Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MASONLUKTA GÖREVLİLERİN SEÇİMİ -2  (Okunma sayısı 4941 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 16, 2010, 09:08:35 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Benzer yanları çok olmakla birlikte, Masonlukta iki ayrı seçimden söz edilebilir. Bunlardan biri locada, diğeri büyük locada yani genel kurulda yapılır. (Daha önce bir ana büyük locaya bağlı olarak çalışan ikincil örgütlerden söz etmiştim. Onların seçimlerini de büyük loca seçimleriyle bir tutabiliriz; sadece oy verecekler farklıdır.

Seçimler, mason kuruşlarının, temel yapılanmaları bakımından “demokratik” olduklarının bir göstergesidir.

Seçim yöntemleri ve kapsamları, bir büyük locadan diğerine yer yer farklılıklar gösterebilir. Bazı büyük localarda, localarda olsun, genel kurulda olsun, her görevli, mutlaka tek tek ve ayrı ayrı seçilir. Bazılarında ise, diğerlerine oranla “daha önemli” olarak niteleyebileceğimiz görevliler seçilir; sonrakiler ise, seçilmiş bir yetkili tarafından “atama” (tayin) yöntemiyle belirlenir.

Bazı büyük localarda sadece en baştaki görevli yani localarda üstad-ı muhterem ve büyük locada büyük üstat, onların yanı sıra diğer seçilecek görevlilerin tümü sadece birer “görevli” niteliğiyle seçilir. Sonra da üstad-ı muhterem ya da büyük üstat, seçilmiş olan görevlilerin her birinin görevini kendisi saptar.

Görevlilerin belirlenmesinde atama yönteminin uygulanışı, örgütün demokratik olmadığı anlamına gelmez. Demokrasiyi en gelişmiş düzeyde uygulayan ülkelerde bile, birçok yetkilinin seçimle göreve gelmediği, ancak seçilerek göreve getirilmiş olan bir yetkili tarafından o göreve atandığı unutulmamalıdır.

Bir ülkenin geçerli rejimi bir “gerçek demokrasi” ise, o ülkede mutlaka politik partiler, bunlardan her birinin de kendine özgü bir politik görüşü vardır. (Burada sosyal nitelikli ve ekonomik görüşleri de o politik görüş kapsamında eritiyorum.) Seçimlerde kişilerin bireysel nitelikleri önemlidir ama bundan çok partilerin politik görüşü, ülkenin yönetimiyle bağlantılı yaklaşımları öncelik taşır. (Elbette bu işin içine daha birçok etken girer ama bunun en azından kuramsal düzeyde böyle olduğunu benimseyebiliriz.)

Politik partilerin öncelikli olduğu bir ülkede seçmenler, pek ender olarak belli bir aday için oy kullanma olanağına sahiptir. Genellikle oylarını o adayın partisi için kullanırlar. (Bazı ülkelerde devlet başkanı seçmenlerce ayrıca seçiliyor. Bazı demokratik yapılanmalı ülkelerde ise devlet başkanı yok çünkü ülke bir “cumhuriyet” değil; kral hâlâ varlığını sürdürüyor; demokrasi ondan sonrasında geçerli.) Belli bir seçim bölgesinde partiler oyları toplar. Ya en çok oy alan tümünü kazanır ya da yürürlükteki yasa uyarınca aldıkları oy sayısına göre partiler arasında bir paylaştırma yapılır. Bu yöntemlerin demokratik olmadığı söylenemez. Ne var ki, politikanın partiler üzerine kurulu olduğu bir ülkede, bir seçim bölgesinde hiçbir partiye bağlı olmayan bir “bağımsız aday”ın seçilebilme şansı genellikle pek azdır. Seçilebilirse, o kişinin o seçim bölgesinde politik partilerden de daha güçlü, daha güvenilir ya da daha sevilen ve sayılan bir kişi olduğu anlaşılır.

Politik partilerin olmadığı ya da tek bir partinin sürekli ve kesin bir egemenlik kurmuş olduğu bir ülkede, ancak “totaliter” nitelikli ya da “dikta” üzerine kurulu bir rejimin varlığından söz edilebilir. Bu tür ülkelerde seçim aslında bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Ülkeyi yönetecek olanlar zaten önceden belirlenmiş belli bir grubun içinden çıkacaktır.

Partilerin değil de doğrudan kişilerin seçildiği bir ülkede ise, oluşturulacak mecliste seçilmiş olanların her biri ayrı bir telden çalar. Bunun sonucunda ülkede tutarlı bir politika oluşturulamaz. Gereğinden çok sayıda politik partinin bulunduğu ve oyların hiçbir limit ya da sınırlama olmaksızın partiler arasında dağıldığı bir ülkenin durumu da bundan pek farklı değildir.

Şimdi burada kendimi aslında hiç de bilmediğim “politika” konusuyla bağlantılı olmak üzere yargılarda bulunur gibi duyumsadım. Aslında niyetim bundan sonrasını yazmak; lâfı uzattım biraz.

Bir mason kuruluşunda ise ne “politika” ne “parti” ne de yönetim şekli için karşıt görüşler vardır. Bu yüzden, Masonlukta görevlileri belirlemek için yapılan seçimler ile ülkelerdeki yerel ya da ulusal seçimleri karşılaştırmak yanılgılı olur.

Masonluğun amaç ve ilkeleri bellidir. Gerçi Masonluğun ilkeleri bakımından mason kuruluşları arasında dünya çapında bir uyuşmazlık vardır ama her mason kuruluşunun benimsemiş olduğu genel ilkeler belirlidir. Yönetimine ilişkin kurallar da tüzüklerinde belirtilmiştir. Localarda uygulanan çalışma yöntemleri ve ritüeller ile bunların kapsamında yer alan öğretim de bellidir. Bir mason kuruluşunda göreve seçilen kardeşler, kendi görüş ve eğilimlerine uymadığı için bunları değiştiremez. Ancak bunlara bağlı olarak kendilerine göre birtakım öncelikler ya da hedefler saptayabilir ve görevde bulundukları sürece çalışmalarını saptadıkları bu öncelik ya da hedeflerin üzerine kurarak yürütebilir. Bir diğer deyişle, masonlar arasında görevlerini yerine getirmeleri bakımından “tutum farklılığı” görülebilir. Görevliler, ilkeleri ve kuralları kendi kafalarından değiştiremez; sadece tüm diğer masonlar gibi ancak yönetim görevini üstlendikleri için daha yakından ilgilenerek, değiştirilmesini istedikleri konularla bağlantılı olmak üzere öneriler hazırlayabilirler.

Bu nedenle de Masonlukta ister loca ister büyük loca boyutunda olsun, göreve ekipler değil, masonlar seçilir. Ancak bu seçim öncesinde hiçbir ekip çalışması yapılmaması anlamına da gelmez. Tersine, önceden bir ekip çalışması yapılmaz ise, bu kez seçimden sonra görevliler arasında farklı eğilimler baş gösterebilir ve yönetim sıkıntısı çekilebilir. Atama yönteminin yeğlenişi, başa geçecek olan masona, kendisine göre en verimli ve en uyumlu olarak çalışabileceği masonları belirleme fırsatını verebilmek içindir. Masonların belli bir göreve değil de sadece bir “görevli” olarak seçilmesi yöntemi ise, yine başa geçecek olan masona bu konudan kendince en yararlı iş ve görev bölümü dağılımını yapabilmesi için fırsat yaratmak amacını taşır.

Bu konuda daha ileri bir aşamaya geçmeden önce bir noktaya daha değinmek isterim. Büyük localarda genellikle “Büyük Üstat Yardımcısı” denilen bir görevli vardır. Kimileri böyle diyor ama kimileri onu Türk Masonluğu’nda eskiden kullanılan bir terimle “Büyük Üstat Kaymakamı” hatta kısaca “Kaymakam” olarak anıyor. Bu, büyük localarda çok önemli bir görevlidir. Doğrudan “Büyük Üstat Vekili” gibidir; büyük üstat adına hareket eden kişidir. Bu nedenle bazı büyük localarda büyük üstat ve diğer büyük görevliler (büyük loca görevlileri) şu ya da bu yöntemle seçilir ama işte bu görevlinin belirlenmesi kesinlikle seçilen büyük üstadın inisiyatifine bırakılır.






Bu konuda meğer ne kadar da çok yazılabilecek şey varmış!... Elimden geldiğince kısa bile kestim; buna karşın hayli uzun sürdü. Bu konu üzerindeki izleyen yazımda locaların kendi içlerindeki seçimlere değinmek niyetindeyim.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
13 Yanıt
12741 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 22, 2009, 10:51:30 öö
Gönderen: ceycet
4 Yanıt
12006 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 20, 2015, 07:57:51 ös
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
18269 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 04, 2011, 07:59:36 ös
Gönderen: Isis
2 Yanıt
11856 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2012, 09:22:40 öö
Gönderen: ADAM
15 Yanıt
21956 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2009, 05:53:12 ös
Gönderen: lucifer
6 Yanıt
7085 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 26, 2015, 08:29:31 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
6031 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 11:21:17 öö
Gönderen: alcyone
2 Yanıt
4563 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2010, 11:46:03 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4795 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2010, 06:01:34 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
6075 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 17, 2010, 01:32:36 ös
Gönderen: ADAM