Türk nedir?
Türk kelimesi İsa'nın doğumundan yaklaşık iki yüz yıl kadar önce Çin kaynaklarında tie le olarak kendisine yer bulur. Hsiong Nu (Sizin bildiğiniz adıyla Asya Hunları) konfederasyonunun içerisinde bir etnik gruptur. Bu etnik grubun konuştuğu dil aynı zamanda "tie le" olarak anılmayan pek çok grubun konuştuğu dildir ve bir süre sonra bu dili konuşan herkes için bu kavram kullanılmaya başlar. M.Ö. 500'lü yıllarda şu an Orhon Alfabesi olarak bilinen rünik alfabenin temelleri atılmıştır. Bu alfabe ilginç bir şekilde Vikinglerin kullandığı futhark alfabesine benzer. Hsiong Nu konfederasyonunun dağılmasının ardından bu Altayik topluluk zaman zaman birleşir, zaman zaman dağılır ama M.S. 500'lü yıllara kadar çok etkin bir duruş sergileyemez.
M.S. 500'lü yıllarda Orta Asya'da yine Altayik Juan-Juan'lar hakimiyeti ele geçirmişlerdir. Moğolca'yla akraba bir dil konuşan bu halkı biz Asya Avarları olarak biliyoruz. Bu sırada Orhon Alfabesi artık daha oturmuş ve yaklaşık bin senedir dikilitaşlar üzerinde kendisine yer bulmaktadır. Bu dönemde Juan-Juan'lara tabi durumda olan Ashina isimli bir klandan bahseder Çin kaynakları. Ashina klanı, tu-jüe (Türk) etnisitesine mensup, demirciliğiyle tanınan bir topluluktur. Aralarında çıkan bir isyan-kadın probleminden dolayı Ashina klanı önderliğinde Tu-Jüe'ler Juan-Juan'lara isyan ederler ve çok kısa bir dönemde Orta Asya'nın yeni hakimleri olurlar. Bunlar kendilerine Kök (Kutsal, göksel) Türk diyen kişilerdir.
Türk kelimesinin orijinalinin Türük olduğunu destekleyen çok tez var. Türük, benim tahminimce "türemiş olan, halk" anlamına gelse de bazıları bu kelimenin "erk sahibi, miğfer" gibi anlamları olduğunu da söylüyor. Gök Türk devletinden sonrasını az çok biliyorsunuzdur zaten, ben etimolojik anlamına yoğunlaştım.
Türkçe konuşan toplulukların göçleri Avrasya üzerinde çok etkili oldu. Gök Türkler tarafından kovulan Juan-Juanlar, Avar adıyla Doğu Avrupa'ya göç ettiler ve İstanbul'u kuşatma altına alacak kadar güçlendiler. Büyük Frank İmparator'u Charlemagne tarafından etkinliklerine son verilene kadar da Avrupa'da etkilerini korudular. Yine Türkçe konuşan halkların baskısıyla Batı'ya ilerleyen Macarlar, Moğollar gelene kadar Avrupa'nın efesi durumuna geldiler. Peçenek-Kuman göçleri Rusya'nın güneyinin Hint-Avrupalı kavimlerce işgalini geciktirirken; Hazarlar da Arap yayılmacılığının Kafkaslar'ı geçememesini sağladı. Üstelik Hazarlar sizin de bildiğiniz gibi Yahudilik'i seçtiler.
Hangi Türk, aslında yanlış bir soru değil. Türkler esasen şu an sanıldığı gibi eskiden kendi olmayana düşman bir tutum sergilemediler. İlginç bir şekilde adaptasyon yetenekleri ve mobilize bir sistemleri vardı. Uzun süre göçebe olarak kalmalarına rağmen şaşırtıcı şekilde dillerini Maveraünnehir'e yaymayı başardılar. Tüccarlık konusunda yeteneksiz olduklarını ve bu işleri İrani uyruklarına bıraktıkları sık sık tarihi kaynaklarda yer alıyor. Yine şaşırtıcı bir vicdan özgürlüğüne sahiptiler. Öyle ki şu an tarih kitaplarımızda küçümsenerek anlatılan fakat benim çok hümanist bulduğum İran düalizmine dayalı Maniheizm, Nesturi Hristiyanlık, Şiilik, Sünnilik, Ortodoks Hristiyanlık, Budizm, Yahudilik gibi pek çok dini de benimsediler.
Tüm bunlar olduğunda sene 1000'li yıllardı. Bu tarihlerde artık Türkçe konuşan toplulukların çoğunluğu Maveraünnehir, İran, Afganistan, Irak, Suriye, Ukrayna topraklarına yerleşmişlerdi. Temuçin ise ortaya 1200'lü yıllarda çıktı.
Temuçin'in soyu Borçegin isimli önemli bir Moğol kabilesine dayanır. Ataları arasında Moğollar'ca çok sayılan ama bizlerin çoğunun adını bilmediği Ambakay, Kaydu, Kabul gibi büyük hanlar var. Moğollar'ın yaşadığı coğrafya Türkler'in ana yurduna göre biraz daha doğuda kalıyor. İki halk arasında kültür etkileşimi muhakkak ki var, fakat o devirlerde Türkler'in gelişerek Uygur Alfabesi'ne dönen bir alfabeleri olmasına karşın, Moğollar hala yazılı eserler bırakamamışlardı.
Temuçin'in Cengiz Han'a dönüşmesi epey uzun ve sancılı bir süreç burada anlatmayalım. Babasının kan kardeşi olan Toğrıl, Nesturi bir Kereyit Türk'üydü fakat bu karakterin haricinde Temuçin'in çevresindeki karakterler özellikle ilk dönemde çoğunlukla Moğol'dur. İmparatoriçe'si olan Börte, Ongirat kabilesinden bir Moğol'dur. Kan kardeşleri Camoka ve Borçu yine Moğol'dur. En önemli komutanları Sübeday ve Cebe Noyan'lar yine Moğol'dur.
Dünya'nın aklına Türk deyince deve, fes, sarık, harem, nargile gibi pek çok şey de geliyor. Dünya'nın aklında böyle bir imaja sahip olmamızın Cengiz Han'ı Türk yapmayacağı kanaatindeyim.
Türkler Cengiz Han'ı neden sahipleniyor? Esasen dünya üzerinde en çok Türk kanı dökmüş kişilerden biri. Fakat ilginç bir politikası var. Çoğu kişinin zannettiği kadar aptal bir barbar olmadığını düşünüyorum. O "bozkırlaştırma" politikası izliyordu. Ürgenç'i temellerinden yıktı. Hata affetmiyordu ve bozkırın uzun süredir sözlü olan yasalarını -yasa kelimesini de Moğolca'dan aldık- yazılı bir hale dönüştürdü (Uygur Alfabesi'yle.)
Türkler için Cengiz Han tarafından kendilerine karşı kazanılmış bir savaş adeta bir amcanın attığı tokat gibiydi. Henüz bir yüzyıl öncesine kadar yarı göçebe hayat süren Türkler bu bozkır fatihini sahiplendiler. Cengiz Han'ın da buna itirazı olmazdı. Çünkü o kendisini tüm bozkırın ve halkarın efendisi olarak görüyordu. Türkler ve Moğollar etimolojik ve genetik olarak Yahudiler ve Araplar kadar birbirlerine yakındılar. Ve ikinci örneğin aksine hemen hemen aynı inançları paylaşıyorlar ve aynı dünya görüşüne sahiptiler. İşte bu yüzden hala çocuklarımıza Moğol isimleri veriyoruz. Benim adım Batuhan, ilk yarısı Moğolca ikinci yarısı Çince kökenli mesela...
Esasen tarih dersi konusunda Cengiz Han'ı kast etmemiştim. Daha çok "dünya sömürmeyi İngilizler'den, katletmeyi Türkler'den öğrendi" şeklindeki değerli aforizmanıza takıldı kafam. Elbette ki bunu çürütecek kanıtlar çok. Konu Yahudiler'le bağlantılıydı, oradan örneklerle başlayalım ki sizin de ilginizi daha çok çeksin:
İsrael'in oğlu Yusuf'u Türkler kuyuya atmadı.
Mısır'da İsrailoğullarına zulm eden Türkler değildi, aksi gibi Kızıldeniz'de de boğulmadık.
Süleyman Tapınağı'nı Türkler yıkmadı.
Nabukadnezar kesinlikle bir Türk değildi, Babil'e Yahudiler'i Türkler sürmedi.
Romus ve Romulus efsanesi Türk efsanelerine benzese de Romalılar Türk değillerdi. Haliyle hiç bir sürgünden biz sorumlu değiliz.
Birinci Haçlı Seferi sonucu Haçlılar eline geçen Kudüs'te, müslümanların yanı sıra Yahudiler'i de tamamen katledenler arasında Türkler yoktu.
Maarra'da açlıktan Arap esirleri yiyenler de Türk değillerdi.
İspanya'da Reconquista sonrası Yahudiler'e yaşam hakkı tanımayan İspanya'nın Türkler'le bir bağlantısı olduğunu sanmıyorum.
Worms'da, Mainz'de ki Yahudi katliamlarını yapan Haçlılar da -sizin için kötü haber- Türk değildi.
Ve Dahau'da, Auschwitz'de fırınları biz yakmadık mesela.
Bunlar ne demek? "Türkler dünyanın en iyi insanlarıydı" demek değil. Ama dünyanın katletmeyi bizden öğrenmiş olması çok ilginç. Dünya katletme konusunda Caesar'dan, İskender'den, Napoleon'dan hiç feyz almadı mı dersiniz?
Elimde Kitab-ı Mukaddes var. Aradığımı nerede bulacağımı biliyorum. Yeşu'nun kitabını açıyorum. Bab 6, Eriha'nın yıkılışını anlatıyor. Hangi cümlelerle mi?
"Ve şehir ve onda olanın hepsi Rabbe tahsis edilecek, yalnız * Rahab ve kendisiyle beraber olanların hepsi yaşayacak çünkü gönderdiğimiz ulakları sakladı. Fakat siz ancak tahsis olunandan sakının ki tahsis ettikten sonra tahsis olunandan almayınız; böylece İsrail'in ordugahını lanetli edip sıkıntıya düşürmüş olursunuz. Fakat bütün gümüş ve altın ve tunç ve demir eşya Rabba mukaddestir; Rabb'in hazinesine girecektir. Ve kavm bağırdı, ve kahinler boruları çaldılar, ve vaki oldu ki kavm boru seslerini işittikleri zaman, kavm yüksek sesle bağırdı ve duvar olduğu yere çöktü ve herkes kendi önüne doğru olarak kavm şehre çıktı, ve şehri aldılar. Ve erkek ve kadın, genç ve ihtiyar, öküz ve koyun ve eşek, şehirde olanların hepsini kılıçtan geçirip tamamen yok ettiler."
Yahudiler'in dünyaya katliamı öğrettiğini söylemiyorum, hayır. Bu tarz argümanlar çok ucuz, yalan ve kolaycı olur. Ben diyorum ki katliamı görmek için, Yahudi, Türk, Arap, İngiliz, Aztek, Toltek, Aborijin olmaya gerek yok. İnsan olmak yeter. Ne yaptıysa insan yaptı. Ne temizlediyse insan temizledi.
Her şeyden önce, ben bir Türk'üm ve hiç insan öldürmedim... Bu dünyaya öğretecek bir şeyim olmaması ne acı...