Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Oruç tutma süresi.......  (Okunma sayısı 17975 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 10, 2011, 11:11:30 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay


Son 33 yılın en uzun Ramazanı ilginç tartışmaları da beraberinde getirdi. Oruç tutma süresinin  16 saati geçmesinin müslümanlar arasında eşitsizlik yarattığını ileri süren Vatan yazarı Can Ataklı, "Ramazan ayı gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Eylül-21 Mart dönemlerine sabitlenemez mi" diye sordu.

"Artık Ramazan için de bir reform gerekmiyor mu?" başlıklı yazısında Ataklı önerisini şöyle dile getirdi:

ORUÇ 17 SAATİ BULUYOR: Dini günler her yıl 10-11 gün geri giderek 33 yıl içinde yılın her dönemine denk geldiği için, Kuzey Küre'de olan ülkemizdeki saat farkları da bu dini günlerde etkili oluyor. Kandiller, bayramlar için belki fark etmiyor ama namaz ve oruç için bu çok önemli. Çünkü "yılın en uzun gününü" yaşadığımız "21-22 Haziran" tarihlerinde oruçlu geçen zamanımız (İstanbul) 17 saati biraz geçiyor. "En kısa gün" olan "21 Aralık'ta" yine İstanbul'da yaşayan biri 11 saat 8 dakika oruç tutuyor.
 
ARABİSTAN'DA DURUM: Oysa Kuran'ı Kerim'in indirildiği Mekke ve Medine'de gece gündüz farkı çok olmadığı için Müslümanlar hemen her yıl yaklaşık 12 saat 50 dakika ile 13 saat 15 dakika arasında oruç tutuyor.

YENİLİKLERE AÇIK: Bu durumda örneğin Arabistan'da yaşayan bir Müslüman ile Türkiye'de veya daha kuzeyde (ve tersi tabii) yaşayanlar arasında büyük farklar ortaya çıkıyor. Bu da en azından Müslümanları eşit kılmıyor. Dinimiz yeniliklere açık bir din. Elbette Kuran'ın emrettiği kurallar değiştirilemez ama herkesin yaşamını etkileyen bazı durumlarda, kuralların özüne dokunulmadan, ortak akılla reformlar yapılabilir.
 
EKİNOKS DÖNEMLERİ: Örneğin bizim coğrafi konumumuzdaki ülkelerde "ekinoks" dediğimiz "gece ile gündüzün eşit olduğu" iki dönem vardır. Biri 21 Eylül diğeri 21 Mart'tır. Ramazan ayı, bu dönemlerden birine sabitlenemez mi? Örneğin 21 Eylül'ü yani gece ile gündüzün eşit olduğu günü oruç ayının 15'inci günü kabul edelim, bu durumda Ramazan her yıl 7 Eylül- 7 Ekim arasında kutlanabilir. Ya da 7 Mart -7 Nisan.......


IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......


Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Ağustos 10, 2011, 03:07:56 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Güzel bir paylaşım olmuş Sn. oasis.

   Elbette sorgulayıcı yaklaşmak hepimizin görevi. Can Ataklı da güzel bir konuyu ele almış.

   Katıldığım ve katılmadığım bazı noktaları belirtmek isterim.

   Ramazan ayının yerini değiştirmek de ne demek? Evet, miladi takvim kullanıyoruz ve Ramazan ayı her yıl 13 gün kadar geriye geliyor. Peki Ramazan ayının yeri mi değişiyor?

   Hayır, böyle bir değişiklik olmuyor. Hicri takvime göre Ramazan ayı hep sabit kalıyor. Öyleyse hicri takvimi, miladi takvime mi uyduralım?

   Aslında kimileri buna "Evet!" diyebilir. "Ne olacak yani?" Fakat böyle bir şey yaptığımızda Ramazan ayı Ramazan ayı olmaktan çıkar. Düşünün bir. Birileri miladi takvimi hicri takvime uydurup kışın ortasında haziran ayını kutlasalar komik olmaz mı? Ve Haziran ayı haziran ayı olmaktan çıkmaz mı?

   Aynı şekilde Ramazan ayını Zilhicce ayında mı kutlayalım? Bu bana kalırsa saçma olur. Çünkü işin özü, Ramazan ayında oruç tutmaktır. Bana kalırsa Ramazan ayı sabitlenemez. Zaten sabittir. Yapay bir Ramazan ayı yaratmanın manası olamaz diye düşünüyorum.

   Dinimiz yeniliklere açık mı?

   Evet!

   Peki şu an açık mı?

   Hayır!

   Şöyle ki: Dinimiz Emeviler ve Abbasiler dönemine kadar yeniliklere açık kalmış. Değişebildiği  kadar değişmiş. Nedense daha sonra yeniliklere kapanmış. Çünkü bahsettiğim dönemlerde yeniliklere açık olma özelliği de değişmiş. Ama şimdi bu konulara girecek değilim.

   Kur'an-ı Kerim'in indiği Mekke ve Medine'de gece-gündüz farkının az olduğu söyleniyor.

   İşte ben buna da karşıyım. Kur'an-ı Kerim'i öyle bir anlatıyorlar ki sanki sadece Arap toplumuna inmiş bir kitap gibi. Kur'an-ı Kerim'in tüm toplumlara inmiş olduğuna inanırım. Ve bu yüden orucun kurallarının da sadece Arabistan'ı değil, bütün dünya coğrafyasını bağladığını düşünürüm.

   Ama şöyle bir şey yapılabilir. Ki bu değişiklik değil, öze dönmek olur.

   Sahur vakti denilen vakit sabah ezanının okunmasıyla bitiyor. Doğrusu bu mu? Yoksa doğrusu güneş doğmadan 30-45 dakika önce bittiği midir?

   2. söylediğimin doğru olduğuna dair çok kuvvetli kaynaklar mevcuttur. Yani yemek yeme işlemi sabah ezanının okunmasıyla değil, güneş doğmadan 30-45 dakika önce biter. Kişi bunu kendi ayarlamalıdır. Hüseyin Atay bu süreye 30 dakika gibi bir süre vermiştir.
   
   Yani haklısınız... Fazla oruz tutuyoruz. Ama bu iftar vaktinden kaynaklanmıyor. Sahur vaktinden kaynaklanan bir fazlalık var.
 
   Saygılarımla...
   
                                                                                                                                                          MMT
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Ağustos 10, 2011, 03:34:49 ös
Yanıtla #2

Okuduğum kaynağı hatırlayamadım özür dilerim.

Amerika'da bir Müslüman toplulukla ilgili bir yazıydı. İbadethanelerinde sıra şeklinde bir oturma düzeni vardı (kiliselerdeki gibi yani. Bizim gibi yerde dizlere ve bacaklara eziyet eder şekilde değil). Ve ramazanı her sene kış aylarında, sanırım Aralık, kutluyorlardı.

Yani Can Ataklı gibi gündüz-gece eşit filan değil, alenen en kısa günlerde...

Amerikalılar akıllı adamlar demiştim okuduğum zaman...

Vesile oldu, paylaşmak istedim.

Saygılarımla.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Ağustos 10, 2011, 05:09:27 ös
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bilmediğim bir konuda lâf üretmeyi sevmem.

Ancak bir pozitif bilimci olarak bu olaya pek farklı bir açıdan bakarım.

Bakarım da, bir şey söylemem; soru sorarım.

İslâm, ilk oluştuğu sırada yayılmacı bir dindi; bunu biliyoruz. Fakat ne kadar yayılabildi ki o lik dönemlerinde? Cebelitarık'tan Hindistan'a kadar diyelim mi? Diyelim de enlem bakımından hangi coğrafyada? Ona da +10 kuzeyden +45 kuzey diyelim mi?. Bu tüm dünyanın kaçta kaçı? Merak eden hesaplasın.

20. yüzyılın getirdiği ulaşım ve iletişim olanaklarıyla İslâm dini çok yayıldı. Artık hemen her ülkede Müslümanlar var, o ülkelerin yaygın dini başka olsa da.

Dinlerine bağlı olanlar bu ayda oruç tutuyor. Denildiği üzere oruç vakti de güne bağlanmış; sabah güneşin doğuşundan akşam batışına kadar.

Bu yıl ülkemizde oruç tutanların bu bakımdan biraz sıkıntısı var. Çaresiz, katlanacaklar. Dinin gereği bu.

Bugünkü imsak sabah 4 sıralarında akşam iftar zamanı 20 dolayında. Doğudan batıya değişik ama ortalamasına bakarsak Türkiye'de oruç tutma süresi  yaklaşık 16 saat.

Bu uzun girizgahtan sonra soruya geldik: Alaska'da ya da Yakutistan'da bu süre ne kadar? Güney Afrika'da ya Avustralya'da ne kadar? Meraklı olan hesaplasın.

Önemli olan şu ki bu işin içinde doğru dürüst bir standart, evrensel ölçüde adalet yok.

Oysa olmalı. Dindarlar bana şiddetle kaşı çıkabilir. Dedim ya, ben ben olaya salt pozitivist açıdan baktım.






 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 10, 2011, 06:52:16 ös
Yanıtla #4
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 89
  • Cinsiyet: Bay

Din adamlarının söylediğine göre oruç tutma eylemi güneş doğduğu zamandan gün batımına kadardır..
Peki sormak istediğim bir soru var :
Ozaman St.Petersburgh da beyaz gecelerde 3 ay açmı gezecek insan oğlu?
yada denk geldi diye geceye denk gelirse o 1 ay boyunca hiç oruç tutmadanmı geçircek ramazanı, çünkü 3ay gece kalıyor St.Petersburh.

Bence tamamen saçma bir durum, önemli olan niyet etmektir, ramazan ayı fakirlerin halinden anlama ayıdır.İllaki birisi oruç tutacak diye birşey yok,
Onun yerine fakirlere yardım ederse de geçerli olur(oruç tutacak hali yoksa).

Yaz tatili için şuanda Türkiye'deyim ve sokakta gördüğüm manzara karşısında hayret ediyorum.İnsanlar diğer insanlar oruç tutmuyor diye azarlıyabiliyorlar..
Herkesin ibadeti kendinedir ve karışmak kimseye düşmez.Haberlerde izlediğimiz, sigara içtiği için kadını tartaklayan adamların tuttuğu orucun ne faydası var?..

Oruç tutarken kendinizden geçiyorsanız tutmayın e  be adam...Tutamıyorsan tutmayacaksın..Çevrene zarar veriyorsan tutmayacaksın..Öyle çevrene zarar verip oruç tutarsan yaptığın sevabı geri vermezmisin e be adam..

Gerçekten bazen halkın aşırı cahil ve mantıksız olduğunu düşünüyorum.

Herkesin fikri farklıdır.Bu benim kendi fikrim, herkesin fikrine saygı duyarım.Hassas bir konu, dolayısıyla kimseyi kırmadan yorum yapmaya çalıştım.Umarım başarılı olmuşumdur.


Saygılarımla
Omnia in numeris sita sunt/her şey sayılarda gizlidir


Ağustos 10, 2011, 07:02:40 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 320

Aklima bir Nasreddin Hoca fikrasi geldi. Paylasmak isterim.

Kendisini ilgilendirsin ilgilendirmesin her ise burnunu sokan bosbogazin teki Nasreddin Hoca'nin yolunu kesip:

-Hocam, demis; bir tepsi baklava götürdüler demin...

Hoca ilgisizce omuz silkerek, "Bana ne" demis

Bosbogazimiz atlamis hemen:
-Bana ne olurmu hocam ! Kizarmis hindiyi sizin eve goturduler.

Hoca sakince cevap vermis:
-Oyleyse sanane?


Sayginliklarimla.

Ha bak sormayi unutuyordum. Sahi su gunun uzunluguna kisaligina takilmis olanlar, siz oruc tutuyor musunuz?

Sevecenliklerimle.
Girdik susanlar arasına yattık uyuduk
Çığlığımız sınırları aştıydı nasıl olsa.


Ağustos 10, 2011, 07:55:24 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Aslında burdaki düşüncelerin bir ikisi hariç hepsine katılıyorum. Güzel bir şekilde işleniyor konu.
 
   "Ne yani insanlar kutuplarda güneşin batmasını bekleyip 6 ay oruç mu tutacaklar?"'a benzer sorular gelmiş. Aslında mantıklı bir soru.

   Biz şuna sabah ezanından akşam ezanına kadar diyelim mi? Çünkü biliyoruz ki nüfusun yoğun olduğu bazı ülkelerde güneş batacakmış gibi oluuuup, ardından yükselmeye başlıyor. Yani güneş batmayan ülkeler var. 
 
   E peki, o ülkelerde akşam namazı diye bir namaz yok mu? Veya yatsı namazı?

   O ülkelerdeki düzenin nasıl olduğunu bilemiyorum ama orada namaz kılan insanların da akşam namazı kıldıklarından eminim.

   Öyleyse biz buna güneşin batması demeyelim. Müslümanlar akşam vaktini kendi yaşadıkları coğrafyaya göre elbette ayarlamışlardır.

   Yani sahura kutuplarda uyanan birisi 6 ay oruç tutmayacak elbette.

   Sn. Zagzagel

   O bir tepsi bizim eve gidiyor.

   Saygılarımla...
 
                                                                                                                             MMT
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Ağustos 10, 2011, 07:58:58 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 320

Sevgili MMT, bilgilendirdiginiz icin tesekkur ederim de o tepsinin nereye gittigi ile hic ilgilenmiyorum, bize gitmedikten sonra.
Girdik susanlar arasına yattık uyuduk
Çığlığımız sınırları aştıydı nasıl olsa.


Ağustos 10, 2011, 10:43:38 ös
Yanıtla #8
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba
gündüz sürelerini enlem veya yer adı vererek aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://www.usno.navy.mil/USNO/astronomical-applications/data-services/rs-one-year-us

Ayrıca bu konuda birkaç şeyde ben eklemek istiyorum. Bu konu daha öncesinde çeşitli şekillerde islam bilimadamları tarafından tartışılmıştır. Öncelikle islam toplumunun ve kurallarının ortaya çıktığı arap coğrafyasında ve etkileşim içinde olduğu Sn Adam'ında ifade ettiği gibi 45 enleme kadarki coğrafyada kutuplar çevresinde yani 66 enlemler çevresindeki uzun gündüzle ve daha yuakarı enlemlerdeki 24 saati aşan gündüz süreleri bilinmiyordu. Eğer bilinmiş olsaydı ona göre bir içdihat oluşturulması gerekecekti.
Acaba bu durum İslam dininin yerel olduğunun bir göstergesi olabilir mi?

Başka bir açıdan bakacak olursak, İctihat yolu ile sorunlara yeni yanıtlar getirilebiliyor İslam dininde . Dolayısıyla  alınacak basit kararlar ile bu sorun çözülebilir.

Selamlar...
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Ağustos 10, 2011, 10:51:21 ös
Yanıtla #9
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

SONRADAN SN ADAM'I OKUYUNCA BİR CÜMLESİ DİKKATİMİ ÇEKTİ ADALET KAVRAMINA VURGU YAPMIŞ. ANCAK BURADA YAPILAN BU TARTIŞMA VEYA BİLGİLENDİRME DE ŞU DİKKATİMİ ÇEKİYOR. DİNDAR İNSANLARIN ADALET KAVARAMI İLE ARASINDA BİR SORUN YOK. YANİ ADALET ARAYIŞI ÇABASINDA DEĞİLLER. BELKİDE BU KONUYU TARTIŞAN ÇOĞUNLUĞUMUZ (EN AZINDAN BEN) DİNDAR DEĞİLİZ. VE BU KONULARI DİNİN MANTIKSIZ VEYA YETERLİ AÇIKLANMAMIŞ EKSİK BIRAKILMIŞ KISIMLARI OLARAK ALGILIYORUZ.


BİLİMSEL VE AKILCI İNSANLAR ADALET ARARLAR. VEYA EN AZINDAN SORGULARLAR. SİZCE BU KONUDA 1 MİLYARI AŞKIN MÜSLÜMANIN KAÇI DÜŞÜNMÜŞTÜR. BU VE BUNA BENZER SORUNLAR ÇOK FAZLA İSLAM DİNİNDE.

SELAM VE SAYGILARIMLA
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Ramazan Ayı ve Oruç

Başlatan martı Islam

3 Yanıt
3513 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2008, 02:49:19 ös
Gönderen: amurdad