Yetkinleşme Riti’nde, 13. dereceden öncesi, âdeta bir “hazırlık aşaması” gibi görülmüştür. Bu rite göre “Masonluğun asıl dereceleri” bundan sonra başlamaktadır.
İngiliz Masonluğu ile İskoç Masonluğu’nun en büyük çelişkisi de bu noktada düğümlenir.
İngiliz Masonluğu’na göre “Masonluğun asıl dereceleri” ilk üç derecedir. 19. yüzyıl başlarında bugün Anglosakson Masonluğu olarak da anılan Masonluk anlayışı oluştuğunda buna “Royal Arş Derecesi” (İskoç Masonluğu’ndaki 13. derecenin karşılığı) da eklenmiştir. Bundan ötesi filozofik nitelikli ayrıntıları kapsar.
İskoç Masonluğu’na göre ise, Royal Arş Derecesi’nden önceki derecelerde pek de önemli bir şey yoktur; masonların edinecekleri, sahip olacakları ve koruyacakları “GİZEM” bundan sonrasındadır.
Yetkinleşme Riti’nin 1762 tarihli yasasının ikinci maddesinde, masonların, ritin her bir derecesinde geçireceği süre belirtilmiştir. Her bir derecenin mutlaka sırayla -hiçbiri atlanmaksızın- alınması zorunlu tutulmuştur.
Her derecede ve birkaç dereceden oluşan her bir atölyede (loca karşılığı) geçirilmesi gereken sürelerin düzenlenmesinde “sayı simgeciliği” çok önemli bir etken olarak kullanılmıştır. Bu sayıların değerlendirilişi gizemci (mistik) bir yöntemle, uzun uzun açıklamalarla yapılır.
Evrenin ve doğanın gerçeklerini, toplumun ve insanın sorunlarını bir yana bırakarak bunlarla uğraşmak, o dönemde pek sık görülen, Rozkruacıların da etkisiyle oluşmuş tipik “aristokrat ve burjuva karışımı” bir yaklaşımdır.
Yetkinleşme Riti’nin 1762 tarihli yasasının 29. maddesi, Royal Sır Yüce Prenslerinin başka yerlerde sınırlı özerkliği olan birer konsey kurmalarına olanak tanımıştır. Bu konseylerin, ritin Fransa’daki merkezi yönetim organı olan “Egemen Büyük Konsey”in görevlendireceği Büyük Denetçiler tarafından denetlenmesi öngörülmüştür.
35. ve sonuncu maddede, bu konseylerin her birinin üye sayısı 15 ile sınırlandırılmıştır. “Egemen Büyük Konsey”in ise kaç kişiden oluştuğu belirtilmemiştir. Bu sınırlandırma yalnızca yönetsel bakımdan olsa, ritin sonuncu derecesindeki masonların sayısı sınırlandırılmasa, en yüksek derecede bulunan bu masonlar kendi aralarından belli bir dönem için konsey üyesi olarak görev yapacak kişileri seçmekte olsalar, hiç olmazsa ritin bu aşamasında demokratik bir yöntemin işlediğinden söz edilebilir. Fakat İskoç ritleri, nitelikleri gereği krallığı öncelikli tutar; “demokrasi” diye bir olgu tanınmakta değildir. Bakmayın siz Ramsay’ın “cumhuriyet” kavramına değinişine!…
Yasanın beşinci maddesi, Egemen Büyük Konsey’in 25 Haziran’da yapılması gereken yıllık toplantısına, biri “bakan” diğeri “general” olmak üzere iki devlet görevlisinin de katılmasını öngörmüştür. Bu, açıkça Fransa’da devlete karşı verilmiş olan bir ödündür.
Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti, Yetkinleşme Riti’nin geliştirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu bakımdan yasalarında büyük benzerlik vardır. Hatta Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin yasalarında, Yetkinleşme Riti’nin yasalarının bazı maddeleri hiç değiştirilmeden korunmuş, sadece nelerin değiştirildiğine değinmekle yetinilmiştir. Ritin herhangi bir ülkedeki egemen yönetici organı olan Yüksek Konsey’in etkin üye sayısı 33 ile sınırlandırılmıştır.
Her ülkede, Yüksek Konsey üyeliklerinden biri, geleneksel olarak, “kral” için ayrılmıştır. Fakat 19. yüzyılda krallıkların yerini demokratik rejim almaya başlayınca, bunun yerine “devlet başkanı” geçirilmiştir.
Bu da, Yetkinleşme Riti’nde verilmiş olan ödünün değişik bir biçimidir. Fakat Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti o sırada zorunlu kaldığı için geleneklerinde bu değişikliği yaparken, kendi iç işlerinin yürütülmesinde demokrasiyi bir türlü benimseyememiştir.
Yetkinleşme Riti’nin yasasının sonunda şu sözler yer almaktadır:
«Biz, Egemenlerin Egemenleri, pek sayın Özgür ve Kabul Edilmiş Masonlar Kardeşliğinin Royal ve Askeri Tarikatı’nın Royal Sır Yüce Prensleri, bu yasa, tüzük ve düzenlemeleri belirleyip bunlara uyulmasına karar verdik.
Biz, denetçilerimize ve yardımcılarına, bunları tüm konseylerde, şapitrlerde, royal localarda ve gerekli olan her yerde okutmalarını ve uygulatmalarını buyuruyoruz.»
Bu son sözlerden de, bu yasanın bir “krallık buyruğu” özentisiyle düzelendiği açıkça bellidir.
Daha önce Katolik Kilisesi’nce Tapınak Şövalyelerine bir “dinsel ve askerî tarikat” nitelği verilmiş olduğunu belirtmiştim. Katolik Kilisesi’nin ilkelerine göre, bir kuruma böyle bir nitelik ancak papa tarafından verilebilir. Buna karşılık Yetkinleşme Riti’nde Masonluğun, bir “royal ve askerî tarikat” olarak nitelendirilişi, böylece dinin yerine krallığın konuluşu, bir bakıma papaya meydan okumaktır.
Bu başlık altında yazmış olduğum böylesine uzun bir girişten sonra şimdi artık sıra doğrudan Eski ve Kabul Edillmiş İskoç Riti’nin oluşumundan söz etmeye gelebildi.