Sayın SkullG,
.
burda ne görüyorsunuz?
Sevgili Hacamat,
Ben orada tüm bir evreni görüyorum, insanı görüyorum, zamanı görüyorum.
Ne diyor Niazi-i Mısrî
Hak ilmine bu âlem bir nüsha imiş ancak,
Ol nüshada bu Âdem bir nokta imiş ancak.
Ol noktanın içinde gizli nice bin deryâ,
Bu âlem o deryâdan bir katre imiş ancak.
nasıl evreni, insanı, zamanı görüyorsun mu dediniz. Forumda yıllar evvel yazdığım bir ileti vardı, durun onu paylaşayım sizinle:
Ben zaman dendiğinde nedense hep noktayı hatırlarım. Niçin nokta? Nokta nedir?
Noktayı yarı çapı sıfır olan bir daire olarak tarif edersek, sonsuz adet dairenin yarı çapları sıfıra indirgenerek aynı merkeze yoğunlaşacağı, konsantre olduğu boyutsuz alan olarak düşünebiliriz. Oyleyse noktadan hareketle düzlemde sonsuz daireye ulaşılabilir. Bu dairelerden hacim olarak kürelere geçmek mümkündür. Her daireden de en nihayetinde eşkenar beşgene ve beş köşeli yıldıza geçilebilir. Yani mükemmel olarak insana.
Tersinden bakarsak da kürelerden dairelere ve nihayetinde noktaya ulaşabiliriz. O zaman her türlü Geometrik şeklin başlangıç ve sonunun Nokta olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
"Zamanla noktanın alakası ne? ve fizik ile ilgili bir mevzuda niçin Geometri?" diye sorulabilir. cevabım basittir; Hayat Geometridir. Tüm ilimler Geometriktir.
Geometrik yönden nokta bölünmez ve boyutsuz ise zamanın bölünemez ve boyutsuzluğu da "an"dır. Hemen iki sözü hatırlayalım "ilim bir nokta idi" ve "zaman dürülmüştür"... Zaman dediğimiz şey yani mâzi, an ve ati halleri kim içindir? Elbette o düzlemde yaşayan içindir. Ya o düzlemi bir nokta olarak gören için zaman neden ibarettir? Boyutsuz ve bölünmez bir boşluktan veya tam tersine konsantre bir doluluktan.
Yani zamandan ve mekandan münezzeh olan için mevzu budur. Peki insan? Alemde tüm varlıklar birdir. Bölünme ve parçalanma ve çoğalma kabul etmez. Mutlak Varlıktan bir zerre aynı zamanda "Zerre küllün aynasıdır" hikmetince Onun görüngüsüdür. Evvel, Ahir, Batın ve Zahir O’dur” yani, algılanan ve algılanamayanların ve algılanamayacak olan, öncesiz ve sonrasız, (noktadaki ifadelerime göre o halde ) tek bir “an” da olan her şey yalnızca O'dur. Fusus ül-hikemde Arabi şöyle der "Âlem bir vehim'den ibârettir; onun gerçek bir varlığı yoktur. Bu ise "hayâl" ile kastedilen şeydir." Arabinin ifadelerine bağlı kalarak ""neş'et-i dünyeviyye'den neş'et-i uhreviyye'ye geçiş" ile insan batıni yönde ilerledikçe makro kozmosa ilerler. insan kevni düzeyde ""Hakk'ın Sûreti (İmago Dei) üzerine yaratılmış olması hasebiyle, âlemdeki bütün varlıkların en kâmilidir. Bu düzeyde "insân" bizâtihî kâmildir; "insân" burada İnsân-ı Kâmil'dir.Kısacası, bu düzeyde, "insân" Âlem-i Sagîr'dir (Mikrokozmos'dur)." İkinci olarak bir birey olarak insanın pek azi insân-ı Kâmildir. İşte bu anlamıyla insan aynı zamanda lamekan ve lazaman olabilir. Ama bu durumda da o kendisi değil. Kozmik bilincin bir parçasıdır. Yani yine Arabinin ifadesiyle O'nu Onun gözüyle görendir. O'nu kendi gözünüzle göremezsiniz. Zamanın ve mekanın dışında çıkma işte böyledir.
Yine en başa dönecek olursak; her şey yoğunluğuna bir noktadır. Ve nokta hem başlangıç hem sonuçtur. Zamanda biz bizim için zamandan bahsederiz. Halbuki zamanda bir noktadan başka bir şey değildir.
Peki ya siz ne görerek o mesajı gönderdiniz?
Saygılarımla.