Ludwig van Beethoven Hayatı:
Dünyanın felsefecilerine göre dünya üzerinde hayatın anlamını bulmuş tek kişi. En yoğun acıların ve en büyük mutlulukların sanatçısı Ludwig van Beethoven:
Maria Magdalena ile Johann van Beethoven’ın çocuğu Ludwig van Beethoven, 16 Aralık 1770 tarihinde doğdu. Kaynaklar, sanatçının, Almanya’nın Bonn şehrinde, 17 Aralık 1770’te protestan adetlerine göre vaftiz edildiğini söylüyor. Bu bilgi ise, Beethoven’ın bir gün önce, 16 Aralık’ta doğmuş olma ihtimalini kuvvetlendiriyor. Beethoven’ın yedi erkek kardeşi vardı ve babası gibi hepsi engelliydi. Alkol bağımlılığıyla bilinen babası Johann ise saray müzisyeniydi. İlk piyano derslerini, henüz dört yaşındayken babasından aldı. Fakat katı mizaçlı babası, ona zalim yöntemlerle müzik eğitimi vermeye çalışıyordu. Hata yaptığında ise dayak yiyordu. Sanatçı, hasta annesi ve sert babasıyla zor bir çocukluk geçirdi.
Yolu NEEFE İle Kesişiyor:
İlk kez 26 Mart 1778’de halkın karşısına çıkarak piyano çaldı. 1779’da Bonn’a gelen müzisyen Christian Gottlob Neefe, National Theater’da müzik yönetmenliği görevini üstlendi. Beethoven, sanatçıdan piyano, org ve beste eğitimi almaya başladı. Bu çalışmalar sırasında Neefe, Beethoven’ın dikkatini Bach’ın eserlerine çekti. Neefe’yle yaptığı çalışmalar, sanatçının hayatında bir dönüm noktası olmuştur.
Babasının girişimi ve para hırsıyla çeşitli konser denemeleri yapan sanatçı, 1782’ye kadar maddi ve sanatsal açıdan başarılı olamamıştır. Beethoven’ın müziği, 1782’de, Neefe’nin ‘Dressler’in Bir Marşı Üzerine Do Minör Dokuz Çeşitleme’ ismini verdiği eserle doğmuştur. Sanatçı bu dönemden itibaren National Theater’daki etkinlikleri takip etmiş ve opera için yapılmış besteleri inceleme fırsatı bulmuş, 1783’te ise ilk üç sonatını bestelemiştir. 14 yaşındayken Hofkapelle’de orgculuk görevini üstlenmiş, burada yeteneğini gösteren sanatçının dehasından söz edilmeye başlanmıştır.
Wolfgang Amadeus Mozart ile tanışması:
1785’te sanatçının bestelerinde niteliksel bir sıçramayla birlikte Mozart etkileri görülmeye başlamıştır. Genç müzisyene öğretecek fazla bir şeyi kalmadığını fark eden Neefe, Beethoven’ı Mozart’la çalışması için Viyana’ya göndermiştir. Sanatçı Viyana’ya 1 Nisan 1787’de ulaşmıştır. Bu dönemde ekonomik zorluklar yaşayan Mozart, Figaro’nun Düğünü, Don Giovanni ve son üç senfonisini bestelemektedir. Özel ders verecek zamanı olmasa da Beethoven’ı dinlemiş ve ona bir süre ders vermiştir. Fakat Beethoven, tüberküloz olan annesinin durumunun kötüleşmesi nedeniyle Bonn’a dönmek zorunda kalmış ve bir süre sonra annesini kaybetmiştir. Bununla birlikte babası kamu işlerinden men edilmiş, evin bütün yükü Beethoven’ın omuzlarına yüklenmiştir. Bir süre Kont Walstein’in orkestrasında viyola çaldıktan sonra Viyana’ya gider fakat Mozart hayatını kaybetmiştir.
Haydn, genç sanatçıya rehber olur. Pek çok soyludan davet almaya başlar, itibar görür. Doğaçlamaları ise Viyana’da yankı uyandırır. Ancak çok geçmeden soyluların ilgisinden rahatsız olmaya başlar ve “Mutluluk bana yaramıyor. Ben dünyaya mutlu, kaygısız bir hayat sürmek için değil, büyük eserler yaratmak için gelmişim” der.
1794’ten sonra art arda besteler yapmaya başlamış, 1796’da üç sonatı basılmıştır. 1795’ten itibaren bestecide duyma güçlüğü başlamış.
1. Senfonisini Oluşturuyor:
1799’da 1. Senfoni doğar. 1802’de sağırlığı artan ve çektiği acılara dayanamayan Beethoven, birkaç arkadaşına rahatsızlığından söz eder ve vasiyetini yazıp kardeşlerine gönderir. Fakat bir süre sonra toparlanıp yeniden beste yapmaya başlar. 1802’de 2 numaralı Op. 36 Senfoni’yi, 1804’te Üçlü Konçerto’yu bestelemiştir. Napolyon için yazdığı 3. Senfoni Eroica büyük bir etki yaratmıştır.
YAPITLARININ ÜÇ DÖNEMİ
Beethoven’ın yaşam öyküsünün yazarı Wilhelm von Lenz, sanatçının yapıtlarını üç döneme ayırarak ele alır.
Birinci Dönem: Op. 1 piyano, keman ve viyolonsel için Üç Üçlü’nün 1794’te tamamlanmasıyla başlar. 1. Senfoni’yle Yedili’nin ilk seslendirildiği 1800 civarında sona erer. Bu dönemdeki eserleri, Haydn ve Mozart’ın çağına ait gibidir.
İkinci Dönem: Do diyez minör Piyano Sonatı’ndan (Ayışığı) Op. 90. Mi minör Piyano Sonatı’na kadar sürer. (1801-1814) Bu dönemde sağır olmaya başlar fakat yeni bir başlangıç yaparak Eroica Senfonisi ve Appassionata Sonatı gibi eserlerini yaratır.
Üçüncü Dönem: 1814 ile sanatçının hayatını kaybettiği 1827 arasındadır. 9. Senfoni, Missa Solemnis ve büyük yaylı çalgılar kuartetleri ile romantizme yönelen bir çabanın anıtlarını kazandırmıştır.
İlk dönem, sanatçının halk tarafından tanınmak için kullandığı dildir. İkinci dönemde sanatçı dilini geliştirmeye çalışır. Üçüncü dönem ise artık halkla ilgilenmeyen, kendisi için beste yapan sanatçının dilidir.
Tamamen sağır olduğunda çalışırken sesin titreşimlerini anlamak için piyanosunun üstüne bir bardak su koyuyornotaya her bastığında suyun titreşimine bakıyordu:
1811’de ‘Arşidük Triosu’ olarak da bilinen ‘Si bemol majör trio’yu bestelemiştir. Bir süre sonra metronomun mucidi Nepomuk Maelzel, sanatçıyı, bir savaş sahnesini yüceltici bir eser yazması için ikna eder. 1813’teki ilk yorumuyla büyük başarı yakalayan ‘Wellington Zaferi’ (Victoria Savaşı) böylelikle doğar. Ardından, eski monarşilerin restorasyonunu öven bir metne müzik yazmış ve ‘Zafer Anı’ başlıklı ‘Op. 136 Kantat’ doğmuştur. Bu eser sanatçıya en ünlü olduğu dönemi yaşatmıştır.
Sağırlığı büyük bir hızla ilerlerken 1814’te kemancı Schuppanzig ve viyolonselci Lincke’yle birlikte ‘Arşidük Üçlüsü’nün piyano kısımlarını çalarak halkın karşısına son kez çıkar fakat herkes çalınanları duymadığını fark eder. Bu konserden sonra piyanistliğini bitirmeye karar verir. Bazı kaynaklar, sanatçının, dişlerinin arasına bir çubuk alıp piyanoya dayayarak duyduğu titreşimlerle beste yaptığını söylemektedir.
Sessizliğin Arttığı Dönem:
1816’da ‘Op. 101 la majör Piyano Sonatı’ doğar. 1817, Beethoven için hastalıklarının ağırlaştığı, sessizliğin arttığı bir dönem olmuştur. Çevresindekilerle iletişim kurmak için konuşma defterleri kullanmaya başlamıştır ve bu durum ölene dek böyle sürmüştür. Büyük piyano sonatı ‘Hammerklavier’i 1819’da tamamlar.
1820’de ‘Op. 109 mi majör Piyano Sonatı’nı besteler ve o günlerde çağın büyük piyanistlerinden biri olarak görülen Carl Czerny’yi öğrenci olarak kabul eder. 1821’de akut sarılığa yakalanmış, hastalığı, ölümüne neden olan karaciğer sirozuna dönüşmüştür. 1823’te sağlık sorunlarına, gözlerindeki ağrılı bir enfeksiyon da eklenmiştir.
Sancılı Dönemin Eserleri:
Bu sancılı dönemde, en yüce eserler doğar: ‘Re majör Op. 123, Missa Solemnis’ ve sanatçının piyano eserlerinin doruğu olan ‘Op. 120, Diabelli’nin bir valsi üzerine 33 çeşitleme.
Beethoven ömrü boyunca kolit, romatizma, cilt hastalıkları, tansiyon, enfeksiyonlar, çıbanlar, damar hastalıkları gibi pek çok rahatsızlık geçirmiştir. Bu dönemde 9. Senfoni’nin çalışmaları sürerken, sanatçının rahatsızlıkları artar. ‘9. Senfoni’yi 1824’ün şubat ayında tamamlar. Eser ilk kez Viyana’da 7 Mayıs 1824’te dinlenmiştir. Konser, dinleyicilerin heyecanı içinde alkışlarla kesilir. Fakat Beethoven ne alkışları duyabilmektedir, ne de çalınanları. 1825’te ise ‘Op. 132 Kuartet’, ‘Op. 133, Büyük Füg’ ve ‘Op. 130 Kuartet’ doğmuştur.
Sanatçı'nın Ölümsüz Aşkı:
Beethoven ömrü boyunca hiç evlenmemiştir. Diabelli Varyasyonları’nı ‘Ölümsüz Aşkı’na adamıştır. Kim olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte bu kişinin, Frankfurtlu bir tüccarın karısı olan Antonie Brentano olduğu tahmin edilmektedir.
1 Aralık 1826’da yaptığı yolculuktan sonra rahatsızlanır. 5 Aralık’ta gelen doktor, sanatçının durumunun umutsuz olduğunu söylemiştir. 24 Mart 1827’de komaya girer ve iki gün komada kalır. Büyük sanatçı, 29 Mart’ta hayatını kaybetmiştir.
Beethoven yaklaşık 20 bin kişinin katıldığı bir cenaze töreninin ardından Wahring Mezarlığı’na defnedilmiştir. Naaşı, 1888’ de Viyana Merkez Mezarlığı’na, Schubert’ in mezarının yanına aktarılır.
10. Senfoni’nin Müsveddeleri:
Sanatçıdan kalan yazılar arasında, ’10. Senfoni’nin müsveddeleri, müzik parçaları ve konuşma defterleri bulunmuştur. (400 adet) Schindler, zalimce sözler bulunan bir kısmını atar ve 137 tanesini saklar.
Eserlerindeki Türk Etkisi:
Beethoven’ın eserlerinde Türk etkisine rastlanır. Bazı eserlerinde yeniçeri marşı, ziller, vurmalı çalgılar ve Mehter Marşı yer alır. Sanatçı 19. yy müziğini derinden etkilerken, Schubert, Brahms, Mendelssohn gibi besteciler, eserlerinde ona özgü özellikleri kullanarak, hayranlıklarını yansıtmışlardır.
Wolfgang Amadeus Mozartın,Ludwig van Beethoven için söylediği söz: “Bu çocuğa iyi bakın, bir gün tüm dünya onu tanıyacak.”
Bu muhterem üstadları saygı ve sevgiyle anıyorum. Işıklar içinde uyuyun..Göklerin seslerini selamlarım...
Sevgi ve Saygılarımla,