Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonlukta “değişmez” olduğu ileri sürülenler  (Okunma sayısı 9886 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 07, 2014, 05:22:45 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Değişmezlik nedir?

Mason Sözlüğü’deki tanımı bizim için geçerli ve yeterli: “Bir yasanın, bir kuralın ya da geleneksel bir uygulamanın, olduğu gibi korunması gerektiğini, bunun hiçbir zaman ve hiçbir koşul altında kaldırılamayacağını, yerine bir başkasının getirilemeyeceğini öngören ilke.”

Bunu başka türlü tanımlayan olabilir.

Masonlukta böyle bir ilkenin geçerliliğini savunan kuruluşlar olduğu gibi, bunun olamayacağını ileri süren kuruluşlar da vardır.

İşin garip yanı ne biliyor musunuz?... Öncekiler yani değişmezlikten yana olanlar, değişimden yana olanları hemen Masonluğun dışına itiverir.

Eğer onlara bakılacak ve onların dediği kabul edilecek olursa, Masonluğun köhne, çağın gerisinde kalmış bir kurum olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü günümüzde hiçbir kural, hiçbir yöntem, hiçbir gelenek değişmez ve değiştirilemez değildir.

Bu değişmezlik ve değiştirilemezliğin savunması, hiç kimsenin de bunları değiştirme yetkisi ve gücünün olmadığından ileri gelir.

İşte  zaman da birisi çıkıp “Ben yaptım oldu!” diyecektir. Bunun çaresi yok.

Değil insanların koyduğu kural ve ilkeler, doğanın yasaları bile değişiyor.

Değişme yoksa, gelişme yok, gelişme yoksa evrim yok demektir. Bu da elbette değişmezlikten, gerilikten, ilkellikten kendilerine bir çıkar sağlayanların işine gelir. Acaba kimi mason kuruluşları bu gibilerin maşası mı oluyor bilmeden?... Ya da bilerek ve isteyerek?

Nedir bu değişmez ve değiştirilemez olduğu ileri sürülen şeyler?

Belli değil. Açıkça ortaya konmuyor ama kimileri bunların Operatif Masonluk denilen o eski ve alaylı tarz bina inşaatçılığı mesleği ve zanaatı döneminden kalma olduğunu ileri sürüyor. Kimileri “Eski Yükümlülükler” diyor. Kimileri “Landmarklar” terimini kullanıyor.

İyi de… O dönemden kalma ilke, yöntem ve kuralların çoğunu biliyoruz. Bunlar değiştirilmiş; onu da görüyoruz. Üstelik bunları değiştirmiş olanlar da o değişmezlik ve değiştirilemezlikten yana olanlar.

Burada bir dehşetli paradoks var.

Bir zamanlar bu Forumda Landmarklar konusunu ele almış ve iyice didiklemiştik. O konuyu sonuna kadar sürdürmemiştik birtakım nedenlerden ötürü; hani şiş ve kebap yanmasın diye…

Ansiklopedik Mason Sözlüğü şöyle demiş: “Bu konuda mason kuruluşları arasında Spekülatif Masonluğun örgütlenmesiyle birlikte doğmuş olan, sonra da bir türlü giderilememiş uyuşmazlıklar, Masonluğun dünya çapındaki bölünmüşlük olgusunun nedenlerinden biridir.”

Ne yazık ki öyle!
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 07, 2014, 05:29:53 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Değişime direnmenin anlamsız olduğunu kabul ediyorum...

Ancak değişimin sınırlarını da merak ediyorum...Bu konuda aklıma bazı sorular geliyor...

1-Değişime direnmeyip ama doğal seyrine mi bırakmalı?

2-Değişimin gerekliliğine inanıp bunu planlı ve programlı hale mi getirmeli?

3- Değişimin sınırları çizilmeli mi? Kim için nereye kadar değişim?


Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Eylül 07, 2014, 08:29:32 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

Doğa bile değişim içindeyken, fikirlerin ve kuralların değişmemesi gerçekten kötü bir paradoks. Unutulmamalı ki bir şey bütünken değerli, böliünüp küçüldükçe değişimin etkisi artarak ve kontrolsüzce gelişir, bu sefer asıl olanda önemsizleşir.
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Eylül 08, 2014, 06:51:41 ös
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın asimov'un sorularına benim gecikmiş yanıtım şöyle:

1- Değişime direnmek pek anlamsız kaçar. Diyalektiğin kaçınılmaz yasasını anımsayalım. Evrim olmazsa, devrim olur. Ancak işi kendi seyrine bırakmak da ne denli doğru olur ki!

2- Değişimin olacağını ve bunun gerekliliğini benimseyerek, planlı ve programlı bir hale getirmek elbette en iyisi ama yarının neler getireceğini bugünden bilmek olanaklı değil. (Buradaki yarın: Onlarca yıl)

3- Değişimin sınırlarını çizmeye kalkışmak, ancak değişimi belli noktalarda kabul ederek belli noktalarda kabul etmemek demektir. Belki o an için hiç olmazsa bu olsun gibi bir düşünce uygun bulunabilir ama bilmek gerek ki şimdi kabul edilmeyenlere de sıra gelecektir. Bunu kim çizer denince de, Masonlukta evrensel ve tek bir otorite olmadığına göre her otoriter organ bu çizmeyi kendisi yapar. Öyle olmalıdır. İngiltere Birleşik Büyük Locası gibi ille de ben diyerek engellemeler söz konusu olmasa, uluslararası ortamda eş ve eşit büyük localar olsa, konfederatif nitelikli ortak tudtum ve davranışlar üzerine kararlar alınabilir belki. Yeter ki masonlar kendi ilkelerine uygun davransın, özellikle birbirlerini toleransla karşılasın.

İşin en keyifsiz yönü, bugün için şu ya da bu nedenle değişime karşı çıkanların yarın kendilerini topyekün değiştirmek zorunda kalacakları; onu başaramazlarsa varlıklarının kaçınılmaz sona ulaşacağıdır. 

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 09, 2014, 09:43:29 öö
Yanıtla #4
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 261

Bu konuya benim de küçük bir katkım olsun istedim,okuduğum kitaptan küçük bir alıntı yapmak istedim;

Yanlızca alt türler kendilerini unutur ve yeni bir şey haline gelirler.Kelebek bir zamanlar tırtıl olduğunu unutur,derin ruhlar asla kendilerini unutmazlar ve olduklarından başka bir şey haline asla gelmezler.

Saygılarımla...
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.
(Socrates)


Eylül 10, 2014, 01:58:38 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay

 Sayın asimov ve Sayın ADAM'a teşekkür etmek isterim. Sayın asimov'a benim de düşündüğüm soruları genişleterek sorduğu , Sayın ADAM'a da bu sorulara çok açıklayıcı cevaplar verdiği için. Aslında bunlara cevap mı demeli bilemedim... Ufuk açan bir bakış açısı.

Buraya kadar çok güzel...

Sonra Sayın symbol'ün bir katkısı geldi... Kendimce Sayın symbol'ün konuya katkı olarak yazmış olduklarını doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Doğru bulmayışım hem usülden hem esastan. Forumun göreli eski üyelerinden biri olarak bu başlığın ve başlık altında yazılanların aslında bir alt metninin olduğunu anlayabiliyorum. Bu sebeple usülü bir yana bırakıp esastan doğru bulmadığım yönü anlatayım. Bu da konuya benim katkım olsun:

Öncelikle Sayın symbol'ün vermiş olduğu örnek yanlıştır. Çünkü tırtıl ve kelebek birbirilerinin alt veya üst türü değil yaşam döngüsündeki başka bir halidir sadece. Metamorfoz ile evrimi ayrıştıramazsak bunu anlayamayız. Dolayısıyla tırtıl ve kelebek örneğinde değişen bir şey yoktur. Her tırtıl kelebeğin bütün potansiyelini genlerinde taşır. Bu haliyle de her tırtıl aslında kelebektir. Öte yandan kelebeğin tırtıldan görsel olarak çok daha göze hoş gelen bir yapısının olduğu da yadsınamaz...

Bu konunun bir de tasavvuf açısından ele alınması var ki... Oralara girip konuyu iyice bulandırmamak gerek.

Sonuç olarak metamorfoz ve evrim aynı şey değildir. Öte yandan evrim engellenebilecek bir şey de değildir. Bu forumdan öğrendiğim, masonların kullandığı ve benim de çok hoşuma giden bir deyim var: "Hiçbir şey ölmez... Her şey yaşar"... Ne güzel... Eh bu yanıyla da yaşayan hiçbir şey de aynı kalamaz...

Bakın bunu anlatırken çocukluğumun geçtiği köyüm aklıma geldi... Köyümüzün hemen dibinden geçen bir dere vardı... Yıllar var ki göremedim... Nasıldır acaba o dere? Aynı mıdır? Hele şu sıcak günlerde, gitsem o derede yıkansam... Ne güzel olurdu! Nereden nereye geldik. Konuyu dağıttım özür dilerim.

Bu vesile ile saygılarımla.
enelsır


Eylül 10, 2014, 06:16:47 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Forumda Sayın enelsır'ı özlemiştik...

Sayın katkısını doğrusu ben de pek özümseyemedim. Sözün arkasında gizlenmiş olarak ne demek istediği anlaşılıyor anlamak isteyence ama örnek pek yerine oturmamış gibi.

Bu arada Sayın enelsır da kelelebeğin tırtıldan daha güzel olduğunu söylediğinde, o elbette insanın bakış açısıyla öyle ve kavak tırtılı ya da ipek böceği gibileri düşünüldüğünde aynı şey söylenemeyebilir.

Tırtılı ve kelebeği bir yana bırakalım; elbette işin özüdür önemli olan ve o değişemez. O öz de amaç ve temel ilkelerden oluşur. Bunlar değişirse, nitelik değişime uğrar. Bir diğer deyişle Masonluğun amaçlarını ve temel ilkelerini değiştirirseniz, artık Masonluktan değil bir başka kurumdan söz ediyorsunuz demektir.

Ancak işte kimileri bunu temel ilkelerin de ötesine, töresel ilkeleri de içeren bir boyuta taşır. Bunlar ise gerek kültüre gerekse zamana bağlı olarak değişim gösterir.

Hatta kimileri geleneklerin ve yöntemlerdin de değişmezliğini savunur.

Bu kadarla kalmayıp, yönetsel kuralların, tüzüklerin ve ritüellerin de değişemeyeceğini ileri sürenler bile vardır.

Kuşkusuz değişim sırf sanmak ya da değişim göstermek için olmamalıdır ama daha önce Sayın asimov'un üzerinde durmuş olduğu üzere, gerektiğinde değişime karşı direnmek de boşunadır. Çünkü gerektiğinde değişmeyeni değiştirirler.

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 11, 2014, 10:08:54 öö
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 201
  • Cinsiyet: Bay

Her insanın, her canlının, her topluluğun değişim gösterebileceği gibi Masonluk da zamanında değişim göstermiş ve günümüzde biraz daha değişim göstermelidir. Pek çok kimsenin dediği gibi değişime gitmezse, bu vesileyle gelişmezse çağın gerisinde kalır ve mahallemizdeki köy derneklerinden farklı bir yanı kalmaz. Masonluk denilince akla direkt olarak yaşlı, öyle bir olgunluğa gelmiş ki artık ebediyete intikal etse de onun açısında fark yaratmayacak kişiler geliyor. Ağaç yaşken eğilir mantığıyla Masonluk, farklı değişimlerle gençlere de hitap edebilmelidir.
Serius est quam cogitas.


Eylül 11, 2014, 04:55:53 ös
Yanıtla #8
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Buradaki konu kapsamını iyi anlamak gerekir.

Sorun Masonluğun günümüz gençlerine hitap edebilip edememesi değildir. O bir başka konu olarak irdelenebilir. Nitekim Forumda irdelenmiştir de.

Buradaki konu Masonluğun kurallarının, yöntemlerinin, geleneklerinin, ritüelik uygulamalarının, bunların çerçevesindeki töresel niteliklerin değiştirilip değiştirilemeyeceğidir.

Kimi mason kuruluşları ayırımsız değiştirilebileceğini, kimileri sadece bazılarının değiştirilebileceğini, kimileri hiçbirinin değiştirilemeyeceğini söylüyor.

Siz Masonluğu iyi biliyorsanız, değişim göstermesi gerektiğinden yanaysanız, nelerin ve niçin değiştirilmesi gerektiği üzerinde bir öneriniz varsa, belki onu belirtebilirsiniz.

Tersine, Masonluğun kurallarının, yöntemlerinin, geleneklerinin ksmen ya da tümüyle değiştirilemeyeceğini savunuyorsanız, Masoouğu iyi bilen bir kişi olarak gerekçenizi ortaya koyabilirsiniz.

Her iki durumda tutumlar tartışılabilir. Çünkü bu Forum o tartışmanın bir platformudur.

Ancak bir önerim var: Dikkat edin. Bunları Masonluğun kurallarını, yöntemlerini ve geleneklerini, bunların kökenlerini ve tarih boyunca nasıl bir evrim geçirmiş (ya da geçirmemiş) olduğunu, hangi mason kuruluşlarının hangi tutumu benimsediğini biliyorsanız yapın.

Bunları bilmeden görüş üretmeye kalkışmak, sanırım pek doğru olmaz.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 12, 2014, 02:12:17 öö
Yanıtla #9
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 402
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM tarafından açılmış olan başlığı büyük bir ilgi ile takip ediyorum.

Sayın asimov, Sayın enelsır, Sayın symbol, Sayın ruzber ve Sayın Nicolus'da katkılar vererek konunun daha da gelişmesine yardımcı oldular.

Başlığa gelirsek, nedir peki <<Masonlukta “değişmez” olduğu ileri sürülenler >> ?
Nosce te Ipsum


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
6939 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 07, 2007, 12:59:31 ös
Gönderen: gunesozaydin
2 Yanıt
4940 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 20, 2008, 07:20:50 ös
Gönderen: SublimePrince
203 Yanıt
135739 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2020, 01:56:51 ös
Gönderen: baran21
0 Yanıt
3047 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 03:38:32 ös
Gönderen: karahan
4 Yanıt
9465 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 02, 2010, 01:57:58 öö
Gönderen: sundance
0 Yanıt
5400 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2011, 09:23:55 ös
Gönderen: AQUA
6 Yanıt
5700 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2011, 04:50:08 ös
Gönderen: WaleC
2 Yanıt
3606 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 30, 2013, 01:28:29 ös
Gönderen: 418
5 Yanıt
12011 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2019, 11:53:06 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
2231 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 20, 2015, 04:52:49 ös
Gönderen: MEDUSA