İyi okuyunuz bu kafayı. Cahilin ders vermeye kalkışmasına gülmeyiniz. Bu doğaldır.Çünkü o bilmez. Hoşgörün onu. Hoşgörüde ölçütümüz şu olmalıdır: İyi niyetli ama eğitime ulaşamamış insanlarımıza yardımcı olalım , ama cahilin art niyetlisini gördüğümüz yerde teşhis edebilelim. Böylelerini hoşgörmek sadece sayılarını ve yoğunluklarını arttırır. Kimi hoşgöreceğimizi iyi ayıralım. Kime bulaştığını, nereye kör dövüşüyle saldırdığını, kime ve neye hizmet ettiğini algılamayan bu kafayı anında tanıyalım. . Ebeveynseniz , minimini , dünyadan habersiz , pırıl pırıl ve masum çocuklarınızı kendi ordusunun hırpalanmasını savunabilecek , bilim-sanat-çağdaş kadın düşmanı , risale-sever , ayrılıkçı-mürteci bu KAFA'dan tüm varlığınız pahasına , köküne ve sonuna dek koruyunuz .
Saygılarımla
Sayın Ceycet Merhaba ,
Yazınızda hakkımda yer verdiğiniz ifadeler hayatımda aldığım en iyi komplimanlardan . Size de çok teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki , bebeklerin dünyayla kurduğu ilk ve en yoğun ilişki babadan ziyade anneyle olduğu için , kişinin ilk gördüğü "anne modeli" mantalite oluşma döneminde çok etkin. Bebek, annesi nasıl ise dünyayı da öyle görüyor ; bu nedenle de ileride iki nesil sonrasını yetiştirecek isek , donanımlı , gelişmiş,duyarlı ve çocuğa neyin ne olduğunu açıklayabilecek ruhsal ve entelektüel birikimde ve durumda olmak için sürekli gayret etmeliyiz.
Ben de çocuk yetiştirirken , yetiştirdiğim bebeğin tüm gelişim aşamalarında sizler gibi kıymetli rol modellerle çevrili olmasını , dünyayı doğru gözlükle görmesini isterim.
Size saygı ,sevgi ve en iyi dileklerimi gönderiyorum.
Benim en son yazdığımdan sonraki yazıları dikkatlice okuyun işte arkadaşlar bu kafayla demokrasi olmaz,ülke yönetilmez,bende diyorum biz niye böyleyiz meğer o kadar çokmuş sabit kafalar...
SAygılarımla
Benim en son yazdığımdan sonraki yazıları dikkatlice okuyun işte arkadaşlar bu kafayla demokrasi olmaz,ülke yönetilmez,bende diyorum biz niye böyleyiz meğer o kadar çokmuş sabit kafalar...
SAygılarımla
Sayın Amurdad,
Bazen bazı konularda kafaların sabit olması mutlak hayır için gerekli olabilir diye düşünüyorum.Demokratik sistemin de dogmaları,dokunulmazlıkları olmalıdır ki,üniter yapı muhafaza edilebilsin.
Saygılarımla...
Sabit kafalar tümcemle haddimi aştıysam kırılan herkezden özür dilerim sadece demokratik anlayışla ile bu kadar aşırı ordu sevgisinin aynı düşüncelerde yer bulmasına ülkemiz şartlarında anlayamıyorum..ülkemizde kim yaparsa yapsın hukuk dışı atılımların karşısındayım..
Saygılarımla...İyi günler
sN.cEYCET
Demokrasilerde ki bence en büyük dogma kişi hak ve hürriyetlerine dokunmazlıktır,işte karşı çıktığım dillendirmek istediğim konu da bu zaten ülkenin sorunları yok demiyorum ama çözüm yeri bağımsız meclis,sivil toplum örgütleri,ve aydınlar,halktır.
Yoksa koruyucu rolu dışında başka görevi olmayan veya olmaması gereken ordu değildir.Siz orduyu yegane koruyucu laikliğin teminatı diye gösterirseniz o zaman orduya başka rol biçmiş olursunuz ki bu da sakıncalıdır niye polisin laikliği korumak gibi bir görevi yok acaba.
Yıl 1929 değil veya 1923 değil artık ordu görevini yapmış savaşı kazanmış ve önder M.K. Paşa komutasında cumhuriyet kurulmuş sene 2009 artık bazı şeylerin değişmesi lazım gücü halk almalı seçimleri almalı el altından yürütülen operasyonlar değil.
Şemdinli davası acaba nasıl bir sonuca vardı.?Önüne gelen paşa yetkilerini aşıp ülke gündemi oluşturmamalı.Sizce demokrasinin teminatı ve laikliğin halk mı olmalı ordu mu?
Saygılarımla..
Sizce darbeler niçin tutunabilmiş ? Eğer halkın büyük çoğunluğu orduya destekDarbe ile getirilen ana yasaya karşı çıkanları zorla sustururlarsa, asarlarsa, Sn. Evren her gittiği yerde anayasaya karşı çıkmanın 'vatan hainliği' olduğunu dile getiriyorsa ne bekliyordunuz?
vermeseydi gerçekleşen darbelerin hiçbiri de başarılı olmazdı...Bildiğiniz üzere her Türk vatandaşı
askerlik yapar...Türk ordusu gücünü vatandaşından alır ,ister beğenin , ister beğenmeyin...
Herkes ve herşey gelir geçer,baki olan devlettir.Siyasetçiyi suçlar gibi,devletin kurumlarını suçlayanlar intihara meyilli olmalılar.Çünkü devlet,tüm millete aittir.Kurumlar günah işleyemez.Temel hukuk prensiplerine uygun teşekkül edilmişlerdir.Kurumların başındakilerin günahları,kendilerini bağlar.Siyasetin,siyasetçinin,gazetecinin,vatandaşın çizgisi değişebilir ama devletin kurumlarının,hele ki ordunun değişmez paradigmaları vardır.İçinde yaşadığımız toplumu,onca vurguna rağmen ayakta tutan bu paradigmalardır.Bunlar bir zamanlar bize "Devlet Herzaman 18 Yaşındadır" sözüyle gayet güzel özetlenmişti.
Devlete saldırmakla,vasisi olan,millete saldırmak arasında bir fark yoktur.Unutmayalım ki askerlik,bu milletin ilk mesleğidir.Atalarımız yoluyla genlerimize kadar işlemiştir.Toplumda art niyetle yapılabilecek hiçbir değişim,bu milleti askerlikten soğutamaz.Bu uğraşlar nafile olduğu kadar şer niyetler barındırmaktadır.Tarihte de memleketi içine düştüğü her buhrandan kurtaran Türk ordusu,bu odaklarla mücadele edebilecek ehliyete sahiptir:Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.Gizli servislerin beslemesi,aydın geçinen medya mensuplarını bu millet,daha öncede görmüş,hakettiği cezayı vermekte tereddüt etmemiştir.
Herkes aklını başına toplasın;bizim başka vatanımız,milletimiz,ordumuz yok.Milletce canımız yandığında kapısını çalabileceğimiz bir kurumumuz da yok.Bizi milliyetçilikle suçlayan ülkeler,halen kendileri millet olma gayretindeler.Kraldan çok kralcı olmak şuuru ile hareket edip,atalarımızın kemiklerini sızlatmanın zamanı ve yeri değildir.Avrupalı,çağdaş,demokrat olma adına,öz benliğimizden feragat etmemiz gerektiğini savunanlar,gün gelir kendilerine barınacak bir karış toprak bulamayabilirler.
Saygılarımla.
Türk anası evladını kına yakarak davullarla , halaylarla askere gönderir...İşte Altanların anlayamadığı da
budur : ordu , Türküm diyen halkı temsil etmektedir...
Saygılarımla
bu cumhuriyet asker eliyle,ordusu sayesinde kurulabilmiştir. Gerekli caydırıcı yasal düzenlemeler çıkmaksızın,ordunun aşırı pasifize edilmesi ,saygınlığına dil ve el uzatılması ,sadece çağdaş bireyleri bölücü,ayrılıkçı , emperyaliste kul- köle , liboş hayranı ve içki-heykel karşıtı , kadın çağdaşlığına karşı duran Kürt SAİD'ci takımı ve bunların şürekası karşısında savunmasız bırakmaya yönelik nafile bir girişimdir.Ordunun aşırı pasifize edilmesi?
Kaldı ki malesef ülkemizde henüz demokrasiden söz etmek için çok erken.Mevcut siyasi partiler yasasıyla seçilen seçilmişlerin konumlarının ne kadar demokratik olduğu tartışma bile götürmez.Mevcut ortamda Ordu vb.kurumların cumhuriyet ile ilgili hassasiyetlerini korumaları aslında memleket için küçümsenemeyecek kadar önemlidir.1938 den bugüne,kim ne yaparsa yapsın mantığı hakim olsaydı,mazallah üzerinde gezeceğimiz vatan toprağı bulabilme şansımız olmayabilirdi.Kimin neye,nekadar müdahele ettiğini sorgulamadan önce,neden müdahale etme zorunluluğu hissettiğinide irdelememiz gerekir diye düşünüyorum.Darbe ile oluşturulmuş ana yasadan siz demokrasi mi bekliyorsunuz? İşte bu imkansız.
Saygılarımla...
Mesajınızda sözcüğü "İnkilap" şeklinde kaydetmişsiniz ancak -i ile yazıldığında inkilap sözcüğü (kelp -köpek) kökünden geldiği için köpekleşme , köpeksileşme ve bunu savunma anlamına gelmektedir
Aslinda AKP ve Gulen hareketinin durdurulmasi bir ihtiyac iken, bunu yanlis yerde, yanlis sekilde ve en onemlisi YANLIS ADAMLARIN yapmaya tesebbus etmesi mevzunun hassasiyetini zayiflatmis, Islamcilarin da elini guclendirmistir. Bu sorunu demokratik yollarla, kanunlara bagli kalinarak sivil toplum orgutlerinin veya siyasi partilerin cozmesi gerekirken, askerin bu ise burnunu sokmasi isleri karistirmis
Sayın Isıs Merhaba ,
Mesele Arap dilinde ı-i ayrımı bulunmaması değil ; bizim dilimizde ı-i ayrımının bulunması ve buna göre de bu sözcük özelinde kasti kullanımların ve dezenformasyonun(Sayın Semsin'i tenzih ediyorum) engellenmesidir. Siz kendiniz elbette bu iki yazım biçiminin anlamda değişme yaratmayacağını düşünüyor olabilirsiniz ancak bu vurgulama sizin iletinizde belirttiğiniz gibi "kibar kullanım kaygısı ile " yapılmış değil , bu belirgin semantik kaymanın ve bu kaymanın da art niyetli yığışmlarca propaganda malzemesi olarak kullanımının devreden çıkartılması içindir.
Konuyla ilgili detay bilgi , bizim dilimizin yazım , söyleniş ve anlamsal özellikleri ve Türk Dil Kurumu'nca verilen cevap uyarınca kaydedilmiştir. İkinci bir detay bilgi ise dilimizde şapka uygulamasının Türk Dil Kurumu'nca yerinde görülmüyor olduğudur. Konu başlığından sapılmaması için , sözcüğün "inkilap" biçiminde yazılmasının yoğun sakıncaları bulunduğunu bir kez daha ve kuvvetle vurgulamakla yetiniyorum.
Saygılarımla
Sayın Nueva,
Değindiğiniz konu, tartışma konusunu başka yöne çekiyor. Bahsetmiş olduğunuz konuyu, ayrı bir başlık altına taşımanızı talep edeceğim. Bu sayede bahsetmiş olduğunuz konuyla ilgili bilgilerinizden faydalanabiliriz.
Saygılarımla,Sayın Isıs Merhaba ,
Mesele Arap dilinde ı-i ayrımı bulunmaması değil ; bizim dilimizde ı-i ayrımının bulunması ve buna göre de bu sözcük özelinde kasti kullanımların ve dezenformasyonun(Sayın Semsin'i tenzih ediyorum) engellenmesidir. Siz kendiniz elbette bu iki yazım biçiminin anlamda değişme yaratmayacağını düşünüyor olabilirsiniz ancak bu vurgulama sizin iletinizde belirttiğiniz gibi "kibar kullanım kaygısı ile " yapılmış değil , bu belirgin semantik kaymanın ve bu kaymanın da art niyetli yığışmlarca propaganda malzemesi olarak kullanımının devreden çıkartılması içindir.
Konuyla ilgili detay bilgi , bizim dilimizin yazım , söyleniş ve anlamsal özellikleri ve Türk Dil Kurumu'nca verilen cevap uyarınca kaydedilmiştir. İkinci bir detay bilgi ise dilimizde şapka uygulamasının Türk Dil Kurumu'nca yerinde görülmüyor olduğudur. Konu başlığından sapılmaması için , sözcüğün "inkilap" biçiminde yazılmasının yoğun sakıncaları bulunduğunu bir kez daha ve kuvvetle vurgulamakla yetiniyorum.
Saygılarımla