Bazı masonik yazında, 1738 yılında Fransa’da kurulmuş olan ilk İskoç ritinin Andrew Michael Ramsay’ın 1743 yılında ölmesiyle birlikte, kısa süre içinde eriyip gitmiş olduğu belirtilir.
Sonraları Almanya’da “Sıkı İzleyiş” (Strikte Observanz) adlı riti kuran Baron von Hund, bu ritin kuruluş tarihini 1743 olarak göstermişti. Baron von Hund’un bu savı, «kurucusunun ölümüyle birlikte hemen ilgi yitirmeye yüz tutmuş olan İskoç Riti’nin aslında varlığını yitirmemiş olduğunu kanıtlama çabası» olarak yorumlanabilir.
İskoç Riti’nin asıl kurucusunun Charles Radclyffe olduğunu fakat kuliste kalmayı yeğlediğini, etkin biçimde sahnede oynatılan kişi Ramsay olduğu için de asıl onun tanındığını belirtmiştim. Şunu düşünün: İzlediğimiz bir tiyatro oyununda başrolü oynayan kişinin adını gayet iyi biliriz; yönetmenin adını da bilir miyiz?
Öyleyse, Ramsay ölünce Charles Radclyffe bu rite neden sahip çıkmamış?
Daha önce belirtmiş olduğum üzere, Charles Radclyffe Prieuré de Sion adlı kurumun o sıradaki büyük üstadıydı. Onun derdi başkaydı. Daha 1738 yılında yani Katolik Kilisesi Masonluğu afaroz eder etmez, hemen perde arkasına çekilip işleri kulisten yönetmeye girişmişti. Paris Büyük Locası’nın başına göstermelik olarak getirdiği Antin Dükü Louis de Pardaillon’u beş yıl boyunca parmağında oynatmış, ona her istediğini yaptırmıştı.
1743 yılında Antin Dükü Louis de Pardaillon ölünce, onun yerine Clermont Kontu Louis de Bourbon-Condé’nin getirilmesi, gerek Stuartlar ve İskoç Riti gerekse Prieuré de Sion bakımından herhalde çok büyük bir yanılgı olmuştu. Çünkü Clermont kontu hiç kimseye kulak asmaksızın, “Fransızvari” olarak nitelenebilecek bir yöntemle kendi bildiğini okumaya girişmişti. Clermont kontunun bu girişimi, tümüyle İskoç Masonluğu’na bağımlı olmayan, İngiliz Masonluğu ile barışık bir “Fransız Masonluğu” oluşturmaya yönelikti.
Charles Radclyffe bununla pek uğraşamamıştı çünkü İngiltere tahtının ele geçirilmesine yönelik askerî darbenin hazırlıklarıyla haşır neşirdi. Sonra da İngiltere’ye denizden asker asker çıkarma girişimi sırasında yakalanmış ve Londra’da idam edilmişti. Fransa’da İskoç Riti’nin varlığını, politik nitelikli kuruluş amacı doğrultusunda sürdürecek güçlü bir adam kalmamıştı.
İşte bu durumda, “Stuartların politik emelleri” bakımından pek değil ama “Tapınakçıların yeniden canlandırılışı” bakımından İskoç Riti’nin utkusuna gönül bağlamış olan Baron von Hund, bir bakıma yapayalnız kalmış gibiydi. Fransa’daki Stuartistlerin 1747 yılında kurduğu “Vielle-Bru Riti” bir mum alevinden başka bir şey sayılmazdı. Charles Edward Stuart ise Masonluğa bir türlü ısınamamıştı. Nitekim sonradan göçtüğü İtalya’da Masonluk ile hiçbir ilgisinin olmadığını ileri sürmüştü. Katolik Kilisesi’nin hışmına uğramamak için böyle bir tutum takınmış olduğu da düşünülebilir.
Masonluk üzerine kondurulmuş olan afarozun 1751 yılında Papa 14. Benoit tarafından yinelenmiş olmasına karşın, 18. yüzyılın ikinci yarısında İtalya’da Masonluk hızlı bir gelişim içine girmişti. Kimileri, o sıralarda İtalya’daki çoğu locaları Charles Edward Stuart’ın kurmuş olduğunu ileri sürmüştür. Böyle bir iddianın doğruluğu hayli kuşkuludur. Stuart’ın adının kullanılmış olması daha büyük bir olasılıktır. Nitekim daha önce Charles Edward Stuart’ın 1747 yılında Fransa’da Arras Şapitri’ni kurmuş olduğunu belirtmiştim. Sonraki tutumuna bakılacak olursa, bu masonik yüksek dereceler örgütünü gerçekten onun kurmuş olduğu bile kuşkuya düşer.
Kimi masonik araştırıcı ve yazarların belirttiğine göre; Yetkinleşme Riti’nin kurulmasına ilişkin hazırlıklar, daha 1743 yılında, Bordeaux kentinde çalışan “La Parfaite Harmonie” (Yetkin Uyum) adlı bir locada başlamıştı. Önceleri toplam 14 dereceli bir dizge oluşturulmuştu. “Heredom Riti” olarak da anılan bu dizgenin derecelerinin sayısının, 1748 yılında Paris’te 25’e çıkarılmış olduğunu söyleyenler de vardır. [Sözlük anlamı bakımından heredom “kutsal ev” ya da “kalıtım” anlamına gelir. Her iki anlam da, İskoç Riti ile bağdaşır.]
Buna göre; ilk 14 derece “Masonluğun Yüce Prenslerinin Egemen Konseyi ve Büyük Locası” (La Grande Loge et le Souverain Conseil des Sublimes Princes de Maçonnérie) adını taşıyan bir kurul yönetiyordu. 15.-25. dereceler de “Yüce Konsey” (Sublime Conseil) adını taşıyan bir diğer kurulun yönetimi altındaydı. Paris’te ise, İngiltere’de olduğu gibi Masonluğun sadece standart ya da simgesel üç derecesinde çalışan ve büyük üstat unvanıyla Clermont kontunun yönetimindeki “Fransa’nın İngiliz Büyük Locası” (La Grande Loge Anglaise de France) vardı.
1754 yılında “Clermont Şapitri” (Chapitre de Clermont) kurulurken, bu karışıklığın giderilip tüm masonik dizgelerin tek bir örgütlenme çatısı altında toplanması öngörülüyordu. Bu şapitrde, örgütsel düzeni sağlamak amacıyla yapılan toplantılardan başarılı bir sonuç elde edilemeyince, kendi dediğinin olmasında direten masonlar çekip gitmiş ve kendi benimsedikleri yolu tutmuşlardı.
Böylece, 18. yüzyılın ikinci yarısında, tek bir gövdeden dallanıp budaklanan çok sayıda mason ritinin kurulmasının yolu açılmıştı. İlerleyen yıllarda, İskoç Riti ya da Ekosizm ile hiçbir ilgisi hatta hiçbir benzerliği bile olmayan ritler de doğdu.
1758 yılında Clermont kontunun yönergesiyle “Doğu ve Batı İmparatorları Konseyi” (Le Conseil des Empereurs d’Orient et d’Occident) adı altında 9 kişilik bir kurul oluşturuldu. Bu kurul bir yasa tasarısı hazırladı. 1761 yılında sonuçlandırılan bu tasarı önceleri gizli tutuldu. Buna uyularak aynı yıl Yetkinleşme Riti kuruldu. Hazırlanmış yasa tasarısı ertesi yıl kabul edilerek yürürlüğe kondu.
Bu kurula neden “Doğu ve Batı İmparatorları” adı verilmiş?... “Doğu” ve “Batı” ile nerelerden söz edilmek isteniyor?... Neden bir başka unvan değil de “imparator” kullanılmış?
“İmparator” unvanının kullanımı, “egemenlik” olgusunun belirtilişinden başka bir şey olamaz. “Doğu ve Batı” teriminin kullanımıyla, kurulacak olan mason ritinin simgesel olarak Doğu’dan Batı’ya kadar uzanan “evrensel” bir nitelik taşımasının öngörülmüş olduğu söylenir ama bu çok daha sonraki bir dönemin masonik anlayışıyla yapılmış olan ve “kaçamak” olarak da nitelendirilebilecek bir açıklamadır. Kimileri bu “Doğu ve Batı”yı salt Avrupa boyutunda, Britanya’dan Kudüs’e kadar olmak üzere yorumlamıştır. O zaman Doğu ve Batı İmparatorluğu, “Kutsal Roma İmparatorluğu” ile özdeşleştirilebilir.
Bu durumda, bu adın seçiminde Prieuré de Sion’un bir etkisinin bulunduğu düşünülebilir.
Charles Radclyyffe’in ölümünden sonra Prieuré de Sion’un Büyük Üstadı olan Charles de Lorraine, aynı anda “Kutsal Roma İmparatoru” unvanını da taşıyordu.
Coğrafyaya bağlanan, ön yargısız bir diğer yorumsal yaklaşım uyarınca ise, “Doğu” Avrupa ile Asya, “Batı” ise Amerika’dır.