Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: UYKUSUZ  (Okunma sayısı 3358 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 29, 2007, 03:52:49 ös





Penguenden ayrılan grup yeni dergilerini çıkarmaya başladılar. Karikatür dergisi sevenlere ek masraf çıktı.  ;)
ars longa, vita brevis...


Eylül 29, 2007, 03:54:58 ös
Yanıtla #1


Uykusuz Penguen Yavruları

Bir ay önce duyduk ki, mizah dergisi Penguen'in altı üyesi; Umut Sarıkaya, Ersin Karabulut, Yiğit Özgür, Memo Tembelçizer, Okay Gencer ve Uğur Gürsoy dergiyle yollarını ayırdı. Amaçları yeni bir dergi çıkarmaktı. Aslında mizah dergilerindeki ilk bölünme değildi bu. Gırgır'dan ayrılanlar Leman'ı, Leman'dan ayrılanlar ise Penguen'i kurmuştu. Şimdi kendi kanatlarıyla uçma sırası Penguen'in gençlerine gelmişti.

Altı mizahçı harıl harıl çalıştı, ekibe Deniz Ensari, Barış Uygur, Vedat Özdemiroğlu, Yılmaz Aslantürk, Yavuz Öztürk, Fırat Budacı, Ender Yıldızhan ile Avrupa Yakası'nın Burhan Altıntop'u Engin Günaydın katıldı ve Uykusuz doğdu. İlk sayısı bugün piyasaya çıkacak olan dergi, çarşamba günleri yayımlanacak. Derginin fiyatı 1,50 YTL.

Ekiple Asmalımescit'teki ofislerinde buluştuk. Uykusuz'un adresi gayet manidar: Refik Meyhanesi'nin üst katı. Pencereden rakı ve meze kokuları geliyor, aşağıdaki masalarda muhabbet çoktan başlamış. Ama Uykusuz ekibi karikatürcüler için söylenen "Pek konuşkan değillerdir" yargısını boşa çıkarmıyor. Her şeyi çizerek anlatmaya alışmış bir ekiple söyleşi pek de iyi bir fikir değil mi ne?

İlk sorum belli: Derginin adı neden Uykusuz oldu?
Yiğit Özgür: Bu işi uykusuz yaptığımız için.
Ersin Karabulut: Penguen'de farklı katlara yayılmıştı dergi ama biz tek odada beraber sabahlayalım istiyorduk. Benim ortaokul yıllarından beri Pişmiş Kelle, Leman okuyup "Orada olsam" dediğim gibi, hep birlikte uykusuz kalıp gecelerce çalışmak istedik.

"Geceleri karikatür çizmek Gırgır'dan kalan bir alışkanlık"
Niye geceleri yapılır mizah dergisi?
Yılmaz Aslantürk: Gırgır'dan kalan bir alışkanlık. Gırgır, Günaydın basıldıktan sonra matbaaya gittiği için gece yapılırdı. En son sarı boya kaldığı için de sarıydı Gırgır.
Oky: Ama artık öyle bir alışılmış ki ancak sabaha karşı çalışabiliyoruz.
Yılmaz A.: Ben hariç! Ben artık kaldıramıyorum sabahlamayı. Evden yolluyorum.

Neden ayrıldınız Penguen'den?
Yiğit Ö.: Kendimizle ilgili bir monotonluk hissediyorduk. Bir değişiklik, yenilik yapmak istedik. İnsan ayrılıkların arkasında net bir sebep arıyor, hani şöyle kavga oldu, şunu yapmak istedim izin vermediler gibi. Ama öyle bir sebep yok maalesef.
Memo Tembelçizer: Dergi yapmak için ayrıldık. Karikatürist olmakla dergi sahibi olmak farklı şeyler... Bunu deneyelim dedik.
Oky: Kendi evine çıkmak gibi düşünün. Öbür evde de her şey var ama biz burada kendi ayaklarımız üzerinde durmak istiyoruz.

Penguencilerle aranız nasıl şimdi?
Yiğit Ö.: İyi ayrıldık. Bize yolunuz açık olsun dediler. En azından yüzümüze. Öpüştük. Ama yanaktan...

Peki değişiklikler neler? Uykusuz'un Penguen'den farkı ne olacak?
Yiğit Ö.: O düsturla da yola çıkmadık. Ne siyasi ne de diğer bölümlerle ilgili yepyeni bir soluk getirmek gibi bir iddiamız yok. Sadece çok komik, eğlenceli bir dergi olmasını istiyoruz. Ama illa ki insanların kafasında yeni bir kapı açsın istiyoruz. Ben dergi okurken herhangi bir yerinde yeni bir şeyle karşılaşırsam helal ediyorum paramı. Bir de çizgi yoğunluğu olsun istiyoruz. Güncel karikatürlerde, kapakta çizgi özeni olsun istiyoruz; çünkü o önemli bir hüner ve espriyle iyi bir şekilde birleşmesi gerekiyor.
Ersin K.: Hayat çok hızlandığı için insanların çizgiye ayıracak zamanları kalmadı. Biz Uykusuz'da daha baktıracak bir tasarım olsun istiyoruz. Mizanpaj açısından yenilik getireceğiz.

"Belli bir kitle iki dergiyi birden almaya devam eder"
Köşelerinizde yenilikler var mı?
Yiğit Ö.: Benim karikatür köşem devam ediyor. Bir de yeni bir şey denedim. Ama ne?... Öykü gibi de, değil gibi de... Pek öyle anlatılacak gibi değil.
Oky: Daha önce Lemanyak'ta çizdiğim Şebo'ya başladım tekrar.

Engin Günaydın nasıl katıldı aranıza?
Yiğit Ö.: Bu derginin hazırlandığını biliyordu, yazmak istedi. Hatta başka arkadaşlarım da yazmak istiyor dedi, onlar yok oldular, iş ona kaldı.

Artık rakipsiniz eski derginizle... Ne kadar tiraj bekliyorsunuz?
Yiğit Ö.: Öyle bir fizibilite çalışması olmadı. Kaç tiraj alırız falan gibi tahminlerimiz var ama çok bilinçsizce... Belli bir kitle iki dergiyi birden almaya devam eder herhalde.
Memo T.: Asıl amaç mevcut okuru paylaşmak değil de, yeni okurlar edinmek.
Yılmaz A.: Bizim şu avantajımız var: Yeni dergi çıkınca diğerleri doğrudan eski oluyor. Penguen eski dergi oldu birden. Mizah okuru genç olduğu için yeniyi tercih ediyor.

"Sermayenin yarısını kiralık yer ararken kafelerde yedik"

Dergi için finansmanı nasıl sağladınız? Desteğiniz var mı?
Ersin K.: Hayır. Hatta bize teklif de geldi. Ama adam sana finansmanı sağladığında şunu çizme bunu çiz deme hakkına sahip oluyor. Bu hakkı vermek istemeyiz.
Yiğit Ö.: Biz bizeyiz. Altı kişi başladık, masrafları aramızda bölüştük. İlan da almıyor dergi, sadece okurun verdiği 1,50 YTL'lerle yaşıyor. Ona yaşamak denirse... (Gülüyor) Asmalımescit'te hayat çok pahalı, biliyor musun?

Satmazsa ne olur?
Yiğit Ö.: Eve gideriz o zaman.

Özellikle mi Asmalımecit'i seçtiniz?
Ersin K.: Evet, zaten burada kafelere gelip "Ah şurası dergimiz olsa, ah şurda çalışsak" deyip duruyorduk.
Yiğit Ö.: "Ah şurası kiralıkmış" oldu sonra. Sermayenin yarısını kiralık yer ararken kafelerde yedik zaten.
Ersin K.: Bütün paraları soya soslu tavuklara harcadık.

Geçindiren bir iş mi mizah dergisi çıkarmak?
Yiğit Ö.: Geçinmekten ne anladığınıza bağlı.
Uğur Gürsoy: Masanın üstünde simit susamları görmüşsündür.

Yayın kurulu Memo'dan oluşuyor

Ben işleyişi de merak ediyorum dergide. Kim karar veriyor sayfalara?
Yiğit Ö.: Derginin bütün işleriyle ilgili karar veren bir yayın kurulu var.

Kimler onlar?
Yiğit Ö.: İşte Memo... (Düşünüyor) Memo...
Memo T.: Ben kurulum!

İdari işleri kim yapıyor peki?
Mamo T.: Maalesef ondan da biz sorumluyuz! Aslında yıllardır biz anlamayız deyip kaçtığımız şeylerdi bunlar. Ama sonuçta yapmak gerekti. Etraftan da beceremezsiniz diyorlardı, şu an görüyoruz ki pek anlaşılmayacak bir şey de değilmiş.
Ersin K.: Her işi beraber yapıyoruz. Sandalye almaya bile hep birlikte gittik.
Memo T.: Mesela elektrikçiye gittik altı kişi, bir kısmımız sığmadık dükkana.
Oky: Bu daireyi beraber aradık. Bizi görünce "Aa gene geliyorlar" diyorlardı.
Yiğit Ö.: Bir de gidip böyle masayı, sandalyeyi filan seçince daha bir kendine ait hissediyorsun. Gerçi ben yoktum alırken ama!

Milliyet Pazar
2/9/2007, Miraç Zeynep Özkartal

ars longa, vita brevis...