18. yüzyıl öncesinde bir kabul edilmiş mason (Fransızcada Accepté maçon, İngilizcede Accepted mason, Almancada Angenonımmenenmaurer), meslekten olmadığı halde bir mason locasına üye olarak alınmış bulunan kişidir. Bu gibi kişilerin localara alınmasına 15. yüzyılda başlanmış, ilerleyip gelişerek 17. yüzyılın ikinci yansında doruğuna ulaşmıştır.
Meslekten olmayan kişilerin mason localarına alınmasının başlangıçtaki nedeni şöyle özetlenir: Operatif Masonluk öteden beri spekülatif öğeler de içermekteydi. Özellikle manastırların çatısı altında çalışırken operatif masonlar, yalnızca meslekî uygulama ve sanat alanında yetiştirilmezdi; dinsel, bilimsel, töresel, sosyal ve kültürel eğitim de görürlerdi. Manastırlardan tümüyle kopunca, bu alanda önemli bir boşluk doğdu. Önce her locaya en az bir rahip alındı. Daha sonra ise, bir rahibin yeterli bilgi sahibi olmadığı ve çağın gerektirdiği eğitimi veremediği görüldü. Bunun üzerine, özellikle bilim adamlarının, filozofların, bilge kişilerin localara alınmasına başlandı.
O dönemde bu uygulama her iki tarafın da işine geliyordu. Çünkü kendi aralarında örgütlenme olanağı bulunmayan bilim adamları, düşünürler ve yazarlar, mason localarında buluşarak özgür bir ortamda birbirleriyle ilişki kurma olanağım elde ediyordu.
Sonradan, meslekten olmayan kişilerin mason localarına kabul edilmesi gerekçesinde bir değişim başgösterdi. Mason locaları devrin koşulları nedeniyle ekonomik güçlükler içine düştüklerinden, meslekten olmadıkları halde aralarına kabul ettikleri kişileri öncelikle sorunlarına bir çıkar yol getirebilmede yardımcı olabilecekleri umuduyla almaya başladı. Dolayısıyla kabul edilmiş masonlara, bilim adamı ve düşünür gibi kişilerin yanı sıra, özellikle çeşitli aşamalardan soylular, askerler, yüksek düzeydeki devlet memurları ve tüm bunlarla bireysel yakınlığı olanlar eklendi.
Bir kabul edilmiş mason, locaya “çırak” niteliğiyle alınır, çok sonraları “kalfa” derecesine yükseltilirdi. Bu amaçla bir ritüel uygulanırdı ama eldeki belgiler bu konuda bize yeterli bilgi vermiyor. Bu bağlamda sadece Spekülatif Masonluğun sonraki uygulamalarına bakılarak ortaya konmuş olan varsayımlar var ve bunların da hangisinin ne kadar doğru olduğu belli değil.
Kabul edilmiş masonlar bakımından en önemli noktalardan biri belki de şudur: Bu kişiler tüm loca toplantılarına katılabilir ama herhangi bir yönetsel görev alamazdı. Dolayısıyla üstat olabilmeleri ve bir locayı yönetmeleri de söz konusu olamazdı. Sadece kendilerine sınırlı düzeyde bir hak tanınmış, bir ayrıcalık verilmişte ve bununla yetinmek zorundaydılar.
18. yüzyıl öncesinde mason localarının toplantı tutanakları ve üye listeleri olmadığından, kabul edilmiş masonların isimlerine ilişkin belgelenmiş bir bilgi yoktur. Adı bilinen en eski kabul edilmiş mason, 1600 yılında İskoçya’da Edinburgh Locası’na alınmış olan John Bosvvell adlı kişidir. Masonluk tarihi ve literatüründe adından en çok ve zaman zaman özenle söz edilmiş bulunan kişi ise, 1646 yılında İngiltere’de Warrington Locası’na kabul edilmiş olan EIias Ashmole olmuştur.
Kuşkusuz adı bilenen başka ünlüler de var; 1691 yılında mimarı olduğu St. Paul Locası’na kabul edilmiş mason olarak giren Sir Christopher Wren gibi…
Nitekim Masonluğun resmi tarihine bakacak olursak, Spekülatif Masonluğun ilk örgütü olan Londra Büyük locası’nı da kabul edilmiş masonların kurduğu söylenir. Ben, araştırmalarıma dayanarak bu “masonik” görüşe katılmıyorum. Gerekçesini de “Masonluk tarihi’nde Anlatılmayanlar” başlığı altında uzun uzun irdelemiştim.
Şimdi sıra Operatif Masonluktaki kumpanya ve kompanyonaj olgularının incelenmesine geldi.