Türkiye’de Masonluğa karşıt tutum ve girişimler, daha 18. yüzyılda başlamıştır. Ancak, o tarihlerde bunun nedeni, yabancıların bu ülkede kendi içlerine kapanık olarak, ne oldukları ve ne yapmaya çalıştıkları tam olarak bilinmeyen bir örgütlenmeye girişmelerinin hiç de uygun bulunmayışıydı.
19. yüzyılda Masonluğa girmiş olan Türk aydınları önce “gâvur” olmakla suçlanmış, daha sonra “Milliyet’e ve Mukaddesat’a muarız, dinsiz ve Allahsız kişiler” oldukları ileri sürülmüştü.
Batı ülkelerindeki gibi Türkiye’de de Masonluğa yapılan en güçlü saldırı “din ve inanç” konusundadır ama masonlar daha birçok bakımdan suçlanmıştır. Ancak çoğu suçlamaların ipe sapa gelir yanı yoktur. Bunlar, özellikle halkı Masonluğa karşı kışkırtmak amacını taşır.
Bu bağlamda en sık kullanılan suçlamalar “Masonluğun gizliliği” ve “Siyonizme hizmet” konusu üzerinedir. Ötekiler bunların yanında zayıf kalır.
İşin ilginç yanı şu ki, Batı ülkelerinde de Masonluğa saldırılar vardır; masonlara yöneltilen suçlamalar vardır ama hiçbirinde kapsam bakımından Türkiye’de yapılan türde saldırı ve suçlamalar görülmemektedir.
Bu bağlamda elbette sorulması gereken ilk soru şu olur: «Masonların, yapılan suçlamalara karşı söyleyecekleri hiçbir sözleri yok mu?»
Özellikle Türkiye’de Masonluğa yapılan saldırılar ve masonları hedef alan suçlamalar ya tümüyle art niyetlidir ya da bambaşka emellerle bir sansasyon yaratıp ilgi çekme amacını taşır. Gerek örgütsel boyutta olmak üzere mason kuruluşları, gerekse bireysel boyutta olmak üzere masonlar, yapılan suçlamalar üzerine kendilerini savunmayı gereksiz bulmuşlardır. Çünkü çoğu saldırı ve suçlamalar, genelde dayanaksız oluşlarının yanı sıra, yer yer kendi içlerinde tutarsız ve çelişkilidir. Yeterince kültür sahibi, aydın, aklını kullanarak düşünmesini bilen bir kişi, bu tutarsızlığın ve çelişkilerin hemen farkına varır.
Türkiye’de Masonluğa karşıt girişimlerde bulunanlara masonlarca söylenebilecek sözlerin özü, tüm bu suçlamaların tam anlamıyla birer “safsata” olduğu, yapılan saldırıların ya bilgisizlik ve bağnazlık ile ya da ön yargılara kapılarak yapıldığıdır. Çünkü Masonluğa saldıran kişi ya da zümrelerin savlarının hemen hiçbiri doğru değildir. Masonluk yanlış anlaşılmakta ve kasıtlı olarak yanlış anlatılmaktadır.
Bu forum alanında da değinilmiş olduğu üzere; yakın geçmişimizde bazı televizyon kanalları da zaman zaman Masonluk konusu ile ilgilenmiş ve programlar yayımlamıştır. Özellikle televizyon programlarında konunun saptırıldığı, demagoji yapılarak işin polemiğe döküldüğü, Masonluk hakkında gerçek aydınlatıcı bilgilerin bir yana bırakılarak masonların âdeta sorgulanıp güç durumlara sokulmasına çalışıldığı görülmüştür.
Durum böyle olunca, mason derneklerinin tüm basın ve yayın organlarından uzak durması, onları kendi yazıları ve programlarıyla baş başa bırakmaları daha uygun bir tutumdur.
Bir de ne gibi suçlamalar yapılmakta olduğuna ve bunlara aslında nasıl yanıt verilebileceğine bakalım.
- Masonluk gizli bir örgüttür. Localarda gizli kapaklı işler yapılır.
Hayır!... Masonluk bir gizli örgüt olmadığı gibi, localarda gizli kapaklı işler yapılmakta olması da söz konusu değildir. Masonluk ezoterik niteliklidir yani her mason örgütü çalışmalarını sadece masonların katılımı ile yapar. Bu "gizlilik" sayılmaz.
- Masonluk evrensel bir örgüttür; ulusal (millî) değildir. Türkiye’’de mason localarının varlığı Cumhuriyet yasalarına aykırıdır.
Her şeyden önce “Masonluk” bir örgüt değildir. Masonlukta evrensel olan amaçları ve ilkeleridir. Türkiye’deki mason örgütleri ulusal (milli) ve T.C. yasalarına tümüyle uygun olarak kurulmuş derneklerdir. İçişleri Bakanlığı’na bağlı devlet kurumları, diğer birçok dernek gibi mason derneklerini de zaman zaman denetler. (Nitekim bu denetlemelerin en geniş kapsamlısının geçtiğimiz yıl yapılmış olduğunu biliyoruz.)
- Masonluk. kökü ve yönetimi yurt dışında olan bir kuruluştur. Mason locaları, ulusal çıkarlarımıza aykırı çalışmalar yaparlar.
[size=11
pt]Diğer birçok kurum ya da dernek gibi Masonluğun özgün olarak kökeninin Türkiye’de olmadığı doğrudur. Fakat Türkiye’deki Masonluğun yönetiminin yurt dışında olduğu yanlıştır. Her ülkedeki mason örgütleri, kendi başlarına bağımsız, tümüyle ulusal kuruluşlardır. Bunun istisnaları vardır ama parmakla sayılabilecek kadar azdır. Türkiye’deki mason localarının ulusal çıkarlara aykırı herhangi bir çalışmada bulundukları görülmemiştir.[/size]
- Masonluk, tüm dinlere karşı çıkan bir gizli tarikat niteliğini taşır. Masonlar dinsiz ve tanrıtanımaz insanlardır.
Masonluk hiçbir dine karşı olmadığı gibi, bir gizli tarikat da değildir. Masonlardan kimileri dinsiz ve tanrıtanımaz olabilir ama bu kendilerinin bileceği bir iştir ve genelleştirilemez. Kaldı ki, bazı mason kuruluşları, masonların inançlı, hatta dindar kişiler olmalarını bile zorunlu görür.
- Masonluk Yahudilerin uydusu, Siyonizmin oyuncağıdır. Asıl yönetimi Siyonistlerin elindedir.
Masonluk hiçbir toplumun uydusu, hiçbir doktrinin oyuncağı olamaz. Çünkü ayrımcılığa ve dogmalara karşıdır. Siyonistlerin Masonluğun yönetimine egemen oldukları boş bir lâftır. Hiçbir kanıtı yoktur.
- Masonlar, vatan haini komünistler ve emperyalizm uşaklarıdırlar.
Bir ülkede kimine göre “vatan haini” sayılan bir kişiye başkalarınca “kahraman” niteliği verildiği çok görülmüştür. Komünizm’in egemen olduğu ülkelerde mason localarının kurulup çalışmalarına izin verilmez ki (Küba hariç) masonlar komünist olsun... Emperyalizm ise zaten Masonluğun temel ilkelerine aykırıdır.
- Mason locaları her yerde “iktidarı ele geçirmek” için uğraşır. Masonların, bu amaçla düzenlenen her silâhlı devrim (ihtilâl) eyleminde parmakları vardır.
Masonlar, evrensel Masonluğun amaçları doğrultusunda çalışırken politikacıları da etkilemeyi öngörebilir. Fakat Masonluğun devlet yönetimini elde etmek gibi bir savı, bir yaklaşımı yoktur. Tarihte, halklarının esenliği uğruna devrimlere karışmış olan masonlar görülmüştür; fakat bu örnekler, her devrimin ardında bir kurum olarak Masonluğun bulunduğunu göstermez.
- Masonluk Cumhuriyet yasalarına aykırı olarak sınıf ayrımı yapar.
Temel ilkelerinden biri “eşitlik” olan, ayırımcılığın her türüne karşı çıkan Masonluğun böyle bir sav ile suçlanması saçmadır. (Gerçi Batı ülkelerinde Masonlukta ayırımcılık görülmüştür ve günümüzde de görülmektedir ama böyle bir suçlama Türkiye’de Masonluğa yöneltilemez.)
- Masonlar her zaman ve her yerde birbirlerini korur ve birbirlerine destek olurlar. Mason dernekleri, üyeleri için bir “çıkar yuvası” niteliğini taşır.
Masonların birbirlerini koruyup birbirlerine destek olmaları masonlarca da gerçekleşmesi çok istenen bir kurumsal özelliktir. Bu, Masonluktaki “ülkü birliği”nin gereklerinden biridir ama böylesine bir maddi dayanışma, hiçbir ülkede hiçbir zaman sağlanamamıştır. Aynı okulun mezunları, askerlik arkadaşları, hemşehriler birbirlerine masonlardan çık daha fazla destek olur. Mason dernekleri hiçbir zaman bir “çıkar ortamı” olmamıştır.
Ben aklıma gelenleri yazdım. Belki forum katılımcıları katkıda bulunur ve onlar da birtakım sorular üretir. Özellikle Türkiye’deki Masonluğun niteliklerini daha iyi anlayabilmek bakımından karşıt görüşleri incelemek ve değerlendirmenin çok yararlı olduğu kanısındayım.