Masonluk genellikle birçok toplumda ya hiç anlaşılamamış ya da yanlış anlaşılmış, yanlış bilinmiştir. Buna ülkemiz de dahil ama bu durum ülkemiz ile sınırlı değil.
Acaba neden?
Bunun üzerinde çok düşündüm ve birçok neden buldum kendimce… Sonra onları şöyle bir ayıkladım, uzun anlatımları kısalttım ve şöyle birtakım özetler çıkardım:
Masonluk “kapalı” bir kuruluş. Locaların çalışmalarına sadece masonlar katılabiliyor. Gizli değil ama üyesi olmayanları çalışmalarına kabul etmediği için bir “gizli örgüt” sanılmış ya da öyle gösterilmesine çalışılmış. Özellikle Masonluğa birtakım ön yargılar ya da art niyetle karşı olanlar, Masonluğun bir “gizli örgüt” olduğunu ileri sürmüş ve bunun öyle bilinmesinde başarılı da olmuş. Masonluk böyle nitelenince, birtakım gizli hatta kötü amaçlar peşinde koştuğu varsayılmış. Üstelik tarihte bazı mason localarının bulundukları toplumun geneli bakımından hiç de iyi sayılmayacak birtakım etkinliklerde bulunduğu ya da öyle etkinlikleri mason kardeşliği aracılığı ile desteklemiş oldukları da yalan değil. öyle olmayanların ara sıra yaptığı açıklamalara inanılmamış, bunların yerine başkaları uydurulmuş.
Masonluğun kendine özgü bir öğretisi var; daha doğrusu bir öğretim dizgesi. Bunun büyük bölümü “ritüel” denilen basılı kitapçıklarda toplanmış durumda. (Aslında ritüel onun bir bölümüdür ama genelde o kitapçık da öyle anılıyor.) Bunlar ilgili derecede bulanan üyelere verilyor. Mason localarının dışında dağıtımı yapılmıyor. Gerçi günümüzde bazı Batı ülkelerinde her isteyen bunları belli kitapçılardan satın alabiliyor ama eskiden olduğu gibi günümüzde de birçok ülkede bunlar kolayca elde edilemiyor. İnternette iyice ararsanız ya da denk düşürebilirseniz, hepsinin tamamını bulma şansınız var; Türkiye’de uygulanmakta olanlarını da. Ancak herkes bu şansa sahip değil; üstelik o “herkes” büyük çoğunluk. Dolayısıyla işte o büyük çoğunluk, locaların çalışmaları sırasında masonlara neler anlatıldığını, orada neler yapıldığını yani ritüellerde nelerin bulunduğunu bilmiyor. (Bu bağlamda bu forum üyeleri ne kadar şanslı. Bir farkla ki, forum kuralları ritüellerin irdelenmesine izin vermiyor.) İnsanlar sadece böyle şeylerin varlığını biliyor. Bunun da çok gizli tutulduğunu sanıyor. Oysa pek o kadar da gizli değil günümüzde; belki eskiden öyleydi. Bu durum, masonların mason olmayanlardan gizli saklı birtakım çalışmalar yaptığı sanısını da oluşturmuş. Antimasonik etkinliklerde bulunanlar bu konuyu da çok güzel işleyip, bu gizli saklılıkların ardında ne gibi dalaverelerin çevrildiğini (!) anlatmış ve bu uyduruklarını geniş halk kitlelerini yutturmakta hayli başarılı olmuş.
Masonluğun amaç ve ilkelerini kişisel ya da zümresel çıkarlarına aykırı görenler olmuş. Tutkuları uğruna ya da çıkarlarını koruyabilmek bakımından Masonluğu kötülemeye girişmişler. Bu amaçla, Masonluğu o toplumda zaten yadırganan, kötü görülen, halkı rahatsız ve huzursuz eden şeylerle özdeş göstermiş, böylece bu kurumun yanlış ve özellikle kötü bilinmesine yol açmışlar.
Masonluğa alınacak kişilerde belirli bireysel nitelikler arandığını biliyoruz. Ara sıra Masonluğa girmek üzene başvurup kabul edilmeyen kişiler çıkmış. Bu kişilerin arasında toplumsal kurumlar üzerinde etkili olabilecek kimseler de bulunabiliyor. Bunun birçok örneği var. Hele ülkemizde… İşte o kişiler, bunun üzerine Masonluğa düşman kesilmiş. Hınçlarını çıkarmak için Masonluğu yıpratmaya girişmişler. Masonluğa ilişkin olumsuz propagandalar yapmış olmadık şeyler söylemişler. İlgili toplumda egemen güçlerin tutucu kesimleri, özellikle din otoriteleri bunları desteklemiş. İşte bu destek de kamuoyu üzerinde çok etkili olmuş.
Toplumları oluşturan halk tabakalarının büyük çoğunluğu, her devirde ve hemen her ülkede yeterince eğitilmemiş, dogmalar ile kör inançlara tutsak edilip egemen ya da etkili güç odaklarına körü körüne bağlanmaları sağlanmıştır. Masonluğa karşıt görüşler ileri sürenlerin olumsuz propagandalarına kolayca kapılmışlar. Çünkü bu kişi ve zümreler, zaten çoktan halkı kendi pençelerine almış durumda. Masonluğun amaçları aslından halktan yana ama bilgisizlik ve bağnazlığa gömülmüş oldukları için bunun farkına varamıyorlar. Kendilerine bu bağlamda ne söylense inanasıları yok. Kendilerine özgü birtakım doğruları var ve bu doğrulara karşıt her şey yanlış onlara göre. Masonların eli kolu bağlı.
Tarihte genellikle gerek mason örgütleri gerekse masonlar, kendilerine yöneltilen suçlamaları yadsıyıp çürütmekten, Masonluğu savunmaktan kaçınmışlar. Bu özellikle ülkemiz ve diğer kimi ülkelerde böyle. Bu tutumun en önemli nedenlerinden birinin “polemiğe girmekten sakınmak” olduğu söyleniyor. Fakat toplumlardaki geniş halk kitlelerini oluşturan insanlar bunu bilmiyor. Bunun yanı sıra masonların bir de «Gerçek nasıl olsa bir gün anlaşılacaktır.» diye bir tür “bekle gör” tutumu takınması var ki, işte bu işi iyiden iyiye çıkmaza sokuyor. Sözünü ettikleri “o gün” bir türlü gelmemiş; ne zaman geleceği de belirsiz. Kendilerini ve üyesi oldukları kurumu savunmak için hemen hiçbir çaba göstermeyip gerçekleri anlatmayınca, başkalarının Masonluk ve masonlar hakkında ileri sürdüklerinin doğru olduğu kanısına varılmış. “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!” sözü uyarınca, Masonluk üzerine oluşan yanlış kanılar çok daha kolay kökleşmiş. Bu olgunun örneklerini yakın geçmişimizde medyada Masonluk konusu üzerinde yapılan programlarda defalarca izledik.
Gerek bireysel olarak masonların gerekse mason örgütlerinin, öteden beri kendilerine yapılan saldırılara ve yöneltilen suçlamalara karşı çıkmayacağı, kendilerini savunmayacağı anlaşıldığında, Masonluğa karşı çıkanlar, bu kuruma ilişkin olur olmaz her şeyi söyler, olmadık iddialar ileri sürer olmuş. Özellikle temel eğitim ve kültür düzeyinin yeterince gelişmemiş olduğu toplumlarda, önceden kötü ve yanlış olarak benimsenmiş her ne varsa Masonluk ile bağdaştırılabilir bir biçime sokulmuş. Bunun sonucu belli: Masonluk kötü, hem çok kötü hatta kötü olan her şeyden daha da kötü sanılmış.
Daha başka ne diyebilirim ki?... Sadece masonlara sorarım: Bu bağlamda bir şeyler yapmanızın, etkin çalışmalara girişmenin, karşı ataklarda bulunmanın zamanı 22. yüzyılda mı gelecek?