Sayın Üyeler ,
Konu çok boyutlu ve tüm ülkeyi aşırı sıkıntıya sokan bir konu olduğu için bu konuda çok geniş yelpazede görüş olması da olağan ve olasıdır. Yazıma da bu geniş çerçevede atıf ve yorumların gelmesi de aynı paralellikte doğaldır. Gelen atıfların hemen tümünü kavrayan tek bir yazı ile , tümünü okuyacak sabrı olan üyelerimiz için Sn.Doğudan'a ,Sn.SkullG'ye ve Sn.Isıs'e görüşümü daha netleştirerek cevap yazmayı tercih ederim.
Sayın Isıs konuyla tümüyle alakasız biçimde ailemin iştigal alanından dem vurmuş , benim Sn.Mason'un yakın arkadaşı olma olasılığımı "kuvvetle muhtemel" görmüş ; kendisine "haddini bildireceğimi" düşündüğünü eklemiş. Sayın Isıs , konuyla alakasız olan ailem , babamın mesleği gibi hususlardan dem vurarak popülizme kaymamış olsanız daha farklı düzeyde bir görüş alışverişimiz bence olabilirdi. Yine de kendi kişiliğimi en doğru biçimiyle yansıtmak açısından sizin o üsluptaki bir yazınızı dahi cevaplamakta sakınca algılamıyorum. Bu forum , ahbaplık , yakın dostluk , akrabalık, hemşehricilik gibi kriterlerle sevk ve idare olunmamakta .Bu bağlamda bendenizin de hiçbir forum üyemiz veya forum yöneticisi ile herhangi bir genetik bağım , hemşehricilik durumum elbette ki yoktur. Ancak çeşitli konularda haksızlığa uğramış ve buna rağmen şiddete başvurmamış ve hiçbir zarar görmesini istemeyeceğimiz bir Kürt vatandaş ile terör eylemlerine bulaşmış gruplar arasında çok fark olduğunu düşünüyor olmam sizin iddia ettiğiniz gibi tarafsız olmadığımı göstermez. Ama ülkemizde iş yaşamında , akademik hayatta ve sosyal alanlarda "yakın ahbap" olmakla sistem yürütülmeye çalışıldığı için , sizde de farklı görüşleri bir "ahbaplık olasılığı" ile yorumlama gayesi oluşmuş .Suçlamalarınızı ve değerlendirmenizi sizin gerçek halinizi yansıtmayacak biçimde yüzeysel buldum. İkincisi , "had bildirmek"ten bahsetmişsiniz , bu ülkede "çıkartılan" birçok sorun , karşılıklı kamplar"mış gibi" "konumlandırılmış" vatandaş gruplarının birbirlerine "had bildirme" girişimleriyle köpürtülmüştür ve çok önemliden az önemliye hiçbir sorun reel çözümlere kavuşturulmamıştır.
Yazıma gönderdiğiniz cevapta bendenizi yaşamda hiçbir güçlük veya haksızlığa maruz kalmamış bir kişi olarak tasvir girişiminiz görülüyor . Çok yanıldığınızı ifade etmek isterim. Buraya yazmakta sakınca görmediğim , size fikir verebilecek çok basit gibi duran bir kişisel olayı okuyunuz o halde. Bendeniz , bir güneydoğulu vatandaşımız tarafından aylarca gizlice takip edilmiş , evine girilmiş , evinin her köşesi tarumar edilmiş ,bu vatandaş tarafından darp edilmiş ve yüzü 11 günde eski formuna kavuşabilmiş ancak o tarihten bugüne halen uyku bozukluğu yaşamakta olan bir kişiyim.. Bu vatandaş evi soymamış , eve yoğun maddi zarar vermiş ve bendenizin yüzünü dağıtmıştır... Kendisine evi niçin soymadığı sorulduğunda , beni ve benim "tipimde" olan vatandaşları izlediklerini "fazla açık renkli" olduğumuz için "Türk" veya "gavur" olduğumuzu düşündüğü için "zarar vermek istediğini" ifade etmiştir...Kişi işsiz olduğunu , maddi sorunu olduğunu v.b. beyan etmiş olsa durum farklı olurdu ancak bu örneğin ve "tipimin açık renkli bulunması nedeniyle darp edilmenin" ne demek olduğunu(?) size kelimelerle ifade edebileceğimi zannetmiyorum .. Bunu yaşamış ve hala da tortularını taşıyan bir vatandaş olarak , evimde,sokağımda, semtimde , topraklarımda daha fazla saldırıya uğramamayı talep etme hakkına fazlasıyla sahip olduğumu düşünüyorum... Bu sadece bir tek örnektir , ancak biz bunlara rağmen , masum Kürt vatandaşların uğradığı haksızlıkların giderilmesini , bir gelecek perspektifine kavuşturulmalarını , iktisadi ve sosyo-kültürel yaşamdan paylarını almalarını hala ve her zaman destekleriz...
Sizin de bendenizi darp eden vatandaşın söylediği gibi , andığınız bir diğer konu "Beyaz Türk"lük konusudur , kendinizi "beyaz olmayan Türk" olarak anıp Beyaz Türklükle ilgili atıflarda beni ve ailemi kast etmişsiniz ki , bunu hiçbir biçimde kabul etmiyorum. Çünkü Beyaz Türk diye bir kavramın bulunmadığını düşünen biriyim. Nedir Beyaz Türk?? Ben ne için darp edildim evimde ? Bu coğrafyada literatürde tanımlandığı manada hiçbir zaman aristokrasi , burjuvazi v.b. sınıflar oluşmamıştır. Bu coğrafya özü itibarıyla bir tarım coğrafyasıdır ve biz köy kökenli bir toplumuz . Bugün , coğrafyamızda hiçbir zaman oluşmamış sınıflara atıf yapılarak vatandaş gruplarına Beyaz , Az Beyaz , Gri v.b. tanımlamalar yapılmasını doğrusunu isterseniz gülünç buluyorum. Avrupa'da hemen her ailenin resmi soyağacı bulunmaktadır ve hemen tüm Avrupalılar büyük büyük büyük büyükbabasının da üst soykütüklerini size sayabilir. Orada bunlara bakılarak asırlar öncesine uzanan "sınıflılık" boyutu mevcuttu ancak ülkemizde vatandaşlar genellikle en fazla 4 kuşak öteye bilgi sahibidir ve bunlar da sağlıklı datalar değil, nesilden nesile aktarılan zayıf bilgi kırıntılarıdır. Bu manada ben bu coğrafyanın bir köy coğrafyası olduğu ve Beyaz veya Az Beyaz Türk gibi tanımlamaların ülkemizde bulunmadığını düşünüyorum."Fark" diye lanse edilmeye çalışılan şeyler eğitime ulaşabilmiş vatandaşlarla , arzu ettiği eğitim olanağını yakalayamamış vatandaşlar arasındaki yaşam standardı ve kent yaşamına adaptasyon kabiliyeti farklılıklarıdır benim düşünceme göre. Biz bu ülkede sınıflılıktan gelmedik , rönesans -reform, endüstriyalizasyon süreçlerini ıskaladığımız için ,toplumsal gelişim eğrimizde sekteler olmuştur .Bu sekteler köpürtülebilir kırılanlıklar yaratmış ve toplumsal zaafiyetimiz halini almıştır. Bu zaafiyet yabancı dostlarımız tarafından anında keşfedilmiş ve ABD güdümüyle GAP'ın kasten müdahale edilerek durdurulması gibi hamlelerle toplumda , kapatılması zor iktisadi makaslar açtırılmıştır.Askeri müdahaleler de anımsanırsa o süreçlerde ABD ve Avrupa ulusları tarafından Türk-Kürt,Alevi-Sünni v.b. ikilikler /çokluklar yaratılıp kanırtılarak vatandaş toplulukları arasında "sorun "türetilmiş ,sonra da kendi türettiği sorunun çözümünde arabuluculuk rolüne soyunan ABD yönlendirmelerine halk olarak maruz bırakılmış bulunmaktayız. Yazımda ifade ettiğim tüm negatif sonuçlar da elbette bir temenni veya arzuyu yansıtmaz ; yaklaşımım durup dururken , doğal yaşamını sürdürmekte olan suça bulaşmamış Kürt vatandaşların zarar görebilecekleri olasılığına dikkat çekmekten başka birşey değildir. Sıkıntıların yapay olarak köpürtülmesi durumunda bundan Türk zarar görmez, ABD zarar görmez , bu ikiliklerden çıkarları olanlar , lojistik destek verenler, sıkıntıların sürmesinden haz alan gruplar da zarar görmez. Kim görür ? Suça bulaşmamış ve hayatını binbir sıkıntıyla idame ettirmeye çalışan masum Kürtler zarar görür . Bu , arzu edilen bir olasılık değildir ve orada yaşamaya çalışan vatandaşların haksız yere zarar görmemesini istememde de hiçbir bir yanlışlık görmediğimi tekrar vurgulamak istiyorum.
Sayın doğudanın sınırda teslim olan gruplar konusunda ifade ettiklerine ve yazısının geneline katılıyorum . Kendisi bir de sıkıntıların Türk-Kürt sorunu çıkartma olasılığından kaygılandığını da belirtmiş. Bu kaygı çevremde de özellikle yaşı ileri olanların paylaştığını belirttiği bir kaygı ancak ben gerçekte bir Kürt-Türk sorunu bulunduğunu veya ileride de bulunacağını düşünmüyorum. Bu türetilip köpürtülmeye çalışılan bir yapaylıktır.1000 sene birarada yaşayıp kaynaşmış kitlelerin bir 1000 sene daha yaşayabileceğini , eğer haksızlık veya mağduriyetler varsa aşama aşama düzeltilebileceğini hala düşünüyorum. Aksi olursa ne tür sakıncalı sonuçların doğabileceğini , bunun da bir kabahati olmayan Kürt vatandaşları aşırı mağdur edebileceğini aşağıda ifade etmiştim zaten.
Toplumun iktisadi ve kültürel gelişim süreçlerinden yeterince yararlandırılmamış ve halihazırda da bazı yaşamsal haksızlıkları yaşamakta olan Kürt vatandaşların yaşam kalitelerinin arttırılmasının şart olduğu konusunda kimsenin itirazı yoktur diye düşünüyorum (ki sadece saç , göz ve cilt renginden dolayı darp edilmiş ve bunu hala atlatamamış birisi olarak bendeniz de buna itiraz etmiyorum) ancak bu hak kayıplarının giderilmesi sürecinde manipüle edilmiş terör uygulayıcılarının , esas azmettiricinin ve sorunun çözümüyle çıkar kaybı yaşayacağından çekinen odakların arzu ettikleri olacak diye de evlerimizde tipimizden v.b. nedenlerden dolayı darp edilmeye karşı çıkma , topraklarımızda molotoflarla at koşturulmasına izin verilmemesini isteme ve tekrar isteme ve tekrar isteme hakkımızın olduğunu bir kez daha buraya kaydediyorum.
Umuyorum yazıma cevap ve yorum gönderen tüm üyeleri cevaplayabilmişimdir.
Saygılarımla