Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: BENCİLLİK...  (Okunma sayısı 4564 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 24, 2010, 03:38:47 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

İnsanın yalnız çıkarlarını düşünerek maddi ve manevi kazançlar sağlamaya çalışması bencillik olarak tanımlanabilir. Yani bu, nefsani isteklerin bağımlılığına girmek ve bunları kendi hırsını tatmin için kullanmaktır. Bu durum yalancılık, hırsızlık, ikiyüzlülük, kıskançlık, cimrilik, vs. Bir sürü olumsuz davranışın oluşumuna yol açar. Aslında buna neden olarak insanın nefsani bir varlık oluşunu gösterebiliriz.
Ruh varlığının maddeyle olan ilişkisinden doğan nefsaniyetin kontrol edilmesi gerekir. Egomuz ve bencilliğimiz en kapsamlı nefsani davranışlarımız olduğu için de üzerinde durulması ve kontrol edilmesi gereken davranışlardır.
Günlük yaşamda bile, kullanılan birçok kelimeden bunların yaşamlarımızı nasıl çepeçevre sardığını, “Ben..” lerin içinde nasıl da kaybolup gittiğimizi görebiliriz. Yeter ki kendimize bakmasını ve görmesini bilelim.
“ Ben enayi miyim ki bunca şeyi katlanıyorum? Sabah akşam çalış dur. Hep ver, hep ver ama bize veren yok.” demişizdir hepimiz. Ya da uğrunda çok fedakârlık yaptığı bir arkadaşı tarafından terk edilen birisi; “ Bunu bana nasıl yapar? Ben ona her şeyimi vermiştim.” diye şikayet edebilir. Ama hep bir şeyler almak için mi veririz? İşimizde ya da sevgi yaşamımızda hep bir karşılık mı beklememiz gerekir? Sürekli bize mi verilmesini bekliyoruz? Bize verilecek, biz de sadece alacağız? Bu bir ticaretten başka bir şey değildir.
“Ben kendi hayatımı yaşamak zorundayım…” Bizler sadece kendimize karşı mı sorumlu olduğumuzu sanıyoruz? Oysa, insanların birbirleriyle kaynaştığı koskoca bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla her birimiz hepimize karşı sorumluyuz. Her birimiz aynı okulu paylaşan öğrencileriz. Hiç kimse diğerinden pek farklı değil. Aramızdaki ayrılıkları yaratan; “Benim anlayışım, benim görüşüm” şeklindeki bireyselliğimiz yani bencilliğimiz, sadece kendimizi düşünmemizden doğan davranışlarımızdır. Verici olmayı bilemeyişimizden kaynaklanan davranışlarımız…
Onun için hiç kimse diğerinden memnun değil. O nedenle insanlar saygısızlıktan, sevgisizlikten ve güvensizlikten şikayet eder durumda. Aslında gerçek olan bir şey varsa o da herkesin çevresiyle ilgineliyormuş gibi görünse de kendi içinde, kendi dünyasının merkezinde yaşıyor olmasıdır.
Oysa vermek, verici olmak, paylaşmasını bilmek yapmamız gereken, içimizde açığa çıkarmamız gereken en önemli insancıl nitelikerimizdir. Bunlar dışımıza taşmazsa, diğer insanlarla olan davranışlarımıza etki etmezse, hep bir şeylerin eksikliğini hissedeceğiz. HALİL CİBRAN’ın belirttiği gibi “Sarnıcınız su ile dolu olduğu halde susuzluktan korkmak, en tatmin edilmez susuzluk değil mi?”
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Mayıs 24, 2010, 04:55:26 ös
Yanıtla #1
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Madem Sayın ceycet bu başlığa önem verip bu konuyu açmış, ben de kendimce birkaç tümce ile katkıda bulunayım istedim.



Öncelikle şunu söylemeliyim:  Bana göre bencillik hemen tüm hayvanların doğal niteliğidir. İnsan da bir hayvandır; o da bu doğal niteliği taşır. (Bu bana göre öyle; bu konuda bilgimin yetersizliği yanılgılı bir söz etmeme neden olabilir.)

Hayvanlar bu duyguyu toplumsallaştıklarında aşmaya başlar. İlk toplumsallaşma olgusu da, dişinin doğurmasıdır. Anne hayvanın yavrusu, onun için en as kendisi kadar hatta kimi zaman kendinden de daha önemli ve değerlidir. Ancak elbette bu bencillikten uzaklaşma duygusunun "bilinçli" olduğu söylenemez. Bu bir içgüdüsel olgudur. Her hayvanın genlerinde taşınır. Bu bağlamda hayvanların erkeklerinin de kısmen duyarlı olduklarını ve sorumluluk üstlendiklerini görürüz. Çünkü çoğu hayvanlarda erkek belgi egemen ama bir o kadar da asalaktır; avlanma ya da toplama suretiyle yiyecek sağlanması, çoğunda dişiye düşer. Dişi yiyeceği getirir; erkek paylaştırır.   Paylaşma söz konusu olunca bencillik giderilmiştir. Ancak herhangi bir nedenle (korunma gereği de buna dahildir) toplum (daha doğrusu sürü) halinde yaşamak ve bu birlikte yaşamanın kurallarına uymak gerekmiyorsa, bencillik sürer gider.

İnsan da doğduğunda kesinlikle bencildir. Dünya, evren, yaşam, her ne bilir ve tanırsa sadece onun içindi ve onun için vardır. Ancak insan toplumsal bir varlıktır. Bilincini de toplum içindeki yaşamıyla edinir. Bir diğer deyişle bilinci ona toplum sağlar. Dolayısıyla yaşı ilerledikçe diğer hayvanlardan farklılaşır. Paylaşımda bulnmasından ötürü değil, bir diğer doğal içtepisi olan sevgi nedeniyle bencillikten ağır ağır uzaklaşır. Tam olarak toplumsal ortama girdiğinde paylaşıma başlar ve bencilliği giderek zayıflar. Çocuklarını yeterince toplimsallaştıramayanların, diğerlerine oranla çok daha bencil kişiler yetiştirdikleri görülür.

Kuşkusuz Sayın ceycet bunlardan söz etmemiş. Çünkü o bencilliği asıl sorun olan, insanın çok daha ileri bir yaşında artk toplumsal bilinci edindiği aşamada ele almış. Haklı. Zaten asıl sorun olan bencillik de odur.

Bencilliğin şöyle bir tanımını yapabilir miyiz acaba?... Bir insanın, yalnızca kendisiyle ilgilenip, elde edilebilecek tüm maddi ve manevi değerleri hep kendisine istemesi.

Böyle olunca bencillik, insanın kişiliğinin değil,  karakterinin olumsuz yönlerinden biridir. Unutmayalım ki insanın kişiliği 7 yaşına kadar oluşur. Bu açıdan bakılınca, bencillik bir kişilik öğesi ise hemen her insanın bencil olması gerekir. Gerçi 7 yaşına kadar insan yavrusu bencildir ama bu kişilikten ileri değil, içtepisel doğasından ötürüdür. 7 yaşından sonra (pek genel olarak) toplumsallaşma ile birlikte karakter oluşumu görülecektir. İşte o aşamada insan ya bencil olur ya olmaz. Bencil olursa bunu karakteri üzerindeki onarma ile sonradan giderebilir; değilse toplumsal koşul ve yaşam ortamının özellikleri nedeniyle sonradan bencillik edinebilir.

Bencil bir insan, evrene yalnızca ondan ne alabileceğini düşünerek baktığı için, sosyal zorunlulukların anlamını ve değerini ya kavrayamaz ya da yadsır. Her şeyi, yalnızca kendi varlığı için var olarak değerlendirmesi nedeniyle, bireysel çıkarlarının olmadığı hiçbir ortak çabaya katkıda bulunmaz; bulunmayı istemez. Paylaşımlı bir ortamda yer almaktan sıkıntı duyar; bu ortamın onun için tek önemi, sonrasında kendisi için elde edebilecekleridir.

Bencilliği, tüm doğallığına karşı olumsuz bir nitelik olarak ortaya koyduğum için bir de bundan kaçınmanın yolu üzerine birkaç tümce etmek isterim.

Bencil olmamanın ya da bencilliği gidermenin ilk koşulu, başkalarının da yararlanabilmesi için kişisel çıkar ve yararlanmalardan özveride bulunabilmektir. Çağımızın insanı güncel gereksinmelerin baskısı altında ister istemez öncelikle kendini düşünme, kendi yarar ve çıkarlarını gözetme eğilimindedir ama bu eğilimin aşırılığa varmasını engellemek elindedir. Bencilliği önleyen güçlerden ilki, herkese eşitlik içinde dostça, kardeşçe yaşama hakkını tanıyan "sevgi"dir. Alçak gönüllülük, dostluk, arkadaşlık, bağlılık, tolerans, hoşgörü ve adaleti, tümüyle ve içtenlikle benimseyen bir kişi, bencillere bakarak kendisini yanıltılı bir yargılamaya sokarak onlar gibi olmayı denemeye kalksa da bunu başaramaz. İyilik ve kötülük, ancak karşıtı da varsa vardır ama uzun vadede iyilik hep üstün çıkar. 

Bakınız; ben bencil bir insan değilim ama hep düşünmüşümdür keşke bencil olabilseydim diye... Çünkü benciller bu dünyada hep daha kazançlı.

Oysa şimdilerde, yaşım ilerlediği için belki de, şöyle düşünüyorum: «Acaba onlar mı daha kazançlı, yoksa ben mi?» Bunu düşününce de kendi kendi kızıyorum, işte bu da bencilliğin bir diğer türü diye...


   

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mayıs 24, 2010, 05:09:48 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ADAM'a zengin katkısından dolayı çok teşekkür ederim;herzamanki gibi çok güzel yorumlamış.


Saygılar

Ben"O"yum,"O"ben değil...


Mayıs 26, 2010, 01:11:40 öö
Yanıtla #3

Bencillik, başkasına zarar verilmediği sürece olması gereken bir tutumdur. Bencil olunmadan, hayatta hiçbir şey kazanılamaz.

Burada gördüğüm kadarıyla bir kavram kargaşası söz konusu. Mesela Sayın Ceycet, bencil olan ve olmayan eylemler açısından şöyle bir sınıflama yapıyor; bencillik daima başkalarının olan şeye, haksızca göz dikmek, veya usulsüzlük yaparak bir şeyler koparmanın adıdır. Bu düşünceye de "ben kendi hayatımı yaşamak zorundayım" felsefesi neden olur. Halbuki, insanın başkalarına karşı sorumluluğu olmalıdır. Bencil olmayan şeylere örnek olarak; vermek, verici olmak, paylaşmasını bilmek.

Bence kötü olan bencillik değildir. Kötü olan kötü niyetin kendisidir. İnsan, başkalarına zarar vermediği sürece kimseye yardım etmeden yoluna devam edebilir. Yardım, vermek, verici olmak, paylaşmak, ancak insanın o anda kafasında kurduğu alış veriş mantığıyla mümkün olursa rasyoneldir. Akılcıdır. Yardımlaşmak da bencil bir eylemdir. Eğer yardımlaşmakta bencil olmayan bir yön varsa, o yardımlaşma -af buyurun- enayiliktir. Ben enayilik demeyeyim de, buna irrasyonellik diyeyim.

Komşunuz sizden borç istediğinde, komşunuza borç para vermeniz, hatta daha ileri gidip o parayı komşunuza hiçbir karşılık beklemeden vermeniz, "BENCİL" bir eylem de olabilir "İrrasyonel" bir eylem de. Siz eğer o parayı komşunuza, komşuluk ilişkilerinizin devamı için, bir gün belki sizin de güç durumda kaldığınız anda, o kişiden bir yardım isteme hakkınız olması için, karşılıklı sevgi, saygı ve düzeyli iletişimin, üretici dostluğun devamı için verirsiniz. Bunda bir bencillik göremiyor musunuz? Ben görüyorum. Tüm bu hesaplar, insanın kafasında zımnen yapılmıştır. Bu, insanın "paylaşımcı" olması değil, "bencil" olmasından ötürüdür. Eğer insan bencil değil de, salt paylaşımcı bir karakter de olsaydı, borç isteyen herkese borç para vermek gerekirdi. Fakat hangi birimiz böyle bir şey yapıyoruz? Hiçbirimiz.

Ceycet'in yanlışı şurada: insan eylemlerinde bencilliği daima kötü görme eğiliminde. Fakat kolektif rasyonel paylaşımcılığın ve yardımseverliğin aslında her insanın "güvenlik" ve "sevgi" arayışından doğan bencil dürtüler tarafından güdülendiğinin farkına varamamakta. En ince insan eylemlerinde bile bencillik vardır bu yüzden. Onu öldüremezsiniz. Ölmemelidir de zaten.

Sayın Adam'ın yazdıklarında da Ceycet'e hak veren kısımları görüyorum. Ancak Sayın Adam, yazısının sonuna doğru "acaba ben mi kazandım onlar mı?" ikilemine düşmüş, ki bu uyarı sinyali, bu soru işareti aslında benim söylediğim şeyler konusunda, Adam'ın da düşündüğünü gösteriyor. Madem bu konuyla ilgiliyiz, ben izin verirseniz, tam da bu konuyu inceleyen bir konuya yönlendireceğim sizi.

Mandeville ve Hançerlioğlu da bencilliği ne olursa olsun kötü görme eğiliminde. Yönlendireceğim yazıda, yapabildiğim kadarıyla, bencilliğin yararlarını takdir etmek zorunda kalmış Mandeville'in hala bencilliği kötü görme eğiliminde olmasının mantıksızlığını göstermeye çalıştım. Burada aslında Sayın Ceycet ve Sayın ADAM'a da aynı eleştirileri yazabilirdim. Ama bir tekrar olurdu.

http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=9424.msg63762#msg63762

Saygılar
 
« Son Düzenleme: Mayıs 26, 2010, 01:14:07 öö Gönderen: popperist »
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Mayıs 26, 2010, 07:41:42 öö
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu konuda Sayın popperist, tam da Popperistçe, gerek Sayıon Ceycet'in gerek benim şöyle kıosaca dediklerimi çok daha ve çok daha güzel, çok daha olması gerektiği gibi yazmış.

Sanırım uyuşamadığımız nokta "kavram".

Bencillik = egoizm kavramının tanımı üzerinde buluşsak sorun kalmayacak gibi görünüyor. Elbette Sayın popperist'in dediği gibi ego vardır ve olması gerekir de...

Bencillik = "kendini düşünmek" dersek, Sayın popperist'in dediklerine hiçbir diyecek yok. Bencillik = "çıkarlarını kollamak ve gözetmek" dersek de öyle.

Fakat bencillik = "başkalarına karşın sadece kendini düşünmek, ötekileri göz ardı etmek" ya da bencillik = " başkalarının haklarına karşın sadece kendi çıkarlarını onların zararına ve kötülüğüne bile olsa sağlama peşinde koşmak" diyecek olursak, sanırım sayın popperist de bunları onaylamayacaktır.

Sevgiler.
   

 
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mayıs 26, 2010, 10:22:24 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Elbette,Sayın popperist de,sayın ADAM da genellikle olduğu gibi aynı anda haklılar.

Sayın popperist'in sözünü ettiği bencillik kavramı,içgüdüseldir.Bu içgüdü,canlının kendisini koruması ve kendini güvende hissetmesi için gereklidir.Abartıldığında ortaya çıkan şey,kişilik bozukluğudur.Bu bozuklukta, aynı zamanda kişinin cehenneminin anahtarı işlevini görür,onun için yadsınmalıdır.


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...