Bu sözcüğü dilimize pelesenk etmişiz. Ne anlama geldiğini tam olarak bilir bilmez, güncel konuşma ve yazışmamızda sık sık kullanıyoruz.
İçtenlikli davranan bir kişiye de “içtenlikli” diyoruz ama bunun daha doğrusu “içten”.
Buna bakarsak, burada açıkça bir “içten gelme” vurgusu var, candan, gönülden, duyguların merkezinden; öyle değil mi?
Eskiden bunun yerine kullanılan sözcük “samimiyet” idi. Bunun kullanımı günümüzde de sürüyor; geçersiz kalmış bir terim değil bu. Bunda da “samimiyetli davranış” elbette söz konusu da, yine öncekinde olduğu gibi “samimi davranış” demek daha doğru.
Ancak bu daha eski terimde o içten gelme olgusunu sezebilme olanağı yok.
Bir sonraki aşamaya geçmeden önce, yukarıdaki “davranış” etmenini sadece olanaklardan biri diye almış olduğumu belirtmeliyim. Elbette içtenlik ya da samimiyet, bir davranış için olduğu kadar, bir söz, bir yazı, bir tutum, bir eylem ve bir olgu için de geçerlidir.
Nedir içtenlik ya da samimiyetin anlamı?
Art niyetsiz, olduğu ya da göründüğü gibi, örtüsüz ve saklamasız olma durumu.
Kimi zaman bir kavram, karşıtının ortaya konuşuyla daha iyi tanımlanabilir. Ancak dilimizde bu anlamda kullanılmakta olan bir terim, bir sıfat var mı acaba?
Aklıma gelmiyor.
Böyle bir tanımı bulabilmek için kendimce bir başka yol denemek istiyorum. Bu terimin önde gelen Batı dillerindeki karşılığı ne? İngilizcede sincerity, Fransızcada sincérité, Almancada Aufrichtigkeit.
Almancasından Türkçeye dönüş yapacak olursak, işin içine doğruluk ya da dürüstlük gibi kavramlar katılacak. Bu pek yadırganmaz. İçten (samimi) davranan bir insan, genelde olmasa da o davranışı bakımından doğru ve dürüsttür. Sorun yok.
Fakat İngilizce ya da Fransızcasından Türkçeye geçecek olursak iş biraz karışıyor. Çünkü böyle olan bir kişinin aynı zamanda onurlu bir kişi olması durumu da geliyor gündeme.
Şimdi diyeceksiniz ki “Doğru ve dürüst olan bir kimse zaten onurlu bir kimse değil midir?”
Burada bir ayrıntı var. Onurlu bir kişi sadece bili bir durumda, belli bir sözünde, belli bir davranışında doğru ve dürüst değildir. O her zaman,. her yerde, her ortamda doğru ve dürüsttür ve nitelikleri doğruluk ve dürüstlükten ibaret olmayıp bunun dahası da vardır. Oysa içten (samimi) bir kişi, bir yerde öyle iken bir başka yerde öyle olmayabilir.
Karşıtına bakmayı düşünmüştüm ya hani… İçtenlikle söylemek gerekirse, aslında pek fazla bir şey bulamadım bu bağlamda. Dilimizde yalancılık, sahtecilik, düzenbazlık, art niyetlilik, belirsizlik, kaypaklık, etkilenmişlik gibi anlama gelen terimler veriliyor sözlüklerde.
İçtenlik, kimine göre bir erdemdir, kimine göre ise değil. Burada erdem (fazilet) kavramının tanımına da girecek değilim, -gerekirse onu ayrı bir başlık altından yaparız- ama içtenliğin tanımı her nasıl olursa olsun tüm erdemleri besleyen bir nitelik olduğundan da kuşku duyulamaz.
İçtenliğin tam bir karşıtını bulamadım ama neye karşı olduğunu, ne ile uyuşmadığını sezebiliyorum: İkiyüzlülük, yalan dolancılık, yüze gülücülük, dalkavukluk gibi şeyler…
İçtenlik, sevginin, dostluğun, gerçek kardeşliğin, güç birliğinin, bağlılığın, dayanışmanın, uyuşmanın kaçınılmaz gereği… Öyle ki, bir insan, içtenlikle doğru ve dürüst biri değilse, onun doğruluğu ve dürüstlüğünden söz edilemez; o sadece kendisini sanki doğru ve dürüstmüş gibi gösteriyor demektir.
Bir insan, iyiliği içtenlikle benimsememişse, yaptığı iyilik ya bir gösteriştir ya da aslında bundan kendisine bir pay çıkarmak istemektedir.
Peki, içten bir insan nasıldır?
O, çevresinde başkalarınca sevilmek, hoş karşılanmak, saygıyla karşılanmak, övülmek için onurundan özveride bulunmayan kimsedir. O, sözünü, düşündüğü gibi, çekinmeden ve açıkça söyler; o tutum ve davranışlarını başkalarının beğenisini kazanabilmek amacıyla değiştirmez.
Sonuç: İçten bir insan bugünün toplumundaki yaşamında birçok şeyi kazanma olanağını elinden kaçırır. Dolayısıyla aysında hiç de iyi ve özenilecek bir şey değil şu içtenlik. Bugünün insanı içten olmamalı.
Katılmaz mısınız?