Abc’ de Ay’la ilgili haberler
Amerikan abc haber kanalının web sayfasında yayımlanan, 13 haziran 2000 tarihli makale Ay’la ilgili gerçeklere biraz olsun ışık tutmaktadır. Makalede şöyle denilmektedir:
“Yeni elde edilen kanıtlar, Ay’ın bazı astronomların düşündüğü gibi tamamen ölü bir gezegen olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Ay yüzeyinde zaman zaman yoğun bir hareketlilik gözlemlenmektedir. Uzun aralıklarla da olsa Ay yüzeyinde değişiklikler olduğu rapor edilmektedir. Bu iddialar tartışmaya açıktır. Pek çok bilim adamı ise Ay üzerindeki parlaklıklar ve sis gibi zaman zaman rapor edilen gözlemleri ciddiye almamaktadır. "
Aydınlık yer: 136 km uzunluğundaki büyük krater langrenus. Fransız bir astronom Ay yüzeyinin zaman zaman bir şeyler tarafından aşındırıldığı yolunda sağlam kanıtlar bulmuştur. Bu gözlem 1992 yılında, Paris gözlemevi’nde görev yapan deneyimli Ay gözlemcisi Audouin Dollfus tarafından bir metrelik meudon teleskopuyla yapılmıştır. Dollfus araştırma sonuçlarını incelemeyi yeni bitirmiş ve yayımlanmak üzere sunmuştur.
Solan ışık: Dollfus, 30 aralıkta büyük langrenus kraterinin tabanında birtakım parlaklıklar görmüştür. Bunlar o gün ortaya çıkmışlardır. Profesör Dollfus, bu ışıkları bir kaç gün izlemiş ve kraterin içinde dans eden ışık kümeleri görmüştür. Dollfus, teleskoptan her baktığında bu ışıkların şeklinin değiştiğini fark etmiştir. Ona göre bu ışıklar, bir gazın Ay yüzeyinden toz kaldırması ve bunun güneş ışığıyla birleşmesi sonucu oluşan bir görünümdür. Bazı Ay gözlemcileri, değişime uğramadığı sanılan langrenus krateri üzerinde bu tür bir sis görülmesini şaşkınlıkla karşılamışlardır.
Uzaya ilk giden ABD’li astronot ve senatör John Glenn’in nbc’de yayınlanan “frasier” adlı programdaki canlı yayın konuşması 2001- nbc gemini ve mercury uçuşlari nisan 1964’te , kennedy burnu’ndaki iki radar teknisyeni, gemini uzay kapsülünün iki ufo tarafından takip edildiğini açıklamıştır. Bundan önce, ocak 1961’de, burun’daki otomatik izleyici donanımının, güney atlantik yönünde uçan gizemli bir cisim tarafından kilitlendiği rapor edilmiştir. Astronot lovell’ın, gemini 7 ile uçuşunun dökümü alındığında, lovell’ın olağanüstü bir cisimle karşılaşmış olduğu görülmüştür. İşte uçuş sırasında kaydedilen telsiz konuşması;
uzayaracı: garip bir şey, saat 10 yönünde
capcom: burası houston. tekrar edin 7
ua: saat 10 yönünde garip bir cisim var dedim
cc: gemini 7, uçağın bir kademesi olmasın? dikkatli bakın.
ua: burası enkaz gibi, onlardan çok var. bu gerçek bir gözlemdir.
cc: yaklaşık uzaklığı ve ebatları?
ua: bir tane daha var…
james mcdivitt de, 4 haziran 1965’de gemini 4’le uçuşu sırasında tanımlanamayan bir cisim gördüğünü onaylamıştır.
Mcdivitt şunları söylemiştir: “gemini 4 uçuşu sırasında, aracımın camının dışında bir cisim fark ettim. silindir şeklindeydi, kalem gibi görünüyordu. Boyutlarının ya da uzaklığının ne kadar olduğu ile ilgili bir fikrim yok. Araçta bulunan iki kamerayla da cismin fotoğrafını çekmeye çalıştım. Cisim kısa bir süre benim yönümde durduğundan, ben kamera ayarlarını yapana kadar o gitti. Sadece birkaç fotoğraf çekebildim. Uzay aracı uçuşta olduğundan ve güneş parladığından dolayı, penceredeki cisim gözden kayboldu. Başka bir yere yerleştiremedim, uzay aracının duruşu da buna engeldi ve onu bulmak için ne tarafa manevra yapacağımı da bilemiyordum.
İndikten sonra, gemini 4’ten gelen film acilen, benim ve ed white’ın 3 gündür içinde olduğu taşıyıcı uçakla houston’a uçuruldu. Nasa film teknisyenleri, araçta çekilen filmi incelediler ve bir açıklama yapmadılar”
ufoları mercury 8 uçuşu sırasında astronot wally schirra da gözlemlemiştir.
mercury 8 kapsülünde bulunan schirra olaydan şöyle bahsetmiştir:
“… işte oradalar…bana arkadaşlık ediyorlar…"
Astronot Gordon Cooper 1973’te New York’ta katıldığı bir toplantıda şunları söylemiştir:
“Astronotluğun zorunluluklarından biri olan gizlilik nedeniyle yıllarca sırlarla yaşadım. Şimdi Amerika’da her şeyi açığa vurabilirim. Radar ekipmanımız, tanımlanamayan cisimler tespit etmişti. Bu olayla ilgili binlerce şahidin raporu ve kanıt niteliğindeki çok miktardaki dokümana rağmen, kimse bunu halka açmak istemiyordu. neden? çünkü, otoriteler tanrı bilir ne korkunç bir istiladan korkuyorlardı. Yani anahtar sözcük hala aynı: halkın paniğe kapılmasını önlemeliyiz.
Ben daha sonra, dünya üzerinde olağanüstü bir olaya tanık oldum. Bu olay birkaç ay önce florida’da oldu. bBahsedilen bölgede kendi gözlerimle alevler tarafından küle çevirilmiş bir arazinin orta yerinde uçan bir cismin yere indiğini gördüm. Araçtan bazı canlılar çıktı. Topoğrafya üzerine çalışma yapılıyor gibi görünüyorlardı, bir parça toprak alıp büyük bir hızla gözden kayboldular. Biliyorum ki hükümet, halkın panikle verebileceği bir reaksiyondan ötürü, bu olayı tüm basın kuruluşlarından gizledi”.
Cooper 1978’de birleşik ulusal genel topluluk’taki özel politik komitesi’ne ufo’ları tartışmak üzere çağrılmıştır. Daha sonra bir başka toplantıda, cooper’ın yolladığı aşağıdaki mektup okunmuştur:
“… inanıyorum ki, dünyadakinden daha gelişmiş teknolojiye sahip diğer gezegenlerdeki dünya dışından varlıklar, bizi ziyaret ediyorlar. ayrıca, 1951’de 2 gün boyunca onların pek çok uçuşunu gözlemledim. hepsi farklı boylarda, savaş uçağı formatındaydılar ve genelde doğu avrupa’dan batıya doğru uçuyorlardı.”
1979 yılında Mercury astranotu Donald Slayton, Paul Levy ile olan ropörtajı sırasında 1951 yılında test uçuşu yaparken ufo gördüğünü açıklamıştır:
“p-51 tipi bir araçla minneapolis üzerinde test uçuşu yaparken bu cismi gördüm. Açık, güneşli bir öğle sonrasında ve yaklaşık 10 bin fit yükseklikteydim. Cismin uçurtma olduğunu düşündüm, fakat daha sonra uçurtmanın böyle bir yüksekliğe çıkamayacağının farkına vardım. Ona yaklaştıkça bana meteoroloji balonu gibi göründü. Gri renkte ve yaklaşık 3 fit çapındaydı. O şeyin arkasına doğru geçtiğimde onun bir meteoroloji balonundan çok bir tabak, bir disk gibi göründüğünü fark ettim.
O anda, ben saatte 300 millik bir hızla seyrederken, cisim aniden benden uzaklaşmaya başladı. Onu kısa bir süre takip ettim sonra cisim aniden havalanmaya başladı. 45 derece tırmandıktan sonra döndü ve hızlanarak gözden kayboldu.
Olaydan birkaç gün sonra, ofis şefimle bira içerken ve cismin ne olduğunu düşünürken, şefime olaydan bahsetmeye karar verdim. bahsettiğimde bana rapor hazırlamamı söyledi. dediği gibi yaptım fakat bir daha konuyla ilgili hiçbir bilgi alamadım."
Nasa eski çalışanlarından olan Otto Binder, kendi amatör telsizleri ve vhf alıcılarıyla nasa’nın yayınını alabildiğini söylemiştir. Apollo 11 uçuşu sırasında yapılan ve binder’ın sözünü ettiği telsiz ve alıcılar sayesinde duyulan konuşma şöyledir:
Kontrol kulesi: “orada ne var? kontrol kulesi apollo 11’i arıyor.
” apollo 11: “bu bebekler çok büyük efendim.. kocaman.. tanrım, inanmayacaksınız.. burada başka uzay araçlarının olduğunu söylüyorum… kraterin öte tarafından bizi izliyor.”
1979’da nasa iletişim sistemleri eski şefi, bilim adamı maurice chatelain armstrong’un ufo gördüğünü bildiren raporunun gerçek olduğunu bildirmiştir. chatelain, “karşılaşma nasa’nın ortak bilgisidir, fakat şimdiye dek kimse bununla ilgili bir şey söylemedi” diye konuşmuştur.
Apollo 8: 21-27 aralık 1968. astronotlar; frank borman, james lowell ve william anderson.
Houston uzay merkezi ve milyonlarca tv izleyicisi büyük bir heyecan yaşarken, dünyadan uzaya doğru şu alarm dolu ses yayılmaktaydı:
“-houston merkezi, apollo 8’i arıyor. apollo 8 cevap ver.
” 10 dk. sonra lovell’in sesi kulaklara geldi:
-”merkez burası apollo 8.. uçan daireler.. kaç tane mi? belki 5, çok heyecanlıyım.
” “-kahretsin! lovell neler söylüyorsun?”
ve birden bire televizyondaki yayın sona eriyor…
Halk, apollo 8 ile merkez arasındaki konuşmaları asla öğrenemedi. Çünkü ufo’larla ilgili gerçeğin dünya insanları tarafından öğrenilmesi bilim adamlarının hayatta isteyecekleri en son şeydi. Araştırmacılar bununla da yetinmeyerek uzayda çekilen fotoğrafları sıkı bir sansürden geçirdikten sonra dünya basınına verdiler. Apollo-8 uzaydan geldiğinde beraberinde 1500 tane fotoğraf getirmişti. bunların sadece 380’i basına verildi, geri kalan 1100 fotoğraf sakladıkları sır nedeniyle arşivlere kaldırıldı.
Apollo-10: 18-26 mayıs 1969. astronotlar; thomas stafford, eugene cernan ve john young.
Ay yörüngesinde yaklaşık 62 saat geçiren astronotlar, insanlı ilk Ay inişinin tam teşekküllü provası olarak anılan bu uçuş sırasında, Ay iniş modülü’nün, apollo yörünge kumanda modülü’nden ayrılarak ay yüzeyinin 13 km. kadar yakınına uçmasını sağladılar.
Apollo 10 astronotları, uzay uçuşu sırasında ufo’ların apollo’ya refakat ettiklerini bildirmişlerdir. Yetkililer apollo 10’un ay yörünge uçuşu sırasında ufo’ları gördüğünü belirtmekte ve bunun kanıtı olarak da apollo ile ay arasındaki parlak cismin fotoğraflarını göstermektedirler. Ayrıca apollo-10’un ufo gözleminin gerçekliğini kanıtlayan bir de film mevcuttur. Bu filmin ilginç yanı ay’a ilişkin bölgeler filme alınırken bir ufo’nun görüntüye girmesi değil, astronotun apollo ile ay arasında hareket eden parlak ve uçan cismi kamera ile izlemesidir. Bilim araştırma grubu’nun da arşivlerinde bulunan filmde, söz konusu uçuş halindeki ufo gayet belirgin bir şekilde görülebilmektedir.
Halen nasa’nın gizli arşivlerinde, ufo’ların dış uzayda ve yörüngelerde apollo’lar ile çeşitli uzak-yakın temaslarının çekilmiş filmleri mevcuttur. Yakın zamanlarda bu filmlerden bazıları, bir ufo araştırmacısına verilmiştir. Nasa için, en tehlikesiz addedilerek verilen bu filmlerde dahi ufoların gayet bariz bir şekilde uçmakta oldukları bu araştırmacı tarafından ifade edilmektedir.
Apollo 11; 16-24 temmuz 1969.astronotlar; neil a. armstrong, edwin e. aldrin ve michael collins.
8 yıl önce saptanan hedefe ulaşarak aAy’a inen Neil Armstrong ve Edwin Aldrin, Ay’ı inceleyen ilk insanlar oldular. Sea of tranquillity’ye (durgunluk denizi) inildiğinde armstrong tarihte daima anılacak olan şu sözleri söyledi: “kartal inmiştir.” apollo 11 mürettebatı ay taşlarında çeşitli örnekler topladılar ve tarihin en büyük televizyon seyirci kitlesi tarafından canlı yayınla dünyadan izlendiler.
Apollo-11 uzay aracı dünya’dan ayrılalı henüz bir gün olmuştu ki mürettebat, araç ile ay arasında olağandışı bir obje gördü. Önce bunun satürn-iv yardımcı roketi olduğunu düşündüler. Ancak houston, apollo-11 astronotlarına, yardımcı roketin 9000 km. den daha ötede bulunduğunu bildirdi. Bu konuda astronotların yaptığı açıklama:
aldrin- “gördüğümüz ilk olağandışı şey, sanırım bir gün uzaklıkta idi ya da Ay’ın oldukça yakınında bulunan bir şeydi. Oldukça iri boyutlara sahip olduğundan tek gözlü dürbünü üzerine ayarladık.”
collins- “bu cismi nasıl görmüştük ki? öylesine pencereden dışarı bakarak mı görmüştük? ”
aldrin- “evet. sivb(satürn roketinin 3. katı) olup olmadığından emin değildik. Yer’e sorduk ve s-ivb’nin 9,000km. Ötede olduğunu öğrendik. o sırada yüksek randımanla ilgili bir sorunumuz vardı. ”
collins- “bir şey vardı. bir şeyin tosladığını hissettik, ya da bana öyle gelmişti. ”
aldrin-.”…sonra, geçip giden bu parlak objeyi gördük. l biçimindeymiş gibi duruyordu. ” armstrong-”açık bir bavul gibi.”
aldrin- “o sırada ptc’de olduğumuzdan hepimizin teker teker gözlemleyebildiği bu cismin kesinlikle, civarımızda bulunduğu ve oldukça hacimli boyutlara sahip olduğu kanısı doğuyordu. ”
armstrong- “çıplak gözle tam olarak seçilemiyordu. nasıl bir biçime sahip olduğunu söylemek, menzilini ya da boyutlarını kestirmek zordu”.
collins- “önce, içi boş bir silindire benziyordu. fakat sonra, silindir yerini açık duran bir kitap şekline bıraktı. gerçekten de tuhaftı. ”
Bilindiği üzere, apollo 11 ay’a iniş programında astronotlardan armstrong ve aldrin’in Ay yüzeyine indikten sonra 10 saat süre ile kapıları bile açmadan, her an kalkışa hazır bekleyen ay iniş modülü’nün içinde kalmaları öngörülmüştü. neden? nasa’nın açıklaması, “astronotların dinlenmesi lazımdı” şeklindeydi.
Mayıs 1969’da, das beste’de yayımlanan haberde astronotların Ay’a ayak basmalarından itibaren davranışlarını şöyle anlatılmaktaydı: “acil dönüş zorunlu olduğu takdirde buna sürekli hazır durumda bulunarak ve ay’dan sadece fotoğraflarla dönmeye razı olarak, çantalarını acele topladıkları taş ve toz örnekleriyle dolduruyorlardı.”
Nasa hiçbir zaman bu acil geri dönüşün nedenini açıklayamamıştır.
Ay'a iniş sonrası, apollo-houston
armstrong- “burası sessizlik denizi ”
armstrong- “kartal sessizlik denizinde bulunuyor.”
houston- “houston sessizlik denizinde. kontrol sistemlerinizde tüm araçların en iyi biçimde çalıştıkları görülüyor. ”
armstrong- “bizimkiler de öyle.”
aldrin- “varış noktasının koordinatlarını tam olarak bilmiyoruz, fakat araştırıyoruz. kısa bir zaman sonra bunu size bildireceğiz. ”
houston- “bununla oyalanmayın! bunu biz saptayacağız."
armstrong- “etrafımızda küçük kraterler var. büyüklükleri 6 ile 15m. arasında. yaklaşık yarım mil uzaklıkta izler var, sanki tırtıllı bir traktör tarafından bırakılmış gibi! bunun dışında, ay’ın çekimi oldukça iyi, insan kendini sanki uçaktaymış gibi hissediyor. ”
Konuşma daha sonra aldrin tarafından sürdürüldü.
aldrin, tanımlamalarında armstrong’tan daha dikkatliydi, fakat buna karşılık kullandığı kelimeler karışık anlamlar içeriyordu.
aldrin- “çevrede renkler az, fakat herhangi bir taş bloku olabilir. Lütfen şimdi yörünge kumanda modülü’nü her an ulaşabileceğimiz bir yakınlığa yöneltin.”
Bunların dışında, iki astronotun yer merkezi ile yaptıkları direkt konuşma da son derece ilginçti. Nasa, bu konuşmaları dünya haber ajanslarına verirken sansürlemiştir. Ama konuşmaların bir kısmı başka dinleme merkezlerince tespit edilebilmiştir:
astronot- “neydi o? ne biçim şeydi? anlamak isterdim… ”
houston…………..(sansür) astronot- “bebekler kocamandı beyim… kocaman…”
houston- “ne? ne oluyor yukarıda? size ne oluyor allah aşkına?”
astronot- “evet evet oradaydılar.. bazı ziyaretçiler vardı. size söyleyeyim, orada başka uçan daireler var. bir hat şeklinde sıralanmışlar. kraterin kenarında bekliyorlar. ”
8 ağustos 1969 tarihli life dergisinde yayımlanan bir fotoğraf bu konuşmalara delil olarak gösterilebilir. fotoğrafta, modül’ün solunda ve uzak planda, parlayan iki uçan daire açıkça görülmektedir.