Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: YAHUDİ HAZARLAR  (Okunma sayısı 26146 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 04, 2007, 10:45:35 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

"Geniş bölgelere dağilmiş olan Yahudi halkının bütün yaşanmış tecrübelerinden hiçbir tanesi Hazarlarınkinden daha olağanüstü değildir."
- Nathan Ausubel, Pictorial History of the Jewish People (1953)
"Hazar halkı ortaçağı için değişik bir fenomendi. Yabani ve göçebe kabileleriyle donanmış Hazarların, gelişmiş devletlere ait bütün avantajları vardı. Yapılanma, hükümet, geniş ve başarılı ticaret ve kalıcı ordu, O zamanlarda geniş fanatiklik ve cahillik onların Batı Avrupa'daki idaresine karşi koyduğu zaman, Hazar devleti adaleti ve hoşgörüsüyle ünlüdü. İnançlari için eziyet çekmiş insanlar her yönden Hazar İmparatorluğuna siğınmışlar, Avrupanın karanlık ufuklarında yıldız gibi parladı ve hiç bir iz birakmadan soldu."
- V. V. Grigoriev (1835; 1876 'lı kitabı Rossiya i Aziya, "O dvoystvennosti verkhovnoy vlasti u khazarov" yazısı, 66'ncı sayfa)

"Gerçi Museviler her yerde hüküm altındaydılar, ve dünyanin çoğu yerinde eziyet çekmiş, ortaçağin içinde bir tek Hazar İmparatorluğunda Museviler kendi hakimiyetini sürmüşler.... Dünyadaki baskı altında olan Museviler için, Hazarlar gurur ve umut kaynağıydı onların varlığı ispatlandı ki Tanrı insanını tamamen terk etmedi."
- Raymond Scheindlin, The Chronicles of the Jewish People (1996)

Hazarların tarihi bize büyüleyici bir örnek olarak Musevi hayatın ortaçağlarda nasıl gelişdiğini gösterir. Tüm Hıristiyan Avrupada Musevilerin eziyet çektiği zamanda, Hazar İmparatorluğu bir umut feneriğdi. Hazar Kağanların hoşgörüsüyle Museviler çok büyük gelişme gördü, İmparatorluğuna Bizans ve Pers mültecilere davette bulundular. Bu mültecilerin etkisi ile Hazarlar Musevi dinini hoşgördüler ve çoğu Museviliği benimsediler.

Hazar hakkındaki bilgilerinin çoğu güvenilir Arap, İbrani, Ermeni, Bizans ve Slav kaynaklarından gelir. Hazarlar hakkında büyük miktarda arkeolojik tanıtlar vardır. Bu tanıtlar Hazarların çeşitleri görünüş, ekonomik, sanatlar, ticaret, tarım ve balıkçılık vede ölülerin defnetme uygulamasını gösterir.

Soy: Hazar Türklerin kaynağı orta Asyadaydı. İlk Türk kavimlerinde çok çeşit vardı. Moğol fetihlerden önce çoğunlukla kırmızımsı saç vardı. Hazarların orijinal inançları Şamanlıkdı, dilleri Türkçe ve hayatları göçebeydi. Sonradan, Hazarlar Musevilik, İslamiyet ve Hıristiyanlık dinlerini benimsedi, İbranice ve Slav Dillerini öğrendi ve tüm kuzey Kafkas ve Ukraynadaki şehirlere yerleştiler. 5'inci ve 13'üncü asır arası 800 senelik zamanda Hazarların büyük tarihinde etnik bağimsızlık göründü.

Güney Rusyada olan Hazarların 6'ncı asırdan evelki tarihi belirsizlik içindedir. 550 ve 630 yılları arası Göktürk İmparatorluğun bir parçasıydı. 7'inci asırların ortasında iç savaşlar yüzünden Göktürk İmparatorluğu sona erdi, Hazarlar bağımsızlığını başarı ile ele aldılar. Hazarların Kağanlığı ve politik sistemi yine Göktürklerden geldi bunun bir örneği Hazar Kağanın tevali.

Politik güç: Hazar İmparatorluğun en yüksek derecesinde, güney Rusya, kuzey Kafkaslar, doğu Ukrayna, Kırım, batı Kazakistan ve kuzey batı Özbekistan bölgeleri hükümü altındaydı. Sabar ve Bulgar gibi diğer Türk gruplar 7'inci asırda Hazarların yetkisi altına girdi. Hazarlar bazı Bulgarları (Asparuhun liderliği ile) bugünkü Bulgaristana zorla teşvik ettiler, bazı Bulgarlar Volga nehrinin üst kısmına göç ederek bağımsız Volga Bulgaristanını kurdular. Hazarların diğer kavimlere en büyük hakimiyet sürdüğü zaman 9'uncu asırdı, Slavlar, Macarlar, Peçenekler, Burtalar, kuzey Kafkas Hunları ve diğer kavimler kontrolu altındaydı ve bu kavimlerden vergi alınırdı. Tüm bölgenin Hazarların yetkisi altında olduğu için, o bölgenin denizi "Hazar Denizi" diye isimlendirilmiş, bugün bile Türk dileri, Farsça ve Arapçada bu isimle bilinir (Arapçada, "Bahr-ul-Khazar"; Farsçada, "Daryaye Khazar").

Dolaylı olarak bugünkü Bulgaristanın kuruluşuna sebep olan Hazarlar, Avrupa ilişkilerinde daha önemli bir rol oynadılar. İslam dünyası ve Hıristiyan dünyası arasında tampon bölge haline girerek Hazarlar İslamiyetin kuzey Kafkaslardan fazla ilerleyişini durduruldu. Bunun başarısına 7'inci asırın sonu 8'inci asırın başında Arap-Hazar savaşları oldu. Bu savaşların dolayısıyla Kafkaslar ve Derbent Kenti Hazar ve Arapların arasındaki sınır oldu.
Kentler: Hazarların ilk başkenti Balancardı, Verkhneye Chir-Yurt arkeolojik sitesi ile bilinir. 720'lerde Hazarların başkenti Samandar oldu. Kuzey Kafkasların kıyılarına yakın, güzel bahçeleri ve üzüm bağları ile meşurdur. 750'de başkent Volga Irmağin kenarında olan İtil'e geçti. Ortaçağlarda "İtil" Volga Irmaği diye bilinirdi. İtil en az 200 sene daha Hazarların başkentiydi. Hazarların büyük ticaret merkezi olan Hazara, başkent İtil'e yakındı. 10'uncu asırın başinda Hazaran-İtil'in nufüsün çoğu Müslüman ve Musevi vede az sayıda Hıristiyan vardı. Başkentde çok Cami vardı. Yakında olan adada Kağanın sarayı vardı. Bu ada etrafı çember halindeydi, kiş vaktinde Hazarlar başkentde kalıyordu, ilkbahar ve yaz vaktinde etrafında olan bozkırlarda tarla sürerler idi.

Ukrayna'nın başkenti Kiev, Hazarlar tarafindan kuruldu. Kiev Türkçe'ye ait bir kelimedir (Kuyu Ev). Musevi Hazar topluluğu Kiev'de yaşıyordu. Musevi Hazar topluluğun diğer yaşadığı kentler Çerson, Kerç, Feodosya, Fanagorya ve Sari Kaleydi. Bu kentlerin yöneticileri çoğu zaman Musevilerdi. 834'de Don ırmağında önemli bir kale kuruldu. Bu kale Bizans ve Hazarlar ile beraber kuruldu, kuruluşunda bizans muhendis Petronas Kamateros hizmette bulundu.

Uygarlık ve ticaret: Hazarların başlıca ürünleri pirinç ve balıkdı. Ayrıca Hazarlarda arpa, buğday, karpuz, kenevir ve salatalık üretilirdi. Volga Irmağın etrafındaki bölgeler çok verimliydi, Hazarlarda az yağmur olduğu icin bu bölge çok önemliydi. Kürk ihtiyaçlarını karşılamak için tilki, tavşan ve kunduz avlanıyordu.

Hazar İmparatorluğu Avrupa ve Asya'yı bağlayan önemli ticari yoldu. Misal olarak, "İpek Yolu" Çin, Orta Asya ve Avrupa için önemliydi. Hazar ticari yollarında ipek, kürk, balmumu, bal, mücevherat, gümüş eşya, madeni para ve baharat ticareti yapılıyordu. Pers'in Musevi Radhanit işadamları İtil'den geçerek batı Avrupa, Çin ve diğer ülkelere girdiler. İpek Yolu ticaretinden İranlı Sogdan'larda yararlandı, lisanları ve alfabeleri Türkler arasında kullanıldı. Hazarlar Horosan (kuzey batı Özbekistan), Volga Bulgaristan, Azerbaycan ve Pers ile ticari ilişkiler kurdular. Hazarların çifte kraliyet sisteminde, Kağan üstün liderdi ve Bey siviller arasında liderdi. Kağanlar Türklerin Asena ailesinden geliyordu, ortaçagın başlangıcında diğer Orta Asya devletlerine Kağanlar vermişlerdir. Hazar Kağanları Bizans, Abbas, Macar ve Ermeni liderler ile ilişki kurdular. Bir miktarda Hazar Kağanları Hazarların dinine etki oldular, yine de diğer dinlere tölerans gösterdiler, Kağanlar Musevi dinini kabul ettikleri zaman Hıristiyan Rumlar, putperest Slav ve İranli Müslümanlar egemenliklerinde kalıyorlardı. Başkentlerinde Hazarlar yedi kişi ile yüksek mahkeme kurdular, her dinin temsilcisi vardı (çağdaş Arap tarihe göre, Hazarlar Tevrat ile hüküm gördüler, başka kavimler diğer kanunlar ile hüküm gördü).

Arkeolojik tanıtlara göre eski tarihden bu yana Yahudi topluluklar Kırımda yaşamıştır. Kırımın Hazar kontrolü altına geldiği çok önemlidir. Persli Mazdaklarından kaçan Yahudiler Kırımdaki Yahudi topluluklara sonradan eklendi, Bizans İmparatorları Leo III ve Romanus I Lekapenus'un eziyetlerinden kaçan Yahudiler. Al-Mesudi, Schechter mektupları ve Saadiah Gaon'a göre bugünkü Özbekistan, Ermenistan, Macaristan, Suriye, Türkiye ve Irakdan Hazar İmparatorluğuna göç ettiler. Arap yazarı Dimaşki'ye göre bu göç eden Yahudiler dinlerini Hazar Türklerine teklif ettiler, Hazarlar kendi dinlerinden vaz geçip Museviliği kabul ettiler. Hazarların din değişimine Yahudi Radhanit işadamlarının etkisi oldu. Hazarların Museviliği kabul etmeleri belki bağımsızlığının bir politik simgesiydi, Hazarlar Müslüman halife ve Hıristiyan Bizans İmparatorluğun arasındaydı.

Bulan Kağan ve Obadiah Kağanın önderliği ile, Hazarlar arasında ortodoks Musevilik yayılmış, 860'da Bizansın etkisi ile Sent Siril Hazar İmparatorluğuna gelerek Hazar halkını Hıristiyanlığa teşvik etmeye başlamış fakat sonunda başaramamış çünkü Hazarlar Museviliğin temel esaslarını benimsemişlerdi. Buna rağmen Sent Siril Slavların çoğunu Hıristiyanliğa benimsetti. Musevi, Hıristiyan ve Müslüman temsilcileri ile görüşerek, 838'de Bulan Kağan Museviliği benimsedi. Hazar esaleti ve genel halk Museviliği benimsedi. Sonradan Obadiah Kağan Hazar İmparatorluğunda Havralar ve Musevi okullar açtı. Hazarlara Mişna, Talmut ve Tevrat çok önemli oldu. 10'uncu asırda Hazarlar ibrani harfler ile yazmaya başladı. O asırdaki mühim dökümanlar İbrani dilinde yazılmıştır. Ukraynalı Profesör Omeljan Pritsak'in tahminine göre Hazar İmparatorluğunda 30,000'e kadar Musevi yaşıyordu 10'uncu asırda. İsveçli parabilimci Gert Rispling 2002'de bir Hazar Musevi parası buldu.

 Genelde, Hazarlar hoşgörülü ve verimli bir toplulukdu, dünyanın her yer ile ticari temasda. Hazarların sanatkâr ve sanayi yeteneklerini gösteren çok eserler kaldı.

Gerileme ve yıkılma: 10'uncu asırda, İskandinav hakimiyeti altında olan doğu Slavlar birleşdi. Prens Oleg tarafından yeni devlet kuruldu, Kievli Rus. Hazarların çifte kralıyet sistemini benimsediler. Hatta Rus Prensleri Kağan rütbe ismini aldılar. Çernigov, Gnezdoro, Birka (İsveç) ve Kiev'deki Viking mezarlarında arkeologlar Hazar veya Hazar tipinde eşyalar buldular (giyisi ve çömlek). Kievli Rusda yaşayanlar kanuni sistemlerini Hazar tipinde kurdular. Doğu Slav lisanın bazı kelimeleri Hazar Türkçesinden geldi: Örneğin, bogatyr ("cesur şovalye") Hazar kelimesi bağatur'dan geliyor.

10'uncu asırın sonunda ve 11'inci asırın başında Hazarların eski karaları Rusların eline geçti. 965'de en yıkıcı yenilme oldu, Rus Prensi Svyatoslav Sarı Kale istihkamını fethetti. İki sene sonra İtil'i fethetti, bundan sonra seferi Balkanlara geçti. Ülkelerin kayıbına rağmen, Hazarlar kaybolmadı. Bazıları batıya doğru Macaristan, Romanya ve Polonyaya göçederek diğer Yahudi topluluklarla karıştılar. Timothy Miller, 11. yy. civarında Musevi Hazarların Bizans İmparatorluğu'ndaki Pera Yahudi cemaatinin üyesi olduklarını keşfetti. (bkz: Timothy S. Miller, "The Legend of Saint Zotikos According to Constantine Akropolites," Analecta Bollandiana c.112, 1994, sayfa 339 - 376)

"Hazar Hakanlığı" Türkler, c.2, sayfa 445 - 463. Yazar: Muallâ Uydu Yücel (Yeni Türkiye, Ankara, 2002).

"Hazarlar" Türkler, c.2, sayfa 464 - 472. Yazar: Pavel V. Kuleshov ve Yakov F. Kuz'min-Yumanadi (Yeni Türkiye, Ankara, 2002).

"The Kuzari: In Defense of the Despised Faith" Yazar: Yehuda Halevi, Hasdai ibn Shaprut, ve Osip Kağan (Jason Aronson, 1998).

"Hazar Türkleri Avrupa devleti (VI - XII asir)" Yazar: Kara Şemsi Reşit Saffet Atabinen (Kaatcilik ve Matbaacilik Anonim Sirketi, İstanbul, 1934).

"Hazar Dili" Türk dili Arastirmalari yilliği bülteni, sayfa 147 - 153. Yazar: Peter B. Golden (1971).

"Hazar Türkçesi" Türk Ansiklopedisi, c.19, sayfa 133 - 134. Yazar: Peter B. Golden (1971).

"Futuhu'l-buldan" (Ülkelerin Fetihleri) Yazar: el-Balazuri, çeviren: Mustafa Fayda (1987).

"Islâm Coğrafyacilarina göre Türkler ve Türk ülkeleri" Yazar: Ramazan Şeşen (1985).

"Onüçüncü kabile: Hazar İmparatorluğu ve mirası" Yazar: Arthur Koestler, çeviren: Belkis Çorakçi (Ada Yayinlari, İstanbul, 1977).





Ocak 04, 2008, 12:15:22 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662



Ocak 04, 2008, 12:51:11 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Hazarlar gerçekten çok ilginç bir Türk devleti... Yalnız merak ediyorum Hazarlar'ın museviliği Yahudiler tarafından kabul görüyor mu?
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ocak 04, 2008, 01:07:37 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay



Ocak 04, 2008, 02:50:13 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Hazarlar gerçekten çok ilginç bir Türk devleti... Yalnız merak ediyorum Hazarlar'ın museviliği Yahudiler tarafından kabul görüyor mu?

Hayir ne munasebet ,  gormuyor tabi Sn Veritas.

Ancak Yahudilerden onlarla evlenenler hali hazirda mevcut, Istanbul'da ornekleri var:))

sevgiler


Ocak 04, 2008, 03:03:02 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay


Ancak Yahudilerden onlarla evlenenler hali hazirda mevcut, Istanbul'da ornekleri var:))

Diyebilirimki çok örnek var


Ocak 04, 2008, 09:50:29 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Türk kökenli Hazar yahudileri konusu incelenmesi gereken bir olgudur , özelliklede her konuda ahkam kesen ve herkesi yahudi dönmesi, sabetaycı ve ibrani kökenli ilan eden Yalçın Küçük , Soner yalçın başta olmak üzere bu konuya özel bir önem vermek mecburiyetindedirler. Yazdıkları kitaplarla Türkün kendi tarihini unutturan bu şahsiyetler er geç kamuoyu nezdinde yargılanacaklardır.. Benim merak ettiğim Türk kökenli Siyonistler  :-X


Ocak 05, 2008, 10:33:07 öö
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Sanırım -yanlış hatırlamıyorsam- Keraim topluluğundan bahsediyorsunuz sayın Kırlangıç... Acaba bu topluluğun gelenek ve inanç sistemi ile ortodoks Yahudilik arasında ne gibi farklar vardır? Bu hususta Yahudi arkadaşlarımızdan bilgisi olanlar bilgilendirebilir mi?

Sayın Kemal, Yalçın Küçük ve Soner Yalçın (Özellikle Yalçın Küçük) biraz psikolojik olarak incelenmesi gereken insanlar gibi geliyor bana açıkçası. Yine de hakkını vermek lazım, eğer önyargılarını ve fahiş hatalarını okurken fark edip ona göre okuyorsanız araştırmacı yönlerini takdir ediyor olmalısınız. Fakat pek hazzetmem kendilerinden.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ocak 05, 2008, 11:41:30 öö
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Sanırım -yanlış hatırlamıyorsam- Keraim topluluğundan bahsediyorsunuz sayın Kırlangıç... Acaba bu topluluğun gelenek ve inanç sistemi ile ortodoks Yahudilik arasında ne gibi farklar vardır? Bu hususta Yahudi arkadaşlarımızdan bilgisi olanlar bilgilendirebilir mi?


ortodoks Yahudilik : Yahudi inanç ve geleneklerini temsil eden, halen mensubu en fazla olan Musevilik mezhebidir. Musa Kanunları'na sıkı bir şekilde bağlı olan Ortodoks Yahudilerdir.
 Şabat (cumartesi) günü hiçbir iş yapmamak, Kaşerut kurallarına uymak konusunda diğer mezheplerden daha katı tutumları vardır.
karaimler: Diğer adı ile karayitler de bir Yahudi mezhebidir.Karaimler, Yahudilerin ana din kitabı olan Tora Yazıtları'ndan başka bir kaynak tanımaz, sözel kuralları kendi inancı için bağlayıcı bulmazlar
Tek kaynakları Tevrat olduğundan bazı dinî bayramları farklı biçimde kutlarlar.
Yahudiliğin diğer kutsal kitabı olan, ancak sözel gelenek ve kuralların bir derlemesini oluşturan Talmud, Karaimlerce tanınmamaktadır.



Ocak 05, 2008, 10:48:28 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

8. yüzyılda Anan Ben David'in kurduğu mezhep, Hazar hakanlarını bile etkiledi, ama şimdi yok oluyor
Son 50 Musevi Türk


Yaklaşık 1200 yıllık bir Yahudi mezhebinin son temsilcileri onlar. Türkiye'de 50 kişi bile yoklar. En gençleri 44 yaşında. Hasköy'deki ibadethaneleri bile kapalı. Kökenleri Karay Türkleri'ne dayanan Karaimlerin, Kırım'la önemli bir bağları var. Çünkü tek Karaim evliliği yapabildikleri yer orası. Yahudiler, Karaimleri dışlamış. Hahambaşılar nikâhlarını kıymıyor. Şimdi 50 kişi bile olmayan bu cemaat yok oluşunu yaşıyor.

İsa'dan tam 8 yüzyıl sonra Bağdatlı Anan Ben David, "Geleneklerden yani Talmud'dan Kutsal Kitap'a (Tevrat) dönüş gerçek Yahudiliktir" parolasıyla yola çıktı. David, Musa'nın şeriatına kayıtsız şartsız bağlılık yemini ettikten 1200 yıl sonra, can çekişen bir mezhebinin olacağını asla bilemezdi. Abbasi döneminde adına Karai cemaati denilen yeni Yahudilik dinini teşekkül ettirdiğinde, Yahudilerin baskısı sonucu hapiste bile sürünmeyi göze almıştı. Kendisinin kurduğu mezhebin Kudüs, Filistin, Suriye, Kuzey Afrika, Bizans, İran, Ermenistan, Kafkasya, Kırım'a kadar yayıldıktan sonra günün birinde yok olma eşiğine geleceğini de elbette bilemezdi. Bugün 1200 yıllık bir Yahudi mezhebinin Türkiye'deki son temsilcileri topu topu sadece 50 kişi kaldılar. Tıpkı kelaynak kuşları gibi, Hazar Türklerine dayanan kökenleriyle, yok oluşun arifesindeki 50 Musevi Türk ya da mezheplerinin tam adıyla Karaimlerden söz ediyoruz.

En gençlerinin 44 yaşında, büyük çoğunluğunun 60'lı yaşlarda olduğu Karaimler, bugünlerde tam bir, "Bizden sonrası tufan" havasındalar. Bizans İmparatorluğu döneminde Kırım'dan göç eden, saray personeli olarak görevlendirilen Karaimler, gün geçtikçe bitişin eşiğine gelmişler. İstanbul'daki Karaköy'ün aslında Karaim Köy, yani Karaimlerin yaşadığı yer anlamına geldiğini biliyor musunuz? Bugün Karaimlerin çoğunluğu emeklilik hayatı sürüyor, sağlık ve ekonomik sorunlarla boğuşmaktan Hasköy'deki ibadethanelerinin kapısını bile açamıyorlar. Son Musevi Türkleri’nin belki 50 yıl sonra Türkiye'de hiçbir temsilcisi kalmayacak. Çünkü dini gelenek çoğalmıyor, devam etmiyor. Müslümanlarla yapılan evlilikler, çocukların dinle ilişkilerinin olmaması, Karaim cemaatine en büyük darbeyi vuran etkenlerden biri.

Karaimlerin kurucusu Anan Ben David, Halife El Mansur zamanında, 770 yılında yayımladığı 'Şeref Ham-Miçvot' adlı kitabıyla mezhebin temellerini atıyor. Karaimliğin de tüm prensiplerini ortaya döküyor. Mezhebin ana felsefesini, "Doğru ancak Rab'ın kelamı olan Tevrat'ta bulunur ve doğruya ancak Tevrat'ı kişisel olarak okuyarak erişilir" şeklinde ifade eden Anan Ben David, rabanit dedikleri gerçek Yahudilere olan muhalefetlerini daha o günlerde ilan ediyorlar. O dönemden bugüne, İsrail'de vücut bulan Yahudiler, Karaimleri dışlamış durumdalar.

Son Musevi Türkler, 3 dine saygılı, özellikle İslam'dan etkilendikleri çok belli olan uygulamalara sahipler. Yahudilerden farklı olarak ibadethanelerine aptes alarak giriyorlar, sıralarda oturmuyorlar, halının üzerinde oturup, secde ediyorlar. En önemlisi de ruhban sınıfına karşılar. Liderleri yok. Liderlik kurumuna karşılar. "Hepimiz lideriz, aynı zamanda da işçiyiz" diye durumu tasvir ediyorlar. Türk Karaim Vakfı adında bir resmi çatıya sahipler. Hasköy'deki adına Kenasa dedikleri ibadethaneleri kapalı. Çünkü İstanbul'un değişik semtlerine dağılmış cemaat üyeleri kendi aralarında bile bir araya gelmekte güçlük çekiyorlar. Hasköy'de bir de mezarlıkları var. Kenasa'da kadınlarla erkekler ayrı ibadet ediyor.

Özellikle son 100 yıldır ne tam Türk, ne tam Müslüman, ne tam Yahudi olabilmiş bir cemaatin yavaş yavaş nesli yok oluyor. Cemaat kendine tarihte bir yer açacak üretim yapmıyor, geleneklerini kayda geçirmiyor, kültürün aktarımı konusunda herhangi bir çalışma yapılmıyor. Geçmişten bugüne görülen baskılar, korkular onları içlerine daha da kapatırken, ibadethanelerini bile ihmal eder duruma gelmişler. 44 yaşındaki en genç Karaim İlya Avramoğlu, aslında her şeyi net olarak şu sözleriyle ifade ediyor: "Bombalar patladı, terör arttı. Biz çok korktuk. Ne yapacağımızı şaşırdık. Ufacık şeylerden rahatsız oluyoruz."

---
Tutkun AKBAŞ

21.06.05


http://www.tempodergisi.com.tr/toplum_politika/08344/


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3231 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:54:20 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
3633 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 15, 2009, 11:01:49 öö
Gönderen: karahan
15 Yanıt
15585 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 18, 2009, 07:05:30 ös
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
25423 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 18, 2013, 09:58:36 ös
Gönderen: Makbenah
0 Yanıt
4124 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 18, 2010, 01:29:07 ös
Gönderen: oasis
0 Yanıt
13131 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 18, 2010, 04:46:22 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3373 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 11, 2010, 04:22:20 ös
Gönderen: ADAM
14 Yanıt
11699 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 01, 2018, 10:33:49 ös
Gönderen: ARARAT
2 Yanıt
4699 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 27, 2011, 05:55:21 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
2948 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 27, 2011, 06:14:00 ös
Gönderen: karahan