Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Amalek  (Okunma sayısı 2252 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 03, 2013, 11:59:46 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan




Radikal Yahudilerin Yanılgıları

25 Şubat 1994 günü, Batı Şeria'daki El-Halil (Hebron) kentinde bulunan Hz. İbrahim Camisi'nde ibadet eden Müslümanlara yönelik büyük bir saldırı gerçekleştirildi. Meir Kahane'nin izinden gittiğini söyleyen ve radikal bir Yahudi örgütüne üye olan Yahudi yerleşimci Baruch Goldstein, İsrail askerlerinin koruması altındaki camiye elindeki M-16 silahıyla birlikte sabah namazı sırasında girdi. Caminin orta yerine kadar yürüdü ve defalarca şarjör değiştirerek namaz kılan 500'e yakın Müslümanı taradı. 67 Müslüman olay yerinde şehit oldu, 300'ü yaralandı. İsrail yönetimi, eylemin bireysel bir çılgınlık olduğunu ilan etti. Ancak Goldstein'in, elindeki M-16'yla, camiyi koruyan İsrailli askerlerin arasından geçerek içeri girmesi ve defalarca şarjör değiştirecek kadar uzun bir süre cemaati taraması, durumun pek öyle olmadığını gösteriyordu. İsrail askerleri, en azından pasif destek vermişlerdi.

Aslında bu olay, İsrailli radikal grupların gerçekleştirdiği pek çok eylemden biriydi. Aynı gruplar, Süleyman Tapınağı'nı yeniden inşa edebilmek için, 1980'li yıllarda Kudüs'teki Müslüman mabedlerini (Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra) de havaya uçurmayı denemişlerdi. Ellerinde sürekli taşıdıkları silahlarla Filistinlilere kanlı saldırılar düzenleyen radikal Yahudi yerleşimciler de bu grupların üyeleriydiler.

Bu grupların en radikal olanı ise, El-Halil katliamını gerçekleştiren Goldstein'in de bağlı olduğu Kahane fraksiyonuydu. Haham Meir Kahane'nin kurduğu bu hareket, hem İsrail hem de Amerika'da örgütlendi. İsrail'de "Kach", Amerika'da ise "Jewish Defence League" adı altında faaliyet gösteren örgüt, Meir Kahane'nin fanatik doktrinlerine tamamen bağlıydı. Kahane'nin düşünceleri arasında; Yahudilerin tüm ırklardan üstün olduğu ve diğer ırkların ("goyim") bir tür hayvan statüsü taşıdıkları; işgal altındaki topraklardaki tüm Arapların "etnik temizliğe" tabi tutulması gerektiği gibi fanatik fikirler vardı. Örgütün mantığı, "en iyi Arap, ölü Arap'tır" şeklinde ifade ediliyordu. Kahane'nin 1990'da New York'ta bir suikast sonucu öldürülmesinin ardından örgüt dağılmadı ve "Kahane Chai" (Kahane Yaşıyor) gibi isimlerle özellikle İsrail'de yeniden örgütlendi. El-Halil'in ve daha pek çok katliamın sorumluları, söz konusu Kahane takipçileriydi.

El-Halil katliamının bir başka garip yönü, İsrail toplumundaki bazı kesimlerden büyük bir onay görmesiydi. İsrail'in eleştirel isimlerinden Israel Shahak, bir makalesinde Goldstein'in eyleminin "rahatsız edici" oranda İsrailli tarafından desteklendiğine dikkat çekmişti.16 Buna göre olaydan sonra yapılan bir kamuoyu yoklaması, İsraillilerin %40'ının katliamı desteklediğini ya da en azından "anladığını" gösteriyordu. Gençlerde ise bu oran daha yüksekti; genç İsraillilerin %30'u Goldstein'i desteklediklerini, %35'i ise "anladıklarını" belirtmişlerdi. Shahak, bu desteğin yalnızca El-Halil katliamı ile sınırlı olmadığını, genel olarak Kahane takipçileri tarafından savunulan doktrinlerin ürkütücü bir toplumsal desteğe sahip olduğunu yazıyordu. Araştırmalar, gençlerin %39'unun Kahane'nin düşüncelerini tamamen paylaştığını gösteriyordu. Kahane'nin ismi söylenmeyip yalnızca görüşleri özetlendiğinde ise, bu destek daha da artarak % 66'ya çıkıyordu. Bu çoğunluk, Arapların işgal altındaki topraklardan göçe zorlanmaları gerektiğine inanıyordu. Shahak'ın söylediği gibi, aralarından Arapları "Amalek" olarak algılayanların sayısı da hayli kabarıktı. Amalek, Eski Ahit'te haklarında kadın-çocuk ayrımı yapmadan katliam emri verilen Arap kabilesiydi. Amalek için şöyle deniyordu:

"Orduların Rabbi şöyle diyor: Amalek'in İsrail'e yaptığını, Mısır'dan çıktığı zaman yolda ona karşı nasıl durduğunu arayacağım. Şimdi git, Amaleki vur ve onların herşeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme ve erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür." (I. Samuel, Bap 15, 2-3)











Sevgi ile kalın


Ağustos 03, 2013, 12:06:05 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

BEŞALAH: Tanrı, Amalek’e karşı savaşını her nesilde sürdürecek
Moşe’nin elleri ağırlaşınca, bir taş alıp altına koydular ve (Moşe, bu taşın) üzerine oturdu. Aaron ile Hur, biri bir yandan, diğeri öbür yandan (Moşe’nin ellerine) destek oldu ve böylece (Moşe) güneş batıncaya kadar elleriyle inançlı durdu. (Şemot 17:12)


Tweet
27 Ocak 2010
Bu peraşada, açıklığa kavuşturulması gereken bazı yeni fikirler yer alır. Birincisi, Moşe’nin elleri neden ağırlaştı? Ellerini ağır kılan nedir? İkincisi, “elleriyle inançlı durmak” kavramı ne anlama gelir? Ayrıca Amalek’e karşı yapılan bu savaş, neden diğer savaşlardan daha zor sayılmaktadır? Tora, “Tanrı nesiller boyunca Amalek ile savaş içinde olacaktır” (Şemot 17:16) diye belirttiğine göre, aslında yıldırıcı bir savaş söz konusudur.
Talmud şu ünlü soruyu sorar: “Acaba savaşın sonucunu belirleyecek olan, Moşe’nin ellerinin nasıl durduğu mudur?” Ardından kendi sorusuna cevap verir: “Yahudiler kalplerini Tanrı’ya yükseltince muzaffer olurlar; aksi takdirde yenilgiye uğrarlar (Roş Aşana 29a). Böylesine muazzam bir değişiklik, bir gün içinde nasıl meydana gelebilir peki?
Rabi Şimon bar Yohay, Kabala’nın mistik eseri Zohar’da şunu açıklar: Amalek’e karşı savaş özellikle zordu çünkü hem Göklerde, hem de aşağıda, yeryüzünde gerçekleşti. Amalek’in ideolojisini teşkil eden kirlilik güçlerinin amacı, am Yisrael’in Tanrı ile arasındaki ilişkinin önde gelen unsuru olan emunayı (imanı) amYisrael’in kalbinden silmektir. Mücadele Göklerde de gerçekleşti çünkü Tanrı hem iyiyi, hem de kötüyü yarattı. Yahudi halkı Tora’yı ulusça kabul etmeye ve Tora’ya göre yaşamaya hazırlanırken, iyinin hakimiyetini ilân etmesi gerekiyordu. Dolayısıyla Amalek’in güçlerinin temsil ettiği kötünün, Yisrael’in aklına kuşku tohumlarını ekmeye, Tanrı’nın, Tora’nın ve Moşe’nin doğruluğu hakkında şüphe uyandırmaya çalışması şarttı.
Bu yüzden de Bene Yisrael, Tanrı çölde halkın ihtiyaçlarını karşılayabilecek mi diye sorgulamaya başlar başlamaz, düşmanları Amalek, kalplerindeki kuşkuyu derinleştirmek ve imanlarını yok etmek için beliriverdi. Bilgelerimize göre Moşe Rabenu’nun kuvveti, am Yisrael’in aklına Tanrı inancını yerleştirme gücüne bağlıydı. Dolayısıyla Moşe, tanrıtanımaz Amalek’in kötü niyetini anlar anlamaz, Yeoşua’ya dürüst kişilerden oluşan bir ordu kurmasını emretti. Aynı zamanda da am Yisrael’i Tanrı’ya olan inancını muhafaza etmesi konusunda cesaretlendirdi. Am Yisrael’in Tanrı inancı, Amalek’in zehrinin panzehiri ve onu alt edecek güç olacaktı.
Moşe ellerini kaldırdığı zaman, Yahudi halkının emunasını bu hareketiyle güçlendirmeyi başarıyor, böylece zafere yaklaşıyorlardı. Ancak kuşku tohumları kalplerine sızdığında, Amalek’in Bene Yisrael’in imanını yok etme hırsı artıyordu. Moşe’nin elleri bu yüzden ağırlaşıyor, ancak Bene Yisrael’in kalbine, kuşkuya yer vermeyecek bir Tanrı inancını yerleştirme amacını inatla sürdürüyordu. Yeoşua, Moşe’nin ruhani liderliğinin sonucunda Amalek ve ordusunu kılıcıyla alt etmeyi başardı.
Ne var ki, Amalek’in tarih boyunca yenilmesine karşın, tehlikeli felsefesi çok sayıda insanı etkiledi. Günümüzde bile boş arayışların peşinden koşanları görüyoruz. Bu yüzden Tanrı, Maşiah gelinceye dek, Amalek’e karşı savaşını her nesilde sürdürecek.
(Maor vaŞemeş)
Çevirmenin notu: Amalek sözcüğü ile ile safek, yani kuşku sözcüğünün gematriyası (nümerik değeri) aynıdır (240).
Tanrı, kişinin geçimini, onun Tora’ya karşı tutumuna göre verir
Tanrı Moşe’ye “Size Göklerden yiyecek yağdıracağım” dedi. Halk çıkıp her gün, o güne ait öğünü toplayacak. Böylece onu Kanunuma uyup uymadığı konusunda sınayacağım.”
(Şemot 16:4-5)
Bilgelerimiz, Tora’nın sadece man (yiyeceği) alanlara verildiğini ileri sürer. Peki, man almayanlar da mı vardı? Hayır, yoktu tabii. Burada kastedilen, geçimleri için bir tek kendi zekâ, yetenek ve çabalarına güvenmekten ziyade, parnasayı Tanrı’nın verdiğine inanmayı öğrenenlerin, Tora boyunduruğunu daha kolay taşıdığıdır.
Yahudi erkeğin başlıca hedefi Tora öğrenmek olduğundan, vaktinin çoğunu para peşinde koşmaktan çok, Tora öğrenimine ve dualara ayırmak zorundadır. Kişi, öğrendiği Tora’nın ve Tanrı’ya olan inancını liyakati sonucunda, iyi bir parnasa ile ödüllendirilecektir.
Aynı fikri şu pasukta da görmek mümkündür: “Tanrın Aşem, yaptığın her şeyde seni mübarek kılacaktır” (Devarim 15:18). Aşem, kişinin parnasasını, onun Tora’ya karşı tutumuna göre verir. Bene Yisrael geçimi, öğrendiği Tora sözcükleri ve ettiği dualar sayesinde “toplar”. İlahi gücün herkesin ihtiyacını karşıladığına ne kadar kuvvetle inanırsa, geçimini o kadar kolaylıkla sağlayacaktır. Sadece akıllarına güvenenler, ömürlerini amaçsızca mücadelelerle harcar.
(Maor vaŞemeş)                                                                                   
A BRIDGE TO HEAVEN
A Collection of Classic Kabbalistic
Commentaries on the Torah / Rabbi Yosef Gabay
ÇEVİREN: ESTREYA SEVAL VALİ
Sevgi ile kalın