Aslında bu sadece bir fıkradan ibaret değildir.
Tarihe baktığınızda, batı insanının doğu insanından daha çok inisiyatif aldığını görürsünüz. Bunun mantıklı sebepleri vardır.
En büyük sebep tabii ki kültürdür.
Kültürü şekillendiren atmosfer içine de coğrafya, etnografya, ortaçağ derebeylikleri vb.. bir sürü kurum girer.
Batıda bir çok millet vardır. Bu halklar Roma'dan sonra birbirleriyle etkileşime girmiş, Hristiyanlık kabulünden sonra dahi aralarında şiddetli çarpışmalar yaşanmıştır. Oradaki insanda daima bir savaş korkusu olmuş ve bu durumdan dolayı da sürekli tetikte kalmak zorunda hissetmiştir. Batı bu yzden dinamiktir. Zaten teknolojinin anında gelişip yayılması da batılı ulusların rekabet ihtirası dolayısıyla olmuştur. Buna nispeten Doğuda daha statik bir yapı vardır. Yüzyıllardır bölgeye 3 millet hakim olmuştur; Türkler, Araplar ve Farslar. Bu yapıdaki Türkler ve Araplar, Osmanlı devleti ile entegre olmuş, rekabet 2 yapı arasında devam etmiştir ; sünni Türko-araplar ile Şii Farslar. Zaten bu rekabet de Yavuz zamanında son bulmuş, doğu milletleri yüzyıllardır ciddi bir savaş tehtidi ile karşılaşmamıştır. Taa ki sömürge dönemine kadar.
Bu arada batılı birbiriyle kanlı savaşlar yapmıştır. Dinamizm olan yerde gelişme de olur. Bu kültüre , daha sonra alışkanlıklara yansır. Koruma duygusu güçlü olur. Güvensizlik hissi, kişiyi inisiyatif almaya zorlar.
Ancak bizimkilerde böyle bir ihtiyaç hiç duyulmamıştır. Dışarıya ve özellikle devlete karşı bir güven ortamı oluşmuştur. 600 yılda Osmanlı hanedanına karşı ciddi bi ayaklanma çıkmamış, hanedan hiç el değiştirmemiştir.
Bizimkilerin braz daha çekingen olmasının sebebi de, İslam'daki "şükür" kavramında yatar.
Kısacası doğulu milletlerin kültürü, çocuğunu her türlü beladan korumak isteyen anne figürüne benzer. Fazla korumacılık, çocuğu pasifleştirir.
Batı'daki anne de belki çocuğunu koruyordu. Ama o kadar dinamik bir millet yapısı vardı ki, çocuk istese de istemese de dış dünyada rekabet etme ihtiyacı duyuyordu.
JudeoHristiyanların girişken olmasının en büyük sebeplerinden biri bence bu sosyolojik yapıda yatar. Aynı şekilde bizim durağan yapımız da doğunun "güven"li ama "gelişememiş" yapısında yatar.