Masonlar.org - Harici Forumu

Kütüphane => Kitap Tanıtımları => Genel => Masonik Kitap Tanitimlari => Konuyu başlatan: aashooter - Ekim 27, 2009, 11:49:03 ös

Başlık: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: aashooter - Ekim 27, 2009, 11:49:03 ös
Merhaba,

Bahis konusu kitabi okuyan oldu mu bir sorayim dedim???

Okuyan oldu ise, kitabin sonunda ne tur dusunceler olustu kafanizda merak ediyorum...

Bir heyecanla 6 gunde okudum, bence okumaya deger bir kitap...

Saygilar,

aashooter
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: khanjar - Kasım 04, 2009, 11:02:00 öö
Türkçesi çıkınca ilk okuyanlardan olacağım
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: aashooter - Kasım 04, 2009, 04:12:03 ös
Bahsettigim gibi, okumaktan zevk aldim... Umarim Turkce cevirisi basarili olur...

Kitapta rituellerden bahsediyor, cevirmenin Buyuk loca ile temasa gecip ingilizce terimlerin dogru karsiliklarini bulmasinda fayda olacagini dusunuyorum...

Sevgiler, selamlar,

aashooter
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: KUZEYDOĞU - Kasım 04, 2009, 05:05:58 ös
It's No Secret - Real Men Wear Aprons  :)
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Waldow - Kasım 04, 2009, 07:07:26 ös
Dan brown in ses getiren romanlarından bir tane daha buyuk bir zevkle ve bir solukta okuyacagıma eminim.
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: khanjar - Kasım 05, 2009, 04:32:42 ös
sanırım kitapta bazı olaylar Türkiye'de geçiyormuş
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: aashooter - Kasım 05, 2009, 04:48:14 ös
Hikaye gunumuz Washington'unda geciyor, ama kimi zaman eskiye gidip bazi olaylar anlatiliyor.

Soganlik hapishanesinden, romanin ilk bolumlerinde, eski yasanmis olaylar anlatilirken bahsediliyor...
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Onien - Ocak 27, 2010, 06:30:04 ös
Kayıp Sembol'ü okumaya fırsat bulamayanlar için ilk bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum..

İşte Kayıp Sembol'ün ilk bölümü

Eyfel kulesinin güneye bakan ayağındaki Otis marka asansör tıka basa doluydu. Turist kalabalığı arasındaki asık suratlı adam yanındaki çocuğu tepeden tırnağa süzdü: “Yüzün sararmış gibi duruyor oğlum. Keşke aşağıda bekleseydin.”
Bir yandan heyecanını yenmeye çalışırken “Yok, iyiyim” diye yanıtladı çocuk. Ardından “ilk duracağı katta asansörden ineceğim” dedi, “nefes almakta zorlanıyorum” diye ekledi.
Adam çocuğa doğru eğildi, şefkatle yanağını okşarken “Bu korkunu yendiğini sanıyordum” diye söylendi. Çocuk babasını hayal kırıklığına uğrattığı için kendine kızıyordu. Ama kulaklarındaki uğultu dayanılmaz hale geliyor, tüm öbür kaygılarını ikinci plana itiyordu: “Nefes alamıyorum, buradan çıkmam lazım.”
Asansörcü ise eklemli piston ve yapının demir malzemesi hakkında insanları rahatlatıcı bir şeyler anlatıyordu. Orada uzakta, aşağıda Paris sokakları her istikamette yayılıp gidiyordu. Çocuk manzarayı seyretmeye yarayan kulenin bir üst kat platformuna doğru kafasını kaldırarak kendi kendine “az kaldı” diye içinden geçirdi. “Biraz cesaret.”
Güzergâhın son dakikalarında kabin, o ana kadar yan yan gittiği asansör boşluğunda, aniden doğrularak yere dik karanlık bir tünelde yol alır gibi hareket etmeye koyuldu.
“Baba zannetmiyorum ki...” diyecekken, tam o sırada kafalarının üstünde ardı ardına gıcırtılar duyulmaya başladı. Asansör kabini hiç de güven vermeyen bir tarzda titreyerek sarsıldı. Yerinden kopan bir takım halatlar, çılgın birer yılan gibi havayı dövdü. Çocuk elini babasına doğru uzattı ve “Baba!” dedi. Çok kısa süreyle ve dehşet içinde bakıştılar. Ve bütün bunları bir düşüş izledi.
Robert Langdon zıplayarak uyandı. Gördüğü kâbusun etkisiyle iyice sarsılmış halde, uyuduğu deri koltuğu kısmen doğrulttu. Özel bir ticari bir uçak olan ve türbülânslı bir bölgeden geçmekte olan 2000Ex Falcon uçağının tek yolcusuydu. Dışarıda uçağın Pratt&Whitney marka motorları uğulduyordu. Her şey yolundaydı.
“Bay Langdon, inişe geçiyoruz” diyen anons sesini duydu. Bir yandan koltuğunu doğrultmaya devam ederken, diğer yandan notlarını toparlayıp deri çantasına yerleştirdi. Uykuya daldığında vereceği Mason sembolleriyle ilgili konferansın metnini gözden geçiriyordu. Ölmüş babasını rüyasında görmesinin, hemen o sabah uzun zamandır hamisi olan Peter Solomon’dan aldığı davetle ilgili olduğundan emindi.
“Hayatta asla hayal kırıklığına uğratmayı istemediğim ikinci insan” diye aklından geçirdi. 58 yasındaki bu hayırsever, tarihçi ve bilim adamı, Langdon’u kanatları altına alıp babasının bıraktığı boşluğu dolduralı 30 yıl oluyordu. Langdon, sahip olduğu büyük servet ve ailesinin gücüne rağmen Peter Solomon’dan hep tevazu ve iyi niyet görmüştü.
Langdon camdan güneşin battığını gördü. Buna rağmen dünyanın en büyük obeliski, antik bir güneş saati kadranının yelkovanı misali uzaktan ufukta fark ediliyordu. 170 metre yüksekliğindeki anıt, tam da ulusun kalbini oluşturan ve büyük bir itinayla inşa edilmiş o sokaklar ve binalar geometrisinin tam merkezine oturtulmuştu.Washington etrafa göklerden bile hissedilen ve mistiğe yakın sayılabilecek bir güç saçıyor.
Langdon bu kenti çok seviyordu. Uçağın tekerlekleri piste değdiğinde bu kentte kendisini bekleyenleri düşünerek duyduğu hazdan sanki sarhoş gibi oldu. Uçak Washington Dallas havaalanının özel uçakların yanaştığı kısmına kadar yoluna devam etti.
Langdon, pilotlara teşekkür edip eşyalarını topladıktan sonra lüks kabinden dışarı çıkarak merdivenleri indi. Ocak soğuğu heyecanını yatıştırmaya yetti. “Nefes al Robert!” diye söylenirken özgür havaya ve devasa mekânlara kavuşmuş olmanın mutluluğu içini doldurdu. Etrafı kaplayan sis tabakası zemine bir bataklık atmosferi veriyordu.
Bir kadın şarkı söyler gibi bir sesle dumanların ortasından “Günaydın profesör Langdon” diye seslendi. “Washington’a hoş geldiniz profesör.” Kafasını kaldırdığında kadının 40 yaşlarında ve sarışın olduğunu fark etti. Göğsünde bir kokart ve elinde bir blok not, neşeli bir şekilde kolunu hareket ettiriyordu.
Langdon “Teşekkür ederim!” diye gülümseyerek karşılık verdi. Oldukça gösterişli bir şekilde “Ben Pam, şirketin yolcu servisindenim. Lütfen arkamdan gelin. Bir araba sizi bekliyor” dedi. Birlikte pırıl-pırıl ışıldayan özel jet uçakları ile dolu “İmza” adlı terminale doğru yöneldiler. Langdon içinden, “zengin ve ünlü kimseler için bir çeşit taksi durağı” diye geçirdi. Kadın bir an için “Özür dilerim. Semboller ve dinler hakkında kitaplar yazan Langdon’sunuz değil mi?” diye emin olmak istedi. Kısa süre tereddüt ettikten sonra evet anlamında kafasını salladı, “Emindim” dedi kadın. “Üye olduğum kitap kulübünde Kutsal Dişi ve Kilise kitabınızı görmüştük. O biçim bir skandala yol açmıştınız. Kesin olarak harikaydı. Siz karınca yuvalarına tekme sallamayı sevenlerdensiniz.”
-Niyetim bu değildi.
Kadın Langdon’un işiyle ilgili konuşulmasından hoşlanmadığını hisseder gibi oldu.
“Özür dilerim. Ben hep öyleyim. İnsanların sizi tanımasından bıkmış olmalısınız. Ama suç sizde. Giydiğiniz kıyafet sizi üniforma gibi ele veriyor” diye üsteledi.
“Benim üniformam mı var?” diye sordu. Her zamanki gibi balıkçı yaka koyu gri renk bir kazak ve Haris Tweed ceket, kumaş pantolon ve deri mokasen ayakkabı giydiğini fark etti. Derslerde, konferanslarda, resmi fotoğraflarda ve sosyete gezintilerinde giydiği standart kıyafet. Kadın ısrarlı, “Kazaklarınız hep modası geçmiş şeyler. Kravat taksanız çok daha şık dururdu” dedi.
-Söz konusu bile değil. Aşağı sarkan düğümlerden hoşlanmıyorum.
Phillips Dexter Akademisi’nde görevli olduğu dönemlerde Langdon haftanın 6 günü kravat takmak zorundaydı. Üniversitenin rektörü, kravatı ses tellerini sıcak tutmak için Romalı hatiplerin taktiği “fascalia” denen ipekten boyun bağına benzetip, olaya romantik bir yorum getirmek istese de, Langdon etimolojik olarak kravat sözcüğünün acımasız Hırvat paralı askerlerinin boyunlarına sardığı bir tür fulardan geldiğini biliyordu. Yüzyıllar sonra aynı kıyafet parçası, tıpkı eski Hırvat paralı askerlerinin düşmanın moralini bozmak üzere taktıkları fularlar gibi, muharebelerini toplantı salonunda yapan modern savaşçılar için önem kazanmıştı.
“Tavsiye için çok teşekkürler. Daha sonra düşüneceğim” diye karşılık verdi.
İyi ki o sırada, koyu renk kostüm giyen bir adam lüks bir siyah Lincoln otomobilden inip yanlarına geldi. Aracın kapısını açarken “Bay Langdon. Beltwat Limousine’den Charles. Emrinizdeyim.Washington’a hoş geldiniz” dedi.
Langton, Pam’a bir bahşiş bıraktıktan sonra görkemli arabanın arka tarafına yerleşti. Şoför klima cihazının düğmelerini izah edip, içme suyu ve sıcak muffin pasta isteyip istemediğini sordu. Birkaç dakika sonra, Lincoln araç özel bir yoldan havaalanından ayrıldı. “Demek zenginlerin günlük hayatı bu?” diye geçirdi içinden. Şoför bir yandan Windstock Drive yolunda gaza basıp yol defterini kontrol ederken öbür yandan telefonla son derece profesyonel bir dille konuşmaya koyuldu. “Burası Beltway Limousine. Talimatınıza uygun olarak yolcuyu araca aldığımı teyit ediyorum. Evet misafiriniz Langdon vasıl oldu. Saat 19 sularında Capitole’e indireceğim” diyerek telefonu kapattı.
Langdon kendini gülümsemekten alıkoyamadı. Her zamanki gibi son derece titizdi. Ayrıntılara dikkat etmek Peter Solomon’un başlıca meziyetlerindendi. Devasa gücünü bu sayede şaşırtıcı bir rahatlıkla çekip çevirebiliyordu. Tabii ki bir banka hesabında birkaç milyar dolarının yatması da işini kolaylaştırıyordu. Havaalanının gürültüleri arkada kalırken, Langdon yumuşak koltuklara gömülüp gözlerini yumdu. Capitol’e yarım saatlik mesafedeydi ve bu süre düşüncelerine çeki düzen vermesi için yeterli olacaktı. Sabahtan beri her şey o kadar hızlı gelişmişti ki, kendisini bekleyen inanması bile güç akşam programını düşünecek vakti olmamıştı.
Capitol’e 15 kilometre kala yalnız bir kişi Robert Langdon’u büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu...
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Halsond - Ocak 27, 2010, 10:04:51 ös
Bu kitabı bende okumayanlara şiddetle tavsiye ediyorum ilk türkceye çevrildiği gün aldım , yazar çok usturuplu bir dil kullanmış bazı noktalarda heyecanı zirveye çıkartmak için mubala yapmış ama bu okuru çok fazla rahatsız etmiyor düşüncesindeyim.
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: ceycet - Ocak 29, 2010, 08:39:22 ös

Ben de,yazarın Türk versiyonunu bekliyorum. :)
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Supeluta - Ocak 30, 2010, 03:30:03 öö
Kitabı okudum,Dan Brown'un diğer kitapları ile kıyaslarsak çok artısı yok,daha heyecan duyduğum kitapları da olmuştu,Grange'ın bir çok kitabında yakaladığı heyecana da erişememiş ancak,kitap polisiye romanlar arasında yine en iyiler arasında sayılabilir,rahatlıkla alınıp okunabilir.
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: karahan - Şubat 01, 2010, 04:30:27 ös
sn Onien

Otis marka asansör firması merkezi kabataşta bulunan sahibi avusturyalı bir mühendistir aferin otise dan brawnın kitabına girmiş.Valla ben büyük bir beklenti ile okudum 4 gün içinde bitirdim ama beklentimi alamadım açıkçası.Sanırım bir çok sebebi olabilir mesela tüm anlatılan olayların sadece bir gece içine sığması.

Tek ilgimi çeken dolar üzerindeki sembolün üstündeki sözlerin ters üçgene alındığında mason ibaresi bulunması.Birde beyaz sarayın altında bulunan delhizler ve o kutsal söz çok ilginçti.Ama sarmadı fazla.
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Şubat 01, 2010, 07:45:05 ös
Merhaba,

Bahis konusu kitabi okuyan oldu mu bir sorayim dedim???

Okuyan oldu ise, kitabin sonunda ne tur dusunceler olustu kafanizda merak ediyorum...

Bir heyecanla 6 gunde okudum, bence okumaya deger bir kitap...

Saygilar,

aashooter
Ben okudum. Klasik bir Dan Brown romani. Bir cok fact ve fiction ic ice girmis durumda. Okuyucunun kafasinda hep bir acaba sorusu birakiyor.

Genel olarak kitap ile ilgili izlenimlerim olumlu.
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Şubat 01, 2010, 07:47:59 ös
sn Onien

Otis marka asansör firması merkezi kabataşta bulunan sahibi avusturyalı bir mühendistir aferin otise dan brawnın kitabına girmiş.Valla ben büyük bir beklenti ile okudum 4 gün içinde bitirdim ama beklentimi alamadım açıkçası.Sanırım bir çok sebebi olabilir mesela tüm anlatılan olayların sadece bir gece içine sığması.

Tek ilgimi çeken dolar üzerindeki sembolün üstündeki sözlerin ters üçgene alındığında mason ibaresi bulunması.Birde beyaz sarayın altında bulunan delhizler ve o kutsal söz çok ilginçti.Ama sarmadı fazla.

Otis dunyanin en buyuk asansor sirketlerinden biridir:

http://www.otisworldwide.com/

Dolar uzerindeki sembollerden ziyade bir cok resme/dizana bu uygulanirsa muhakkak Mason kelimesi dahil bir cok kelimeye ulasilabilir.
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: ADAM - Şubat 02, 2010, 08:18:33 öö

Hep aklıma katılan bir soru var, yanıtını bulamadığım. Bu da Sayın Lux e Tenebris'in konuya değinmesi üzerine çıktı.

Bakıyorum da şu üzerinde spekülasyon yapılan sadece 1$ banknotu. Peki ama 5, 10, 20, 50, 100 $ banknotları da var? Onların hakkında hiç kimse hiçbir şey söylemiyor.

Neden?... Bilen ya da bu bağlamda bir görüş üretmek isteyen var mı?
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Onien - Şubat 02, 2010, 03:13:24 ös
Syn. ADAM;

Birkaç ufak tefek araştırmamda 20 $ ile ilgili birşeyler buldum. Dolar üzerinde ikiz kulelerin vurulmasını gösteriyor. Direk kopyalıyorum yazıları ve resimleri...


20 Dolar - Amerika ve 11 Eylül

Basit bir 20 Dolar ve 11 Eylül Saldırıları ile ilgili çok ilginç tesadüfler!

HER ŞEYİN İMKANSIZI AMEKİKA'DA MÜMKÜN !

1. 20 $ 'ı ikiye katlayın.

(http://img238.imageshack.us/img238/8585/115cc.jpg)

2. Aşağıda gösterildiği gibi sol köşesini arkadan yukarıya katlayın.

(http://img238.imageshack.us/img238/8229/224zc.jpg)

(Aynen böyle katlanması gerekiyor.)

3. Sağ köşesini de aynı şekilde yukarıya katlayın.

(http://img238.imageshack.us/img238/9582/338zn.jpg[img]

PENTAGON YANIYOR !

4. Şimdide hiç bozmadan 20 $'ı çevirip arkasına bakın.

[img]http://img130.imageshack.us/img130/8093/446mt.jpg)

İKİZ KULELERDEN (WTC) DUMANLAR YÜKSELİYOR !

Ne tesadüf ! Basit geometrik katlamalar sonucunda çıkan bu resimler 11 Eylül'ün bir habercisi Mİ?

Bitti mi? HAYIR ! Bunlar sadece gördüklerimiz...

Ön tarafta Pentagon alevler içerisinde...! Arka Tarafta da ikiz kuleler...!

(http://img238.imageshack.us/img238/846/555dz.jpg)

ve birde şimdi bakın...

(http://img130.imageshack.us/img130/2395/663nc.jpg)

ve birde bunları buldum,

Şimdi; Microsoft Word'u açınız,

Q33NY yazın ( 11 Eylül 2001'de Dünya Ticaret Merkezi Kuleleri'ne ilk çarpan, New York tarifeli uçağın uçuş kodu)

mouse la Q33NY yi işaretleyin

Microsoft Word'de yazı boyutunu 72'ye getirin ki gözlerinize inanın.

Yazı tipini en alt sıralardaki wingdings e getirin.

Bu testi Microsoft Word programının 95 versiyonunda da yapabilirsiniz. Sonuç değişmeyecek...

(http://www.negative99.com/images/nyc3.gif)
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: ADAM - Şubat 02, 2010, 03:50:19 ös

Sayın Onien'e şunun için teşekkür etmek gerek: Uğraşıp didişmiş, hayli emek harcamış bunları aktarmak için.

Böyle oyunlar elbette çok var. O 20$ yeni piyasaya çıkmadığına göre bunu daha önce bir  kehanet niteliğinde ortaya koyan niye çıkmamış acaba.

Gerçi konu dışı ama ben bu işleri biraz da hani şu bir başka başlık altındaki bilim-din tartışmalarına benzetiyorum. Bilimin yeni ve önemli bir bulgusu ortaya çıkınca hemen dinciler «Bu bilinmeyen bir şey değil ya. İşte Kutsal Kitap'ın şurasında anlatılıyor.» diyor.  Birisi çıkıp dese ki  «Bakın, bilimin henüz yasasını bilememışolduğu  psiion oluşumunun çözümü Kutsal Kitap'ın şurasında yazılıdır ve bunun çözümü de şöyledir.»

Dolayısıyla birisi çıkıp «Bakın 50$ üzerindeki şu figür gelecekteki şu olayı anlatıyor.» diyen niçin yok?

Aslında benim konum olaylar ile falan değil. 1$ figürleri üzerine yapılmış, Masonluk ile bağlantılı bir dolu spekülasyon üzerine. Ben diyorum ki, «Madem 1$ üzerindeki figürler, yazılar, bağlantılar bunlara işaret ediyor, bunun benzerleri ya da farklı türden olanları diğer banknotlarda da olmalı.» Sonra da soruyorum «Hani?» diye...

Dan Brown'a kimsenin hiçbir diyeceği olamaz. Çünkü çok kez söylemiş olduğum üzere o bir romancı. Eğer anlattığı öykülüre temel olarak aldığı konular hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, yazdığı kitap(lar) size sürükleyici gelebilir. Ancak sonra birtakım gerçek araştırmacılar çıkıyor, Dan Brown'un yazdıklarının gerçeğe uymadığını ileri sürerek onu eleştiriyor hatta aşağılıyorlar. Oysa buna hiç de hakları yok. Onun yazdıkları bir roman, bir kurgu... Fakat kimileri de bunlara "gerçek" diye inanıyor. O da pek farklı bir olgu değil. Tarih boyunca olduğu gibi insanlar ne gerçekdışı anlatımlara gerçek diye inanıyorlar! Tarihte bu inanışlar, olayların doğal akışını değiştirmiş. Kim bilir, belki günümüzde de değiştiriyordur ama içinde yaşadığımız için farkında olamıyoruz.


Sevgiler.

 

 
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Onien - Şubat 02, 2010, 05:18:39 ös
Dan Brown'a kimsenin hiçbir diyeceği olamaz. Çünkü çok kez söylemiş olduğum üzere o bir romancı. Eğer anlattığı öykülüre temel olarak aldığı konular hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, yazdığı kitap(lar) size sürükleyici gelebilir. Ancak sonra birtakım gerçek araştırmacılar çıkıyor, Dan Brown'un yazdıklarının gerçeğe uymadığını ileri sürerek onu eleştiriyor hatta aşağılıyorlar. Oysa buna hiç de hakları yok. Onun yazdıkları bir roman, bir kurgu... Fakat kimileri de bunlara "gerçek" diye inanıyor. O da pek farklı bir olgu değil. Tarih boyunca olduğu gibi insanlar ne gerçekdışı anlatımlara gerçek diye inanıyorlar! Tarihte bu inanışlar, olayların doğal akışını değiştirmiş. Kim bilir, belki günümüzde de değiştiriyordur ama içinde yaşadığımız için farkında olamıyoruz.

Dediklerinize tamamen katılıyorum sn. ADAM. Günümüzde insanların herbir olaya, her bir konuya '' DİN '' leri karıştırması sonucu bu gibi vakalar oluyor. Hatta ülkeler arası savaşa bile neden oluyor. İnsanların bu dindarlıktan kurtulması için bilir kaç insan daha ölecek !..

Üstad'ın bir sözü vardır çok sevdiğim; '' Gerçek eğitim nasıl düşüneceğini öğrenmektir, ne düşüneceğini değil. '' Nasıl düşünüleceğini bilirseniz, gerçekten bu kapasiteniz varsa, o zaman; dogmalardan, hurafelerden, ibadet törenlerinden bağımsız özgür bir insan olur ve dinin ne oldugunu bulabilirsiniz.. ''

İbadet törenlerinin din olmadıgı acıktır, çünkü ederken yalnızca size öğretilenleri tekrar edersiniz. İbadet etmekten, başkalarının sigara ya da alkol içmekten aldıgına benzer bir keyif alabılırsiniz. Peki din bu mudur ? İbadet ederken hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir şey yaparsınız. Babalarınız ve büyükbabalarınız öyle yaptı diye siz de yapar, yapmadıgınız da azarlanırsınız. Bu din değildir, öyle değil mi ?

Peki tapınakta ne vardır ? Bir insan tarafından kendi imgelemine göre şekillendirilmiş, oyma bir heykel. Heykel bir sembol de olsa bir imgedir, gerçek bir nesne değildir. Bir sembol, bir sözcük, temsil ettiği nesnenin kendisi değildir. Örneğin; ''kapı'' sözcüğü kapının kendisi değildir,  öyle değil mi ? Sözcük nesnenın kendısı değildir. Tapınağa ibadet etmeye gideriz. Neye ibadet etmeye ? Sembol oldugu varsayılan bir imgeye; fakat sembol gerçek nesne  değildir. Öyleyse neden gitmeli ? Kınamıyorum, bunlar sadece gerçekler. Gerçekler bunlar olduguna göre, ister ''dokunulmaz'' olsun ister ''brahman'' olsun, tapınaga kımın gittiğiyle neden ilgilenmeli ? Kimin umrunda ? Bildiğiniz gibi, yetişkinler, yetişkinler sembolü, ugrunda kavga etmeye, savaş açmaya, öldürmeye göünüllü oldukları bir dine çevirmişlerdir; fakat Tanrı orada değildir !. Tanrı asla bir sembol de değildir. Öyleyse bir sembole ya da bir imgeye tapınmak din değildir !. ''

İbadet törenlerinin din olmadıgını, tapınaga gitmenın dın olmadıgını gördük. İnanç insanları ayırır. Hıristiyanların inançları vardır; bu onları diğer inançlara sahip olanlardan ayırırken, kendi aralarında da böler. Hinduların sonu gelmez ayrılıkları vardır çünkü kendilerinin brahman olduklarına ya da olmadıklarına, şu ya bu olduklarına inanırlar. Öyleyse inanç düşmanlık, bölünme ve yıkım getirir ki bunun din olmadıgı da açıktır.

Öyleyse gerçek din nedir ? Pencereyi temizlediyseniz, yani ibadet etmekten, tim inançlardan, bir lideri ya da guruyu takip etmekten vazgeçtiyseniz zihniniz de tıpkı pencere gibi temiz ve parlaktır. Artık dışarıyı çok daha net görebilirsiniz. Zihin tasvirlerden, ayinlerden, inançlardan, sembollerden, tüm sözcüklerden, mantralardan tekrarlardan ve tüm korkulardan arındırılıp temizlendiğinde, gördüğünüz şey gerçek, zamandışı, sonsuz birşey olacaktır ki buna Tanrı adı verilebilir. Fakat bu muazzam bir sezgi, kavrayış ve sabır gerektirir ki bu yalnızca dinin ne oldugunu sorgulayan ve bunu sonuna kadar arayanlar içindir. Yalnızca bu insanlar gerçek dinin ne oldugunu bilebilir. Gerisi yalnızca hatiplik taslar. Tüm süslemeler, takılar, pujalar ve çanlar, hepsi, hiçbir anlamı olmayan hurafelerdir. Zihin, ancak tüm sözde dinlere başkaldırdıgında gerçeği bulur. ''

krishnamurti

Dediğiniz gibi, Dan Brown bir yazardır. Onun yazdığı kitaplar (hikayeler,romanlar) kişinin kendi ütopyasında yapmış oldugu canlandırmalardan ortaya çıkan eserlerdir. Kimse buna; yok bu doğrudur veya yalnıştır diye laf  söyleyemez/hakkı yoktur. Eğer söylerse de kişiye hakaret sayılır.  İnsanlar daha çok farkındalıgının farkında olmaya çalışması gerek....
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Şubat 02, 2010, 05:49:07 ös
... Onun yazdýklarý bir roman, bir kurgu... Fakat kimileri de bunlara "gerçek" diye inanýyor. ...



 

Oncelikle selamlar :)

Bu bahsettiginiz kisim o kadar yaygin ki... Bakin Polat Alemdar'i kurtarici sananlar bile var :)
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Asi - Şubat 02, 2010, 08:29:04 ös
Polat abime laf yok! :D
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Lux_e_Tenebris - Şubat 02, 2010, 08:42:48 ös
Sakadir umarim....
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Asi - Şubat 02, 2010, 08:46:47 ös
Saka saka :D
Başlık: Ynt: Kayip Sembol / Lost Symbol - Dan Brown
Gönderen: Chosen - Aralık 22, 2014, 10:09:46 ös
Onien haklı bence.Kuru kafa ölümü simgeler.En sondakide siyon yıldızı. Anlayın kim yapmış ikiz kulelere saldırıyı. Bence gayet normal. Sonuçta Yahudilikte siyonizim var.