Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Eli Amir /Yasmin  (Okunma sayısı 4034 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 09, 2009, 02:41:16 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

"Elmaya safça dokunulmaz "
 
Eli Amir 'Yasmin'de, birbiriyle savaşan iki kültürün arasında filizlenmeye çalışan bir aşkın öyküsünü anlatıyor. 'İki kültür' mü? İsrail ve Filistin...








AYSEL SAĞIR (Arşivi)

Gizemli ve tedirgin çağrışımlarını ezeli İsrail-Filistin çatışmasından alan Kudüs, Sina Çölü, Gazze, Golan tepeleri, Bağdat ve Ürdün gibi yerler önce kime aitti? 'Toprakları işgal edilmiş' Araplara mı, 'Araplar buralarda yokken biz vardık' diyen Yahudilere mi? Aynı sorunu bir tarihçi ele aldığında okuyucu işin içinden çıkamasa da, ortalama bir sonuca varacaktır. Savaş ve çatışmaların nedenleri kuru formüllerle sıralandığında insan yaşamı ve duyguları bir o kadar unutulacaktır. Çünkü, "savaşta öldürülür ve ölünür, hem yaşayanlar, hem de ölüler için ağlamak gerekir".

Tipik Doğu tespitleri

Yazar Eli Amir, Yasmin'de Arap ve Yahudiler arasındaki işte bu gerilimi anlatır. İkinci Dünya Savaşı sonrası 'vaat edilmiş topraklar'a dönen Yahudiler, Araplar tarafından, doğal olarak, 'hoşgeldiniz'le karşılaşmazlar. Bu durum, iki kesim arasında sayısız çatışmaya, drama, kayıplara sahne olurken, yaşananları Yasmin, babası Abu George ve Nuri Elias Naseh aracılığıyla izleriz. Bölgedeki varlıklarını 'iki bin yıllık hesaplaşma' mantığı üzerine kuran Yahudiler, Araplarla ilişkilerini çatışmasız halletmek isterler. Yahudilerin gelişiyle yerleşik yaşamları sarsılan Araplar ise tepkilidir. Bir Yahudi olan Nuri Elias, Arap dili ve edebiyatı eğitimi aldığından, Araplarla, Yahudi yönetimi arasında köprü görevini üstlenecektir. Tam da burada, Araplar arasında dostluk gezintileri yapan Elias'la, Arap gazeteci Abu George'un yolları kesişir. Giderek gelişen bu dostluğa, eğitim gördüğü Paris'ten ailesini ziyaret amacıyla dönen Abu George'un kızı Yasmin'de eklenecektir. Sonradan gelişen olayları ise, Yasmin ve Nuri'nin peşine takılarak fotoğraf karelerini tek tek izlercesine takip eder okuyucu. Her iki kesimin -daha çok Arapların- günlük yaşamlarını betimleyen görüntüler eşliğinde Arap mahallelerine, pazarlarına giderken, alttan alta Yasmin ve Nuri'nin yakınlaşmalarını hissederiz.

Yasmin'de, Arap ve Yahudi toplumunun karmaşık tarihinden kaynaklanan toplumsal durum bir atmosfer oluştururken, günlük dertleriyle uğraşan sıradan insanlar ve ilişkiler gerçeği ön plana çıkar. Ama tipik Doğu tespitleri daha ağır basar. Modernizme geç kalmış Doğu imajı, çok belirgin olmasa da satır aralarında okunur. Romandaki olaylar aracılığıyla insani gelişmişliği Yahudilerden yana kullandığını hissettiren yazar, iki toplumu kahramanları aracılığıyla anlatırken bir denge sağlıyor mudur gerçekten? Araplar yenilmiştir. Yazar, Arap yenilgisinin altında yatan nedenleri işaret ederken Abu George'un ağzından Arap ve Müslümanlarla ilgili Batının sıkça dile getirdiği tespit ve yargıları yineler gibidir:      "İsrail gelişiyordu ve Arap dünyası sendeleyip duruyordu. Neden? Yahudilerin başarısının sırrını çıkarmaya çalışıyordu. Kişiye saygı gösteren, onu ezmeyen, ondan verebileceği en iyiyi almasını bilen demokrasi miydi sırları? Tüm Arap dünyasında olduğu gibi bizde de bireye yer ya da umut yok, her şey sülale, güruh ve acılı tarihte kayboluyor."
Mossad'da çalışan Nuri Elias'ın ağabeyi Kobi'nin görevli gittiği Bağdat'la ilgili izlenimlerinde, söz konusu tespitlerin daha da güçlendiğini görürüz; "Ne ideoloji, ne Allah, sadece sana söylediklerim. Para ve kadın." Kobi'nin çocukluk anılarında da Araplar vardır...

Gerek Yasmin'in, gerek Nuri'nin iç konuşmaları Arap ve Yahudi toplumunu sembolize eder. Her iki tarafın ortak acıları, beklentileri, yitikleri ve özlemleri vardır. Yasmin-Nuri ilişkisinde Yahudi ve Arap sorunu bir gerçeklik olarak yer alırken, bu ilişki söz konusu gerçekliğin önüne geçmez. Aksine, uzayan ve artık giderek anlamını yitiren çatışma ve savaşın izdüşümünde yer alır. Sonuçta tıpkı içinde yaşadıkları topluma benzer aşkları da, zaman zaman iyimser, ama sonuçsuzdur. Aşkın, sınır, milliyet, din tanımaması artık bilinen bir gerçek. Bilinmeyense; sınırlara, yasaklara neden olan sorunsallaşmış yaşamların, aşk söz konusu olduğunda, yeşeren aşkı nasıl kuruttuğu.

Kitaptan bir bolum:

"İstesem de kendimden kaçamam. Senin için ben Yasmin'im, ama bunun dışında Yahudilerin ülkesinde bir Arabım. Sayılı mutlu günlerimizde seninle geçirdiğim her anı sevdim ve ilk defa sizin
"El Sumod"unuzu hissettim, bu toprağa duyduğunuz sevgiyi, onu suladığınız kan ve teri. Sizin ve bizim hikâyemiz, bir cümleyle özetlenemeyecek kadar karmaşık, burada kimse vazgeçmeyecek ve kimse kurtulmayacak. Sevgilim, beni anla, benim de gidecek yerim yok. Yanımda ne götürüyorum? Sizi! Kültürel yapınızı ve efsanelerinizi Tanah'tan ve dualarınızdan oluşturdunuz. Onları Çingene'nin kemanını her yere götürdüğü gibi her gittiğiniz yere taşıdınız. Tanah sizin taşınabilir anayurdunuz ve dua kitaplarınız da sırtta taşınan mabede dönüştü. Dâhice. Şimdi rollerimiz değişti. Dolu olan sepetiniz hayallerinizin gerçekleşmesiyle boşaldı. Her şey tersine döndü, şimdi biz haklıyız! Siz Golyat'sınız, biz Davud, siz firavunsunuz, biz esirler. Şimdi de biz hayalimizi, belki de iki bin sene, toprağımızı ve şerefimizi geri alana kadar taşıyacağız. Nasıl cesaret ettiniz? Senin Sonya'nın dediği gibi çaresizliğin verdiği bir kuvvet miydi? Öyleyse, şimdi de bizim başka çaremiz yok. 
"



YASMİN
Eli Amir, Çeviren: Nita Kurrant, GOA Yayınları, 2006, 397 sayfa, 17 YTL.


radikal kitap
« Son Düzenleme: Ocak 09, 2009, 02:50:08 öö Gönderen: Kirlangic »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Yasmin Levy

Başlatan Isis « 1 2 » Muzik

11 Yanıt
7722 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 30, 2008, 03:25:38 ös
Gönderen: Isis