Sayın Oya,
Bence 50 yıllık kalkınma planı bu konuda becerikli ülkeler için bile oldukça uzun bir süre. Bu kadar uzun öngörüler fütürizme girebilir.
Sorunuzu daha kısa vadeli ekonomik programlar için sorsaydınız da Türkiye için cevabım değişmeyecektir.
Ben de Türkiye'nin bu durumu için sadece şu anki hükümeti suçlayamam. Türkiye'yi yönetmiş bütün güçler sorumlu. Gericileri ve ırkçıları zaten konuşmaya gerek yok. Aklı başında olması gereken kesimler ise sorumsuz davranmıştır. Halkçı olamayan CHP, laik İstanbul zenginleri, serbest piyasayı devleti ona buna peşkeş çekmek zanneden liberaller, 60 sonrası yeniden içe kapanan ekonomik modeli zamanında sonlandırmaya cesaret edemeyen hükümetler. Dünya ile rekabete girmekten korkan, yabancı güçlerin Türkiye'de iş takipçiliğini yürüten büyük fabrikatörler. Vesaire vesaire.
Vaka olarak yakın tarihli bir örnek olması açısından 2023 sözde vizyonuna bakabiliriz.
Başbakan böyle bir vizyon açıkladı. İçinde ekonomiye dair bir şey yok. Bölgede lider ülke, marka şehirler, tam demokrasi , gerçek hukuk, Opec'in % 50 sini karşılıyormuşuz vb. altı boş hedeflerle dolu. Hedef bile denmez yani. Ortaokul çocuğuna planlarını yaz dersin hayallerini yazar hem de en samimiyetsiz cinsinden. Ya da ISO almak için yazılan klişe cümleler vardır ya. Vizyooooooon, misyooooooon, kurumsaaaaal, süreeeeeç, toplam kaliteeeeee...
Türkiye sanayi devrimini yakalayamadı. Bilgi toplumuna ise sansürlerle giriyor.
Lafla peynir gemisi yürümez diye bir atasözümüz var. Toplam bir kapalı devre sistem olarak tüm dünyayı düşündüğümüzde doğrudur. Fakat lokal olarak lafla peynir gemisi pekala yürür.
Gerçeklerle arası olmayanların yürüttüğü benzer 4 dialog yazmak istiyorum.
Kahveye giden adam proje yapar :
- Aga böyle olmuyor. Her gün işe git gel nereye kadar. Büyük oynamamız lazım.
- Nasıl oynıycaz ?
- İşte orda kaybediyosun Hüsnü. Büyük proje yapacağız.
- Tamam abi nerden başlayalım.
Hükümet vizyon açıklar
- 2023 vizyonu yaptık. Her şey çözülüyor. Ortalama yaş 80. Lider ülkeyiz. Demokrasi oturmuş. Gerçek bir hukuk devletiyiz.
- Nasıl yapacağız?
- Küçük düşünme. Biz imparatorluk mirasıyız. Cesur davranacağız. Zaten Türk piramitleri Mısır piramitlerinden eskiymiş.
- Nerden başlayalım ?
- Çomak sokmaya çalışma. Herkes arkamızdan gelecek. Avrupa bizden korkacak.
- Evet güzel proje.
Bir kişisel gelişim kitabı
- Bu kitabı okuduğunuzda kendinize olan güveniniz gelişecek. Potansiyeliniz ortaya çıkacak.
- Evet güzelmiş. Eeeeee
- Kanatlarınız vardı ama bilmiyordunuz.
- Eeeeeeeee
- Bu kitapta yazanları uyguladığınızda her şeyin ne kadar kolay olduğuna inanamayacaksınız.
- Ne uygulayacağız bakalım.
- New York Post'tan Ursula Picknon ve Londra Tribun'den Henry Clock bu kitabı okumadan önce hayata küsmüşlerdi.
- Ne yaptılarda düzeldi.
- Bu kitap dünyada milyonlarca kişinin hayatını değiştirdi.
- Kızıyorum ama
- Bize gelen teşekkür mektuplarına yetişemiyoruz.
.......
Kutsal birisi olduğunu iddia eden kimse taraftar toplar.
- Tanrı'nın rızasını almak isteyenler benim dediklerimi yapsın. Hayatını benim dediğim kurallara göre düzenlesin. Dünyaya mutluluk getireceğiz.
- Ben istiyorum ne yapmalıyım.
- Benim dediğim gibi davran bana inan. Çünkü bunlar Tanrı'nın sözleri.
- Tamam kabul ne yapmalıyım.
- Beni dinlemeyenler taş olur. Lanetlenir.
- Tamam ama ne yapayım ne değiştireyim hayatımda.
- Bana inanmayanlarla birlik olma. Tanrı onları cezalandıracak.
- Tamam da ne yani. Tanrının sözü ne. Ne yapınca mutluluk getirecek.
- Tanrının sözünü yargılama
.... ve hiç bir şey söylemeden imana davet etmeye devam eder. Nasıl olsa günün birinde düşmanlar ve dostlar olacaktır. Onlar zaten bunun üstüne kocaman bir kültür inşaa ederler.
Saygılarımla