Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Zihin Kontrolu Mumkun Mu?  (Okunma sayısı 3188 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 10, 2008, 08:34:32 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Ozellikle intihar bombacilari ve bilumum teror saldirilarinin son donemde artmasi sebebiyle gundeme oturan bir konu oldugunu dusunuyorum...


ZİHİN KONTROLÜ PROJELERİ

Türkiye ve diğer ülkelerdeki DSM-IV sınıflaması takipçisi
psikiyatristler ne derlerse desinler, Colin Ross isimli Amerikalı
psikiyatristin yazmış olduğu bazı kitaplar istihbarat örgütlerinin
aslında ‘Zihin Kontrolü’ projelerinde ne kadar ilerlediklerini
göstermektedir. Colin Ross’un 2006 yılında yayınlanan ‘CIA Doctors’
(CIA Doktorları) isimli kitabı ve 1995’te yayınlanmış ‘Satanic
Ritual Abuse’ (Satanik Rituel Tacizi) isimli kitabı aslında
istihbarat örgütlerinin insan beynini kontrol etmek konusunda ne
kadar yol almış olduklarını kanıtlıyor.

DID/MPD (Dissociative Identity Disorder ve Multiple Personality
Disorder), yani çoğul kişilik, aslında çok az görülen bir
psikiyatrik olgu olarak biliniyor. Fakat son çalışmalar ve bazı
yazarların yazmış oldukları kitaplar şu ana kadar bildiklerimizin
ötesindeki bazı gerçekleri ele almakta. John Marks (The Search for
Manchurian Candidate), Colin Ross (Satanic Ritual Abuse, the CIA
Doctors, Dissociative İdentity Disorder) , Steven Hassan (Combatting
Cult Mind Control), Kathleen Taylor (Brain Washing: The Science of
Thought Control), William Sargant (Battle for the Mind: A Physiology
of Conversion and Brain Washing), Denise Winn (The Manipulated Mind)
gibi yazarların çalışmaları çok net olarak insan beyninin ne kadar
zayıf bir psikolojiye sahip olduğunu ve yeterli koşullar
sağlandığında hem bireysel zihin kontrolünün, hem de toplumsal zihin
kontrolünün nasıl oluşturulabileceğini bizlere sunuyor.

Colin Ross’un yapmış olduğu son 20 yıllık çalışmalar
çocuklarda ‘ritüel taciz’ (ritual abuse) ile oluşturulan psikolojik
travmanın uygun koşullarda çoğul kişilik bozukluğu meydana
getirebileceğini kanıtlar nitelikte. Ross’a göre CIA bu konuda MK-
Ultra projesi kapsamında çocuklarda Ritüel Taciz deneyleri yapmış
durumda, bu deneyler 1950’lerde başlamış, halen sürüyor! Bu
deneylerin bir kısmı üçüncü dünya ülkelerinde kurgulanmış. Bu
ülkelerin içinde Türkiye de var! Aklımıza çoğunun taciz kurbanı
olduğu, İstanbul sokaklarını dolduran kökenleri Güneydoğu olan
yüzlerce tinerci çocuk geliyor tabii ki! Türkiye toplumu ve Türkler
1950’lerden beri ‘CIA Zihin Kontrolü’ operasyonlarının etkisi
altında! Özellikle radikal dinci bazı tarikatlarda ve cemaatlerde
ciddi Zihin Kontrolü operasyonları yapıldığını biliyoruz.

Psikiyatristler ise bu konuda akıl almayacak düzeyde bilgisiz ve
ilgisizler. Bu konuda henüz bir giriş kitabı olarak yazmış
olduğum ‘Derin Devletler, Gizli Projeler ve Kirli Gerçekler: Zihin
Kontrolünden, Psikolojik Savaşa’ isimli kitap bu konuda Türk
toplumunun açlığını kanıtlarcasına 2 ay içinde üçüncü baskıya
giriyor. Bu konularda daha önce konunun uzmanları olmayan kişiler
tarafından yazılmış bazı kitaplar ise sadece birer dezinformasyon
abidesi olarak kalmaktan öteye gidemiyor. Şu anda üzerinde
çalıştığım ‘Zihin Kontrolü ve Kara Bilim’ isimli kitapta konunun
detaylarına girmeye çalıştım. Eğer İstanbul Üniversitesi yönetiminin
hakkımda açmakta olduğu soruşturmalar ve beni Üniversiteden atmak
için yapmış olduğu girişimlerle mücadele etmekten vakit
bulabilirsem, kitaplarımı bitirebileceğim.

CIA’nın çocuklarda psikolojik travma ile ilgilenmesinin
nedenlerinden birisi, bu çocukların bazılarında büyüyünce
gelişebilecek çoğul kişilik olgularını araştırmak. Çoğul Kişilik
(DID/MPD) aslında kolay kolay gelişebilecek bir psikiyatrik bozukluk
değil. Ross’un DID hastalarının % 95’i çocukluklarında cinsel veya
başka türlü bir tacize maruz kalmışlar. Bu da insanlarda uzun ve
kalıcı etkiler yapmakta. Çoğul kişilik gelişen yetişkinlerde bilinç
disosiasyona uğruyor ve birbirinden habersiz en az iki kişilik aynı
beyinde varlığını sürdürüyor. Bu kişilerde yoğun amnezi (unutkanlık)
olabildiği gibi başka psikiyatrik bozukluklar da görülüyor. Bu
kişilerin bazıları yanlış teşhis konularak şizofreni veya psikoz
tedavisi gördükleri zaman, bu psikiyatrik bozukluk daha da
kötüleşiyor. Psikiyatrinin aslında emekleme çağında olduğunu
söylersek abartmış olmayız. Psikiyatrik bozukluklar ve bilinç
konusundaki en yetkin bilim dalı ise Nörobilim (Neuroscience). DID
vakalarında çok kolay farklı kişilik, bilinçte ilaçlarla (örn.
Halüsinojenler, LSD, PCP, THC vb.) ya da diğer gizli tekniklerle çok
kolay açığa çıkarılabiliyor ve bu latent kişilik programlanabiliyor.
Evet! Bir film senaryosundan veya bilim kurgu romanından
bahsetmiyoruz, tüm bunların 21. yüzyılda gerçek olabildiğini
göreceğiz.

DID-MPD hastalarında veya DID kökenli Mançurya Kobaylarında
belli dönemlere ait unutkanlık, sürekli ambivalans (çelişkili
konuşmalar ve çelişkili davranışlar), paralojik (mantıkdışı)
düşünceler, ağlama nöbetleri, sara krizlerine benzer krizler,
depresyon, uyku bozuklukları ve rüyalarda bazı sorunlar, çeşitli
davranış bozuklukları görülmekte! Demiri tavında dövüp şu soruyu
soralım: Bu belirtiler size hangi politikacımızı hatırlatıyor?
Benzer çalışmaları Nöroloji bölümünde yapmıştım. Şu anda bu konudaki
bir makalemiz PNAS dergisinde yayınlanmakta, bu çalışmada
hayvanlarda oluşturulan bir çeşit travma modeli olan farklı epilepsi
modellerinde, hayvanlar yetişkin hale gelince, travmanın hem
hippokampüsde hem de çeşitli yolaklarda kalıcı elektrofizyolojik
etkiye ve uzun süreli psikolojik sorunlara veya öğrenme
problemlerine yol açtığını kanıtlamıştık (bu konuda bir makalemiz
Epilepsia’da yayınlandı). Yaptığımız çalışmalar, postnatal (doğum
sonrası) dönemde (P20 ve P30 arasında) oluşan travmanın veya aşırı
nöronal aktivitenin uzun süreli elektrofizyolojik değişikliklere ve
öğrenme ile ilgili sorunlara yol açtığını kanıtlamıştı. Gelişim
nörolojisi çalışmaları aslında yakın bir gelecekte bu konuların
sırrını çözecektir.

Zihin Kontrolü konusunda 1950’lerde Amerika’da CIA, NSA ve DoD-
Pentagon İngiltere’de MI6, Almanya’da BND, Rusya’da KGB tarafından
başlatılan çalışmalar hiç bir zaman durmadı. Bir kaç yüz milyar
dolar bu çalışmalara ayrıldı ve çalışmalar değişik ülkelerde ve
kültürlerde de sürdürüldü (Türkiye bunların içindeydi!). Bazı
subaylar ve politikacıların da bu operasyonlardan geçirildiği
konusunda elimizde şüphe uyandırıcı bazı bilgiler vardır; özellikle
Türkiye aleyhtarı bazı kararların alındığı ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinin tasviyesi yolunda bazı adımların atılmış olmaya
çalışıldığı bu dönemlerde, hangi subayların birer truva atı olarak
Genelkurmaya sokulmuş olduğunun araştırılması gerekir! Zihin
Kontrolü Operasyonlarının detaylı olarak araştırılması Türkiye'nin
Ulusal Güvenliğini ilgilendiren bir konudur, bu konulardaki
çalışmaları engelleyenlerin ise Türkiye yararına çalışmadıkları
aşikardır!

Mançurya Kobayı (Manchurian Candidate, Mançurya Adayı), yani
beyni yıkanmış, iradesi kontrol altına alınmış ve istenilen bazı
eylemleri itiraz etmeden, kayıtsız şartsız gerçekleştiren bazı
kişilerin yaratılması konusundaki çalışmaların tamamlandığı
söyleniyor. Türkiye’deki politikacılara bakarsak her taraf Mançurya
Kobayları ile dolu zaten! Konu sadece Mançurya Kobayı meselesi
değil! Aynı zamanda sosyal zihin kontrolü operasyonları da pek çok
ülkede yapılıyor; örneğin Türkiye'de belli bir şeriatçı ve radikal
dinci görüşe sahip oy oranı 1985’lerde % 5 iken, bu oran 20 yıl
içinde % 35-40’a çıkartılabiliyor; bunun sonucundaki geri dönüşümsüz
çöküşü, Türkiye Cumhuriyeti'nin tam tasviyesini, Büyük Ortadoğu
Projesinin gerçekleştirilme çabalarını ise hep birlikte hayretler
içinde izliyoruz (bkz. acikistihbarat.com'daki ABD'nin ve AB'nin
Türk Düşmanlığı ve Sevr Kararlarının Kanıtları ve Türk Silahlı
Kuvvetlerine Karşı Psikolojik Harp: Başka Çete Operasyonları da var
isimli yazılarım). Radikal dinci cemaatlerin ve tarikatların zihin
kontrolü ve beyin yıkama yöntemlerini sistematik olarak
kullandıklarını tüm yönleriyle biliyoruz. Beyinleriniz ve psikolojik
yapınız, medyayı ya da başka yöntemleri kullanmakta olan yabancı
istihbarat örgütlerine emanet! Ulusalcı bir Derin Devletimiz
olmadığı için de, hiç bir önlem alıp oto-kontrol mekanizmalarımızı
ve Anayasayı veya Ulusal Güvenliği koruyabilecek diğer mekanizmaları
devreye sokamıyoruz

Doc. Dr. Ümit Sayın

http://zihinkontrol.blogcu.com/2076303/


Temmuz 10, 2008, 08:52:53 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Bu arada Umit Sayin'in Ergenekon sorusturmasi kapsaminda halen cezaevinde tutuklu oldugunu soylemeliyim.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
7122 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 16, 2007, 12:06:36 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
2261 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 20, 2007, 12:08:04 öö
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
5895 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2011, 09:59:49 öö
Gönderen: MASON
Zihin Kontrolü

Başlatan Masor1976 « 1 2 3 » Fizik - Doğabilim

26 Yanıt
15915 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2011, 08:59:38 ös
Gönderen: Masor1976
0 Yanıt
2433 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 04, 2015, 03:29:50 ös
Gönderen: hypatia