Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TAPINAK ŞÖVALYELERİ TARİKATI’NIN SONU GELİYOR - 5  (Okunma sayısı 5458 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 09, 2009, 10:57:42 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Engizisyon

Tapınak Şövalyelerinin tutuklanmasından sonra sıra yargılanmalarına gelmişti. Elbette suçlu bulunacak, ağır cezalara çarptırılacaklardı. Suçsuz çıkmaları asla söz konusu olamazdı. Zaten özellikle bu nedenle papanın iş birliği etmesi gerekliydi. Nitekim Tapınak Şövalyeleri doğrudan papaya bağlı oldukları için, onları gene papaya bağlı olarak çalışan Engizisyon yargılayarak cezalarını saptayacaktı.

Papa 5. Clementhus 1308 yılında “Faciens Misericordiam” (Sapkınların Eylemleri) başlığı altında bir bildirge yayımladı. Bu bildirgede, 72 Tapınak Şövalyesinin tutuklandığı, sapkın (heretik) olduklarının anlaşıldığı, sorgulanmak üzere Engizisyonun merkezinin bulunduğu Poitiers’e götürüldükleri bildiriliyordu.

Engizisyonun daha sonraki kayıtlarında ise, tutuklanan şövalyelerin sayısı 620 kişi olarak belirtilmişti.

Bu çelişki nereden kaynaklanır?

Yakalanan her Tapınak Şövalyesi hemen Engizisyona teslim edilmiyordu. Önce tüm bu işleri düzenlemiş olan Guillaume de Nogaret tarafından sorguya çekilip, söyletilmelerine çalışılıyordu. Öncelikle hazine araştırılıyordu. Hazine ile herhangi bir bağlantısı ya da bu konuda hiç bilgisi olmadığına emin olunanlar teker teker Engizisyona aktarılmaktaydı.

Bu arada, şövalyelerden olabildiğince çok itiraf elde edilmesine çalışılıyordu. Böylece tarikatın ortadan kaldırılmasını sağlayacak deliller ortaya dökülecekti. Ayrıca Kral 4. Philippe bu işlemi yürütmekle hem iyi bir Hıristiyan olduğunu hem Kilise’nin yararlarını gözettiğini kanıtlayacaktı.

Fransa kralının bu konudaki buyruğu apaçıktı:

«Karargâhlarda sadece şövalyeler değil, orada her kim bulunuyor ve çalışıyorsa tutuklanacaktır. Yakalananlar birbirlerinden kesinlikle ayrı tutulacak, görüştürülmeyecektir. Her birinden itiraf belgesi alınacak, bunun için gerekli her türlü yöntem uygulanacaktır.»

Buyruk böyle olunca, ortaya çözüm gerektiren bir sorun çıktı. Yakalananların çoğu şövalye değil, onların yanlarında çalışan kişilerdi. Bunların arasında hiçbiri sorulanlara yanıt veremiyordu çünkü bilmiyordu. Fakat bilmemek salıverilmek için yeterli değildi. Hiçbir şey bilmediğini söyleyen her tutuklu işkenceye uğradı.

Tüylerinizi ürpertmemek için, bu sorgularda uygulanmış olduğu bilinen işkence yöntemlerini burada anlatmayacağım. Ancak şunu belirtmekle yetineyim: Bunlar gizli tutulmuş şeyler değildir. Açıkça anlatılmıştır. Çünkü o çağda işkence hiç de yadırganmayan, olağan sayılan bir işlemdi.

Şövalyelerin kral adına yapılan sorgulamadan sonra salıverilmesi söz konusu olamazdı. Onları Engizisyon bekliyordu. O aşamaya geçilmeden önce yapılan iş, sorgulanan bir şövalyenin suçlu olup olmadığını saptamak değildi. Suçlamanın doğru olup olmadığına bakılmaksızın, sorgulanan kişinin bunu kabullenip itiraf etmesini sağlamaktı. İtiraf için işkence sadece bir araçtı.

Şövalye olmayan Tapınakçıların serbest bırakılması için ise, şu koşulların yerine getirilmesi gerekiyordu:

- Tanıdığı Tapınak Şövalyelerinin adlarını belirterek bu kişilerin Hıristiyan değil sapkın olduğuna dair istenilen kapsamda yazılı bir itirafta bulunması;
- Onların yanında çalışmış olmaktan ötürü pişmanlığını belirtmesi;
- Salıverildikten sonra burada görüp işitmiş ve başına gelmiş olanlardan hiçbir koşul altında hiç kimseye söz etmeyeceğine dair yemin etmesi.

Bu arada Paris’te tutuklanan 138 Tapınak Şövalyesinden 134’ü suçlamaları kabul edip, kendilerinden istenen ve beklenen itirafı yazılı olarak verdi. Ancak aralarında işkenceye dayanamayarak ölenler de oldu.

Fransa Kralının Tutumu

Aslında Fransa kralı, gerçekleştirdiği bu eylem ile papanın otoritesine karşı gelmişti. Çünkü Tapınak Şövalyeleri doğrudan papaya bağlı olduğu için papanın izni olmadan hiç kimse onların kılına bile dokunamazdı. Üstelik Fransa kralının bu işi yaparken ortaya koyduğu gerekçe, Tapınakçıların sapkın olduğuydu. Dolayısıyla suçlama da dinsel bir konudan kaynaklanıyordu.

Buna karşın diyelim ki Fransa kralı kendi kendine gelin güvey olup Kilise’ye yardım edebilmek amacıyla böyle bir işe girişmeyi öngördü. Bunun için her şeyden önce papaya danışması, onun izin ve onayını alması gerekmez miydi?... Hele tarikatın büyük üstadını yani doğrudan ve sadece papaya karşı sorumlu olan bu kişiyi nasıl tutuklatırdı?

Diyelim ki gerek büyük üstadı gerekse diğer şövalyeleri yakalamasına papa göz yumdu ve bir şey demedi... Bu kişileri hemen papanın uygun gördüğü biçimde Engizisyona teslim etmesi gerekmez miydi?
Fransa kralının asıl niyeti belli. Bunu papa da biliyordu ama ona borçlu olduğu için, üstelik bu konu “dünyevî” bir nitelik taşıdığı için göz yumdu.

4. Philippe, zaten kendi adamı olduğu papaya hesap vermek zorunda olmadığını kanısındaydı. Fakat papa Kardinaller Kurulu’nun kararına uymak zorundaydı. Şu halde kardinallerin de yapılmış olan bu eylemi desteklemesi gerekirdi. Bunun için de Fransa kralının ortaya koyduğu bir gerekçe vardı. Şöyle:

«Tanrı beni Fransa’yı yönetmek üzere seçti. Demek ki bana karşı gelen herhangi bir kişi, Tanrı’nın buyrultusuna karşı gelmiş olur. Ben, Fransa Kralı 4. Philippe, Fransa kralı olduğum sürece Tanrı bana bu ülkede papa ile eşdeğer yetki vermiştir.»

Fransa kralının bu görüşü, 14. yüzyılda tüm bu olaylar sonuçlandıktan sonra din adamları ve hukukçular tarafından akademik düzeyde tartışılır oldu. Nitekim 16. yüzyılda İngiltere’de Kral 8. Henry de papanın otoritesine karşı çıkıp Anglikan Kilisesi’ni kurarken dayandığı en önemli sözde gerekçe buydu.

Papa 5. Clementhus, yakalanan 72 şövalyenin yargılanmak üzere Engizisyona teslim edilmesinden sonra yayımladığı bildirgesinde, Fransa kralını kendi başına böyle bir işe girişmiş oluşundan ötürü bağışladığını açıkladıysa da gerekçesinin doğru ya da haklı olup olmadığı üzerinde hiçbir görüş belirtmedi.

Diğer Bilgiler

Tapınak Şövalyeleri ile ilgili olmak üzere diğer tarihsel belgelerden elde edilmiş istatistiksel bilginin özeti şöyle:

14. yüzyıl başlarında Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nın toplam üyelerinin yani tüm Tapınakçıların sayısının 15 bin dolayında olduğu hesaplanmıştır. Bunların arasında şövalye olanlar 1500-2000 kadardır. Beş bin dolayında çavuş olması gerekmektedir. Kalanlar ise sivil görevliler. 

Fransa’daki Tapınakçıların toplam sayısı 2000 ile 5000 arasında değişmekte olabilir. Fransa’daki toplam rakamın böylesine belirsiz oluşu, Tapınakçılar arasında Fransız asıllı olanlardan birçoğunun ülke dışında bir yerde görev almış bulunmasından ileri gelmektedir.

Ancak Fransa’da 556 karargâh olduğu bilinmektedir. Bunların her birinde en az bir, bazılarında iki şövalye bulunması gereklidir. Bir diğer hesaba göre, Fransız asıllı şövalyelerin o tarihteki toplam sayısı 1280 dolayındaydı. Demek ki dünya yüzündeki tüm Tapınak Şövalyelerinin en az %65’ini oluşturuyorlardı. Nitekim bu yüzden adı geçen şövalyelerin hep Fransız ya da Fransa çevresinden olduğu görülür.

Tutuklanan şövalyelerin toplam sayısı göz önünde tutulduğunda, birbiri ardınca birtakım sorular sıralanır:

 Fransa’daki Tapınak Şövalyelerinin kalanı neredeydi?

Elbette gerek tutuklama buyruğunun yürürlüğe konmasından önce gerekse daha sonra Fransa dışına kaçmayı başaranlar olmuştu. Herhalde o sırada Fransa’da olmayanları da vardı.

 Acaba kimilerinin kaçmasına ya da saklanmasına göz mü yumuldu?

Böyle bir olasılık görülmüyor ama özellikle kırsal kesimde önce Tapınakçıları tutuklayarak kralın buyruğunu yerine getirmiş olanlar, daha sonra onlara kaçma fırsatını vermiş olabilir.

 Yoksa kimilerinin adlarının açıklanmasından mı kaçınılmıştı? Tarikatın üyeleri arasında papanın bile yargılamaktan çekinebileceği çok önemli, çok güçlü kişiler mi vardı?

Bu soruların yanıtı hiçbir yerde yoktur.

Bu konuda yapılmış çeşitli spekülâsyonlardan birine bakılacak olursa; şöyle bir olasılık söz konusudur:

“Sızdırılan bilgi üzerine tutuklanacağını öğrenen şövalyelerden birçoğu Languedoc’ta toplanmıştı. Az doğudaki Provénce bölgesinde bulunan yer altı sığınaklarına yıllarca yetecek yiyecek ve içecek depoladılar. Tutuklama eylemi başlayınca orada saklandılar. 1344 yılına kadar da saklanmayı sürdürdüler.”

Kapadokya’daki antik yer altı kentleri gibi kaya içine kat kat oyularak yapılmış olan bu sığınaklardan bir bölümü günümüzde bile varlığını sürdürmektedir. Ancak 14. yüzyıl başlarında orada Tapınakçıların saklanarak yaşamış olduğuna ilişkin herhangi bir iz yoktur.


Bundan sonra o tarihteki olaylar ile bağlantılı olmak üzere asıl önemli soruna geliyoruz; an azından Fransa Kralı 4. Philippe açısından en önemli soruna: Tapınak Şövalyelerinin hazinesi nerede? Eybette dolayısıyla hazineden sorumlu olan şövalyeler nerede?


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
5657 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2009, 07:47:38 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3441 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 10, 2009, 07:51:58 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3345 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 12, 2009, 07:40:00 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
4787 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 13, 2009, 04:57:14 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2935 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 14, 2009, 08:28:16 öö
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
12036 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 04, 2009, 07:04:17 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3353 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 05, 2009, 09:58:50 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2637 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 06, 2009, 07:34:42 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3382 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2009, 03:31:07 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
8282 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 16, 2009, 09:53:03 öö
Gönderen: ADAM