Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Yaşam  (Okunma sayısı 14816 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 10, 2007, 02:25:40 ös

İzninizle haddimi aşmayarak yaşam konusunda sahip olduğum fikirleri siz saygıdeğer arkadaşlarımla paylaşmayı istiyorum, öncelikle bana hoşgeldin diyen bütün arkadaşlara sonsuz saygılarımı ve selamlarımı bildiriyorum,
Yaşamımızın ne yazık ki gelip geçici dünyevi zevklerin üzerine temellendirdiğimiz, daha çok kendimizi dışsal dünyaya kaptırdığımız ki burada kastettiğim şey maddiyata kapıldığımız kadar maalesef üzülerek söylüyorum ki manevi güzelliklerden, manevi zenginliklerden yoksun kaldığımızı belirtmek durumundayım.
Bu dünyada giderek Sevginin ve Saygının azaldığı haliyle Erdemli ve Bilgili Kimselerin azlığından dılayıdır ki sanırım bana göre tabiki yaşamı felce uğratıyor, yerini kin, nefret ve düşmanlığa bıraktığından dolayıdır ki en yakınımızdaki insanara dahi güvenemez olduk.
Oysa gönül isterdi ki siz sevgili kardeşlerim demeyi çok istiyorum ama çekindiğimden dolayı lütfen beni mazur görün, dostlarım olarak ifademi düzelteyim, sizlerin de benim gibi sevgi ve kardeşliğin mükemmelleştirildiği bir toplumda yaşamayı arzuladığınızdan kendim kadar eminim!
İnsanoğlu olarak ben yaşam felsefemi varoluşumun üzerine temellendirdim ve bunu kendi yaşamıma uygulamayı başarırsam ne mutlu!
Dışsallıktan çok değerlere önem veren İnsanlık Sevgisi çerçevesinde hareket etmeye çalışan bir insanım,
Hayat bana çok şey öğretti, en önemlisi de İnsan olmayı....
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mayıs 11, 2007, 08:40:15 öö
Yanıtla #1
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Konu, "Insan" bolumune tasindi.
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Mayıs 15, 2007, 09:06:54 öö
Yanıtla #2

Alıntı
İnsanoğlu olarak ben yaşam felsefemi varoluşumun üzerine temellendirdim ve bunu kendi yaşamıma uygulamayı başarırsam ne mutlu!


Bu cümlede anlatmak istediğiniz ''varoluş felsefesi'' ile ilgili mi?


Mayıs 15, 2007, 01:42:32 ös
Yanıtla #3

Sayın Fraternis, öncelikle sorunuzu zamanında yanıtlayamadığım için çok özür diliyorum ve kendimle ilgili olarak zorlandığım birkaç husustan dolayıdır ki size şuan cevap verme fırsatını yakalayabildim.
Tam olarak varoluş felsefesi değil tabiki çünkü sanırım birkaç filozofun bu konuyla bağlantılı olarak değişik görüşlerinin olduğu kanısındayım, bu nedenle de varoluş derken insan olmamın kaynağına inerek neden insan olduğumu anlamayı ve bunun altında çok büyük bir neden olduğunu farketmek bilincine varma kuramından bahsetmek istemiştim, belki de varoluş felsefesi de çok farklı anlamları ifade etmekte fakat bu benim kişisel görüşlerim yani bilgiler üzerine kurulmuş şeyler değil yalnız bunu söylerken de bilgiye çok fazlasıyla değer verdiğimi belirtmek isterim çünkü unutulmaması gereken bir nokta varki o da Tanrı'ya bilgi ve sevgiyle yaklaşılır ve bu çok önemli olan iki faktörü birleştirmemiz halinde erdemliliği yakalayabilme düşüncesindeyim!
Yaşamımda tek şey öğrendim Sayın Fraternis, o da Evreni yaratan Yüce Yaratıcının inanılmaz bilgi kapasitesi ve bilgi düzeyi, ne mutludur ki Tanrı, bu fırsatı biz insanlara sunmuştur, ama önemli olan Yüce Tanrı'mızın bizlere sunduğu herşeyi iyiniyetli olarak kullanmaktır!
Konuma gösterdiğiniz büyük hassasiyetinizden dolayı çok teşekkür ederim,
SAYGILARIMLA       
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mayıs 15, 2007, 02:04:25 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Neden insaniz? guzel soru. hemde bayagi guzel bir soru.

Neden bir hayvan degiliz yada bir bitki? neden onlardan farkliyiz ve dusunebiliyoruz?

Bunun bircok ihtimali olabilir.

1- Bizim ruhumuz var onlarin yok.
2- Bizlere odul ve ceza lar vaadedilmistir onlara bir hic.
3- Onlar coktan  allaha tapmis ve gereken odullerini almislardir. oysa bizim daha akillanmamiz lazim. yani onlar bizden daha erdemler. bizler daha onlar kadar gelisemedik.
4- hayvan ve bitkiler bizlerin hizmetine yaratilmistir. yani esas olarak yaratilmis tek sey insandir. ve diger hersey onun hizmetine yaratilmistir.

bu ihtimalleri tartismak isterim. ilginc bir soru bu cunku ben bayagi takildim.

Neden "Ol" dugunu farketmek bilinci?
vaybe ben sadece benim gibi anormallerin bu tarz seylerle ilgilendigini dusunurdum. bir bayandan boyle bir soru yada dusunce hic beklemezdim acikcasi. neyse isi fazla kisisellestirmeden dusuncemi soyliyim.
Neden "Ol" dugunu farkedebilmek, seni erdem yapar. ve bence o zaman sadece susarsin. cunku seni anlayabielcek tek bir kisi yoktur. yanliz kalirsin. yanlizlikla yasarsin. inandiklarinla, elindekilere bakarak, mutlu olursun. bu bilinc aslinda cok tehlikelidir bana gore. neden OL dugunu farketmen demek, bu bilincini kotu ye kullanadabilirsin demektir. hem kendin hem disarisi icin.

karisik ama guzel bir konu.

erdemlige giden yol, bilgi ve sevgiden gecer dusuncesini savunuyorsun, aslinda biark haklisin ama bence bunlar yetersiz. erdemlige giden yok, kendi karakterinden ve susabilmektende gecer. sabir, bilgi, ahlak gibi seylerinin son derecede olmasi lazim. ki bende sadece bunlardan biri var. hangisi oldugunu siz dusunun artik :D


gelelim son cumlene. tanri tabiki bilgi seviyesi yuksektir. onda hersyin en ust derecesi bulunur. zaten normal insanin ulasamayacagi seyler ondan oldugu icin o tanridir biz insan.


Mayıs 15, 2007, 02:25:17 ös
Yanıtla #5

Ondan hiç şüphem yok zaten bizlerle Tanrı arasındaki en büyük fark da bu değil midir?  O bir Yaratıcı, bizler ise Yaratık!Yani Kul olduğumuzun bilincine varmamız gerketiğini kastetmiştim.
Ayrıca Sayın Hamlet, sizce da canlılarla cansızlar arasındaki en büyük fark canlılarda olan ruhun cansızlarda olmayışı değil mi?Yani bu durumda hayvanlarda ve bitkilerde ruhun olmadığını iddia edemezsiniz değil mi?
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mayıs 15, 2007, 02:40:04 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

iste burda bende tikaniyorum. onlarda ruh olup olmadigini bilemeyiz ama bence yok.

allahin ruhsuzlari iste nolcak :P

saka bi yana, ruh = bilinc  degilmi? onlarda bilinc ve mantik olmadigina gore bence ruhlarida yoktur.


Mayıs 15, 2007, 04:40:54 ös
Yanıtla #7

Zaten bu umursamaz tavrımızla çoğunluğumuz ölü gibi yaşadık, gerçekten de yeryüzünde yaşayan insanların çoğu yönetilmeye mahkumdur, bireysel olarak onların düşünmeye hakkı yoktur ve topluluk bilinciyle hareket etmek zorundadırlar, demek istediğim duyarlılık yok, eğer insanoğlu olarak senin hizmetine verildiğini düşündüğün hayvanlardan her türlü faydalandın ama bununla kalmayarak onları hayven olarak aşağılarsan sen de aşağılanırsın, çünkü burada hepimiz yaratığız ve birbirimizden üstünlüğümüz yoktur, hepimiz Yaratıcının eseriyiz, Hayvanlar insanların hizmetine sunulmuştur neden çünkü onların etinden sütünden faydalanmamız için ama bu demek değildir ki onları hayvan diye aşağılama hakkına sahip olarak onlara her türlü kötü muamelede bulunma hakkı asla bize verilmemiştir.
Yeri geldiğinde biz de aynı durumla karşı karşıya kalacağız, bakın çok korkunç bir gerçekten bahsetmek istiyorum;
İnsanların çoğu uykuda ve bu korkunç gerçeğin bilincinde olmadıkları için serbest davranıyorlar, oysa denenme sürecinde olduğumuz ve şimdiye kadar yaptığımız bütün herşeyin bir hesabının olduğunu ve başkalarına davrandığımız gibi aynı şekilde davranıldığımız ve neyle yargılarsak onunla yargılandığımızı aynı zamanda tarafımızca gerçekleştirilen en küçük birşeyin bedelini gene bizler ödeyeceğiz!
Hiç tahmin etmediniz mi İnsanoğlu doğaya bağımlıdır ve şimdiye dek ne yaptıysa doğaya hakim olamadı, gerek fiziksel gerekse ruhsal olarak bir dengede olduğuve bu dengenin bozulması durumundan insan organizmasının yok olduğunu deyim yerindeyse ölüm olayının gerçekleştiğini söylemek istiyorum, her ne kadar ölüm olayı bize basit bir olay gibi gelse de, ölüm olayından sonra biz insanoğlunu neleri beklediğini hiç düşündük mü, ya da bu dünyada gerçek mutluluğu yakalayamadıysak diğer dünyada mı bulacağımızı sanıyoruz!Bununla beraber evrenin de belirli bir dengeden oluştuğunu ve günün birinde bu dengenin bozulmasıyla beraber yeryüzünün yaşanılamaz hale geleceğini hiç mi aklımıza getirmeyeceğiz?
Daha ne kadar vurdumduymazlıkla hareket edeceğimizi sanıyoruz, Artık uyanmanın zamanı geldi ve insanoğlu gerçeği öğrenmek zorunda!UYAN....
Yaşamın profilini ortaya çıkardığımızda insan yaşamları hangi durumda olursa olsun birbirinden ne kadar farklı olursa olsun sonuç itibariyle aynı kapıya çıkmakta bu da ÖLÜM!
Ölüm bir kurtuluş değildir, sana sunulan yaşamsal fırsatını kaybetmen demektir, öldükten sonra da geriye dönüşün yok ve herrşeyi sadece ölüm anında öğrenirsin; Yaşamının sınama sınavı olduğunu....
İnsanoğlu ölümü anında ne olup bittiğini anlamz ve bir anda ölüm olayı gerçekleşmiştir, büyük bir hayret ve şaşkınlıkla gerçeği öğrenir o da; dünyanın bir oyun olduğunu, şimdiye kadar boş işlerle uğraştığını, gerçeği bulması gerekirken sahte dünyanın hayallerine kapıldığını anlar ve Gazap Melekleri tarafından alıkonur, hayattayken başkalarına yaptığı bütün olumsuz herşey kendisine yaşatılmaktadır, ta ki doğum anına kadar gerisin geri yaşamaktadır, tabi acı çekerek, üstelik Cehennem Hayatı daha başlamadıyken, bu dünyanın günün birinde son bulacağını hepimiz çok iyi bir şekilde idrak ediyoruz ama şu bilinçle hareket edersek bence çok daha iyi olacaktır, o da; yeryüzünün belirli bir tarihte cehenneme dönüşeceği!
Tabi buna gülenler çok olacaktır sonunda da ağlayacak olanlar da onlar olacaktır hiç kuşkusuz!Çünkü insanoğlu bu dünyaya gelirken beyni yıkanmış bir biçimde gelir ve şuan size ne zaman öleceğinizi söylesem dalga geçeceksiniz belki de hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamınıza devam edeceksiniz çünkü bu şekilde programlandınız!
Yaşamınızı hep başkalarını izleyerek geçirdiniz, ya da başkalarının hakimiyetinde yaşayarak bu yüzden bireysel bilinç yerine toplumsal bilinç oluşmuştur!Yalnız birşeyi daha vurgulamak istiyorum,
bizler yaşarken aynı zamanda yaşam derslerini almamız gerektiğini ve varoluşumuzun nedenine inerek bizi Yaratan Yüce Yaratıcı'ya dönmemiz gerektiği ve yaşamımızı Gerçek üzerine temellendirmemiz bizim için en önemli amaç olmalıydı!
Hayat acılarla doludur ve hiç kimse bu dünyada asla mutlu olamaz çünkü Tanrı tarafından lanetlenen bu dünya coğrafik bilgimle de bunu pekiştiriyorum batıdan doğuya doğru döndüğünden dolayıdır terstir yani Tanrı'mızla doğru değil!Bunun için ölüm bir felaketin başlangıcıdır ve bizler henüz hayattayken gerçeği öğrenip Tanrı'ya dönmemiz gerekir diye düşünüyorum!...             
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mayıs 15, 2007, 06:38:43 ös
Yanıtla #8

İnsanoğlu bencilliğini bırakabilse hırslar ve bilginin çekiçiliğini birbiriyle karıştırmadan , ilkel saflık ile modern dünyaya bakabilse belkide sorun çözülmüş olacaktı. Herşey söz ile başladı biz sözü yazılara döktük ordan çoğalttık bildiğimiz dillere çevirdik , son olarak nesilden nesile aktardık ancak Sözün manevi içeriğini ve o içeriğin gereği bir ahlak ve yaşam sistemini yeni nesillere geçiremedik. Bizlere erdemli yaşayan bir toplumdan miras kalmadı bildiklerimiz bizden önceki neslin hatalarınıda yansıtır. Adem ve Havva günahkar ise merakına ve nefsine hakim olamadı ise bu insanın yaratılış prensipleri içinde taşıdığı doğal bir kusur mudur? yoksa kendi öz doğasına aykırı bir his sonucu mudur? Hikayeyi hepimiz biliriz Şeytan gelir ve ilk insanları kandırır! İşler biraz karıştı değil mi? Şimdi bir daha ele alalım İnsan meraklı ve saf bir varlık , Şeytan ise kurnaz ve bilgisini başka varlıkları kandırmak için kullanıyor. İnsanın öğrenmemesi gereken şeylerde vardır sonucu çıktı! İnsan doğası gereği merak etmiş bulmak için ise türlü acılara katlanmış ancak bu arayış bilinçli bir arayışın sonucu değil elindeki ile yetinememe sebebidir. Bugünde yaşadığımız Dünya 'nın güzelliklerini muhafaza etmek yerine hırsımıza yenik düşüp tahribat yapıyoruz. '' Nasılsa bir gün yeni bir gezegen bulup oraya yerleşiriz'' anlayışı mı? oysa elimizde olanın kıymetini bilsek Doğanın kendi dengesini bulmasına müsade etsek belki bu derece yıkıcı sonuçlar ile karşılaşmayacak dengeyi bozan taraf olmayacağız. Tanrı sevgisi kendini ve tüm evreni bir tutarak her varlığa saygılı olup düzenini bozmadan yaşamakla gösterilir.


Mayıs 16, 2007, 08:58:36 öö
Yanıtla #9

Çok haklısınız Sayın Fraternis, ilk insnaoğlunu ayartan sizce de gerçekten şeytan mı ve şeytanın varlığına çoğunluk gibi sizin de inandığınızı sanmıyorum, açıklamanızlardan gayet bilgili ve ince bir anlayışa sahip olduğunuzu düşünüyorum fakat burada dikkat edilmesi gereken çok küçük bir husus vardır;
O da ilk insanoğlunu ayartan şeytanın olmadığı ve şimdiye şeytanın varlğının uydurulmuş bir masal olduğunu iddia ediyorum, çünkü Tanrı, insanoğlunu yarattıktan sonra ona bilinç yani özgür irade vererek gerekircilik yani bir şekilde deterministlik kuralı çerçevesinde hareket ederek bunu gerçekleştirmek zorundaydı, fakat insanoğlunu asıl ayartan ve onu tuzağa düşüren asıl neden sahip olduğu aklıyla hareket etmesiydi ve uyarılmasına rağmen kendi seçimini kendisi yaptı haliyle dünyaya kötülük egemen oldu ve Tanrı, insanları kendi iradelerine terkederek onları serbest bıraktı!
Bu şekilde söylediğiniz gibi kötülük nesilden nesile yayıldı zaten kötülüğün son bulması için yüzyıllardır insan nesli günümüze dek süregelmiştir, sonuç itibariyle dünyamızın yaşlanma dönemi olan bu son safhada kötülüğün ortadan kalkması gerekiyor ki dünyanın yok olma olayı denilen Kıyamet Olayı gerçekleşsin!
Ki bizim insanoğlu olarak yapmamız gereken tek şey kötülük bir bulaşıcı hastalık gibi insandan insan geçmiştir ve onları etkisi altına almıştır, önemli olan Kötülükle mücadele ederek Öz'ümüzü kaybetmemektir sizce de öyle değil mi?   
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2397 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 13, 2010, 04:25:39 ös
Gönderen: ceycet
14 Yanıt
9325 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 24, 2013, 12:34:18 öö
Gönderen: kerberos
0 Yanıt
3748 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2010, 11:22:48 öö
Gönderen: oasis
0 Yanıt
3170 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 30, 2011, 02:34:24 ös
Gönderen: oasis
Yaşam

Başlatan ADAM « 1 2 » Diger Konular

10 Yanıt
5040 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 19, 2012, 02:31:47 öö
Gönderen: Hacamat
3 Yanıt
2897 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 21, 2013, 10:23:39 ös
Gönderen: Alşah
3 Yanıt
2921 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 01, 2014, 01:32:37 ös
Gönderen: MysticMind
0 Yanıt
2869 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2014, 06:30:07 ös
Gönderen: Metatron
0 Yanıt
1472 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 05, 2015, 11:47:46 ös
Gönderen: Ömercan
24 Yanıt
8251 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 28, 2015, 04:32:35 ös
Gönderen: hyperbolic metamaterial