Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: KURAN'da bilimsel gerçekler!  (Okunma sayısı 23861 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 10, 2011, 03:38:07 öö
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

DENİZLERİN BİRBİRİNE KARIŞMAMASI
Denizlerin, araştırmacılar tarafından çok yakın bir geçmişte tespit edilen bir özelliği, Kuran'ın Rahman Suresi'nde şöyle bildirilir:

Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler. (Rahman Suresi, 19-20)

Birbirine açılan fakat suları kesinlikle birbiriyle karışmayan denizlerin ayette bildirilen bu özelliği, okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. "Yüzey gerilimi" adı verilen fiziksel bir kuvvet nedeniyle, komşu denizlerin sularının karışmadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller.
Elbette ki insanların, fizikten, yüzey geriliminden, okyanus biliminden haberdar olmadıkları bir devirde bu gerçeğin Kuran'da bildirilmiş olması son derece dikkat çekici bir durumdur.







Ocak 10, 2011, 03:38:29 öö
Yanıtla #11
  • Ziyaretçi

GERİ DÖNDÜREN GÖK
Kuran-ı Kerim'de, Tarık Suresi'nin 11. ayetinde gökyüzünün "geri döndürücü" özelliğinden şöyle bahsedilir:

Dönüşlü olan göğe andolsun. (Tarık Suresi, 11)

Kuran meallerinde "dönüşlü" olarak tercüme edilen "rec'i" kelimesi, "geri çeviren" ya da "geri döndüren" anlamlarına gelmektedir.
Bilindiği gibi Dünya'yı çevreleyen atmosfer pek çok katmandan oluşur. Her katmanın, canlılığın yararına yönelik önemli bir görevi vardır. İncelendiği zaman her tabakanın kendisine ulaşan madde ya da ışınları uzaya ya da yeryüzüne geri döndürme özelliklerinin olduğu anlaşılmıştır. Burada atmosfer katmanlarının geri döndürme özelliğini birkaç örnekle inceleyelim.
Örneğin 13 ile 15 km yükseklikteki Troposfer tabakası, yeryüzünden yükselen su buharının yoğunlaşıp yağış olarak yere geri dönmesini sağlar. 25 km yükseklikteki Stratosferin alt tabakası olan Ozonosfer, uzaydan gelen radyasyon ve zararlı ultraviyole ışınlarını yansıtarak, yeryüzüne ulaşamadan uzaya geri dönmelerini sağlar. İyonosfer tabakası da yeryüzünden yayınlanan radyo dalgalarını bir uydu gibi yeryüzünün farklı bölgelerine geri yansıtarak, telsiz konuşmalarının, radyo ve televizyon yayınlarının uzak mesafelerden izlenebilmesini sağlar.




Ocak 22, 2011, 10:29:37 ös
Yanıtla #12
  • Ziyaretçi

Benim de dikkatimi Güneş (ŞEMS) suresinin "He" ile bitmesi oldu, bunu Kuranca.com'a gönderdim ve...

GÜNEŞ'İN HİDROJEN VE HELYUMDAN OLUŞU

Atomlar bölümünde elementlerin yani atom isimlerinin Kuran'da yer aldığını gösteren önemli kanıtlar sunmuştuk. Bunu destekleyen kanıtlardan birisine de Şems(Güneş) Suresinde rastlıyoruz. Bildiğiniz gibi Güneş ağırlıklı olarak Hidrojen(H) ve Helyum(He) atomlarından oluşmaktadır. Güneş'in yüzde 90'dan fazlası H ve He simgeli atomlardan oluşur ve yaydığı ısı ile ışık da bu elementlerin termonükleer reaksiyonları sonucunda açığa çıkar...

Kısacası Güneş denildiğinde aklımıza ilk olarak H-HE atomları gelir. Ve çok ilginçtir ki Kuran'daki Şems(Güneş) suresindeki onbeş ayetin hepsi istisnasız olarak H-E harfleriyle bitmektedir. Özet olarak Güneş(Şems) suresindeki tüm ayetler hidrojen(H) ve helyum'un(HE) simgesiyle bitmektedir ve dolayısıyla Kur'an Güneş'in hidrojen ve helyum'dan oluştuğuna 14 asır öncesinden işaret etmektedir. Örneğin Helyum 19.yüzyılda keşfedilmiştir yani Kuran'dan asırlar sonra...

Bunu bir rastlantı olarak değerlendiremeyiz çünkü Kuran'da Güneş(Şems) suresinden başka hiçbir sure baştan sona H-HE harfleriyle bitmiyor. Aslında Güneş suresi'nin numarası yani 91 rakamı da dikkat çekicidir. Güneşde yer alan H (hidrojen) elementi doğada geri kalan diğer 91 elementi de oluşturur. İlginçtir ki H (hidrojene) dikkat çeken Şems(Güneş) sureside tam 91. suredir. Laboratuarlarda atom numaraları arttırılabilmektedir fakat doğada hidrojenden sonra uranyum'a kadar 91 element vardır ve bunlar yine hidrojen çekirdeklerinin birleşmesiyle meydana gelir.



Ocak 22, 2011, 10:48:32 ös
Yanıtla #13
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 320

ne kitapmış ya... her yerinden yeni bir şey fışkırtılıyor. çok şaşırıyorum çok. acaba bunlar bulunmadan evvel niye kimsenin dikkatini çekmemişde bulunduktan sonra ana ya burada yazıyormuş deniyor. Ama en çok hemoglobin ve fe buluşuna güldüm. müthiş yetenek. sağdan sola yazılan bir dili soldan sağa okuma cinliği gösterip hemoglobin'i bulmuşlar. himeğalubyen oluyor o durumda da ama olsun canım ha herru ha merru, illa olacak :D  uzaylılar ne zaman gelecek onu da bulabilir mi bu arkadaşlar ben onu da merak ediyorum.

içine helyum çekmiş adam sesiyle sevgiler.
Girdik susanlar arasına yattık uyuduk
Çığlığımız sınırları aştıydı nasıl olsa.


Ocak 23, 2011, 12:57:36 öö
Yanıtla #14
  • Ziyaretçi

Daha önce de okuduğum,araştırdığım güzel konular...Ne kadar zorlama şeyler de olsa içinde,çok ciddi tesadüfler var bu kadar şeyi tesadüf olarak algılamam zor gözüküyor.

Teşekkürler tekrar paylaşım için..


Ocak 23, 2011, 09:20:52 öö
Yanıtla #15
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Bu konuda beni düşündürenler şunlardır.

Ayet numaralarını kim verdi?
Sure isimlerini kim verdi?

Saygılar




Ocak 23, 2011, 03:03:41 ös
Yanıtla #16
  • Ziyaretçi

bunda sasılacak bısıy yok az onceki akıllı tahtalara bakarsak insan bunu yapabiliyor bide insanı meydana getirenin yaptıgı iste bundan dogal bisiy yok bence


Şubat 21, 2011, 01:38:38 öö
Yanıtla #17
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Ömer Çelakıl bildiğim kadarı ile bir tıp doktoru,Kur'an üzerine bir takım araştırmalar yaparak toplumun en hassas olduğu noktalarda gündemde kalmayı başarıyor. Anlattıklarının gerçekle hiç alakası yok. Zira; Kur'an ayetlerinin geliş sırasını biliyormu ? Kur'an da en azından 20-30 Ayet "....kolayca anlaşılsın diye açık seçik böyle yazdık"  ifadesi yer alıyor. Sn.Dr.Ömer Çelakıl'a göre ayetler doğru söylememiş olmuyor mu? Kur'an'ın indirildiği tarihteki insanların eğitim durumları ne idi ki bu şifreleri çözebilsinler. Kur'an şifrelerle dolu bir kitap olarak indirilecek olsa bunu kimler ne zaman çözüpte anlayabilecekler ? Bu konuda daha pek çok örnek vermek mümkündür ama şimdilik daha fazlasını gerekli görmüyorum. Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Şubat 21, 2011, 03:56:37 ös
Yanıtla #18
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 300
  • Cinsiyet: Bay

Arap dili zengin anlamlı dil grubu içerisindedir. Bir kelimenin birçok anlamı olduğunu müslüman dostlarımız da söylemektedirler. Bu yüzden bir cümleden istediğin anlamları ortaya çıkarmak ve birçok iddada bulunmak kolaydır. Yukarıda yazılan yazılar teorilere ve insanların kendilerince bir anlam kazandırma olmasına bakıldığında yazılanlar hiçbir anlam ifade etmemektedir. Mantığa uygun olan ve insanlardan tarafından istek doğrultusunda açılımı yapılmamış olan bazı yazılara cevap vericeğim.

1. 365 gün konusuna cevap veriyorum. (Güney Amerika'da, dördüncü binyılın sonlarına doğru bir uygarlıkta daha güçlü bir gelişimin gerçekleştiğine dair kanıtlar vardır. Bizim takvimimizle M.Ö.
12 Ağustos
3114'de Maya takvimi ortaya çıkmıştır. Mayalar, bizim bugün kullandığımız takvimnden (Miladi takvim) daha doğru olan bir tarihlendirme sistemini bulmuş sıradışı insanlardır.



Dünya,
güneş etrafındaki dönüşünü tam sayıda günde tamamlamaz. Çoğu okul öğrencisinin bildiği gibi yılda 365 gün vardır. Ama tam olarak değil. Doğrusunu söylemek gerekirse, her dört yılda bir, bir gün eklememizi gerektirecek şekilde tam olarak 365.25 gündür. Bu, onaltıncı yüzyılın sonlarına kadar batı
Avrupa'da kullanılan orijinal Jülyen takvimi'nin temelidir.

2. Güneşin gidiş istikameti. (MISIRLILAR

Mısırlılar bu dönemde Sirius yıldızının hareketlerine göre takvim yapmışlardır. Sonraki dönemlerde Güneş takvimine geçmişlerdir. 1 yıl 365 gün alınmıştır. Özellikle geometride oldukça ileriydiler. Pi sayısını biliyorlardı. Merkür ve Venüs'ün Güneş etrafında dairesel yörünge hareketi yaptığını biliyorlardı.

AMERİKA

Mayalardan bize kalan kayıtlar; burçlar kuşağı (zodyak), Ay, Güneş ve gezegenlerin günlük hareketidir. Güneş burçlar kuşağının merkezine konulmuştur. Mayalar da Güneş takvimini kullanmışlardır.


ESKİ YUNANLILAR (M.Ö. 600-M.S. 200)

Bu dönemde günümüzdekine benzer okullar vardı. Bu dönemdeki astronomiye olan katkılar filozofların kişisel katkıları şeklinde olmuştur.

Thales (M.Ö. 640-M.Ö. 545): Geometriye dayalı çalışmaları olmuştur. Geometriyi iyi bildiği için Ay'ın ve Güneş'in görünür hareketleri üzerine çalışmıştır. Dünyanın denizlerle çevrili düz bir kara parçası olduğunu düşünmüştür. Thales'in bıraktığı Dünya haritası vardır. Haritada Akdeniz, Avrupa ve İskandinavya kıyıları çok iyi çizilmiştir.

Parmanides: M.Ö. 550 yıllarında çalışmalarda bulunmuştur. Kayıtlara göre Dünyanın yuvarlak olabileceğini ilk düşünen bilgindir. Diğer kavimlerden kalan bilgilere dayanarak bir Güneş sistemi oluşturmuştur. Bu modelde Dünya merkezde, Ay Dünyanın etrafında dairesel yörüngeler çizmektedir. Ay'dan sonra Güneş gelmekte, Güneşten sonra da sırasıyla; Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn bulunmaktadır.

Anaximendes: Dünyanın yuvarlak olduğunu kabul etmiştir. Tutulmalardan yararlanarak Güneşin yarıçapını tahmin etmiştir (Rg= 27 Ry). Tutulmalardan Güneş Dünya arasını 27 Ry bulmuştur. Yıldızları bir yüzey üzerindeki deliklerden Güneş ışığının geçmesi olarak düşünmüştür. Gündüz bu yüzeyin arkasından çıkan Güneş görünüyor, gece bu yüzeyin arkasına geçen Güneşin ışığının deliklerden geçmesi ile yıldızların oluştuğunu iddia etmiştir.

Anaximenes: Ay, Güneşten aldığı ışığı alarak parlak görünüyor demiştir. Fakat Güneş ve Ayı silindir yapılı cisimler olarak tanımlamıştır. Yıldızların kristal birer çivi olduğunu ve yüzeyde sabit olduğunu düşünmüştür.

Philallos: Dünyanın evrenin tam merkezinde olmadığını biraz farklı bir yerde olduğunu söylemiştir.

Eudoxus: Dünyanın evrenin merkezinde olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca gezegenlerin ikincil çember etrafında döndüğünü iddia etmiştir. Tutulmalardan faydalanarak Ay ve Güneş uzaklıklarını ve yarıçaplarını karşılaştırmıştır. En önemli katkısı ikincil çemberi düşünmesidir. Bu çembere "episaykl" demiştir. Gezegenlerin görünür hareketlerindeki gözlemsel sonuçları sağlamak için çemberin varlığnın ileri sürmüştür. O günlerde 5 tane gezegen biliniyordu. Ay ve Güneşle birlikte 7 tane gök cismi biliniyordu. Bu yüzden 7 tane birincil çember olmak üzere toplam 27 tane çember tanımlamıştır.

Aristo (M.Ö. 384-M.Ö. 322) : Zamanının en önemli filozoflarından olan Aristo Ayın evrelerini doğru olarak açıklamıştır. Ayın ışık yaymadığını Güneşten aldığı ışığı yaydığını söylemiştir. Ay tutulması sırasında Dünyanın gölge sınırı Ay üzerindeki görüntüsü yay şeklinde olduğundan Dünya küre biçiminde olmalıdır demiştir. Eudoxus modeline inanmış ve o modeli geliştirmiştir. Geliştirdiği modelde gözlemlerle açıklamak için 55 küreye ihtiyaç duymuştur. Çember yerine küre kullanmasının nedeni dini inanışıdır. Cisimlerin gökyüzünde görünmez küreler üzerinde durduğuna inanmıştır. Birbiri üzerinde dönen küreler ses çıkarıyor ve bu sesleri sadece günahsız iyi kullar duyabilir diyordu. Gök cisimlerin dönmelerini frekansa çevirince 7 tane ayrı ses notası bulmuştur. Müzik böylece doğmuştur. 7 tane birincil vardır. Satürn'ün dışındaki kürelerde yıldızlar vardır. Bu kürelerin arasını saydığında 7 kat bulmuş ve bunun büyük dinlerde geçen 7 kat olduğunu savunmuştur. 7 tane gök cisminden haftanın her gününe birinin adı verilmiştir. Haftanın 7 gün olması 7 görünür gök cismi olmasındandır. Aristo en zengin, en güçlü ve en büyük filozof kabul edilmiş ve O ne derse doğru sayılmıştır. Onun astronomi konusundaki görüşleri yanlış olduğu halde Rönesans'ta bile kabul edilmiş ve aksi görüşler hor görülmüş ve onun yüzünden bir çok değerli bilim adamı katledilmiş ve astronomi uzun süre gelişememiştir.

Aristarchus (M.Ö. 310-230): İlk kez evrenin merkezinde Dünya olmadığını, Güneşin olduğunu savunmuştur. Yıldızların sonsuz uzaklıkta olduğunu savunmuştur ve buna göre evrenin sonsuz olduğunu savunmuştur. Tüm gezegenlerin Güneş etrafında döndüğünü savunmuştur. Ayın Güneş etrafında değil Dünya etrafında dolandığını söylemiştir. Dünya-Ay uzaklığını Güneş-Dünya uzaklığı ile karşılaştırmıştır. Ancak görüşleri Aristo'nun görüşlerine ters düştüğü için kabul görmemiştir.

Hipparchus (M.Ö. 190-125): Aristo modelini geliştirmiştir. Yıldızları gözlemlemiş ve bunun sonucunda 850 yıldızı içeren bir yıldız katalogu yapmıştır. Bu katalog bugün hala kullanılmaktadır. Katalogda yıldızların konumlarını ve parlaklıklarını içermektedir. Kendinden önceki kataloglarla kendi katalogunu karşılaştırmış ve sistematik bir kayma olduğunun farkına varmıştır. Bu sistematik kaymanın Dünyanın presesyon hareketinin sonucu olduğunu ileri sürmüştür. Bu doğru bir bilgidir. Bu harekete göre koordinat sistemlerinde kullanılan koç noktasının yılda 46" kadar kaydığını bulmuştur. Gerçek değer ise 50" dir)

3. Demirdeki sır. (Mısırlılar, piramitlerde kullanılan taş blokların hazırlanması için en basit âletlerden başka bir araca sahip değillerdi. Çekiç ve taşçı kalemi veya keskisi ile ana kayadan ayrılacak taşın etrafında gerekli derinlikte yuvalar açıyor, bu yuvalara yerleştirilen çift kat takozların arasına bronz kazıklar çakmak suretiyle, blokları yataktan koparıyorlardı. Bu iş için bir diğer yöntem olarak, tahta takozların ıslanınca şişmelerinden yararlanıyorlardı.
Gene o devirde demiri cevherden elde etmeyi bilmiyorlardı (M.Ö. 600 yılında Hititlilerden öğrendiler). Sert olmasını istedikleri âletleri bronzdan imal ediyorlardı. Daha sert ve keskin âletleri ise doğada hazır şekilde bulabildikleri nikelli demirden yapıyorlardı.    *Demir ise hazır şekliyle sadece gökten düşen meteorlarda bulunduğunu Mısırlılar biliyorlardı.*

Ve birçok örnekler vardır ki m.ö (3000-4000) ve daha önceleri var olmuş eski uygarlıklardan günümüze gelmişlerdir. Kuranın ne zamandan varolduğunu unutmayalım.

Saygılarımla


Nisan 14, 2011, 10:28:29 ös
Yanıtla #19
  • Ziyaretçi

Gerçek biz algılamadıkça yoktur...Ama Saygiyi hersey ve herkez hak eder.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
3968 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 24, 2010, 01:59:50 ös
Gönderen: shaGrot
1 Yanıt
3812 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2009, 06:25:12 ös
Gönderen: akasya
30 Yanıt
37273 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 16, 2009, 06:05:39 ös
Gönderen: Lux_e_Tenebris
1 Yanıt
12385 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 27, 2013, 11:28:15 öö
Gönderen: Melina
4 Yanıt
4056 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 29, 2013, 11:42:39 öö
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
4581 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2013, 09:38:38 ös
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
1973 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2013, 10:45:07 ös
Gönderen: Waldow
0 Yanıt
1974 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2013, 10:48:02 ös
Gönderen: Waldow
0 Yanıt
1994 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2013, 10:49:09 ös
Gönderen: Waldow
0 Yanıt
2005 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2013, 10:52:04 ös
Gönderen: Waldow