Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MAKROKOZMOS-MİKROKOZMOS İLİŞKİLERİ -12  (Okunma sayısı 2410 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 07, 2009, 11:55:04 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




RADYASYON


Her yıl dünya yüzüne normal olarak 0.03 röntgen gücünde kozmik enerji düşmektedir.

Fakat daha önce en az bir kez 2000 röntgen, dört kez 1000 röntgen ve yaklaşık on kez 500 röntgen kadar dozlara maruz kalınmıştır. Jeolojik devirlerin kesinlikle belirgin sınırlarının bulunmasının nedeni de budur. (Burada sözü ettiğim röntgen, ışının kendisi değil, belirli birim zaman içinde belirli birim alana düşen radyoaktif türden enerji miktarının ölçüsüdür.)

Çoğu canlılar için öldürücü doz 200-700 röntgendir.

Şu halde dünya, bildiğimiz tarih öncesi devirlerinde en az 15 kez birçok canlı türünün bütünüyle ortadan kalkmış olması gereken radyasyonlar görmüştür.

Bu kozmik afetlerin bazılarında dünya mahvolma tehlikesi geçirmiş, yer şekilleri tanınmayacak hale gelmiş, kıtalar yer değiştirmiş ya da yok olmuş, yeni kıtalar ortaya çıkmıştır.

Nitekim bu kozmik afetlerden birinde dünyanın ekseni de yerinden oynamış ve önceleri pek az olan mevsim farklılıkları iyice belirgin hale gelmiştir.

Bu olayların en sonuncularından birinin M.Ö. 11500 tarihi dolaylarında, en yakınının ise M.Ö. 4000 yılına doğru oluştuğu hesaplanmaktadır.

Bitki tohumlarının radyasyona daha dayanıklı olduğu, derin deniz canlılarının kalın su tabakaları ile korunabildiği, güçlü jeolojik yapısı olan kayalarda oyulmuş mağaraların emin birer korunak olabileceği saptanmıştır.

Bilimsel araştırmaların sonucunda, kozmik ışınların iki belirgin etkisi olduğunu kanıtlanmıştır:

1 - Değişimlere yol açmak yani kalıtsal özellikleri, nitelikleri değiştirmek;

2 - Dokulara zarar vererek başkalaşım yaratmak.

Dolayısıyla, dünyayı etkisi altına alan kozmik fırtınalardan sonra, yüksek radyasyon dalgaları yeni türde canlıların oluşumunda da rol oynamıştır.

Nitekim bu etkilerin bir küçük sayılabilecek bir örneği 1902 yılında Antilller’in Martinique Adası’ndaki Pele Yanardağı patladıktan sonra görülmüştür. Yirmi bin kişinin ölümüne yol açan bu âfetten sonra, radyasyon etkileri dağılana kadar tüm hayatta kalan canlı türleri devleşmiştir. Sonra kendilerini bu başkalaşıma uyarlayamayarak ölmüşlerdir.

Kimileri bunun “doğa üstü güçlerin yarattığı bir oluşum” olduğunu ileri sürebilir. Sürmüştür de… Dinsel inançları yanlış yorumlayarak ya da yanlış yorumların etkisi altında kalarak bu gibi olay ve olgulara tanrısal (ilâhî) bir nitelik verenler de vardır.

Oysa bu gibi olayların ve sonuçlarının ne herhangi bir biçimde doğaüstü olma ne de tanrısallık ile ilgisi vardır. Bunlar tümüyle doğal olay ve oluşumlardır.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
4396 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2009, 06:04:48 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2619 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2009, 10:07:49 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3845 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 07, 2009, 08:11:26 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
3758 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 10:25:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2708 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 08, 2009, 06:54:38 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2952 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 12:37:23 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3266 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 03:13:39 ös
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
5459 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 08:11:09 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
6461 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 08:17:51 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2477 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 11:30:28 öö
Gönderen: ADAM