Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Felsefi Sorular => Konuyu başlatan: dicle - Mart 06, 2007, 09:45:10 ös

Başlık: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: dicle - Mart 06, 2007, 09:45:10 ös
sayın  Şemuel forumu gezerken Yahudi olduğunuzu Ben kendim aslın Mardin`liyim Duyduğuma göre çok eskiden Mardin Yahudi şehriymiş.
Şu anda orda yaşayan yahudiler var  şuşanların ismini taşıyan bir çok yer var.
Ayrıca bizim kürt geleneklerinin yahudi kültürüne yakınlığı neden geliyor?
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: fbracer - Mart 06, 2007, 11:00:56 ös
sayın  Şemuel forumu gezerken Yahudi olduğunuzu Ben kendim aslın Mardin`liyim Duyduğuma göre çok eskiden Mardin Yahudi şehriymiş.
Şu anda orda yaşayan yahudiler var  şuşanların ismini taşıyan bir çok yer var.
Ayrıca bizim kürt geleneklerinin yahudi kültürüne yakınlığı neden geliyor?
Semuel yahudi degil. Ibrani irkindan bir ateist (kendi soyledigine gore)
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: tamtam - Mart 06, 2007, 11:12:54 ös
Ne guzel.. surada konusulanlara bakin bu zengin kulturumuzun bir kucuk ornegi.
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: fbracer - Mart 06, 2007, 11:22:16 ös
Sayin tamtam... Soylediginiz cok dogru. Ulkemiz dunyanin dort bir yanindan gelmis olan kulturlerin odak noktasi olmus. Keske bu kulturu daha cok osterebilsek.
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: Hamlet - Mart 06, 2007, 11:31:16 ös
su sira cnn de sk sk turkiyenin reklamini goruyorum. ama cok kotu hazirlanmis. efesi gostermisler, ayasofyadaki isa goruntusu falan var ama cok cok yetersiz ve bence kalitesiz. daha profesyonelce ve daha tanitici birsey olmasi gerekirdi.

cnn de gosterilen turkiyenin reklami bu...

http://youtube.com/watch?v=G0_KtNdduRg

bence cok daha yerleri gosterip daha tanitici birsey yapabilirlerdi. ben sahsen begenmedim. ama muzik cok hos.

Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 06, 2007, 11:45:34 ös
o zaman ben size İbrani olarak cavap vereyim.
ilk önce şunu söyliyeyimki samaritlerle şuşanlar arasında herhangi bir bağ yoktur sevgili dicle
Yaşadığınız yerde yahudi olabilir bende aslen Urfalıyım.
Samarit, Yahudilerin büyük Babil sürgünü ile bugünkü İran ve Harran bölgeleri civarına gönderilmesiyle, arkalarında bıraktıkları topraklara Asur kralı tarafından özel olarak gönderilip yerleştirilen halk. Yerleştikleri bölgeye Samiriye denir, ve kutsal olarak bilinen Gerizim dağı merkezli civar bölge bu isimle adlandırılır.

Tevrat'taki anlatıma göre sürgüne giden Yahudilerin yerine yerleştirilen bu halk, o bölgede yaşayan aslanların sürekli saldırıları sonucunda iyice bunalırlar ve burayı terkeden insanların dini inanışlarına göre bir tanrı inancı ve tapınma biçimiyle durumun düzeleceğinden şüphelenerek bunu Asur kralına bildirirler. Bunun üzerine kral Yahudi sürgünlerinin arasından bir rahibi geri göndererek yeni yerleşimcilere kendi dinlerini öğretmesini ister. Şahıs geri dönerek onlara Tevrat'a dayalı dini kuralları ve kaideleri öğretir. Samarit - Samaritan ya da Samiriyeli - denilen insanların kökeninin bu olduğu genel kabul görmektedir.

Yüzyıllar boyunca Yahudiler tarafından kendilerinden görülmemişlerdir. Kabul edilen Tevrat'a göre birçok farklılıklar bulunan bir Tevrat'ı kutsal kitap olarak tanırlar. Dini uygulamalarında da birçok fark gözlemlemek mümkündür. Müslümanlardaki abdeste benzer bir abdest alma ve namaza benzer hareketleri olan bir ibadet biçimleri vardır ve ibadethanelerinde oturmak için yer bulunmaz.

Günümüzde Gerizim dağı ve çevresinde sayıları birkaç bin civarında küçük bir topluluk halinde yaşadıkları söylenir ama gerçekte sayıları çoktur.geneli kendilerini gizleyerek yaşar kimileride asimile olmuştur.

Şuşanların kökeni ise Pers kıraliçesi Estere dayanır Şuşan yahudileri ismini yaşadıkları kent Şuşandan alırlar. daha sonraları Anadoluya ve dunyanın bilirli yerlerine yayılmişlardır.bunu Esterin kitabından öğrene bilirsin.Purim bayramının tariçesi şuşanlara dayanır.

Purim bayramının tam olarak ne ifade ettiğini anlayabilmek için, bu yazıda, Megilat Ester’i olabildiğince geniş bir açıklamayla birlikte sunacağız. Burada verdiğimiz açıklama, genel olarak, büyük Tora bilgini Vilna’lı Gaon Rabi Eliyau’nun Megila ile ilgili yazdığı arka plan bilgileri baz almaktadır.

Vilna’lı Gaon, Megila açıklamasının başlangıcında, anlatılacak olan olayları nasıl bir bakış açısıyla değerlendirmemiz gerektiğini açıklamak için, benzetme amaçlı şu hikayeyi anlatır:


Bir kralın, akla gelebilecek her şeyden daha çok değer verdiği tek bir oğlu vardır. Kralın oğluna gösterdiği sevgi öylesine büyüktür ki, hayatlarını krala hizmet etmeye adamış olan hizmetkarlar, kumandanlar ve danışmanlar bile, çocuğun kraldan gördüğü bu derin ilgiden rahatsızlık duymaya başlarlar. Diğer yandan prens, büyüdükçe, babasından gördüğü ilgiye aynı derecede karşılık vermekten çok uzaktır. Çeşitli vesilelerle babasına karşı gelmekten çekinmemektedir. Sonunda prens bir gün, babasına karşı öyle kabul edilemez bir hareket yapar ki, kralın, oğlunu saraydan kovarak ormanda yaşamaya zorlamaktan başka çaresi kalmaz. Ormandaki zor hayata alışmaya çalışan prens, her ne kadar babasının kendisini terk ettiğini ve unuttuğunu düşünse de, gerçekte bunun tam tersi doğrudur. Kral, oğlunun ormanda sayısız tehlikeyle karşı karşıya kalacağının bilincinde olduğundan, prensi bunlara karşı koruyacak kesin tedbirler almaya girişir. Bu amaçla, gözleri sürekli prensin üzerinde olacak seçkin bir grubu görevlendirir. Gizli çalışacak olan bu grup, kralın emri üzerine kendilerini hiçbir şekilde açığa çıkarmayacaklardır. Bu şekilde, kralın istediği olacak ve prens neden bu durumda olduğu konusunda özeleştiri yapacak, belki de babasına karşı işlediği suçtan dolayı pişmanlık gösterecektir.

Bir gün prens ormanda dolaşırken arkasından gelen garip bir gürültü duyar. Arkasını döndüğü anda, karşısında kendisine saldırmaya hazırlanmış oldukça büyük bir ayı görür. Hemen kaçmaya başlar. Koşarken, arkasında başka sesler duyar. Kafasını çevirdiğinde, babasının seçme adamlarının ayıyı öldürmeye çalıştıklarını görür. Korumalar ayıyı öldürmeyi başarırlar ve prens kurtulur. Prens korumaların ormanda ne yaptıklarını sorma fırsatı bulamadan ortadan kaybolduklarından, en çok ihtiyaç duyduğu zamanda askerlerin orada bulunmasını bir rastlantı olarak değerlendirir. Bu olay üzerinden çok geçmeden, prensi sevmeyen hizmetkarlar bir araya gelirler ve prensin hakkından gelmek için en uygun zamanın geldiği kararına varırlar. Bu kişilerden bir grup, prensi bulmak amacıyla ormana girer. Bu grup kısa bir süre sonra onu bulur ve saldırıya geçer. Prens her ne kadar karşı koymak isterse de, bariz bir şekilde azınlıktadır. Ancak saldırının başlamasından saniyeler sonra kralın diğer askerleri gelirler ve saldırganlara karşı savaşmaya başlarlar. İkinci grup mücadeleden galip ayrılır ve prens bir kez daha kurtulur. Prens bu noktada babasının askerlerinin tekrar karşısına çıkmış olmasının bir rastlantı olmadığını anlar. Ormanda gezinirken aynı kişiler tarafından iki kez kurtarılmak, artık şans eseri olmaktan çok uzaktır. Babasının, kızgın olmasına ve onu saraydan sürmesine rağmen kendisini uzaktan da olsa koruduğunu anlar. Prens bunun farkına vardığı zaman babasına yapmış olduğu hatalı hareketten büyük bir pişmanlık duyar ve kendisine karşı derin bir sevgi hisseder. Hatasından, olması gerektiği şekilde döner ve yanlış davranışlarını bırakır. Kral, prensteki bu değişikliği haber aldığı zaman onu tekrar saraya davet eder.

Purim olayları, Bene-Yisrael’in, I. Bet-Amikdaş’ın yıkılışından sonra çıktıkları Babil sürgünü sırasında meydana gelmiştir. Yaptıkları günahlar sebebiyle Tanrı Bene-Yisrael’i bir şekilde cezalandıracaktı. Fakat her ne kadar bu önemli bir gereklilik idiyse de, Tanrı Bene-Yisrael’i oldukça derin bir şekilde seviyordu ve yok olmamaları konusunda gerekeni yapacaktı. Bu sebeple Tanrı Bene-Yisrael’i korumak üzere elçiler – Mordehay ve Ester’i – gönderdi ve onlar yoluyla gizli bir takım mucizeler gerçekleştirdi. Tanrı Bene-Yisrael’in Teşuva yapmasını istediğinden, Tanrı’nın gözetleyen gözünü ortaya çıkaracak “olağanüstü” hiçbir mucize gerçekleşmedi. Bene-Yisrael üzerindeki korumasının açıkça görülebilir olmaması gerekiyordu; zira bu şekilde halkın Teşuva yapma ihtimali zayıflayacaktı. Bu sebeple, Purim olayları sırasında mucizeler oldukça gizli bir şekilde gerçekleşmiştir. Ancak Bene-Yisrael’in, kötü Aman’ın elinden kurtulmasına varan olaylar oldukça büyük ve sayıca fazlaydı. Mordehay ve Ester tüm olaylar boyunca, başlarına gelenlerin, Tanrı’nın bir senaryosu olduğunun farkındaydılar. Megila’nın açıklamasında da göreceğimiz gibi, Bene-Yisrael, gerçek kurtarıcılarının – Mordehay, Ester ya da Ahaşveroş değil – bizzat Tanrı olduğunu anladılar ve bu şekilde Teşuva yaparak, Tanrı’nın söz ve emirlerini tam bir kalple kabul ettiler.

Megila’yı derin bir şekilde incelediğimiz zaman, Tanrı’nın işlerini takdir etme konusunda hiç zorluk çekmeyeceğimiz kesindir. Bu broşürde sunacağımız açıklamada, Purim olaylarında her parçanın tam yerine, ihtimal çok düşük bile olsa oturduğunu göreceğiz. Kendimizi, burada hiçbir rastlantı olmadığı konusuna odakladığımız takdirde, olaylar zinciri içindeki mucizeleri görecek ve Megila’nın “çok iyi bir hikaye”den daha fazlasını ifade ettiğini; tüm zamanlar için bir ilham kaynağı olduğunu anlayacağız…

Vayi Bime Ahaşveroş -
Ve Ahaşveroş'un Günlerinde Oldu...
Purim olaylarındaki en merkezi karakterlerden biri olan Pers İmparatoru Ahaşveroş, oldukça ilginç bir geçmişe sahiptir. Ahaşveroş, kraliyet ailesine mensup değildir. Hatta gerçekte, bunun tersine daha yakındır. Kraliyetle olan ilk bağlantısı, Babil Kralı Nevukadnetsar’ın oğlu Kötü Merodah’ın seyisliğini yaptığı zamana rastlar. Politik çıkmazları iyi değerlendirerek, pozisyonunu, krallığı bir anlamda satın alabilecek bir konuma getirmeyi başarır. Fakat kral olduktan sonra önemli bir problemi olduğunu fark eder. Asil kabul edilen kandan gelmemektedir; bu sebeple tebaaının kendisine gerçek bir kral gibi davranmasını sağlayabilmek amacıyla, kendi onur ve ihtişamını yaratmaya büyük önem vermeye başlar.

Ahaşveroş’un onur için duyduğu tutku, ileride de göreceğimiz gibi, Purim olaylarında büyük öneme sahiptir. (Daha önce de söylemiş olduğumuz gibi, hiçbir şey rastlantı değildir. Bene-Yisrael’in zor durumda olduğu böyle bir zamanda, bulunduğu makamı satın almış ve güce aç bir kişi olan Ahaşveroş’un iktidarda olması da bir rastlantı değildi. Bu sebeple, olayların sonuca gitmesinde Ahaşveroş’un, kişiliğinden kaynaklanan hareketlerde bulunması, gerçekte Tanrı’nın gizlenmiş elinin bir sonucudur.)

Ahaşveroş, asaletini artırmak (!) amacıyla, kendisi için, Kral Şelomo’nunkini örnek alan muhteşem bir taht ister. Fakat bu denli sanat isteyen bir işi gerçekleştirebilecek ustalar, sadece Şuşan şehrinde yaşamaktadır. Tahtın inşası bittikten sonra, oldukça büyük ve ağır olan tahtın başka bir yere taşınmasının mümkün olmadığı anlaşılır; taht Şuşan’da kalacaktır. Diğer yandan onuruna çok düşkün olan Ahaşveroş’un bu tahta ihtiyacı vardır. Bu sebeple, imparatorluğunun başkentini Şuşan’a taşır. Bu şekilde muhteşem tahtına her zaman oturabilecektir. Normalde, bir kral, hoşuna giden bir taht için başkentini değiştirmez. Fakat Ahaşveroş’un onuruna olan düşkünlüğü, onu bu tipte bir davranışa itmiştir. Daha sonra karşılaşacağımız Mordehay’ın Şuşan şehrinde yaşaması da elbette bir rastlantı değildir.

İlk Parti

Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 06, 2007, 11:46:35 ös
İlk Parti 
Nedir?
 Megilat Ester: Ester'in Kitabı
 VAYİ BİME AHAŞVEROŞ… - VE AHAŞVEROŞ’UN GÜNLERİNDE OLDU…
 İlk Parti
 Suç Ve Ceza
 Yalnız Kral
 Esas Oğlan - Esas Kız
 Miss Persia
 Sarayda Entrika
 Yeni Bir Başbakan
 Loto
 Kurtuluşa Doğru
 Parti
 Aman’ın Son Günü
 Sürpriz !
 Son Tango
 Aman’dan Sonra
 Savaş
 Ve Kutlama
 
Nasıl Kutlanır?
 Purim ve Mitsvalar
 
Nasıl Kutlanır?
 Saklı Kral
 Bir Soykırım Girişimi Olarak Purim'in Çağrıştırdıkları
 Purim ve Kipur
 
Ahaşveroş’un tahtının inşasının tamamlanması ve başkentin Şuşan’a zorunlu (!) bir şekilde taşınması, Ahaşveroş’un krallığının üçüncü yılına rastlar. Bu olaylar onuruna Ahaşveroş büyük bir kutlama şöleni düzenlenmesini ister. Bu parti gerçekte, Ahaşveroş’un bir “halkla ilişkiler” manevrasıdır. İmparatorun ilk amacı, yeni taşındığı Şuşan şehrinin halkına kendini sevdirmektir. Halktan hiç kimseyi mensup olduğu aile ile etkileyemeyeceğinin bilincindedir. Bu sebeple, elindeki en iyi silahları, servet, ihtişam ve bonkörlüğü kullanmaya karar verir. İşte bu parti, asıl amaca ulaşmak için bu silahları kullanabileceği bir fırsattır. Parti iki aşamalı gerçekleşir. İlk parti, ülkenin Şuşan’dan uzak bölgelerinin yerel yöneticileri için verilir. Bu kişilerin her şeyden memnun kalmaları büyük önem taşımaktadır; çünkü merkezi yönetimden uzakta olduklarından, Ahaşveroş onların üzerindeki hakimiyetini, ancak kendisine saygı gösterdikleri takdirde kurabilecektir. Bu şölenin ardından, imparator bu kez tüm Şuşan sakinleri için bir parti düzenler. Bu ikinci parti, sosyal sınıf ya da zenginlik gözetilmeksizin, tüm Şuşan yaşayanları içindir. Ahaşveroş halkına, herkesin isteğini yerine getirmeye çalışan nazik ve cömert bir kral olduğunu göstermek istemektedir. Partinin en önemli özelliği, herkese istediği her şeyin verilmesidir. Yemekler en iyi altın ve gümüş kapkacakta sunulmakta, kaplar bir kezden fazla kullanılmamaktadır. Ahaşveroş herkesi, istediği her şeyin yapılmasını sağlayarak mutlu etmeye gayret etmektedir. Partinin amacı bu iken, yakında tanışacağımız Kraliçe Vaşti’nin, istediği şekilde davranmak istemesinin sonucu olarak öldürülmesi de ilginç bir tezattır.

Ahaşveroş’la aynı sırada, eşi Kraliçe Vaşti de kadınlar için bir parti vermektedir. Vaşti’nin geçmişi, Ahaşveroş’unkinden önemli bir yönden farklıdır: Vaşti kraliyet kanına sahiptir ve Babil İmparatoru Nevukadnetsar’ın ailesinden gelmektedir. Ahaşveroş’un tahtla ilgili iddiasının tek dayanağı da zaten budur; ve hem Ahaşveroş hem de Vaşti bunu bilmektedir. Parti sırasında, Vaşti, Ahaşveroş’un, sahip olduğu mevki sebebiyle etrafına hava basma amacında olduğunu ve başkalarının kendisine saygı göstermelerini sağlamayı da başardığını görür. Bunun yanında, kocasının egosunun da gittikçe güçlendiğini ve kendisine verilen onuru gerçekte hak ettiğini düşünmeye başladığını da fark eder. Kocasının gittikçe şişen egosunu gören Vaşti, artık buna dayanamaz ve imparatorluğu yöneten çiftten hangisinin gerçekten asil olduğunu Ahaşveroş’a hatırlatmaya karar verir. Normal şartlarda bir kraliçe, gururunun doruğundayken kocasını küçük düşürmeye cesaret edemez. Zira bir kralı böylesi bir anda sinirlendirmek kesin ölüm demektir. Ancak Tanrı bu düşünceleri Vaşti’nin aklına sokarak, bu yönde davranmasını sağlamıştır.

Vaşti kendi partisini verirken, saraydaki herhangi bir salonu değil, sırf (187 gündür parti veren ve karşılığında durmadan methiye alan) Ahaşveroş’a nispet olması için, Kralın özel salonunu, yani normalde yetkili olmayan hiç kimsenin giremeyeceği bir yeri seçmiştir. Vaşti, bu şekilde Ahaşveroş’a bir şekilde üstünlüğünü gösterme amacındadır. Bu salonun başka bir özelliği de, Ahaşveroş’un verdiği partinin gerçekleştiği salonun hemen yanında olmasıdır. Ahaşveroş’un partisine katılan erkekler, yan taraftan kadınların sesini duyunca en güzel kadınların hangi milletten çıktığına dair hararetli bir tartışmaya girerler. Bazıları Pers’li kadınların, bazıları ise Maday kadınlarının daha güzel olduğunu iddia ederler. Ahaşveroş ise, kendisinin “en iyi” olduğunu gösterme sevdası ile, Kasdim kökenli olan karısı Vaşti’nin, en güzel kadın olduğunu halka duyurur. Kalabalığın cevabı basittir: “Kanıtla!”

Kanıt için de, partiye katılan herkes, Vaşti’yi, üzerinde sadece kafasındaki taç olmak üzere görmek ister. Normal şartlarda, Ahaşveroş’un böylesi bir isteği yerine getirmesi kesinlikle söz konusu değildir. Ancak İmparator artık gururunun doruğundadır ve şarabın da etkisiyle, bunun bu şekilde devam etmesini istemektedir. Partinin kuralı herkesin, istediği her şeyi almasıdır; Ahaşveroş’un gerçekten cömert bir kral olduğunu ancak bu şekilde anlayacaklardır. Kabul etmemesi durumunda ise, partideki herkes onun bir yalancı olduğunu düşünecek ve davetlileri etkilemek için vermiş olduğu bunca uğraş çöpe gidecektir. Bu sebeple hemen Vaşti’ye haber göndererek, üzerinde sadece tacı olmak üzere erkekler partisine gelmesini emreder.

 
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 06, 2007, 11:48:10 ös
devamı başka zaman
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: SublimePrince - Mart 06, 2007, 11:52:22 ös
su sira cnn de sk sk turkiyenin reklamini goruyorum. ama cok kotu hazirlanmis. efesi gostermisler, ayasofyadaki isa goruntusu falan var ama cok cok yetersiz ve bence kalitesiz. daha profesyonelce ve daha tanitici birsey olmasi gerekirdi.

cnn de gosterilen turkiyenin reklami bu...

[url]http://youtube.com/watch?v=G0_KtNdduRg[/url]

bence cok daha yerleri gosterip daha tanitici birsey yapabilirlerdi. ben sahsen begenmedim. ama muzik cok hos.


Kotu de olmamis. Sonucta gosterdikleri yerler de kulturumuzun bir parcasi.
Başlık: Re: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: SublimePrince - Mart 06, 2007, 11:54:24 ös
devamı başka zaman
Guzel yazi, tam okuyamadim, firsatim oldugu anda okuyacagim. Yazi size mi ait? Degilse kaynaginizi koymanizi rica edecegim. Zira emege saygi onemli bir unsur.
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: tamtam - Mart 06, 2007, 11:58:47 ös
Sayin shemuel. Ben muslumanim ve hz.ibrahimin direk soyundanim ve benimde babam urfali. Yani akrabayiz anlayacagin.
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: Hamlet - Mart 07, 2007, 12:31:10 öö
Wow!
bisey diyemiyorum.
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 13, 2007, 10:01:13 ös
sayın sublimePrince yazı bana ait değil tarih kaynaklarından alıp yazıyorum aksi taktirde kendim yazmış olsam kafamdan uydurmuş olmammı?
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 13, 2007, 10:04:06 ös
Vaşti, yüksek ahlaki standartlara sahip bir kişi olarak tanınan biri değildir. Dolayısıyla, normal şartlarda, böylesi bir isteği yerine getirmesi büyük bir sürpriz olmayacaktır. Ancak Ahaşveroş’a bir ders vermeyi kafasına koymuş olduğu için bu isteği geri çevirir. Ahaşveroş’a bir mesaj göndererek, gelmeyeceğini söylemekle kalmaz, onun basit bir seyis olduğunu yüzüne vurur. Ardından, kraliyet kanından gelmiş olsa, kendisine hakim olabileceğini ve böylesine aptalca bir istekte bulunacak kadar sarhoş olmayacağını belirtmeyi de ihmal etmez. Bu cevap Ahaşveroş’un yüzüne bir tokat gibi çarpar. Bütün davetliler kahkahalarla gülmektedirler. Vaşti bu yaptığı sebebiyle kesinlikle cezalandırılmalıdır. Ama nasıl?

Ahaşveroş’un döneminde, herhangi bir kararın çıkması için yetkili olan iki çeşit hakimler kurulu vardı. Bunlardan bir tanesi, imparatorluğun kanunlarını harfiyen uygulardı. Bu kurul sadece olayları göz önünde bulundurur ve kanunun ihlal edilip edilmediğine bakardı. Diğer kurul ise, olayın gelişimindeki her türlü çevresel faktörü de göz önünde bulundururdu. Dolayısıyla bu kurul, kanunun gerektirdiği cezanın daha hafifinin ya da ağırının uygulanması konusunda esnek davranabilir ve suça yol açan şartları göz önünde tutarak karar verirdi.

Ahaşveroş her ne kadar Vaşti’ye müthiş kızgınsa da, onun ölmesini istememektedir. Eğer mahkemeyi ilk kurula bırakırsa Vaşti hakkında verilecek olan kararın idam olacağı kesindir. Bunu göz önüne alan Ahaşveroş, davayı ikinci kurula göndererek, Vaşti için daha hafif bir karar çıkmasını sağlamak ister. Ahaşveroş’un sadece bu hareketi bile, zaten, bu ikinci kurula, Vaşti’yi hafifçe cezalandırması yönünde başlı başına bir mesajdır. (Biraz düşünürsek – Ahaşveroş’un bu davayı herhangi bir kurula bırakmasına ne gerek vardır? Ne de olsa kral kendisidir. Fakat, dönemin kanununa göre, kralı ilgilendiren konularda kararı kral veremezdi. Bu sebeple Vaşti’nin davası bir yargı kuruluna gönderilmeliydi.)

Normal şartlarda, bu ikinci kurulun, Ahaşveroş’un ne istediğini anlayarak Vaşti için hafif bir ceza çıkarması daha mantıklıdır. Ancak bu kurulun bizim için sürpriz olmayan bir üyesi için, söz konusu dava kişisel bir çıkara hizmet edebilecektir. İşte Ahaşveroş’un planını bozan da bu olmuştur. Bu kurulun en düşük seviyedeki üyesi olan (ve hahamlarımızın açıklamasına göre, Megila’nın bu bölümünde “Memuhan” ismi ile çağrılan) Aman’ın, kendisinden daha akıllı, Pers milletine mensup olan Zereş adlı bir karısı vardır. Aman ise Amalek milletindendir ve dolayısıyla ana dili, Amalek’lerin konuştuğu dildir. Evlilik hayatı boyunca Aman’ın canını sıkan bir konu vardır. Karısının Amalek dilinde konuşması konusunda ısrarcıdır. Fakat Zereş bunu alaycı tavırlarla reddetmekte ve kocasını aile içinde devamlı olarak küçük düşürmektedir. Ve işte Vaşti’nin davası Aman için önemli bir fırsattır. Bu davayı istediği gibi sonuçlandırdığı takdirde, karısına, evin gerçek patronunun kim olduğunu gösterecektir.

Kanuna göre, kurulda ilk konuşma sırası, en düşük seviyedeki üyeden başlayacak ve büyüğe doğru ilerleyecektir. Dolayısıyla Aman, ilk sözü alarak herkesin kendi fikrini dinlemesini sağlayabilecektir. İyi bir konuşmanın diğer üyeleri de kendi tarafına çekeceğini bilmektedir. Aman, mahkeme kurulunun Ahaşveroş’un sözünden çıkmaya cesaret edemeyeceklerinin farkındadır. Bu sebeple konuya değişik bir yönden yaklaşır. Sözlerine, kralın kendisi ile ilgili konularda karar verememesi konusundaki kanunun yürürlükten kaldırılması gerektiğini söyleyerek başlar. Zira kralı ilgilendiren her konu, onun temsil ettiği tüm imparatorluğu da doğrudan ilgilendirmektedir. Bir örnek verir: Vaşti yapmış olduğu davranışla, sadece Ahaşveroş’u küçük düşürmekle kalmamış, aynı zamanda imparatorluktaki tüm kadınlara da bir örnek teşkil etmiştir. Aman’a göre bu, oldukça negatif bir örnektir. Zira imparatorluktaki bütün kadınlar bunu görünce kocalarına karşı ayaklanacaklar ve sonuçta Pers İmparatorluğu inanılmaz bir anarşiye sahne olacaktır.

Aman örneğinden sonra önerisine geçer. Bu davadan çıkacak sonucu kendi karısına karşı kullanma amacında olduğundan, bu önerisi sırasında kullanacağı kelimeler ve sunuş tarzı büyük önem taşımaktadır. Vaşti’nin, kralın emrini dinlemeyerek gelmemesinin, gelecekte de aynı yönde bir davranışta bulunabileceğini gösterdiğini belirtir. Bu da, kralın, kendisine, kraliçe olmaya layık, Vaşti’den daha da güzel bir eş bulmasının gerektiği anlamına gelmektedir. Böylece bütün imparatorluk, kralın artık kendisi ile ilgili kararları da verebilme yetkisini tanıyacaktır. Aman’a göre bunun iki yararlı tarafı vardır: Öncelikle bütün imparatorluk Ahaşveroş’tan ve sahip olduğu kudretten korkacaktır. Diğer yandan da ülkedeki bütün kadınlar kocalarına itaat edecekler, bu şekilde imparatorlukta denge sağlanacaktır.

Peki Vaşti’ye ne olacaktır? Aman Vaşti’nin öldürülmesi gerektiğini açıkça söylemek istemez. Bunun yerine, önerisini, bu kararı bizzat Ahaşveroş’un vereceği şekilde düzenler. Aman, Ahaşveroş’un aklına, Vaşti’nin bir kez kendisine itaat etmemesinin, bir daha kendisine ihtiyaç duyulmayacağı anlamına geldiği fikrini sokmak ister. Kraliçe öldürülmeli ve yerini alacak başka biri bulunmalıdır.

Normal şartlarda, mahkeme kurulunun böylesi bir öneriyi kabullenmesi söz konusu değildir. Zira bu, yargı yetkisinin kendilerinden alınarak tamamen krala bırakılması anlamına gelmektedir. Ancak Tanrı, bu planın hem Ahaşveroş hem de mahkeme kurulunun aklına yatmasını sağlar ve karar verilir. Vaşti artık şapka takamayacaktır.

Yalnız Kral
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 13, 2007, 10:05:17 ös
Vaşti’nin idamından sonra Ahaşveroş’un öfkesi diner. Güzel karısını hatırladıkça üzüntüsü gittikçe artmaktadır. Hizmetkarları, kralın bu ruh halini görünce kendisine bir fikir verirler. Buna göre, imparatorluktaki güzel kadınlar araştırılacaktır. İmparatorluğun her bölgesinde, bu genç kızları toplayıp Şuşan’a göndermekle görevli kişiler atanacaktır. Hepsi Şuşan’a geldiği zaman da kendilerine özel kozmetikler sağlanacak, kendilerini hazırlamaları için zaman tanınacak ve sonrasında da aralarından, kralın en çok hoşuna giden kız seçilerek yeni kraliçe olacaktır.

Ahaşveroş, herhangi bir tavsiyeye ihtiyaç duyduğu durumlarda, bilge ve güvenilir bakanlarına ya da danışmanlarına gitmesine karşın, Ahaşveroş kanunu, kendisi ile ilgili her kararı da kendisi vereceği yönünde değiştirdikten sonra, bu kişiler kendisine yaklaşma konusunda çekinmeye başlamışlardır. Zira Ahaşveroş’un ruh hali pek parlak değildir ve kendisini sinirlendirmenin, anında idamlarına yol açacağından korkmaktadırlar. Çünkü artık sığınacakları bir mahkeme kurulu da kendilerini kurtaramayacaktır.

Durum böyle olunca kralı düzenli olarak gören kişiler, buna mecbur olan, içki sorumlusu, garsonlar, yazıcılar, temizlikçiler ve özel isteklerini yerine getiren hizmetkarlardan ibarettir. Elbette bu kişiler, bakan ya da danışmanlarla aynı entellektüel düzeyde olmaktan çok uzaktırlar. Kralın, artık güzel bir eşe sahip olmamaktan dolayı üzüntülü olduğu sonucuna varırlar. Kafaları daha derin şeyleri düşünmeye müsait olmadığı için de, kendilerine göre en basit çareyi Ahaşveroş’a sunarlar: Bir güzellik yarışması! Ahaşveroş’un asıl danışmanlarından tavsiye istemesi durumunda, alacağı önerinin bundan farklı olacağı bir gerçektir. Bilge kişilerin vereceği tavsiyede, her ne kadar güzellik önemli bir faktör olsa da, öncelik, asalet ve biraz da zeka özelliklerine ait olacaktır. Ancak korku içindeki danışmanlar çevrede dolaşmamaktadırlar ve bu sebeple öneri basit hizmetkarlardan gelecektir. Ahaşveroş bu öneriyi yerinde bulur.

Bu kararın önemli bir sonucu vardır: Yeni kraliçenin seçiminde tek faktör güzellik olmasa, (birazdan tanışacağımız) Ester’in seçilme ihtimali hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır. Eğer kraliçelik için asalet gibi bir özellik ön şart olmuş olsa, Ester hiçbir şekilde Ahaşveroş tarafından seçilemeyecek, bu sebeple de Yahudilerin, sarayda, ihtiyaç duydukları zaman kendilerini kurtaracak kimsesi olmayacaktır. Ahaşveroş’un tavsiyeyi basit hizmetkarlardan alması ve bunu kabul etmesi, Ester için kraliçelik yolunu açtığından, başlı başına bir mucizedir.

Esas Oğlan - Esas Kız
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 13, 2007, 10:06:52 ös
Megila “güzellik yarışması”na geçmeden önce, bize Purim olaylarının baş kahramanlarını tanıtmaktadır: Mordehay ve Ester. Mordehay, Babil Kralı Nevukadnetsar tarafından Erets-Yisrael’den sürülenler arasındadır ve Şuşan’da yaşamaktadır. Burada, yetim kalmış kuzini Ester’i büyütme işini üstüne almıştır. Mordehay, Ester’in özel biri olduğunu fark etmiş, ona gerekli eğitimi vermiş ve Yahudi hayatına bağlı biri olması için gerekli ortamı sağlamıştır.

Ester de oldukça güzeldir ve bu sebeple, kralın sarayına alınarak yarışmaya katılma konusunda zorlanacağından korkar. Ester, kralın görevlendirdiği kişilerden, güzel bir kız tanıyıp bunu söylemeyen herkesin öldürüleceğine dair çıkan kararı duyana kadar saklanır. Ardından, Mordehay’ın evinde yaşayan güzel kızın haberleri görevlilere ulaşınca da, kendi isteği dışında saraya götürülür.

Şuşan’a getirilen tüm kadınlar, harem sorumlusu Egay’a teslim edilirler. Bu işlerde tecrübe sahibi olan Egay, yarışmanın galibinin Ester olacağını hemen anlar ve bu sebeple kendisine büyük saygıyla davranır. Ona özel cariyeler, kozmetik malzemeler ve yiyecekler vererek, haremin en güzel bölümüne yerleştirir. Yine de Mordehay, Ester konusunda oldukça endişelidir. Kendisine doğum yerini ve mensup olduğu milleti kimseye söylememesi konusunda kesin bir emir verir. Görevliler zaten Ester’in saraya isteksizce geldiğini bilmektedirler. Bunun yanında Ester’in Yahudi olduğu da öğrenildiği takdirde, Yahudilerin kralla evlenmeye tenezzül etmedikleri şeklinde bir dedikodu yayılabilecek, bu da imparatorluktaki Yahudiler için önemli sorunların ortaya çıkması anlamına gelecektir. Ester her ne kadar haremde en çok ilgiyi gören kişi olsa ve saraya isteği dışında getirilmiş olduğu etrafta konuşulmasa da, Mordehay’ın tavsiyesine uyar ve geçmişi hakkında kimseye tek söz söylemez.

Mordehay her gün Ester’e ne olduğunu kontrol etmektedir. Sadece kralın eline rızası dışında teslim edilmiş olmanın bile, Ester’in acı çekmesi için yeterli olduğunu bilmektedir. Bu derin üzüntüsü sebebiyle fiziksel olarak hastalanmasından endişe etmektedir. Ayrıca kulaklarını açarak etrafta Ester’le ilgili herhangi bir konunun geçip geçmediğini de dinlemektedir. Ester’in haremde geçirdiği sürede, oradaki diğer tüm kadınlar gibi, kendisine de özel kozmetik işlemler uygulanır. Bu şekilde her kadın, kralın karşısına çıkma zamanı geldiğinde, güzelliğinin doruğunda olacaktır. Ester tüm bunların avantajını kullanmaz. Ayrıca, geçirdiği bu zor zaman sebebiyle, normal güzelliğinden de kaybeder. Ancak göreceğimiz üzere, Ahaşveroş buna rağmen, bir mucize eseri, Ester’i çekici bulacaktır.

Miss Persia
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 13, 2007, 10:07:26 ös
Mordehay devamlı olarak saray kapısı civarında dolaştığı için, etrafta olan olaylar konusunda da bilgi sahibi olabilmektedir. Bir gün, kralın Bigtan ve Tereş adlı iki muhafızının Ahaşveroş’a bir suikast düzenleme planına şahit olur. Bu muhafızlar, az bilindiği için yanlarındaki Mordehay’ın anlamadığını düşündükleri bir dilde konuşmaktadırlar. Fakat en yüksek Yahudi kurulu olan Sanedrin’in bir üyesi olan Mordehay yetmiş dil bilmektedir ve muhafızların dili de bir istisna değildir. Vakit kaybetmeden Ester’e bir haber göndererek suikast planını ihbar eder. Ester de durumu Mordehay’ın adına krala iletir. Ahaşveroş bu iki muhafızı idam ettirir ve Mordehay’ın hizmeti de kralın hatıra defterine kaydedilir.

Yeni Bir Başbakan
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 13, 2007, 10:08:42 ös
Mordehay devamlı olarak saray kapısı civarında dolaştığı için, etrafta olan olaylar konusunda da bilgi sahibi olabilmektedir. Bir gün, kralın Bigtan ve Tereş adlı iki muhafızının Ahaşveroş’a bir suikast düzenleme planına şahit olur. Bu muhafızlar, az bilindiği için yanlarındaki Mordehay’ın anlamadığını düşündükleri bir dilde konuşmaktadırlar. Fakat en yüksek Yahudi kurulu olan Sanedrin’in bir üyesi olan Mordehay yetmiş dil bilmektedir ve muhafızların dili de bir istisna değildir. Vakit kaybetmeden Ester’e bir haber göndererek suikast planını ihbar eder. Ester de durumu Mordehay’ın adına krala iletir. Ahaşveroş bu iki muhafızı idam ettirir ve Mordehay’ın hizmeti de kralın hatıra defterine kaydedilir.

Yeni Bir Başbakan
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 14, 2007, 10:51:01 ös
Sayin shemuel. Ben muslumanim ve hz.ibrahimin direk soyundanim ve benimde babam urfali. Yani akrabayiz anlayacagin.
Bu yazıyı nasıl kaçırmışım akrabam canım akrabam
müslüman olman benim için sorun değil neden bunu  özellikle belirtmişsin insanlar inancını yaşayabilir.
ibrahimin direk soyundan nasıl olunuyor bunu pek anlamadım
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 14, 2007, 11:05:43 ös
Sayin shemuel. Ben muslumanim ve hz.ibrahimin direk soyundanim ve benimde babam urfali. Yani akrabayiz anlayacagin.
İbrahimin direk soyu
mezopotamyalı Abraham(İbrahim) oğlu isak(Yitsak) ve isakın oğlu,ibrahimin torunu Yakup (İsrael) vede onun çocukları ibraniler aynı zamanda  ibrahimin direk soyundan Şemuel Atilla
ben kısa yoldan  direk soy belirttim peki sen kimlerdensin?
tanışalım....
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: tamtam - Mart 17, 2007, 04:11:04 ös
sn. shemuel.

Hz.ibrahim'in asil kokeni urfadir. Hz.Ibrahim misira yaptigi yolculukta ailesinin buyuk bir kismi urfada kalmistir. Bizim ailemiz hz.ibrahimin urfada kalan ailesidir ve direk o soydanizdir. Sizin soyledikleriniz yolculuk sonrasi gelisen olaylardir. Bu bize babadan ogula kulaktan kulaga gecmis bir tarihi gercektir. Saygilarimla
Başlık: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: Hamlet - Mart 17, 2007, 04:18:12 ös
Ilginc ve dinlemesi guzel seyler bunlar.
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 19, 2007, 10:11:25 ös
[quote author=tamtam link=topic=566.msg1659#msg1659 date=1174140664

Hz.ibrahim'in asil kokeni urfadir. Hz.Ibrahim misira yaptigi yolculukta ailesinin buyuk bir kismi urfada kalmistir. Bizim ailemiz hz.ibrahimin urfada kalan ailesidir ve direk o soydanizdir. Sizin soyledikleriniz yolculuk sonrasi gelisen olaylardir. Bu bize babadan ogula kulaktan kulaga gecmis bir tarihi gercektir. Saygilarimla
[/quote]sayın tamtam
kulaktan kulağa geçen seyler tarihi gerçek olmaz .sadece söylenti yada anlatılan bir destan olur.
asırlar önce yaşamış bir insanın direk soyundan gelemeyiz.sen kimin direk soyundan geliyorsun babanın tabiki bende kendi babamın,benim  çocuğumda benim direk soyumdan gelecek ama benim üç asır sonraki züriyetim benim direk soyumdan gelemez çünkü araya birçok değişik soy girecek,ancak ben onların atası olurum.aynen şimdi Hz.İbrahimin sen ve benim ortak atası olğu gibi
Sizin aileniz ibrahimin urfada kalan ailesi ise siz onun kardeşinin soyundansınız,böylelikle Hz.İbrahim senin amcan oluyor bende senin kuzeninim.
Başlık: Ynt: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 19, 2007, 10:13:35 ös
Ilginc ve dinlemesi guzel seyler bunlar.
hemde çok ilginç akrabam yok diye üzülme belki bir gün seninde akraban çıkar
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 19, 2007, 10:14:27 ös
sn. shemuel.

Hz.ibrahim'in asil kokeni urfadir. Hz.Ibrahim misira yaptigi yolculukta ailesinin buyuk bir kismi urfada kalmistir. Bizim ailemiz hz.ibrahimin urfada kalan ailesidir ve direk o soydanizdir. Sizin soyledikleriniz yolculuk sonrasi gelisen olaylardir. Bu bize babadan ogula kulaktan kulaga gecmis bir tarihi gercektir. Saygilarimla
kulaktan kulağa geçen seyler tarihi gerçek olmaz .sadece söylenti yada anlatılan bir destan olur.
asırlar önce yaşamış bir insanın direk soyundan gelemeyiz.sen kimin direk soyundan geliyorsun babanın tabiki bende kendi babamın,benim  çocuğumda benim direk soyumdan gelecek ama benim üç asır sonraki züriyetim benim direk soyumdan gelemez çünkü araya birçok değişik soy girecek,ancak ben onların atası olurum.aynen şimdi Hz.İbrahimin sen ve benim ortak atası olğu gibi
Sizin aileniz ibrahimin urfada kalan ailesi ise siz onun kardeşinin soyundansınız,böylelikle Hz.İbrahim senin amcan oluyor bende senin kuzeninim.
Başlık: Ynt: Re: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: Hamlet - Mart 19, 2007, 10:43:40 ös
Ilginc ve dinlemesi guzel seyler bunlar.
hemde çok ilginç akrabam yok diye üzülme belki bir gün seninde akraban çıkar
Benden Mason akrama cikmaz. O kesin zaten. Ama yahudi falan eger kurcalarsam belki cikar.
Sanslisiniz, burda birbirinizi buldunuz.

Belki bende alaaddinle akrabayimdir :P
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: tamtam - Mart 20, 2007, 01:13:47 öö
Sevgili Semuel.

Urfa bolgesinde yasayan halk yerlesik bir halktir. Binlerce seneden beri aile,koy ve sulale jerarkisi icinde yasarlar. Herkeze kiz vermez ve herkezden'de kiz almazlar. O yuzden her sulale nereden geldigini cok iyi bilir. Bu olayi asirlar boyunca surgunde yasamis veya topraklarini savaslar araciligiyla genisletmis toplumlar icin anlasilmasi biraz zor sizi anliyorum.

Size soyle aciklamaya calisayim. Ornegin bir x adam gunun birinde ailesinin bircok uyesini geride birakarak amerikaya calismaya gidiyor ve o adamin cocuklari ve torunlari buyuk bir servete kavusuyorlar. Bu x adamin nesilleri icin geride kalan ailesinin onemi yoktur. Geldigi yer'de onemli degildir. Tek onemli olan x adamdir. Cunki onlar icin hersey bu x adamla baslamistir. Hz.Ibrahim bu x adam gibidir. Yahudiler hz.Ibrahimin ailesinden bahsederken nuhun ikinci oglu veya birinci torunu falan gibi bahsederler. Aslinda bu dogrudur. Cunki hz.Ibrahimin veya bizim ailemiz tufandan sonra agri dagindan harran ovasina inmislerdir. Fakat tevratta bundan fazla soz edilmez.

Bakin size acik bir ornek vereyim. Tevratta,incilde ve kuranda cennetten EDEN diye soz edilir. EDEN urfanin 40 kilometre uzaginda bir oasis'dir. Bu kurak topraklarin icinde adeta bir cennettir. Burayi taniyanlar iyibilir. Kutsal kitaplara cennet olarak gecmesinin sebebi hz.Ibrahimin EDEN'e duydugu nostalji'sindendir.

Hangi urfali balikli golun hikayesini bilmezki? Balikli gol hz.Ibrahimin zalim nemrud kirali tarafindan atese atildigi yerdir. Allahin emri ile atesler su olmus ve odunlarda balik olmustur. Aslinda hikaye uzun fakat ozeti bu.

Sunuda eklemek isterim Bu balikli golun hemen yaninda HERMETIK ISLAM OKULU vardir. bu okul ust duzey din ogreten kapali bir yapiya sahiptir. Aslinda bu okul islamiyet oncesi'nden beri vardir. Bu okul avrupali teosof'lari derinden etkilemistir. Ogretileri gizli ve ogrencileri ise titizlikle secilmistir. Iste benim rahmetli babam bu okuldan cikmadir o yuzden bircok seyden eminlikle soz etme hakkina sahip oldugumu saniyorum. Umarim sizi incitmemisimdir sevgili semuel. eger incitiysem ozur dilerim Saygilar ve sevgiler.
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 20, 2007, 09:23:03 ös
Sevgili Tamtam Atalarım urfalı  oraya başka bir yerden gelmemişler.
ben ise dünyalıyım zaten insanları dinlere ve ırklara ayırmak fikirlerime ters düşüyor.
Seni gerçekten sevdim saygı sınırlarını aşmıyorsun,Bu siteye yakışan insanlardan birisin.
Senin dediğin islam okulunu biliyorum ve balıklı gölüde ne zaman o balıkları görsem karnım acıkıyor.
Dışardan kız alıp vermemek bazı toplumlarda olmuştur ya dini sebepler yada ırksal sebeplerden dolayı
Bak sana bir örnek vereyim mesela bizim kivrelerimiz hep kürttür sebebi ise sadece kız alıp vermemek için, bilirsin kivre çocukları evlenemezler
 tamam kabul ediyorum sen Hz.İbrahimin yiğenisin.
Beni incitmedin sadece bilgilerini paylaşıyorsun
Sanada ssaygılar ve sevgiler.
Sevgili kuzenin Şemuel......
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: tamtam - Mart 21, 2007, 01:16:26 öö
Sevgili semuel. Tabiki tum insanlar kardestir size katiliyorum. Asil sorun cikar sorunudur. Size soyle anlatmaya calisayim. Ornegin hazretti isa cok sefil bir hayat yasamis ve acilar icinde hayatini kaybetmistir. Fakat hiristiyan kilisesi hz. isanin aci ve sefaletinden yararlanip kendisine buyuk bir servet kazandirmistir. Bu bir inanc ve vicdan ticaretidir. Bu sadece hiristiyanlikda degil yahudilik ve islamda'da boyledir osmanli imparatorlugu bunun diger bir ornegidir.

Allahin gonderdigi hicbir peygamberimizin bunda sucu yoktur. Gercek suclu insan oglunun ta kendisidir. Allah adina binlerce seneden beri savaslar yapilir. Insanlar oldurulur(bunlarin icine cocuklar'da dahil)ve gunumuzde halen bu boyledir. Yuce allahimizin peygamberleri araciligiyla bize gonderdigi o guzel baris ve kardeslik sozleri bu tacirler tarafindan gizlenmistir ve halende gizlenilmektedir.

Iste masonlarin neden gizlendiklerini simdi daha iyi anlayabilirsin. Cunki masonlugun ilkeleri(kardeslik,sevgi,ozgurluk,baris vs..)bu din tacirlerininve toteliter guruplarinin hosuna gitmeyen ilkelerdir.

Ben sahsen Turkiyenin AB'ye girmesinden yanayim. Eger bu gerceklesirse insanlik adina cok buyuk bir adim atmis olunacagindan eminim. Bu olay din tacirlerine vurulabilecek en buyuk darbe olacaktir. Dort gozle bekliyorum.sevgi ve saygilar
Başlık: Ynt: Samaritler yani Suşanlar hakkında bilginiz varmı?
Gönderen: shemuel - Mart 21, 2007, 04:50:04 ös
AB konusunda haklısın
dediğin gibi aslında din savaşı yoktur tamamen çıkar savaşı vardır