri 'aydınca fikir paylaşma' grubuna girmez.

Dindar olup dinci olmayanlardan entellektüel olan olabilir. Deistlerden, ateistlerden de olabilir. Zencilerden, Türklerden, Kürtlerden, kanarya sevenlerden...
Bu konuların birbirinden bağımsız tutulması gerekir.

İki konuyu birbirine bağladığınız zaman insanın içinde özgürce yaşaması gereken dini bakışını diğerlerini etkileyecek şekilde sosyal hayata taşımış olursunuz.

Karşı çıkılan ve tehlikeli görülen de budur.

Saygılarımla


Eylül 26, 2009, 06:53:29 ös
Yanıtla #12
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 211
  • Cinsiyet: Bayan

Değerli Üyeler,

Dincilik öyle bir zehirdir ki, enjekte edildiği zihin artık "geri dönüşsüz biçimde" kaybedilmiştir. Bu kişilerden entelektüel üretim ve yansıma beklenmesi aşırı gülünçtür çünkü kişinin zihni artık hurafelerle perdelenmiştir ve kişi zihnin sınırsız özgürlüğüne riayet edemez ; dincinin muhakeme  ve mantıksal önerme geliştirebilme yeteneği iğdiş edilmiştir .

Üstelik , kişi kendisine yapılmış olanları zaman zaman algılayarak , medyada , sanatta ,sporda , kariyer labirentlerinde bir takım "heves"lerle varlık gösterebileceğini zanneder; bir takım gayretlere girişir , dil öğrenmek, imaj yönetimi dersi almak, yüksek lisans , bilimsel çalışma  denemeleri, "modern giyinme çabaları" gibi ......Ancak mızrak çuvala sığmaz , hurafeye bulaşmış zihin sahibi insanın sadece yüzüne baktığınızda dahi o yassılık , kaybedilmişlik ve heveskarlık kişinin yüzündeki kıvrımlardan fışkırmaktadır. 

 Mesele şu ki , muhafazakarlıkla başlanmış bu kör yolda dincilik evresine ulaşılmışsa , bu perdelenmiş  zihin artık bir manada sonsuza intikal etmiştir , kişi kurtarılamaz;kendisine yardımcı olmak yönünde gayret sarf etmek yersizdir çünkü kişi artık "eğitilebilir" olma vasfından tümüyle sıyrılmıştır. Olaylara ilişkin değer yargıları perde öncesi ve sonrası arasına sıkışmıştır ancak zihindeki hurafe ve örümcekler kişinin reel dünyada zihin gücü kullanabilmesi olanağını durmadan budarlar. Bu , bir insanın  başına gelebilecek en korkunç durumdur . Kişi " o haline "rağmen , birtakım "iddialara" girişerek kendinde neyin "eksik" olduğunu sorgulamaya , kendini "istediği mecralarda" kabul ettiremedikçe agresifleşmeye başlar. 

Dinci kişilik yapısında  çok ilginç bazı semptomlar da görülür . Sanatsal çalışmalardan ve oyuncak bebeklerden  bile fiziksel olarak etkilenmek , tanımlanamaz acaiplikte anormal bir "şekilsel ahlak" anlayışı ve  bastırılmışlık kaynaklı olarak müstehcenliğe aşırı bir düşkünlük gibi ruhsal ve zihinsel sapmalar başgösterir .

Bu kişi  "birey" de olmadığı için , bu kafa yapısı ve bu semptomların görüldüğü yerde yön değiştirilmesi , bu kesimlerin sosyal,kültürel,mesleki , siyasi tüm mekanizmadan uzak tutularak , dincilik virüsünün yayılmasına ve topluma örümcekli yapının  zehir zerk edilmesine  mani olunmalıdır .

Ancak bu kayıp kişilere öncelikli olarak hitap eden ülke tv, kanal 7, samanyolu vbg. kanalların yayınları da satır satır takip edilerek analiz edilmeli , satır aralarında toplumumuza nasıl kaymış , çarpık ve anormal düşünüşlerin enjekte edildiğiyle ilgili çok detaylı fikir sahibi olunmalıdır. Bu kanalların , çitaların çiftleşme görüntülerini bile "Türk aile yapısına uymazlık" (!!!!??) nedeniyle makaslamış oldukları lütfen anımsansın. 

Saygılarımla
Quality has no fear of time ..


Eylül 26, 2009, 08:27:36 ös
Yanıtla #13
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Değerli arkadaşlar;

malesef toplumumuzda adı konmamış sosyal bir katliam yaşanmaktadır.Bu katliamın kasapları;dinciler ve tutucu,bağnaz,koşulsuz önyargı sahibi ateistler,kurbanları ise takva sahibi salih dindarlardır.

Tutucu bu iki kesimin uyguladığı kıyım,kendi başına inancını yaşama gayretinde olan masum inananlara yapılan zulum şeklinde kendisini göstermektedir.Bu zulümün iki aktöründen birisi olan,tutucu ateistler, sahip oldukları önyargının sorgulanmasına kesinlikle izin vermedikleri için dindarlar kendilerini ifade edemez hale gelmişlerdir.Diğer aktör olan dinciler ise,dindarlar üzerinden oynadıkları oyunlarla kendilerini kolaylıkla gizlemekte,çıkarları uğruna koca bir toplumu büyük bir iştahla istismar etmektedirler.

Kendilerini "aydın"olarak tanımlamakta zorlanmayan toplum fertlerinin öncelikli görevi;dincilerle,dindarları,çıkarcılarla,gerçek inananları,kasaplarla,kurbanları,meleklerle,şeytanları birbirinden çok net bir şekilde kalın çizgilerle tecrit etmek olmalıdır.Dincilere kızıp,tanımadıkları,tanıma gayretine düşmedikleri takva sahiplerine saldıranlar,dincilerin işini kolaylaştırarak,toplumda kalıcı bir zulümün tesisine katkı da bulunmaktadırlar.

Dinci kanalların stratejilerine yönelik söylenenlere söylenecek bir sözüm yok.Ancak biraz yukarıda bahsettğim uygulamalara güzel bir örneği bu sayfada görmek mümkün."Şeriatçı adamlar"....Tamam oldu bitti....Tanıyormusunuz?Proğramı seyrettiniz mi?Hayır....Proğramın müdavimi değilim.Ama Sırrı SÜREYYA bu memlekette şeriatçı olarak suçlanabilecek enson adam.Duysa kahrından ölür.Bilmeyenler için söyleyeyim.BEYNELMİNEL filminin hem yapımcısı,hem yönetmeni.12 eylül döneminde yıllarca hapis yatan sosyalist bir devrimci.Halk adamı,edebiyatçı,aydın mı,aydın.Ülke tv de bir proğrama katıldı diye bu adam nasıl hemen şeriatçı olarak nitelendirilebilinir?Kendilerini aydın olarak tanımlayan insanların,bir aydına böyle bir zulümü reva görmesi olabilir mi?Bu ve buna benzer önyargıların oluşturduğu tutuculuk,bağnazlık kaçınılmaz çürüyüşümüzün esasını teşkil etmektedir.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Eylül 26, 2009, 10:05:33 ös
Yanıtla #14
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Skullg elbetde sosyalizm kağıt üzerinde çökmemiştir buna katılıyorum ama sizin revizyonizm dediğininiz pratik sosyalizmdir ve bu maalesef çökmüştür.Ve nice katliamlar yapmıştır..

Sn. amurdad,

konuyu muhafakarlık - sosyalizm gibi bir karşıtlıkla sürdürmenin bir yararı yoktur. Çünkü bir tutum olarak muhafazakarlık sosyalistte de olabilir, ateistte de. Muhafazakarlık en nihayetinde kökten değişimlerin karşısında olandır. Mesela Burke bir muhafazakardır ve bu yüzden 1789'a şiddetle karşı çıkmıştır. (Bunun için E. Burke'nin Reflections on the Revolution in France eserine bakılabilir)

Eğer Sovyetlerin uyguladığı sistem, pratik sosyalizm dediğini bu herhalde reel sosyalizm de deniyor, Troçkistlere göre muhafazakar bir sistemdir. Troçkistlerin Stalinistlere getirdiği en büyük eleştirilerden birisi muhafazakar olma noktasındadır :) o zaman belki de yıkılan muhafazakarlığın bir türü idi de diyebiliriz.

Ben muhafazakarlığı bir anda tu kakalayarak bir köşeye atmıyorum. Nihayetinde 300 yıllık Avrupa tarihine damgasını vurmuş üç temel ideolojiden birisidir (diğerleri liberalizm ve sosyalizm) Ama sosyalizminde öyle kağıt parçası gibi buruşturulup atılmasına gönlüm el vermiyor. "Yeni bir toplum yaratmak" idealinin tam karşısında yer alan muhafazakarlığın bugün bizim ülkemizdeki ele alınımş biçimini de anlamlandıramıyorum. Galiba biz muhafazakarlığı sadece bir tutum olarak değişime tepki tutumu  olarak kabul ediyoruz. Halbuki ben muhafazakarlığı bir ideoloji olarak ele almak gerektiğini düşünüyorum. Bu durumda acaba gerçekten muhafazakarlıktan şeriata bir yol gider mi? bu da ondan sonra tartışılabilir bir soru olur. Ama soruya peşinen bence hayır diyeyim. Tabi ideoloji manasında bu cevabım. Çünkü muhafazakar düşünceye göre din ve ahlakın devlet tarafından korunması ve gözetilmesi için din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması gereklidir.

Peki sizin ifade ettiğiniz gibi muhafazakarlık sosyalizmin karşıtı mıdır? ya da onun yerini ikame edebilir mi? Bildiğim kadarıyla muhafazakarlık temelde liberalizmle bir karşıtlık içindedir ve liberalizmle ilişkilendirilebilir. Bu karşıtlığın temelleri de İngiltere'dedir. (sn. ADAM'ın son günlerdeki dizisinde bolca ingiliz kumpası okuyoruz belki kendisi burayı okurken gülümseyecektir ama ne yapayım ki bu işte de ingiliz parmağı var :) ) 1640larda İngiltere'de mutlak monarşiye karşı verilen mücadelede iki grup ortaya çıkmıştır. Bunlardan Kral ve monarşi yanlısı olanlar "Tories", kralın yetkilerinin sınırlandırılması ve parlamentonun hak ve yetkilerinin artırılmasını isteyenler "Whigs" olarak adlandırılmıştır. Daha sonra İngiltere'de 1832'de Reform Act ile "Tories" partisi yerine "Muhafazakâr Parti" adıyla bir parti kuruldu ve böylece Muhafazakâa kavramı İngiltere'de yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Whigs yerine ise kurulan partinin ismi Liberal Partiydi. işçi Partisi daha sonraki bir süreçte kurularak bugünki iki partili sistemdeki baskın konumunu almıştır ondan evvel Liberaller-Muhafazakarlar vardı yani. Konuyu dallandırmayayım çünkü bir anda kendimizi İngiliz Parti Sisteminin Gelişimi gibi bir konuda bulabiliriz.


Sosyalizm neden çökmedi? o apayrı bir tartışma konusu...

Konu Meksika Sınırıydı... Evet dünyanın tüm amerikaları yerine dünyanın tüm meksikalarını tercih ediyorum. Ben bir kaç kez izledim. Özellikle müzik bölümü hoşuma gitti. Tartıştıkları mevzularda farklı görüşlere sahip olsam da ya da bazen yüzeysel yaklaşımlar sergileseler de...

Saygılarımla.


Eylül 27, 2009, 12:20:40 ös
Yanıtla #15
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Conservative (muhafazakar) Amerikalıların tutuculuğu serbest piyasa ekonomisi üzerinedir. Türkiyeden bakınca Amerikan muhafazakarları liberaldir.
Şu sıralar Obama'nın sosyal devlet (sosyal sağlık, sigorta meselesi, eşitlik doktrini) adımlarından dolayı, muhafazakar amerikalılar kendisine 'Obama'nın Sosyalist Devrimini Durdurun' nidaları ile karşı çıkıyorlar.

Bu açıdan muhafazakarlık sosyalizm/liberalizm gibi genelgeçere sahip bir ideoloji değildir.
Zaman ve ülkeye göre değişim gösterir.

İçinde din geçen her yerde baş gösterip Allah diyen her dudağa bir tokat çarpmayı modernlik sayan seri üretim aydınlardan asla olamayacağım için şu açıklamayı yapmak istiyorum.

Sayın Amurdad ın sosyalizm yerine muhafazakarlık önermesinde kendisinin kelimeyi galatı meşru kullanımıyla muhafazakarlık yani 'dini tutuculuk' anlamında kullandığını düşündüğümden üstteki yazımı yazdım.

Türkiye'de muhafazakarlık denilince toplum genelinde bu şekilde anlaşılıyor.
Kendisinin kastı bu değil ise; ingiliz muhafazakarlığı, sosyalist sscb muhafazakarlığı, amerikan muhafazakarlığı gibi Türk muhafazakarlığından anladığını anlatması lazım.

Türkiye özal liberalizmi, karma ekonomi, kartkurt dönemi, tuhaf açılımlar gibi hiçbir standarta ait olmayan dönemler geçirmiştir.
Mesela gerçek kullanımı ile kürt açılımı muhafazakarlık değildir Türkiye'de..

Eğer muhafazakarlıktan kastı genel kullanım şekli 'değil' ise kendisine siyasal islamcı yakıştırmamdan dolayı hatalıyım özür dilerim, ancak galatı meşru (dini tutuculuk) anlamında kullandı ise çitaların çiftleşme görüntülerinin kesilmesinden ve kaybettiğimiz moderniteye ait bütün etkinliklerden kendisini ve kendisi gibileri sorumlu tuttuğumu bilmesini isterim.

Heyecan ile yazarken, seri üretim aydınları eleştiriken, insan aşkını taşıyan özgür fikirli aydınları ve dincilere bağnaz derken hoşgörülü dindarları kırdıysam üzgünüm.
Bu kişileri birbirinden kalın çizgilerle ayırdığımın, seri üretim aydınlar ile dincilerin ikiz kardeş olduklarına, ikisininde toplumun ayağına takılmış prangalar olduklarına, bunlara rağmen anlayış, iletişim, hoşgörünün eninde sonunda kazanacağına inandığımın bilinmesini isterim.

Saygılar ve Sevgiler


Eylül 27, 2009, 01:09:03 ös
Yanıtla #16
  • Ziyaretçi

Ben bu arkadaşların izlencesini seyrettim, ancak bana nedense, fazla neşeli, fazla iyimser göründüler, Özgür Kız gibi rahatlar, harbiden "Meksika Sınırı'nda"lar..


Eylül 29, 2009, 12:48:26 ös
Yanıtla #17
  • Ziyaretçi

 Çok değerli arkadaşlarım Sn.Skullg Sn.Özkann yazdıklarınızı ilgiyle okumaya çalıştım ve sizlerin ne kadar derin bir anlayışa sahip olduğunuzu bir defa daha idrak ettim,beni her defasında karalamayı kendine göre bir yol bilen Sn.Nuvea hanımefendiyi de yine gözlemlediğim kadarıyla çıkar yolu tek tanrılı inancında arayan bence bundan bir nebze daha ileri gidemeyen ama çokca şeyler hisseden Sn.Ceyceti de okudum.

  Meksika sınırı konu bahsinde başladığımız bence çok güzel bir örnek teşkil eden çünkü ben onlarda doğuyu buluyorum bakın İslamı'ı değil bu güzel program adının altında yine bana kendimi ifade etme fırsatı tanınmış oldu.
Meksika sınırını izlemeyenlere sesleniyorum veya beğenmeyenlere merak ediyorum acaba siz hangi programları beğenmektesiniz ve ne izlemektesiniz bu tv kanallarında kaçtane alternatifi var.Efendim yoksa muhafazakarlığı baştan reddeden Sn.Nuvea gibi mi yaklaşmalı olaya bunları da yapan bir kaç dinci mi?Bir kaç yobaz mı bunlar ahlakı savunanlarla ve kendince bu ahlakı sosyal yaşamı dinlerde bulanların hepsi suçlu mu?Aydın fikirli dindar olamaz mı hakikaketen dinciler okuyamaz mı genel geçer bir fikirleri olmaz mı?Dinci bir sosyalist mesela veya gerçek bir amerikancı liberal olamaz mı?Sn.Nuvea böyle bir insanın olamıyacağını bizlere söylemekte demek ki en basitinden Fatih Kolejinde her sene bilim olimpiyatlarında derece kazananları inkar etmekte bir çok profesörü düşünürü yok saymakta.

  İşte bu kanser başkasının bir görüşünden inancından dolayı yok saymak ve bununla kendine prim sağlamak oysa insanlar siyah veya beyaz değildirler ki bir sürü renk sahibidirler.Bu ksım Sn Nuvea ya cevap olsun nedense onunla bu konuda forumda bile çok az kişi uzlaşır.Veya ben çok yalnızım.:)

  Sn.Özkann muhafazakarlık kelimesini dini bir tutuculuktan ziyade ahlaki bir tutuculuk çizgisinde kullandım.Amerikan,ingiliz muhafazakarlığıda özde bizimkinden farklı değildir yola taş koyan milliyetçilik ve dinler cephesinden bakmaktan kaynaklanan sapmalardır.Kabul edersiniz ki aslında bütün dinler aynı şeyi söyler ondan neden dünyanın herhangi birinde yaşayan bir muhafazakarla ortak payda da buluşmayayım..Hem muhafazakarlık kelimesini son zamanlarda bence gazeteler yanlış bir biçimde kullanmakta.O yüzden sanki Amerikan muhafazakarlığıyla bizim muhafazakarlığımız arasında fark varmış gibi gelmekte veya bir çekişme, ondandır azınlıklar her ülkenin sosyal demokratlarıyla daha iyi anlaşır.Benim muhafazakarlığımda ne bir din ne de bir milliyetçilik yatmaktadır.Ve sayın Özkann bu seri aydınları takip etmediğiniz için de size minnettarım en içten saygılarımı sunarım..

   Yılın 11 ayı muhafazakar 1 ayı sosyalist olduğumdan kelimeleri bazen anlam dışında kullanabiliyorum.Burdan Sn Skullg'a cevap vermek isterim  .Sn. Skullg ben sosyalizmi buruşturup atacak veya onu beğenmeyecek biri olamam.Pratikte sosyalizm ile reel sosyalizm arasında şöyle bir fark olabilir ,reel sosyalizm yaşananlar ve bence çok bilimsel bir kelime ve içerisinde Stalinin ,Leninin zaaflarından çok sözetmez veya herkez yolunca parça parça söyler ondan komunistler bukadar  bölünmüştür belki..Pratikte sosyalizm yaşanan bütün sosyalist zamanlara insani bir zaaf yükler kamboçyadan başlamak üzere..Veya kelimemi düzelteyim pratikte yaşanan sosyalizm işte bu sosyalizm zamanın teknoloji eksiğinden değil kesinlikle insani zaaftan çökmüştür bence...Ve her yüzyılda ne zaman kurulursa kurulsun insan değişmedikçe çökmeye mahkumdur..

   Sn.Skullg 'un makro düzeyde muhafazakarlığa demokrasi içerisinde bir boyut kazandırmasıyla bende ondan Akp kadrolarının başarısının nedenini de işte tam burda görürüm,yani daha öncede söylediğim gibi dünyayı yöneten emek sermaye sınıfı değil ama belki sonra olabilir aslında dünyayı yöneten emperyal tutum ve mikroda yada altında yatan din ve milliyetçiliktir. Kim ne derse desin Osmanlıyı 600 sene de iktidar yapan da yönetici sınıfına koyanda insanları dışlamayan Türk milliyetçiliği ve İslamcılıktan kaynaklanan dünya görüşüdür.Akp de bunun şu zamanda en baş temsilcisidir,kökleri tarihe dayanır.Bizleri ne liberalizm,ne de sosyalizm yönetmekte işte bu dünya görüşü yönetmektedir.Bu muhafazakarlık anlayışıda içinden alim,bilim adamı ,sanatçı çıkarmassa bizlerden hiç bir şey olmaz.

   İşte Meksika Sınırı bizlere bunu anlatmakta bu pencereden bizlere ışık tutmakta yoksa İthal batıcılık anlayışına saplanıp halkını hor görenlerden bir şey olmayacağı çok açıktır.Sakın sözlerimden Aleviler,Kürtler ,Lazlar alınmasın çünkü anadolu coğrafyasında yaşayanlar benim için aynı damardan beslenmektedir.

  Saygılarımla.....

   


Eylül 29, 2009, 02:56:23 ös
Yanıtla #18
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın amurdad;

Bir adım a olsa öte gidememek,geri gitmekten makbuldür sanırım....

Hala dincilerle,dindarları aynı katagoriye koyarak,aynı pota da görerek,gerçek dindarların iyi niyetini,dincilerin alçaklığıyla bir tutuyorsuz.Siz bu ayırımı netleştiremeden,sizin muhafazakarlık anlayışınız sadece"gericilik" unsurları taşıyacaktır.

Dincilerden aydın olamaz mı demişsiniz.Hayır asla olamaz.Sadece istismarcı olur.İstimarcının da aydını falan olamaz.

Sayın Nuvea'yı kimse anlamıyor demişsiniz.Bence çok kolay anlaşılıyor.Bu konuda da kendinizi sorgulamanızı öneririm.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Eylül 29, 2009, 05:18:17 ös
Yanıtla #19
  • Ziyaretçi

Sn.Ceycet size karşı bir husumetim olamaz yalnızca ibadet eder gibi yazı yazmanız ilgimi çekti sizi dinci kategorisine koyduğum falan da yok böyle yazılarınız hep bir mantık içerisinde aktığı için ,oysa ben sizin başka yönlerinizi tanıma ihtiyacı hissettiğim için bu şekilde size karşı bir sitemde bulundum.

İşte bu mantıkla sizde dinci olmuş olursunuz ben buna karşıyım.Ben her insanın birey olarak algılanmasından yanayım silinmesinden yoksayılmasından değil..

Saygılarımla...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
23 Yanıt
10722 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 29, 2014, 07:27:25 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
6984 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 02, 2010, 11:54:04 öö
Gönderen: amurdad
36 Yanıt
18374 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 17, 2012, 06:06:14 ös
Gönderen: yazbenide
15 Yanıt
8857 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 23, 2018, 02:37:31 öö
Gönderen: Zennn
0 Yanıt
1961 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 28, 2013, 05:24:13 ös
Gönderen: MASON