Masonlar.org - Harici Forumu
Inanc => 3 Buyuk Din => Islam => Konuyu başlatan: semih_tatar - Aralık 14, 2008, 08:18:45 öö
-
Dört Kapi Kirk Makam
Dört Kapi Kirk Makam seklindeki Kamil (olgun) insan olma ilkelerini Hünkar Haci Bektas Veli’nin tespit ettigine inanilir.Haci Bektas "Kul Tanri’ya kirk makamda erer, ulasir, dost olur." buyurmuslardir. Bu ilkeler asama asama insani olgunluga ulastirir. Bir baska yoruma göre ise seriat anadan dogmak, tarikat ikrar vermek, marifet nefsini bilmek, hakikat Hakki özünde bulmak yollaridir.
Dört Kapı şunlardır:
1.Seriat
2.Tarikat
3.Marifet
4.Hakikat
Her kapının on makamı vardır.
Seriat kapısının makamları:
1. Iman etmek,
2. Ilim ögrenmek,
3. Ibadet etmek,
4. Haramdan uzaklasmak,
5. Ailesine faydali olmak,
6. Cevreye zarar vermemek,
7. Peygamberin emirlerine uymak,
8. Sefkatli olmak,
9. Temiz olmak ve
10.Yaramaz islerden sakinmak.
Tarikat kapisinin makamlari
1. Tövbe etmek,
2. Mürsidin ögütlerine uymak,
3. Temiz giyinmek,
4. Iyilik yolunda savasmak,
5. Hizmet etmeyi sevmek,
6. Haksizliktan korkmak,
7. Ümitsizlige düsmemek,
8. Ibret almak,
9. Nimet dagitmak ve
10.Özünü fakir görmek
Marifet kapisinin makamlari
1. Edepli olmak,
2. Bencillik, kin ve garezden uzak olmak,
3. Perhizkarlik,
4. Sabir ve kanaat,
5. Haya,
6. Cömertlik,
7. Ilim,
8. Hosgörü,
9. Özünü bilmek ve
10.Ariflik.
Hakikat kapisinin makamlari
1. Alcakgönüllü olmak,
2. Kimsenin ayibini görmemek,
3. Yapabilecegin hicbir iyiligi esirgememek,
4. Allah’in her yarattigini sevmek,
5. Tüm insanlari bir görmek,
6. Birlige yönelmek ve yöneltmek,
7. Gercegi gizlememek,
8. Manayi bilmek,
9. Tanrisal sirri ögrenmek ve
10.Tanrisal varliga ulasmak
Size birseyler cagristiriyor mu? yada Ortak noktalar gorebiliyormusunuz?
-
Sayın Semih Tatar,
1. Şeriat Kapısı
2.Tarikat Kapısı
3.Marifet Kapısı
4.Hakikat Kapısı
Dört kapı ilkesini kimin ortaya cikarttigini bilmemekle beraber, Hacı Bektaş-ı Veli de olsa Mevlana da olsa başımızın üstünde yerleri var. Masonluk ile mantık çerçevesinde bağlantısı olduğunu söylemek yanlış olmaz kanaatindeyim. Zira bizler de HAKİKAT KAPISI'nı aralamaya çalışanlarız, bunun için de diğer kapılardan geçmeye çalışıyor ve Kamil İnsan olmanin yollarini ariyoruz.
Bendeki alıntıda Mevlana'nın adı geçiyor, ama önemli olan isim değil yaklaşım...
Öğreti olarak bu kapılar birer birer geçilerek hakikate ulaşılır. Öğrencilerden biri Mevlana'ya sormuş: "Efendim bu 4 kapı meselesini bana açıklayabilir misiniz?" Mevlana'da yanıt vermiş: "Karşı medresede dersini çalışan 4 kişi var. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım."
Adam gitmiş, birincinin ensesine tokat atıvermiş. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla öğrenciyi yere yıkmış. Öğrenci çok sinirlenmiş ama hocasının dediğini yapması gerektiği için diğerinin yanına gitmiş ve bir tokatda ona atmış. Adam derhal ayağa kalıp elini kaldırmış, tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci bir şamar da üçüncüye atmış. Üçüncü kişi sadece kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü adama tokadı salladığında ise adam hiç umursamadan çalışmasına devam etmiş.
Öğrenci Mevlana'nın yanına dönmüş ve olayları bir bir anlatmış. Mevlana: "İşte sana anlatmak istediğim örnekler bunlardı. Birinci; şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu için sana tokadı attı. İkinci adam tarikat kapısındadır. Tokadı yeyince ayağa kalktı ama tam iade edecekti ki tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi. Sana kötülük yapana bile iyilik yap. Üçüncü marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek Yaradan'dan geldiğine bilir, inanır. Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı. Dördüncü adam hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile....
Hakikat Kapısını aralamış nice dostluk dileklerimle...
Sevgi ve Saygilarimla,
-
Çok Güzel bir Örneklem sunmuşsunuz, Sayın Dino; Teşekkürler. Hakikate erdim, Sayenizde :)
-
Sayin Isabell,
Hakikate etmek o kadar kolay olsaydi tum insanlik mutluluk icinde yasiyor olurdu...
Sevgi ve Saygilarimla,
-
Sayin Isabell,
Hakikate etmek o kadar kolay olsaydi tum insanlik mutluluk icinde yasiyor olurdu...
Sevgi ve Saygilarimla,
Anlıyorum. Sadece vermiş olduğunuz Örneklem üzerine bazı şeylere aklım erdi demek istedim. Haklısınız.
Saygılarımla
-
Mevlana demiş ki "damladan vazgeç Okyanus ol"
Damla insan, okyonus Tanrıdır.
Evrenin özü Tanrı'nın yansımasıdır.İnsan Tanrı'dan bir öz taşır.Önemli olanda insanın nasıl kamil insan olacağıdır.Kamil insan da insanın öz varlığına dönmeye çalışma çabasıdır.Dönemezse reenkarnasyon meydana gelir, yani ruhun ölmezliği mevcuttur.
Yunus Emre der ki ;Ten fanidir, can ölmez ...
-
Dai Hacı Bektaşi Veli,İslam'ın batıni yönünü tevhid etmiş ve bunu engüzel şekli ile tahrif etmiştir.
-
Hacı Bektaşı Veli der ki;
Hararet nardadır, sacda değildir. Keramet baştadır, tacda değildir. Her ne ararsan kendinde ara. Kudüs'de Mekke'de Hac'da değildir.
Sen seni bilirsen yüzün Hüdâ’dır; sen seni bilmezsen, Hak senden cüdâdır.
Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
Mârifet, nefsi silmek değil, bilmektir.
Murada ermek sabır iledir.
Sevgiler...
-
Önemli olanda insanın nasıl kamil insan olacağıdır.
Sayın Mozart,
Her dil, gönlün perdesidir,Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
Sevgilerimle...
-
4 kapı 40 makam anlatılmış ama 33. derece masonlukla ilgisini tarif eden örnekler yok. Masonlukta da buna benzer aşamalardan geçiliyor mu? 33. dereceden sonra masonlar hiyerarşisi nasıl oluyor.
-
Bu konuları ve rakamları benzeştirme çabaları boşuna ve yanlıştır.
Masonlukta her ritin 33 derecesi yoktur. 4 dereceli rit de vardır 90 dereceli rit de...
Bektaşiliğin öğretisindeki simgesel anlatımlar ile Masonluktaki anlatımlar birbirinden çok farklıdır. Her ikisi de ayrı ayrı saygındır.
Eğer benzeştirme yapılması amaçlanıyorsa, Bektaşilik ile benzeştirilecek başka tarikatlar vardır; Masonluk ile benzeştirilecek paramasonik kuruluşlar vardır.
Bakın, söz edilirken bile fark kendini belli ediyor: Bektaşilik ezoterik nitelikli bir tarikattır; Masonluk ise ezotearik nitelikli bir kurum. İkisinin de ezoterik oluşu, benzeştirilmeleri bakımından yeterli değildir.
Benzeştirme yapmak isteyen bir kişi, her ikisini de çok yi incelemiş olmalı ve bir karşılaştırma çizelgesi oluşturmalıdır. Böyle bir çalışmanın sonrasında belki bir irdeleme yapabiliriz.
-
O zaman konuyu açan kardeşimiz benzerlik olduğunu biliyor yada beynimizi geliştirmemizi istiyor.
...
Bektaşiliğin öğretisindeki simgesel anlatımlar ile Masonluktaki anlatımlar birbirinden çok farklıdır. Her ikisi de ayrı ayrı saygındır.
....
-
Bana göre mevlana örneklemesi ezoterik anlayışı kavrama yolunda ışık tutmuştur. Talebelerin aldığı eğitime göre tepki vermesi yada vermemesi Mevlana'nın bir simge ile öğretisidir. Alevilik, Mevlevilik, Bektaşilik vede masonluk hakkında benzerlik olarak şu ana kadar öğrendiklerimle söyleyebileceğim ancak ezoterik oluşları ve tüm olgularda belirli hiyerarşik rütbe , derece yada kademe olduğudur. Benim bilgimden bir kademe üstündeki başka biri üzerine birşeyler katacaktır. Onun da üstü ve onun üstü ve en üst bilgi birikimine sahip kademedeki kişi bütün gelecek eklemeleri bilip üzerine bir nokta koyacaktır. Fakat ben buna nokta derim ve bunu anlarım da ya yukarıdaki zat o nokta ile ilgili açıklamayı hiyerarşiyi aşıp direk enalttaki bana iletse sanırım ben anlamayıp bu zatı saçmalıyor, sapık, kötü amaçlara hizmet ediyor, amacı bölmek , şeytanın taşeronu derim. Niye benim anlayacağım budur kapasiteden dolayı. Bu kurumlar bu yüzden belli bir gizlilik ve kademe derece gibi hiyerarşisi var diye düşünüyorum. Bu bilgileri ben bildim diyelim yeterli maneviyatım olmazsa bilmeyenleri hakir görüp kendi egoma yenilenilir demekki bilgi de olmalı erdemde.
Saygılarımla
-
Öncelikle mantıklı ve makul örnekler ve açıklamalarla bu konuya ışık tuttuğunuz için kendi adıma teşekkür ederim. Bu konu ile ilgili yorum katmak isterim. Mevlana'nın yedi öğüdünden yola çıkacak olursak; cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurları örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyettr ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol. Hoşgörülü olmada deniz gibi ol ya olduğun gibi görün ya da göründüğünü gibi ol. Evet şimdi Mevlana'nın burada vermiş olduğu öğütlerde ki anahtar kelimelere bakarsak, yardım akarsu şefkat güneş tevazu alcak gonulu olma Hiddet asabiyet toprak, hoşgörü deniz. Burada dikkat çekmesi gereken husus Mevlana'nın, insan davranışları ve huylarını doğayla senkronize eder derecède benzetmesidir. Bahsedilen öğütlere uyan ve taşıyan kisiler, üst insan olarak adlandırdığımız kişilerdir. Bahsedilen özellikler genellikle her Mason da olan özelliklerdir diye düşünüyorum.
İnsan, doğasına geldiği özellikleri taşırsa insandır. (Olduğun gibi görün )
Aydınlıkta herkes görür mesele karanlıkta da aydınlığı görüp, Aydınlıktan ayrılmamaktır. (Değişme asla)
İnsan doğasında değişen özelliklerini geri kazanırsa insandır. (Göründüğün gibi ol)
Saygılarımla...
ayilmaz92
-
Mesnevi kıssası hayır ve şer Allahtandır kelamını örnekliyor ama bana vur ensesine al lokmasını sözünü hatırlattı ;)
-
@Zennn Okuduğum ilk anda aynı şeyi düşündüm. Kalp kalbe karsıymış. 😃
-
Sn. Herakles desenize siz de benim gibi daha ilk kapıdasınız :)
-
Doğru kapıyı çaldıktan sonra beklemesi sadece mutluluk verir.
-
Öncelikle mantıklı ve makul örnekler ve açıklamalarla bu konuya ışık tuttuğunuz için kendi adıma teşekkür ederim. Bu konu ile ilgili yorum katmak isterim. Mevlana'nın yedi öğüdünden yola çıkacak olursak; cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurları örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyettr ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol. Hoşgörülü olmada deniz gibi ol ya olduğun gibi görün ya da göründüğünü gibi ol. Evet şimdi Mevlana'nın burada vermiş olduğu öğütlerde ki anahtar kelimelere bakarsak, yardım akarsu şefkat güneş tevazu alcak gonulu olma Hiddet asabiyet toprak, hoşgörü deniz. Burada dikkat çekmesi gereken husus Mevlana'nın, insan davranışları ve huylarını doğayla senkronize eder derecède benzetmesidir. Bahsedilen öğütlere uyan ve taşıyan kisiler, üst insan olarak adlandırdığımız kişilerdir. Bahsedilen özellikler genellikle her Mason da olan özelliklerdir diye düşünüyorum.
İnsan, doğasına geldiği özellikleri taşırsa insandır. (Olduğun gibi görün )
Aydınlıkta herkes görür mesele karanlıkta da aydınlığı görüp, Aydınlıktan ayrılmamaktır. (Değişme asla)
İnsan doğasında değişen özelliklerini geri kazanırsa insandır. (Göründüğün gibi ol)
Saygılarımla...
ayilmaz92
Mevlana'nın 7 ögüdü: öyle ol ,böyle ol...ya olduğun gibi görün ya da göründüğünü gibi ol.
Böyle çelişki görmedim.
-
Alevi-Bektaşiliği kısaca HAK YOLU diye tanımlanan, insanı hak, ilmi yol, sevgiyi din olarak algılayan (insan merkezli) bir inanç öğreti ve yaşam biçimidir. Daha çok sözlü geleneğe dayanan ve insanı merkeze koyan Alevi inancı, öz itibarı ile tüm VARLIĞI ve Hakkı (tanrıyı) tüm varlıklara ve insana indirgeyen bir inançtır. Genel tanım bu şekilde yapılıyor .
Masonluktada kurumsal olarak İNSAN olmak merkezde anladıgım kadarı ile ..erdemler degerler ön planda tutulmuş .
ortak noktalarda semboller gözüme ilişti .Bunları nasıl deĞerlendirirsiniz bilemem .
Hacıbektası ziyaret edenler görmüş olabilir ..süleyman muhru oradada kullanılmış...cem odasında 40 kollu şamdan kullanılmış .teslimiyet taşı dedikleri 12 köşeli taş .gb .
-
Öncelikle mantıklı ve makul örnekler ve açıklamalarla bu konuya ışık tuttuğunuz için kendi adıma teşekkür ederim. Bu konu ile ilgili yorum katmak isterim. Mevlana'nın yedi öğüdünden yola çıkacak olursak; cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurları örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyettr ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol. Hoşgörülü olmada deniz gibi ol ya olduğun gibi görün ya da göründüğünü gibi ol. Evet şimdi Mevlana'nın burada vermiş olduğu öğütlerde ki anahtar kelimelere bakarsak, yardım akarsu şefkat güneş tevazu alcak gonulu olma Hiddet asabiyet toprak, hoşgörü deniz. Burada dikkat çekmesi gereken husus Mevlana'nın, insan davranışları ve huylarını doğayla senkronize eder derecède benzetmesidir. Bahsedilen öğütlere uyan ve taşıyan kisiler, üst insan olarak adlandırdığımız kişilerdir. Bahsedilen özellikler genellikle her Mason da olan özelliklerdir diye düşünüyorum.
İnsan, doğasına geldiği özellikleri taşırsa insandır. (Olduğun gibi görün )
Aydınlıkta herkes görür mesele karanlıkta da aydınlığı görüp, Aydınlıktan ayrılmamaktır. (Değişme asla)
İnsan doğasında değişen özelliklerini geri kazanırsa insandır. (Göründüğün gibi ol)
Saygılarımla...
ayilmaz92
Mevlana'nın 7 ögüdü: öyle ol ,böyle ol...ya olduğun gibi görün ya da göründüğünü gibi ol.
Böyle çelişki görmedim.
Sn. Tık-Tik-Tak’ın “Böyle çelişki görmedim” sözüne düşüncelerimi aktarmak isterim.
Evet içinde çelişkiler barındırıyor olabilir. Fakat söylemleri lafzi anlamlarla yorumlarsak bu sonucu elde ederiz. Sözlerin daha derin anlamları olabilir. İzninizle bir hikaye paylaşmak isterim.
Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Bir süre sonra yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektâş-i Veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. Çünkü dergah aşevidir aynı zamanda.
Durumu Hacı Bektâş-i Veli ‘ye anlatır ve Hacı Bektâş-i Veli “helal değildir” diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergahına gider ve aynı durumu Mevlâna'ya anlatır, Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder.
Adam aynı şekilde Hacı Bektâş-i Veli ‘ye de gittiğini fakat onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlâna'ya bunun sebebini sorar.
Mevlâna şöyle der:
- Biz bir karga isek Hacı Bektâş-i Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektâş-i Veli dergahı’na gider ve Hacı Bektâş-i Veli'ye, Mevlâna’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektâş-i Veli'ye sorar.
Hacı Bektâş-i Veli de şöyle der:
- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlâna’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir çamurlu damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez.
Sevgilerimle
-
Dört Kapı Kırk Makam
Dört Kapı Kırk Makam öğretisi özünde; kişinin derece derece ahlaklanarak, iç temizliğine kavuşması, yükselip yücelmesi ve olgunluğa ulaşıp kamil bir insan olarak topluma hizmeti amaçlayan bir inanç/düşüncedir.
Dört kapının dördünün’de kendine özgü kuralları bulunmakta. Dört kapının’da kaynağı birdir; dört kapı dört Alem’e denk düşer. Kırk makamın onu şeriat; onu tarikat; onu marifet ve onu hakikat’dir. Yol ehli dört kapıya bağlı kırk makamdan geçerek Hakk’a ulaşır; bu sırada şeriat gemisene biner; tarikat denizi’ne açılır; marifet dalgıcı olur ve hakikat inci’sini bulur.
Bu nedenle tarikat yolcusu inançta düşüncede amacına ulaşabilmek için şeriatın koşullarını yerine getirmek; tarikatın içinde olmak; marifetten ayrılmamak ve sürekli hakikati arar olmak durumundadır. Alevilik-Bektaşilikte çok önemli olan Kamil İnsan ve Tanrı’nın insanda görünmesi düşünceleri, temelde yine ahlak’ı ifade eder. İnsanın; Tanrı’yı, Tanrı katından seyredebilir hale gelmesi, tanrısallaşması, belirli bir ahlaksal olgunluğa ulaşıp, erdem sahibi olması anlamındadır. Amaç Kamil İnsan olmaktır.
Alevi gelenek ve göreneklerini; yani Alevi şeriatını incelediğimizde temelinde tasavvuf ve bilgelik yattığını görürüz. Cem erkânı, Musahiplik, tevella teberra, Semah, ocakların ulularının ziyareti, Muharrem matemi, lokma dağıtmak gibi ilke ve unsurlar bunun açık örnekleridir.
İnsanlıktır alevilik..Sevgidir alevilik..Ahlaktır alevilik..Vicdandır alevilik..Adalettir alevilik.. Candır canandır alevilik..
kaynak: http://alevi-koeln.de/doert-kapi-kirk-makam-oegretisi/ (http://alevi-koeln.de/doert-kapi-kirk-makam-oegretisi/)