Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ADALAR İSTANBUL  (Okunma sayısı 9473 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 05, 2007, 02:03:18 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

ADALAR,İSTANBUL

Adalar veya Prens Adaları; İstanbul'un Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası adlı 9 adadan oluşan ilçesi. 2000 Nüfus sayımına göre nüfusu 17.738'dir.

Adalar ilçesinin merkezi Büyükada olup, ilçe 5 mahalleden oluşmaktadır; Büyükada’daki Maden mahallesi ve Nizam Mahallesi, Kınalıada mahallesi, Burgazadası mahallesi, Heybeliada mahallesi.

İstanbul Adaları’nın, özellikle Bizans döneminde saray mensuplarının sürgün yerleri olduğu için Prens Adaları diye adlandırıldığı söylenir.

Adalar'ın İstanbul'a uzaklıkları, en yakın Kınalıada, en uzak Tavşanadası olmak üzere 7 deniz miliyle 13.5 deniz mili (25 km) arasında değişir.Adalar'a ilk vapur seferleri Galata Köprüsü'nden 1846 yılında başlamıştır.Bugün Kabataş, Kadıköy ve Bostancı'dan sürekli deniz bağlantısı vardır.

Adalar'da yaşayan azınlık nüfusunun çeşitli toplumsal, siyasi olayların sonucunda dönem dönem buradan ayrılması, yerleşim alanlarının az olması dolaysıyla yeni yapılaşmaya sınırlı olanak tanınması gibi nedenlerle nüfusu ya azalmış ya da durağan kalmıştır. Özellikle 1950'den günümüze kadar, Adalarda sürekli oturan nüfus azalırken yörenin etnik ve sosyal yapısı da değişmiştir. Hıristiyan, özellikle de Rum ve Ermeni nüfusta çok büyük azalma olurken İstanbul içi ve dışı doğumlu Müslüman nüfus büyük bir artış göstermiştir.

Güzel bir vapur yolculuğu sonrası ulaşılan adalar, ferah ve sakin atmosferiyle daha ilk adımda misafirini rahatlatır.

Yüzyıllar önce meydana gelen çöküntüler sonucu Kocaeli Yarımadası'ndan kopan toprak parçalarından oluşan adalarla karşı kıyıları arasında deniz fazla derin değildir. Yüzeye çok kayın olan kayalar "Vortonos Fenerleri" olarak adlandırılan Maltepe ve Bostancı banklarındaki çakarlarla denizcileri uyarır. Bu bölge aynı zamanda olta ve ağ balıkçılar için ideal birer av sahasıdır.


Bostancı-Kartal kıyı şeridinin karşısında yer alan Adalar, doğal yapısındaki zenginlik yüzünden İstanbullular tarafından yakın geçmişte önemli bir sayfiye yeri olarak değerlendirildi. Plajları, yeşil dokusu, yürüyüş yolları, çam ormanlarıyla örtülü vadileri, tepeleri ve kıyılarıyla Adalar eskiden beri bilinen, kullanılan en önemli dinlence alanlarıdır

Ada köşklerinin iyi düzenlenmiş bahçeleri, yeşil alanlarını kaplayan akasya, erguvan, zakkum, lale, yasemin, hanımeli, karanfil gibi çiçekler bütün bir yıl sırayla çevreyi renklendirir.

Yerleşim bölgeleri genellikle adaların güney ve doğu kıyılarında yer alır.

Adalar, geçmişiyle de İstanbul tarihinde önemli bir yer tutar. Bizanslılar döneminde doğu keşişlerinin manastırlarını kurmalarından bu yana birçok tarihsel olaya da sahne olmuştur.

Prens Adaları veya Kızıl Adalar olarak da isimlendirilen Adalar üç grupta sınıflandırılabilir. Kınalıada, Burgazada, Heybeliada, Büyükada ve Sedef adası, üzerinde yerleşim olan, turizme açık adalardır.

Kaşık Adası ve Pide Adası özel mülktür. Adaya çıkmak bu nedenle mümkün değildir.

Yassıada, Sivriada ve Balıkçı Adası'nda yerleşim yoktur.



Temmuz 05, 2007, 02:07:23 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

BÜYÜKADA

Büyükada, yabancılar tarafından Prens Adaları olarak da bilinen İstanbul açıklarındaki adaların en büyüğüdür. Eski adı Prinkipo'dur. Yüzölçümü 5,4 kilometrekaredir. Kış nüfusu 2000 yılı verilerine göre 7320 kişidir. Evlerin çoğunun yazlık mahiyetinde olması sebebiyle yaz nüfusu kış nüfusundan çok daha fazladır. Maltepe sahiline uzaklığı 2300 metredir. Büyükada'da biri güney, diğeri kuzeyde olmak üzere iki tepe bulunur. Güneydeki tepe, 203 metre yükseklikteki Yücetepe'dir. Kuzeydeki tepe ise 164 metre yükseklikteki İsa Tepesi'dir.

1930 yılında Karacabey mevkiindeki Rum Ortodoks mezarlığı yakınında bulunan ve Büyük İskender'in babası Makedonya kralı II. Filip’e ait altın sikkeleri ihtiva eden Büyükada Definesi, adanın tarihine ilişkin en eski bulgudur. Hepsi 207 altın sikkeden ibaret olan define şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesindedir. Diğer Prens Adaları gibi Büyükada da Bizans döneminde sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Adalar, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un fethinden bir ay önce zaptedilmiştir.

Adanın en yüksek tepesinde Aya Yorgi kilisesi ve manastırı bulunmaktadır. Buradaki ilk yapı, M.S. 6.yüzyılda inşa edilmiştir. Bu mevkide, bir çok kilise ve manastırın kalıntıları da vardır. Bunlardan bazıları bugüne kadar ulaşmış, bazıları yıkıntı olarak kalmıştır.

İsa Tepesi'nde ise Hristos kilise ve manastırı ile Rum Yetimhanesi bulunmaktadır. Rum Yetimhanesinin binası dünyanın en büyük ahşap monoblok yapılarındandır.

Kumsal semtindeki Ayios Dimitrios kilisesi de Büyükada'nın önemli dini yapılarındandır. Adadaki Ortodoks cemaat, büyük ayinlerini burada yapar.

Büyükada'da bulunan 4 camiden mimari bakımdan en dikkat çekeni 2. Abdülhamid tarafından yaptırılan Hamidiye Cami'dir. Mimari açıdan batı etkisinde inşa edilmiş bulunan mekan, Ada Cami sokağında bulunmaktadır.

Tarihi ve doğal güzellikleriyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından biridir. Motorlu taşıtların yasak olduğu (resmi araçlar hariç) adada ulaşım bisiklet ve faytonlarla sağlanır. Denize girmek isteyenler için dört plajı mevcuttur:

-Yörükali Plajı
-Prenses Plajı
-Nakibey Plajı
-Kumsal Plajı
Lev Troçki'nin, Stalin tarafından sürgün edildikten sonra 1929-33 yılları arasında yaşadığı Nizam Mahallesindeki ev ve ünlü yazar Reşat Nuri Güntekin'in Maden Mahallesindeki evi adayı ziyaret edenlerin ilgisini çekmektedir.

Aya Yorgi manastır ve kilisesinin özel bir yeri vardır: Her yıl 23 Nisan ve 24 Eylül günlerinde sayısız insanın 200 metrelik bu tepeyi tırmanıp kiliseye ulaşınca, inancı doğrultusunda dua ettiği, niyet tuttuğu ya da şifa umuduyla siyah cüppeli bir Ortodoks papazdan dua dilediği görülebilir.



Temmuz 05, 2007, 02:11:57 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

HEYBELİADA

Heybeliada, İstanbul Prens takımadasının en yeşil adasıdır. Eski adı Halki'dir. En yükseği 140 metreye yaklaşan dört tepesi vardır. İskeleden inilince solda Deniz Lisesi ve ona bağlı binalar uzanır. Bunların arasından geçilerek arkada, Çam Limanı tarafında, Sanatoryum’a gidilir. Şimdi Deniz Kuvvetleri’nin elinde bulunan arazide tarihten kalan iki ilginç eser vardır; birincisi Türkler’in fethinden önce yapılmış son ve Adalar’daki tek Bizans Kilisesi, Kamariotissa’dır. Son İmparatoriçe Maria Komnena’nın yaptırdığı sanılıyor. İstanbul’daki Fener’deki Aya Maria dışında, dört yapraklı yonca modeline göre yapılmış tek kilise budur. Askeri arazide olduğu için özel izin alınmadan görülemiyor. Bu kıyıda Aya Yorgi (Ayios Yeorgios) Manastırı, Çam Limanı’nın batı ucunda Tarik-i Dünya Manastırı vardır.

İkinci ilginç kalıntı bir mezar taşından ibaret. Bu Kraliçe I. Elizabeth’in elçisi Edward Barton’ın mezar taşı. Üzerinde –imla yanlışları da olan- Latince bir kitabe ve Barton’ın aile arması var. İngiltere’nin ve Elizabeth’in Osmanlı sultanına gönderdiği ikinci elçi olan Barton’ın bir süre Tophane’de bir evde kaldığını, ama çevre halkı gece cümbüş gürültüsünden rahatsız olup şikayet ettiği için buradan uzaklaştırıldığını biliyoruz. Gerçekten cümbüşler çok mu gürültülüydü, yoksa o sıralar Türk halkı böyle şeylere hiç mi alışık değildi, bunu o kadar iyi bilmiyoruz.

İskelenin sağında çarşı, meyhane ve kahveler yer alır. Büyük Rum Kilisesi Aya Nikola (Ayios Nikolaos) buradadır. Bazı ilginç ahşap evlerin önünden örneğin İlyasko Yalısı’nın, Hulusi Bey Köşkü’nün (Hacopulos’lar yaptırmıştı), Adalar’da kışın da açık kalan otel Panaroma’nın yanından geçerek yürüyünce, çamlık piknik yerlerine gelinir (o zamandan beri Panaroma kapandı, Hakli Palas ise onarılarak faaliyete geçti). Bunun ilerisinde Değirmen denilen bölge vardır (adı verilen değirmen kalıntıları da ayaktadır). Ada’nın en büyük plajı buradadır.

Fazla yapılaşmamış olan öbür tepede, Ayia Trias Manastırı’yla (bu da Bizans’a uzanır) birlikte Rum Ortodoks Ruhban Okulu vardı. Heybeliada, fetihten bir zaman sonra, Rum nüfusun başlıca dini eğitim merkezi olmuştu (dünyevi eğitim merkezi Fener’de kaldı). Din adamı adayları Yunanistan’dan ve Rumlar’ın bulunduğu her yerden buraya okumaya gelirdi. 1970’lerde Türk hükümetiyle Rum Ortodoks Patrikhanesi (daha doğrusu, Yunanistan) arasındaki bazı anlaşmazlıklardan ötürü bu eğitim durdu. Ortodok Rum dini kurumlarının yanında 1940’larda yapılmış Beth Yaakov sinagogu da vardır.

Kuzey kıyısında da Hidiv ailesinden Sait Halim’in kardeşi Abbas Halim Paşa’nın konağı halen ayaktadır.Çünkü orası yani Hebeybaliada Hüseyin Rahmi Gürpınarın yaşadığı yerdir.

Heybeli yaz-kış nüfusunun en kalabalık, gidiş-gelişin en yoğun olduğu adadır.

Burgaz deyince akla Sait Faik’in gelmesi gibi Heybeli’nin yazarı da Hüseyin Rahmi’dir.


Temmuz 05, 2007, 02:17:39 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

BURGAZADA

Burgaz Adası, İstanbul (Prens) Adaları'nın büyüklük olarak üçüncüsü. Yuvarlak biçimdedir ve genişliği yaklaşık 2 kilometredir. Ada üzerindeki tek tepe Bayrak Tepe'dir. Ada (bir kısmı 2003'te yanmış olan) bir kızılçam ormanıyla kaplıdır.

Büyük İskender'in generali, Demetrios'un babası olan Antigone buraya büyük bir kale yaptırmıştır. Ada önce onun adıyla anılmış, sonra Yunanca kale/burç anlamına gelen Burgaz (Pyrgos) adını almıştır. Ortodoks kilisesinin en saygın patriklerinden Metodios'un ikonakırıcılar tarafından adadaki bir mahzende yedi yıl hapsedildiği söylenmektedir. Bugün bu mahzenin üzerinde Ayios İoannis Kilisesi bulunmaktadır. Evliya Çelebi'nin 17.yy'da yazdığnıa göre, ada halkı Rumlardan oluşmaktadır.

Çağdaş Türk edebiyatının önemli yazarlarından hikayeci Sait Faik Abasıyanık, hayatının bir bölümünü burada geçirmiştir. Burgaz Adası ve diğer İstanbul Adaları, hikayelerinde önemli yer tutmuştur. Abasıyanık'ın Burgaz'daki evi, Sait Faik Müzesi adıyla müze haline getirilmiştir.

Burgaz Adası; ağaçlarla kaplı olan Heybeliada ve Kaşık Adası'na baktığı için manzara açısından avantajlıdır. Ada; çam ormanları, sahilleri ve zarif ahşap köşkleriyle de İstanbul'un sevilen bir köşesidir. Güzel ahşap köşklerın en çok saklandığı yerler sahil ve tepenin Kaşıkadası ile Heybeliada'ya bakan eteğindeki sokaklardır. Adanın eski plajına, iskelede vapurdan inildikten sonra sola dönülüp sahil takip edilerek ulaşılır. Bura doğu yönünde ucunda fener bulunan bir bir burun vardır. Günbatımıyla manzarasıyla meşhur olan Kalpazankaya mevkii adanın batı yönündedir. Türkiye'deki ilk kalp paranın burada basıldığı söylenmektedir. 176 m yükseklikteki Bayrak Tepe, adanın güney kıyısından yükselen dik bir yamacın üstündedir. "Hristos Manastırı" bu tepede bulunmaktadır.

1928'de kurulan Burgaz Adası Sanatoryumu, Türkiye'nin en eski sanatoryumlarından biridir.

İstanbul'daki Rumların nüfusunun azalmasıyla birlikte, adadaki Rumların sayısı da azalmıştır. Buna karşılık, adada İstanbullu Yahudilerin sayısında artmıştır.

Burgaz'da 6 Ekim 2003 büyük bir orman yangını çıkmıştır. Şiddetli lodosla nedeniyle bu yangında önemli miktarda ağaç yanmıştır. Adalıların ve itfaiyenin havadan ve karadan yaptıkları söndürme çalışmaları sonucu, yangın ertesi gün söndürülmüştür. Yangından sadece on gün sonra 450 dönüm arazi üzerinde başlatılan orman yeşertme çalışmalarına İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Adalar Belediyesi, sivil toplum örgütleri ve ada halkı katılmıştır. Çalışmalardan büyük ölçüde olumlu sonuç alınmıştır.

Adada sağlam durumda üç Rum Ortodoks kilisesi vardır: Ayios İoannis, Aya Yorgi ve Hristos Manastırı'nın kilisesi. Adanın doğusunda, eskiden Avusturya Lisesi'nin yazlığı olan "Marabetler Yeri"nde Katoliklere ait Sankt Georg Kilisesi bulunmaktadır.

Adadaki ilk cami 1953 yılında, fethin 500. yıldönümü dolayısıyla belediyenin bağışladığı bir arsaya inşa edilmiştir. Adada bir sinagog, bir de cemevi bulunmaktadır.


Temmuz 05, 2007, 02:19:25 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

KINALIADA

Kınalıada, Prens Adaları diye bilinen ada topluluğu içinde İstanbul’a en yakın adadır. Belki de bu yüzden, Bizans döneminde ada sürgünlerinin çoğu buraya getirilmiştir. Bu sürgünlerin en önemlisi Romanos Diogenes’tir. Eski adı Proti'dir.

En çıplak adalardan biridir, en az ağaç bu adada görülür. Adı, demir ve bakır madenlerinin etkisiyle kızılımtırak olan toprağının renginden gelir. Tarihi dokusu da çok fakirdir. Adalar’daki tek Ermeni Kilisesi Surp Krikor Lusavoriç'tir. Manastır Tepesi diye bilinen yerde de Rum Ortodoks Hıristos Manastırı vardır. Ada betonlaşmayla adeta İstanbul'un küçük bir kopyası haline geldi.


Temmuz 05, 2007, 02:22:24 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

SEDEFADASI

Sedef Adası, Adalar'ın yerleşime açık olan en küçük adasıdır. 1.300 x 1.100 metre büyüklüğündedir. Üzerindeki bitki örtüsü uzaktan bakıldığında sedefe benzetildiği için Sedefadası adı verilmiştir. Eskiden tavşanı bol olduğu için Tavşanadası adı da kullanılmıştır.

Sedefadası da, diğer İstanbul adaları gibi Bizans döneminde sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Adanın en önemli sürgünlerinden biri, miladi 857 yılında adaya gönderilen Patrik Ignatios'tur. Ignatios, 10 yıl adada çeşitli işkencelere maruz kalarak yaşadıktan sonra, 867 yılında yeniden patrik seçilmiştir.

Ada, 1850'de Tophane Müşiri Damad Ferid Paşa'nın mülkiyetine geçmiş, paşa adaya zeytin ağaçları dikmiş ve sebze yetiştirmiştir. Paşa'nın ölümü üzerine ada bakımsız kalmış, 1. Dünya Savaşı sırasında da adanın tüm ağaçları kesilmiştir. İstanbul'un işgali sırasında müttefiklerin eline geçen Yavuz Zırhlısı uzun süre buraya demirlemiştir.

Ferid Paşa'nin torunları, adayı seçkin insanların yaşadığı bir yerleşim yeri yapmaya çalışmış, bu amaçla bir konut kooperatif kurmuş, binlerce ağaç diktirmiş ve villalar inşa ettirmişlerdir.


Temmuz 05, 2007, 02:23:51 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

SİVRİADA

Sivriada,İstanbul Adalarının en uzakta kalanı olup, sivri bir kayalıktan oluşmuştur. Denizden yüksekliği 90 metredir.

Adada,10. yüzyıldan kalma, bugün sadece bazı kalıntıları mevcut olan bir manastır vardır. Adada ikamet yoktur. Adaya Bizans İmparatorluğu döneminde din adamları ve imparatorlar sürgüne gönderilirdiği rivayet edilmektedir.

Geçtiğimiz yıllarda adadan çıkarılan taşlardan İstanbul mendrekleri ve limanları yapılmıştır.Adadaki taş ocağı terk edilmiştir. Taş ocağının limanı yatçılar için iyi bir haftasonu barınağı oluşturur.


Temmuz 05, 2007, 02:26:53 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

YASSIADA

Yassıada, Marmara Denizi'nde İstanbul'a yakın küçük bir ada. Eni 185, boyu 740 metre. Biri sivri, diğeri yassı görünümlü olan iki Hayırsızada'dan yassı olanıdır. Arazisi düzdür, ancak sahilleri genellikle denize dik olarak iner.Burgaz Adası'na 3 mil, Sivriada'ya 1.7 km ve Kadıköy'e 13 km uzaklıktadır.18.3 hektar yüzölçümüne sahiptir.

Bizans döneminde 4. yy'dan itibaren bir sürgün yeri olarak kullanılan Yassıada'ya, Bizans imparatoru Teofilos (829-846) Platea Manastırı diye bir manastır inşa ettirmiştir.860'ta bu adada sürgün olarak kalan patrik İgnatios adanın tam ortasına bir kilise inşa ettirmiştir.Daha sonraları bu kilisenin altındaki dehlizler zindan olarak kullanıldı.12.yy'da Latinlerin ve 15. yy'da Rusların istilasına uğradı.İstanbul'un Fethi'nden sonra uzun süre adayla ilgilenen olmamıştır.1859'da adayı satın alan İngiltere'nin İstanbul sefiri Sir Henry Bulwer, sahilde burçları olan kaleye benzer bir bina ile adanın ortasına enteresan bir mimari üslupta, şato büyüklüğünde bir köşk inşa ettirdi.Ancak inşaatın ve tarım faaliyetlerinin getirdiği ağır masraflar yüzünden adayı Mısır Hıdivi İsmail Paşa'ya satarak elinden çıkardı.Ancak İsmail Paşa'da adayla fazla ilgilenmemiştir.

Yassıada 1947'de Deniz Kuvvetleri tarafından satın alınmış ve 1952'de eğitim hizmetlerine açılmıştır.27 Mayıs Darbesinden (1960) sonra burada kurulan mahkemelerde Demokrat Parti önde gelenlerı yargılanmış ve Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idama mahkum edilmiştir.Yassıada Yargılamaları bittikten sonra, yeniden Deniz Kuvvetlerine teslim edilmiş ve buradaki eğitim faaliyetleri 1978'e kadar sürmüştür.1993'te İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'ne devredilmişse de 1995'te terk edilmiştir.Halen ıssız bir adadır.


Temmuz 05, 2007, 02:28:45 ös
Yanıtla #8

Güzel bir derleme.
Teşekkürler Sayın voyageur .
Omnia mors aequat


Temmuz 05, 2007, 02:29:04 ös
Yanıtla #9
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 133
  • Cinsiyet: Bay

KAŞIK ADASI

Marmara Denizi'nde, İstanbul'a bağlı, Burgaz Adasının karşısında kaşığa benzediği için bu isim verilmiş özel mülkiyet elindeki ada. Adaya vapur seferi yoktur. Uzunluğu yaklaşık birkaç yüz metre olan bu ada eskiden sürgün yeri olarak da kullanılmış. Eski adı Pita. Daha sonra evrim geçirip pide adası olarak da anılır. ama daha sonra kaşığa benzeyen görünümündn dolayı kaşık adası olarak anıldı. Bu adanın sahibi 1950'li yıllarda rum aile Dalon adında bi aileydi. Daha sonra bu adayı bir turizm şirketine satıldı. Bu şirket adaya inşaat yapmak istedi ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi izin vermedi. Şu an bu adada 5 bekçi ve 10-15 vahşi köpek var. Bu adada iki küçük ev ve basit liman vardır.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
4109 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 17, 2008, 09:37:13 öö
Gönderen: ahu
3 Yanıt
5267 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 16, 2009, 03:24:01 ös
Gönderen: Prenses Isabella
14 Yanıt
8943 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 23, 2011, 03:06:19 ös
Gönderen: mevlüt
1 Yanıt
3725 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 11, 2011, 05:16:21 ös
Gönderen: BULGARIA
0 Yanıt
2719 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 31, 2012, 12:02:16 öö
Gönderen: karahan
0 Yanıt
2468 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 03, 2012, 06:54:37 ös
Gönderen: asimov
19 Yanıt
10854 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 07, 2013, 06:11:57 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
1942 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2013, 07:48:03 ös
Gönderen: Etimolog
20 Yanıt
7785 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2014, 07:38:00 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2101 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2014, 12:06:32 öö
Gönderen: ThomasReid