Sayın Cardiffmonster
Mısır Piramitleri bir şaheserdir. Zamanın mısırlılarının bu başarısı cinsel özgürlüğün değil, kırbacın gücüdür. Çin'in başarısı da, Piramit başarısına benzer. 1 milyar küsür insanı yoksullukla yaşamaya, hatta aç kalmamaya razı ederseniz, tüm kalemlerde başarılı olabilirsiniz. Çin'in ekonomik başarısı bence başarı değil, zulmün göstergesidir.
Ben Sayın Prometheus'un din hakkındaki görüşlerine katılmıyorum. Fakat ahlaki özgürlük konusundaki görüşlerini onaylıyorum. Toplumlar, adeta yaşayan bir insan gibi. Diyorsunuz ya "biz birbirimizle uğraştık" diye. İnsanın neden bir başka insanla didişme ihtiyacına girdiğini analiz etmenizi istiyorum. Cinsen özgürlüğü yaşayamamışlık, insanın karakterini güçlü bir katsayıyla etkileyen cinsellikten, doğasından kopması anlamına gelir; hasta bir toplum yetişir. Cinsellik, sadece buz dağının görünen ucu. Ben bunu başarı, üretim konularına da getirebilirim. Doğu, kanaatkardır. Başarılı olmak için çok çalışana önce güler, kazandığını görünce de kötülemeye başlar. İşin kısa yolunu hesaplamaya çok meraklıdır.
Cinselliği yaşayamamışlık, bir kere toplumun yarısı olan kadınların eve kapanmasına neden oluyor. Toplumu da eve kapanan annelerin erkek evlatları yetiştiriyor.
Evet, bu sorunlar, batıda da görülebilir. Batı sütten çıkmış ak kaşık değildir zaten. Eğer orada da belli bir bastırılmışlık yaşanıyorsa, orada da doğu tipi sorunlar görünebilir.
Serbestliğin zararı olarak çocuk yaşta anne baba olan çocukları örnek göstermişsiniz. Evet, belki bu zararlı bir şey. Ama aynı durum Türkiye'de olunca bu çocuklar haberleştirilmiyor, haberleştirilse dahi, bu olay, adeta temizlenmesi gereken, ölümü gerektiren bir olaymış gibi gösteriliyor. Ben, İngiltere'de bu vakayı yaşamış çocukların, gazetecilere bebeğiyle poz verdiklerini hatırlıyorum. Fark işte burada. Bizde bu hatayı işleyen çocuklar çocuklarını doğurdukları gibi çöp tenekesine atıyor, veya öldürüyorlar. Bu korkunun sebebi ne sizce?
Cinsellikte sorunlar yaşamak, medeni ilişkileri altüst eder. Medeni ilişkiler de insanın en büyük mutluluk araçlarıdır. Bu olmadan, insanlar birbiriyle didişmek için bahane aramaya bakar. Ne yazık ki böyleyiz. Ben aşırılık olsun istemiyorum, sadece bastırılmışlık ortadan kalksın istiyorum. Muhafazakarlığı da aşağılamıyorum. Bu, onların içine doğdukları bir durum. Olaylar iyi niyetle açıklanmalı, bir şeyler doğru öğretilmeli diye düşünüyorum.
Sayın Prometheus, dil konusunda benim bir sorunum yok. Evrensel sözüne takılmışsınız. Hadi ona evrensel demeyelim de, yaygın dil diyelim (ki artık küreselleşmenin mayasının tutmaya başladığı bu son dönemeçte yaygın dil İngilizceyse, bu biraz zor değişir). Ben ingiliz hayranı veya ingilizce hayranı değilim. Evet emperyalisttirler. Hala da emperyalizme fırsat buldukça kapı aralamaktadırlar. Ama bu, ortak dil, sırf emperyalistlerin dili diye buna tavır almaya yol açmamalı. Bu ortak dil bugün yaygın olarak İngilizcedir. Ben de bunu kabul ederim. Yapay bir dil oluşturulmuştu Esparanto diye, (ki bu dil kimsenin ana dili olmasa bile, siz bu dili tüm batı dünyasının ortak dillerinden türediği için yine sevmeyeceksiniz
) ama tutmadı. Hazır tutmuşu var; İngilizce. Ben, ortak bir dilin veya yaygın bir tek dilin, insanlığın etkileşimi, yabancılığın ortadan kalkması için çok önemli görüyorum. İsterse ingilizler dünyanın en berbat insanlık suçlarını işlemiş olsunlar, ingilizcenin ortak bir olmasını şu aşamada yine savunurum. Ha gönül ister ki Türkçe ortak dil olsun. Şu zamanda bunu göremeyeceğimize emin olabilirim. Akkadca, Akkadlar ortadan kalktıktan yüzlerce yıl sonra bile ortadoğu halklarının diplomasi dili olarak işlev görmüştü. Ben ortak yol, ortak kanal arayışındayım. Bu yolun kimin evinin önünden geçtiği beni ilgilendirmiyor. Milliyetçi olmadığımı zaten söylemiştim diye hatırlıyorum.
Saygılar.