KESİNLİKLE…
Bruno Guiderdoni – Astrofizikçi ve Fransa Lyon Gözlemevi Direktörü
Çağdaş bilim hiç beklenmedik bir şey buldu. Benim gibi bir bilim adamınca bile beklenmeyen bir şey... Dünyanın gözlemlenebilir niteliklerinin biyolojik karmaşaya uyumunu sağlamak için incelikle ayarlanmış olduğunu… Bir diğer deyişle yıldızları, gezegenleri, atomları ve molekülleri yaratmak için gerekli olan her şeyin, atomik parçacıkların kütle oranlarından, uzayın boyutlarının ölçüsüne, evrenin genişlemesini ve galaksilerin oluşumunu düzenleyen kozmik parametrelere kadar her şeyin tam da olmaları gerektiği gibi olduğunu…
Bu apaçık olan hassas işleyişin kaynağı nedir?
Bu, evren için var olan bir planın bildirgesi midir?
Karmaşık varlıkların oluşumunu sağlamak üzere bir ulu buyrultu tarafından ortaya konmuş bir düzenleme midir?
Tanrı’nın imzası mıdır? İnançlı insanlar öyle olduğunu düşünür. Onlar için evrendeki amaç, bir ressamın bir okyanus görüntüsünde gördüğü güzellik gibidir.
Ancak bilim adamları için sonuçlar yeteri kadar açıklayıcı değildir. Biz bir adım daha ileri gitmek ve bu hassas işleyiş düşünüsünü alternatif açıklamalarla incelemek zorundayız.
Bu anlamdaki düşüncelerden biri “multiverse” (çok dizeli) olarak adlandırılır. Buna göre biz, yaşam için ayarlanmış bir evrende değil, var olan pek çok evrenin arasında rastlantısal biyolojik yaşamı destekleyen tipte bir kozmik kaza sonrası oluşan bu evrende yaşarız. Diğer bir deyişle özel değil, sadece şanslıyız.
Partikül fiziği alanındaki yakın geçmiş bulguları buna işaret etmektedir. Unutmayalım ki bizim gözlemlenebilir evrenimiz, her biri farklı niteliklere sahip dehşetli çeşitlilikteki bölgelerin arasındaki minicik bir bölgedir. Evrendeki bu bölgelerin çoğu kısır, hiç de davetkâr olmayan ve yaşamsız bölgelerdir. Bu da onların gözlemlenebilir olmalarını özellikle zorlaştırır. Buradan yola çıkışla kimi bilim adamlarına göre böyle bir ince ayar ve dolayısıyla bir amaç da yoktur.
Ancak ben öyle düşünmüyorum. “Multiverse” kavramını destekleyen temel bilimsel teoriler karmaşık yüksek matematik içerir. Tek başına bu temel teorilerin, amaçsız bir evrende avını bulma ve yem olmama yetkinliğinden başka bir şeye yaramayacak olan beynimize girebilme gerçeğini bile şaşırtıcı buluyorum.
Gerçek şu ki, bu gibi soruları derinlemesine düşünme yetisine sahibiz. Beynimizin aldığı sorular büyüdükçe, büyük bir olasılıkla hepimizin oyuncusu olduğu bu kozmik dramın basit bir kozmik piyango olmadığı ortaya çıkacaktır.
Bu nedenle evrenin bir amacı olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum