Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Sübyancı hafız  (Okunma sayısı 13424 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 25, 2008, 03:16:31 ös
  • Ziyaretçi

Sübyancı hafız!

Topkapı Sarayı'ndaki kutsal emanet hafızı, çocuklara cinsel istismardan tutuklandı

Topkapı Sarayı'nın Kutsal Emanetler Bölümü'nde 24 saat Kuran-ı Kerim okuyan hafızlardan S.E internette tanıştığı yaşları 14 ile 16 arasında değişen onlarca çocukla cinsel ilişkiye girdiği iddasıyla tutuklandı. S.E'nin tanıştığı çocukları para vererek ya da hediye kontör alarak cinsel ilişkiye zorladığı ileri sürülüyor..

http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=520907&Date=25.04.2008


Nisan 25, 2008, 11:54:10 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

İşte böyle sapıklar için idam cezası geri gelsin istiyorum. Tek kelimeyle iğrenç!


Nisan 26, 2008, 11:49:51 öö
Yanıtla #2
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

İşte böyle sapıklar için idam cezası geri gelsin istiyorum. Tek kelimeyle iğrenç!

MASUMLUK (SUÇSUZLUK) KARİNESİ HAKKINDA

"Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." (Anayasa m. 38) Buna muhakeme hukukunda suçsuzluk (masumluk) karinesi denilir. Anayasanın "temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15/4. maddesinde, savaş, seferberlik, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi dokunulması mümkün olmayan "çekirdek haklar" (kor haklar)  kategorisinde yer alamktadır. Temel bir hak olan suçsuzluk karinesi, sadece Anayasa değil, Türkiye tarafından onaylanarak bir iç hukuk normu haline gelmiş olan AİHS md. 6/2 tarafından da güvence altına alınmıştır.

Suçsuzluk karinesi uyarınca, bir kişinin suçlu olarak nitelendirilebilmesi ve hakkında ceza hukukunun alanına giren müeyyidelerin uygulanabilmesi, kesin hükümle mahkum olmasına bağlıdır. Bir kişinin mahkum edilebilmesi için ise, akla ve mantığa uygun gerekçelere dayanan her türlü şüphenin bertaraf edilmesi şarttır. Çünkü bu kişi, kanunen suçsuz kabul edilen bir kişidir. Suçlu olarak nitelendirilebilmesi, suçsuzluğuna dair bütün gerekçeli şüphelerin yenilmesine bağlıdır.

Hukuk, toplumsal bir kültürdür. Böyle olunca da. genellikle toplumsal gelişmeleri takip eder. Oysa üzülerek belirtmek gerekirse ülkemizde, sanığın suçsuz olduğunu kabul eden Anayasa hükmü ve ilgili ceza muhakemesi kanunlarımız, çoğu zaman toplumumuzdayaygın olarak kabul gören "sanığın suçlu olduğu" anlayışından daha ileridir. Ne yazık ki toplumuzda sanık, hala suçlu olarak nitelendirilmektedir.

Günümüzde teknolojinin ulaştığı gelişmişlik ve yaygınlık düzeyi, toplumların eskiye kıyasla çok daha kolay yönlendirilebilmelerine neden olmaktadır. Buna bağlı olarak, teknolojiye sahip olan güçlerin, herhangi bir konuda diledikleri yönde kamuovu oluşturabilmeleri mümkün görünmektedir. Toplumumuzun da, teknolojide "çağ atlamasına" ve "medya" denilen kitle haberleşme araçlarını alabildiğine kullanmaya başlamasına bağlı olarak, çeşitli yönlendirmelere açık olduğu, hatta  zaman zaman fazlaca etki altında kaldığı söylenebilir. Kuşku yok ki, gazete manşetlerinde, suçluların (şüphelilerin değil) yakalanarak veya tutuklanarak cezaevine (tutukevine değil) gönderildiği müjdelerinin rahatsızlık uyandırmaması, suçluyu açık ismiyle lanse etmesi, şüpheyi kesin olarak göstermesi vs. onayladığımız insan hakları metinlerindeki ve Anayasamızdaki temel hakların toplumsal etkililiğini sağlamakta ne kadar başarılı olabildiğimizin bir göstergesidir.

Tutuklama koruma tedbiri de toplumumuzda peşin bir ceza olarak algılanmakta ve ne yazık ki pek çok olayda bu şekilde uygulanmaktadır. Tutuklanan sanıkların cezaevine gönderildiği, basın tarafından ilan edilmekte, toplumun ilgilendiği davalarda verilen tahliye kararlarının ise, kimi zaman, yönlendirilmiş (manipule edilmiş) beraatlar"olarak sunulduğu görülmektedir. Sanıkların tutuklu kaldıkları süreler de, bazen makul süreleri aşmakta ve adeta peşin cezalara dönüşmektedir.

Yukarıdaki örnek olayda ve bu olayla ilgili sn blossomun yorumunda da bu tespit ve tahlillerin ne denli yerinde olduğunu göstermektedir.Bu en azından hukuk insanları ve hukuk sistemi açısından bir başarısızlıktır. Bu başarısızlığımız da suçu sadece toplumda görmek doğru olmaz. Uygulama yanlışlıkları ve yapısal bozukluk ve eksiklikler nedeniyle tıkanan adalet sistemimizdeki sorunlar çözülemediği sürece, özellikle "adaleli kendi ellerine alarak uygulama" eğilimlerinin önünün alınmasını beklemek gerçekçi olmayacaktır. ve mutlaka "insan hakları" eğitimi ilköğretimden itibaren verilmeli ve bir "hak kültürü" oluşmalıdır.

« Son Düzenleme: Nisan 26, 2008, 12:01:59 ös Gönderen: skullG »


Nisan 26, 2008, 12:20:37 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 209

satander kendini ispatlamis biri olsa da,  onun bu provakatf tutumu ve olur olmadik her haberi foruma tasimasi forumun sayginligi icin bir tehdit unsurudur...
satander in bu sucu sabit olmamis bir kisinin haberi ile iliskili olarak az once foruma ekledigim bir kac guncel haber de bunun bir ornegidir...bu haberleri forumda nasıl bir kirlilik olustudugunu farketmemiz icin koydum...
Gerçeğin çölü


Nisan 26, 2008, 12:33:59 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Suçu sabit olmasada Sayın skullG, bu şahıs bu suçu işlememiş olsada, ben böyle sapıklar için gerçekten idam cezası istiyorum. Bana göre iğrenç birşey.


Nisan 26, 2008, 12:48:34 ös
Yanıtla #5
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Suçu sabit olmasada Sayın skullG, bu şahıs bu suçu işlememiş olsada, ben böyle sapıklar için gerçekten idam cezası istiyorum. Bana göre iğrenç birşey.

elbetteki bu tip suçlar için yaptırım olarak ölüm cezasını isteyebilirsiniz. ama "böyle sapıklar için " ibareniz direkt habere gönderme taşıdığı izlenimini doğuruyor. "ölüm cezası"nın cezalandırma mantığı açısından hiçbir yararı olmadığına inandığımdan, çağcıl infaz düşüncesinde "kişinin rehabilitasyonu" düşüncesinin egemen olduğundan, oluşabilecek bir hukuki hata durumunda geri dönüşü olmayan bir ceza olacağından ötürü tazmini ve/veya düzeltilmesi imkansız olacağından dolayı ben her tür suç için ve her zamanda "ölüm cezası"na karşıyım.


Nisan 26, 2008, 12:52:59 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Sizin fikrinize saygı duyuyorumda, neden bugün herkes yazdıklarımı yanlış anlıyor ki? Eğer bu adam bu sapkınlığı yapmışsa sapıktır, yapmamışsa böyle sapıklıklar yapanlar var. Benim vurgulamak istediğim bu. Küçücük çocuğun, hemde kendi cinsi tarafından, ırzına geçilmesi durumunda benim aklıma başka bir ceza gelmiyor. Ben bundan iğreniyorum ve aşırı tepki veriyorum. Belkide ben annelik duyguları ile yaklaşabildiğim içindir ama sorun ne anlamadım.


Nisan 26, 2008, 12:56:07 ös
Yanıtla #7
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

sn. blossom,

sizin yazdıklarınızı yanlış anlama gibi bir durum söz konusu değil. ben zaten bu olaydaki kişiyle ilgili bir şeyde söylemiyorum genel bir konuyla ilgili bilgi aktarıyor ve görüşlerimi sunuyorum. yani ortada bir sorun yok. siz idama evet diyorsunuz ben de niçin hayır dediğimi kısaca anlatmak istedim.

yanlış algılandıysam özür dilerim.

saygılarımla.


Nisan 26, 2008, 01:00:28 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Sayın skullG,

Dediğim gibi saygı duyuyorum düşüncelerinize, fakat üzerinde konuştuğumuz haber bence hassas bir konu. Ben dediğim gibi bu tip olaylara aşırı tepki gösteririm. Olay bu, neyse bende özür dilerim. Uzatmak değildi niyetim.

Saygılarımla,


Nisan 26, 2008, 01:08:52 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

İşte böyle sapıklar için idam cezası geri gelsin istiyorum. Tek kelimeyle iğrenç!

Milliyet'in hic bir haberine inanmiyorum... Tarihcesi epey bir yalan haberle dolu cunku :)

Nasil olsa yakinda Diyanetten ya da Muze Sorumlularindan yalanlama gelir. Milliyet'in de havasi soner .

Bu haberi okuyup hemen soz konusu kisiye sinirlenen kisiler, lutfen sunu aklinizdan cikarmayin. Biri fasik (gunahkar) size haber getirdigi zaman once haberin dogrulugunu arastirin diyen ilahi beyan nerde, biz nerdeyiz? Bir insanin her gun tonlarca yalan soyleyip (yalan yayin basin) toplumda fitne yaratmak yukaridaki hafiz'in bir cocuga cinsel taciz yapmasindan cok daha kanserojen bir hadisedir. Cunku bu olay sahsi olup, kisi sadece bir cocugun hayatini,psikolojini karartmaktadir.Ancak 70 milyona tonlarca yalan soylenmesi, insanlarin artik hafizlara guvenmemesi, kimilerinin  bunalima girince bu haberin etkisiyle birilerine zarar vermesi, coluk cocugunu Kuran' hafizlari boyle diye Kuran ogrenmesini engellemesi , Kuran'a dusman olmasi gibi bir suru durumlar zincirleme olarak ortaya cikmaktadir. Yani 70 milyonun hakkina girmektedir kisaca...!

Hincini AKP'den almak icin Islam ve Muslumanlara boyle saldirilar yapilmasinin da Allah katinda da bir karsiligi olsa gerektir..

At artik terli ama, yemiyor :D
« Son Düzenleme: Nisan 26, 2008, 01:25:27 ös Gönderen: Kirlangic »