Dün gece rûya gibi bir konser, muhteşem bir musıkî ziyafeti ve beş yönden esen kardeşlik rüzgârı bizi uçurdu. İstinye’deki ENKA Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu’ndaki amfide oturacak yer bulmak dahi zordu ama kardeşler, hemşireler, misafirler ve çocuklarımız omuz omuza, yan yana her tarafı doldurduk.
Büyük Üstâdımız’ın giriş konuşmasından sonra şölen başladı.
Tek yapacağım programı nakletmek ve sonunda da ufak bir yorum yapmak olacak…
***
Senfoni Orkestrası, Pop Orkestrası, Çok Sesli Koro, Etnik Sazlar ve Solist San’atçılar iştirakiyle gerçekleştirilen konserde mason olmayan icrâcılar da yer aldı.
W. A. Mozart – Sihirli Flüt Operası Uvertürü.
Louis Armstrong – What a Wonderfull World.
Eduardo Di Capua – O Sole Mio.
Ney Taksimi – Sudan Çıkmış Kamış’ın hava ile dillenmesi.
Âşık Veysel – Kara Toprak.
W. A. Mozart – Requiem’den Lux Aeterna.
G. Gerswin – Summertime.
Türkü – Kalenin Dibinde bir Taş Olaydım.
W. A. Mozart – Gece Kraliçesi’nin Aryası.
W. A. Mozart – Papageno Arya.
Nat King Cole – Love.
Duke Ellington- Caravan.
G. Puccini – Calaf’ın Aryası Nessun Dorma.
ARA
Kanun Taksimi.
Selânik Türküsü – Bülbülüm Altın kafeste.
Azerbeycan’dan – Yazgızam, Gel Ey Seher.
Aleko Bacanos – Gel Ey Denizin Nazlı Kızı.
F. Mendelssohn – Düğün Marşı.
Jean Sibelius – Valse Triste.
W. A. Mozart – Requiem’den 1. Bölüm.
Yûnus Emre ve L. Van Beethoven – Aşkın Aldı Benden Beni ve 9. Senfoni Koral Bölüm.
***
Yedisinden yetmişine herkes tam bir saygı ve huşû içerisinde dinledi konseri. Arada ezan sesi kulaklarımız doldurdu, derhâl konsere ara verildi, bitince devam edildi.
Gel ey Seher’in hikâyesini bilmeyenlere anlatayım (ben de şimdi sevgili kızımdan öğrendim): Azerbeycan Kültür Bakanı Polad Bülbüloğlu’nun kızı büyüyemeden vefat edince, evlât acısıyla yazmış şiirini, öyle deniyor… Şarkının “al elvan boya” kısmı için şöyle bir yorum var: “elvan, Arapça levn kelimesinin çoğuludur. Yâni renkler demektir, ‘al bu renkleri ve dünyamı boya, yoksa bu deniz bile uçup gidecek’ dermiş Bülbüloğlu“.
En son kısma kadar içimde büyük bir tecessüs ve –itiraf edeyim ki– kaygı içerisindeydim. Yûnus’un güzelim “Aşkın aldı benden beni, Bana seni gerek, seni” ilâhisiyle, Beethoven’ın, Schiller’in meşhur “Neş’eye Ağıt” şiirini yorumladığı ölümsüz Koral Bölüm nasıl mezcedilecekti? Nasıl yapmışlardı?
Gözlerim dolarak dinledim, mükemmeldi.
Finaldeki bis üzerine, bu muhteşem izdivaç iki kere daha söylendi ve ikisinde de “bana seni gerek, seni” ile bitirildi.
Sonra da kardeşler, hemşireler ve çocukları, güvenerek getirdikleri misafirleri, sûlh ve sükûn içerisinde ayrıldılar.
Vakit, gece yarısıydı…
Herkes hakkını tam olarak almıştı.
Kaynak: Mehmet Kerem Doksat
http://www.keremdoksat.com/2009/07/14/turk-masonlugu%e2%80%99nun-100-senesi-kutlamalari/