Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Islam'da Düsünce ve Düsünce Özgürlügü  (Okunma sayısı 12533 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 01, 2013, 07:37:05 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Çagimizda Islam Dini'nin en büyük sanssizliklarindan biri, bugün yasamakta olan müslümanlar arasinda, özellikle dünya milletleri arasinda çok az taninmis olmasi, yahut yeterince taninmamis olmasi, baska bir ifade ile oldugundan farkli tanitlmis olmasidir. Insanlarin ve bilmeyen müslümanlarin kafasinda olusan yanlis imajlari silmek ve katiksiz olarak Islam Dini'ni bütün yönleriyle tanitmak en önemli hizmetlerinden biridir.

Islam'in dünya görüsü son zamanlarda iyice ihmal edilerek, temeli yabancilara uzanan düsünceler hakim kilinmaya çalisilmistir. Islam'in dünya görüsünün aynasi, en önemli sorunlardan olan düsünce ve inanç özgürlügüne getirmis oldugu yaklasimlardir. Uygar dünya uzayi fethetmekle insani fethetmis olmadi. Oysa ki evrendeki en önemli unsur insanogludur. Islam'in insanliga vermis oldugu üstün mesajlar, ona sagladigi genis haklar ne yazik ki hala çagdas insanlara verilmemis durumdadir ve hala insanlar dinlerinden, irklarindan, düsünce ve inançlarindan ötürü bogazlanmakta, kilik kiyafetleriyle ugrasilmakta her gün biraz daha baskilar artmakta, iskence ve izdiraplar dinmek bilmemektedir. Her vesileyle çarenin demokrasi oldugu vurgulanmaktaysa da bunun dertlere çare olmadigi apaçik görülmektedir.

Islam, yaratilisinin geregi insana tüm haklari vermistir. Insanlar arasinda mal-mülk, kabile, renk, cins ayrimi yoktur. Bunlar insani insan olarak degerlendirme-de ölçü olarak kabul edilmemistir. Insana verilen bu deger Kur'an'da ifadesini söyle bulmustur. "Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir disiden yarattik. Millet ve kabileler halinde topluluklar kildik ki birbirinizi taniyasiniz. Allah katinda en üstün olaniniz ondan en çok sakinaninizdir. "

Islam, Habesli bir köleyi ordularinin basina getirirken, ezilenleri, dislananari koruma mücadelesi verirken, dünya bu alanda düsünmeyi bile aklina getirmiyordu. Bati Dünyasi'ndaki insan haklari düsüncesinin geçmisine baktigimizda, tarihte üç olayin adeta insan haklarinin dönemeçleri kabul edil-digini görürsünüz. Bunlardan birincisi, Ingiltere'de baskaldiran ingiliz baronlari-na haklar tanimak amaciyla Kral Yurtsuz John tarafindan 1215'te çikarilan ferman-dir. "Büyük Ferman" anlaminda "Magna C(h)arta" adi verilmistir. Insan haklarinin Avrupa'daki ilk sözlesmesi sayilan Magna Charta hürriyetin besigi sayilan Ingiltere'de 15 Haziran 1215'te istemeyerek te olsa Kral John tarafindan mühürlenip imzalandiktan sonra ilan edil-mistir. Oysa ki bu tarih Hz. Muhammed'-in Medine'de müslüman, yahudi ve müsriklerle anlasarak 47 (veya daha fazla) madde halinde imzaladiklari kar-deslik, yurttaslik ve yardimlasma muka-velesi olan Medine sözlesmesinden tam 593 yil sonradir.

Redhouse sözlügüne baktigimizda Magna Charta su sekilde tanimlanmistir. "Ingiliz derebeyleri ve Kral John tarafindan 1215'te çikarilan büyük ferman ki halkin sahsi masumiyetini ve sahsi haklarini taniyan ilk siyasi vesikadir, ingiliz demokrasisinin temelini teskil eder; sahsi hürriyeti müdafaa eden bir anayasa" (Redhouse, s.633)

Magna Charta ile insanlara bazi haklarin tanindigi inker edilemez. Ancak batililarin "insan haklarinin temelini" bu fermanla baslatma iddialari tamamen asilsizdir. Oysa ki yeryüzünde insan hak ve vecibeleri konusnuda ilk yazili belge Hz. Muhammed'in baskanliginda 4 büyük grubu temsil eden yetkilerin 622'de imzaladiklari Medine Sözlesmesi'dir.

Bati'da insan haklarinin ikinci dönemeci kabul edien "Fransiz insan ve Yurttas Haklari Beyannamesi"dir. Fransiz Ihti-lali'nin (1789) etkisiyle meydana getirilen Fransiz Halkinin Milli Meclis halinde toplanan mümessilleri tarafindan ilan edilen bu beyannameye ancak sinif çatismasi, kan, savas ve buhran sonucu ulasilabilmistir. Oysa ki miladi 622 yilinda Hz. Muhammed çatisma ve kan olmaksizin anlasma saglamisti.

Batinin üçüncü dönemeci ise BM insan Haklari Bildirgesi'dir. BM teskilatina üye olan devletlerce 10 Aralik 1948 tarihinde toplanan Paris Kongresi'nde kabul edilen, bütün insanlara taninan temel haklari belirten bu bildiri de ancak her iki dünya savasinin yarattigi dehset ve meydana getirdigi yikimdan ürkmenin bir sonucu olarak ortaya konulabilmistir. Oysa Islam'in getirdigi insan haklari ayni zamanda fitri haklar olup 15 asirdan bu yana Islam dünyasinin fiilen yasattigi ve uyguladigi haklardir. Halbuki Bati'da insan haklarinin modern anlamda dogusu katolik ve protestanlarin, azinlikta olduklari topluluklarda ve ülkelerde cezalandirilmalari nedeniyle Avrupa'da baslayan Rönesans sonrasi döneme denk düser.

Islam'in insanliga sagladigi bazi haklari söyle maddelendirebiliriz:

Bütün insanlar dogustan günahsizdir. Suç ve ceza mefhumlari ergenlikten itibaren söz konusudur.
insanlar Adem'in çocuklari olup esit hak-lara sahip olarak dogarlar.
Her dogan canli yasama ve özgürlük hakkina sahiptir.
Insanlarin canlari, mallari ve irzlari koruma altinda olup kutsaldir.
Adalet dünya hayatinin temelidir. Herkes adaletten pay alma hakkina sahiptir. (Nisa, 58)
Insanlarin meskenleri koruma altindadir. Izinsiz girmek yasaktir. (Nur, 27)
Baskalarina zarar vermedikçe insanlarin neyle ugrastiklariyla ugrasmak, casusluk yapmak yasaktir. (Hucurat, 12)
Ferdi sorumluluk esastir. Kimse kimsenin yaptigindan dolayi sorumlu tutulamaz. (En'am, 164)
Herkes, istedigi gibi düsünme ve düsündügünü açiklama hakkina sahiptir. (Kur'an kendisine karsi çikanlara her türlü yolu denemeleri için meydan okur)
. Insanlar, inanç özgürlügüne sahiptirler. (Bakara, 256)
. Hiçkimsenin mali haksiz yollarla gaspedilemez. (Nisa, 29)
. Herkes kazanma hakkina sahiptir. Rantiyecilik yoktur.
. Herkes siyaset yapma hakkina sahiptir. (Bakara, 279)
. Zulmün, iskencenin ve haksizligin her çesidi yasaklanmistir. Zulüm yasak oldugu gibi, zulme karsi çikmamak ta yasaktir. (Bakara, 283)
. Her insan egitim ve ögretim özgürlügüne sahiptir. Ögrendiklerini baskalarina ögretme hakkina da sahiptir.
. Haklarin korunmasi için sahitlik yapma ve isteme hakki vardir. (Isra, 23)
. Ailede ana-babaya itaat esastir. (Ankebut, 8)
. Devlet hizmetinde çalisan ya da özel islerde çalisanlarin devlet ya da isverenleri üzerinde günün kosullarinda normla sartlarda geçinebilecekleri bir ücret alma haklari vardir.
Islam'da Düsünce

Düsünce özgürlügü denilince akla ilk gelen Islam'dir. Çünkü, özgürce düsünmeyi dünyaya ögreten din sadece Islam Dini'dir. Islam, güveni ve acimayi simgeledigi gibi bu adin ilk çagristirdigi anlamlardan biri de süphesiz özgürlüktür. Islam Tevhid inancini getirmistir. Tevhid inanci özgürlügün sembo-lüdür. Kulu, kullar karsisinda kul olmaktan kurtarip, sadece en büyük kudret sahibi olan Allah'a kulluk etmeyi gerektirir. Allah'a inan-an, yalniz O'na kulluk eden bir mü'min veya mü'minler toplulugu kulluk sinirlari karsisinda birbirlerine karsi tam bagimsiz bir sekildi hareket ederler. Tevhid inancinin iyice yerlesmedigi toplumlarda ya da zedelendigi toplumlarda insanlar birbirlerine kulluk ederler. Esyaya, çikar iliskilerine, rantiyeye, silah gücüne taparlar. Bu tip insanlarin özgür oldugunu söylemek mümkün degildir. Tevhid inanciyla özgürlesen insan hem düsünce, hem de inanç açisindan özgürlesir. Baskalarini hosgörüsle karsilar. Farkli inanç sahiplerinesaygili olur. Çünkü Islam, düsünce inanci tam anlamiyla özgürlestirmistir.

Hayvanlarin hayatina yön veren sey taklitçiliktir. Insanda asil olan ise onlarin tam tersine düsünerek, konusarak, muhakeme ederek is yapmaktir. Bu yetenekleriyle insanlar diger bütün canlilari emirleri altina alirlar. Bu durum düsüncenin ve aklin önemini ve gücünü kavramamiza isik tutmaktadir. Insanogluna yeryüzünün musahhar kilinmasinin sebebi, akil, düsünme ve bilgi edinmedir. Bilginin temeli düsünme, düsünmenin temeli de akildir. Iste bu yüzden Islam akla ve düsünmeye büyük önem vermistir ki Kur'an'in "707" ayetinde düsünmekten bahsedilmektedir.

Islami düsünceyi iki kisimda mütalaa edebiliriz. : biri Islam Dini'nin temel hükümleri üzerinde düsünmektir. Bunlar da iman, ibadet ve ahlaka yönelik hükümlerdir. Bu gibi hükümler üzerinde düsünüp yeni bazi düsünceler üretmek sözkonusuolamaz .inanç, ibadet ve ahlak konularina akli sokmamak ve düsünce üretmemek bu ilkeleri oldugu gibi kabul etmek dinin tabiatindandir. Din ancak bu ilkelerin korunmasiyla korunabilir. Önemli olan ise inanilacak seylerin tesbitinde ve kavranmasinda akli kullanmaktir. Inanç esaslari, ibadet ve ahlak ilkeleri sabit olunca, mü'minler akillarini sadece dünya islerinde kullanacak ve daha yogun bir sekilde düsünce üreteceklerdir. Aklin dünyamizla ilgili islerde kullanilmasi böylece düsünce üretilmesi Islam'in dünya hayatina verdigi önemi de vurgulamaktadir. Islam akli dünya islerinde kullanarak düsünme üretmenin kapisini bundan 15 asir önce açti. Hz. PeygamberS'in dünya islerinde ashabiyla istisare ettigi, Hz. Ömer'in bu konulardaki ictihadlari tarihin kaydettikleridir. Rey ekolü sahibi Ebu Hanife'nin bir rivayete göre 63000 olan ictihadi ve mezhebinin bir çok yerinde yayilmis olmasi akli ve düsünceyi aktüel hale getirmesindendir.

Islami düsüncenin sartlarindan ikincisi ise dini naslar disinda önceden hiçbir otoritenin hiçbir pesin fikrin kabullenilmemis olmasidir. Otorite sahislar yerine otorite ilkeler kabul edilmelidir. Otorite yerine ilkelerin kabul edildigi toplumlarda özgürlükten söz edilebilir. dÜsünce ya da kendi aklini kullanma konusunda Kur'an-i Kerim'de 300'e yakina yerde insanlar kendi akillariyla düsünmeye çagrilmaktadirlar. bAzi ayetler özellikle babalari (atalari) körü körüne taklit etmekten sakindirmaktadir. (Bkz. Bakara 17; Maide 104; A'raf, 28; ...)

Islam'da Düsünce Özgürlügü

Islam, okumayi, yazmayi vahyin baslangici kilan ve kutsal kitabinin ilk ayetini "oku" diye baslatan bir dindir. Okumayi, yazmayi, ögrenmeyi temel alan Islam cehalete karsi da amansiz bir savas açmistir. Ayni zamanda Kur'an düsünmeye ve düsünceye de büyük önem verir. Kur'an'da dogrudan mü'minleri düsünmeye çagidan "200" civarinda ayet vardir. Kur'an'da "72" yerde "Düsünme" kelimesiyle mü'minler düsünme egzersizine tabi kilinmaktadir. Kur'an'in "29" yerinde. "Tefekkür edesiniz, taakul edesiniz, tezekkür edesiniz" ifadeleri yer almaktadir. Yine "142 yerde. "Düsünmez misiniz?, düsünmüyorlar mi? düsünen bir kavim için" ifadeleri yer almaktadir. Bu ifadelerde dikkati çeken nokta soru biçiminde insanlara yaklasilmis olmasidir. Bu da düsünmeyi saglamak içindir.

Düsünmek fazilettir. Düsünen kafalar cesaret sahibi olur. Düsünmeyen ve baskalarinin kafasiyla düsünenler ürkek ve korkak olurlar. Eger düsünmekten endise edilecek olsaydi Kur'an insanlari sIk sIk düsünmeye çagirmaz, hatta Kur'an'in "Allah sözü" inanmayanlara meydan okumazdi: "Eger kulumuza indirdigimiz (kitaptan) süphede iseniz kur'an'in benzerinden bir sure getirin ve Allah'tan baska sahitlerinizi de çagirin. Eger iddianizda dogru iseniz. (Bakara. 23-24)

Kur'an, hiçbir emir ve talimati, insanlara baski ile pesin hükümle, düsünmeksizin, beyin yikayarak kabul ettirmek istemez. Kur'an düsünceye bir sinir koymamistir. Allah'a inanmayan ya da müsrik insanlara yasak koyma ya da baski kurma yerine, onlari özgürce düsünmeye çagirmak, sorular sorarak süpeheye düsürmek suretiyle düsündürme metodunu seçmistir. (Bkz. Tarik, 5; Abese, 24; A'raf, 185; Rum, 9; Gasiye, 17; Al-i Imran, 137; Bakara, 259; Yusuf, 109)

Islam'da "düsünce suçu" diye bir mefhum yoktur. Böyle bir bahis de yoktur. Hz. Peygamber'in tertemiz esi Hz. Aise validemiz hakkinda münafiklarca atilan iftira Kur'an ayeti ile reddedilmis, Hz. Aise aklanmisti. Islam tarihi'nde "ifk olayi" diye adlandirilan bu olayda Hz. Peygamber iftirayi atanlara herhangi bir ceza uygulamamistir. Oysa ayet inmeden önce sahabenin ileri gelenleri olaylailgili görüs belirtiyor, bazi düsüncelerini aktadiyorlardi. hHz Ali'nin Hz. Peygamber'e "Sana dünyada ondan baska kadin mi yok" mealindeki teskin etmeye yönelik sözleri mervidir. Islam'in düsünce özgürlügüne yaklasimini su ayetler çerçevesinde açmaya çalisalim:

"Yoksa Kur'an'a uydurma mi diyorlar? De ki, uydurulmus on sure getirin, eger gücünüz yetiyorsa, davanizda dogru iseniz, Allah'tan baska gücünüzün yettigi kimseleri çagirin." (Hud, 13)
Bu Kur'an Allah katindan olup ondan baskasi tarafindan uydurulmus degildir. Fakat kendinden öncekini (Incil'i) dogrulayici ve kitabi (Tevrat'i) da açiklayici olarak gönderilmistir. Kur'an'da hiçbir süphe yoktur. O alemlerin Rabbi tarafindan (gönderilme)dir. "
"Yoksa Muhammed onu uydurdu mu diyorlar? De ki, onun benzeri bir sure getirin, eger iddianizda dogru iseniz. Allah'tan baska gücünüzün yettigi kadar kimseleri çagirin." (Yunus 37-38)

bu ayetlerde muhaliflere taninan düsünce özgürlügünü, dünyada hiçbir düzen ya da siyasal rejim tanimamistir. Islam bir inancin bir düsüncenin baskiyla degil, özgür bir ortamda akil ile ve düsünülerek benimsenmesini istedigi gibi, kendisi hakkinda süpheye düsenleri yok etme mahkum etme yerine, serbest düsünce yolunu ardina kadar açma üslubunu benimsemistir. Bu durum islam'da düsünce özgürlügünün zirvede oldugunu gösterir. Kur'an bütün peygamberlerin ümmetlerine düsünce özgürlügü tanidiklarini, geçmis büyük peygamberlerin mucizeler gösterdigini, insanlara baski ile degil, ikna ederek kendi akillariyla inandirma anlayisini hakim kildiklarini göstermektedir.

"Islerinde mü'minlere danis" (Al-i Imran, 159) ayeti dünya üzerinde en kati dikta rejimlerin hakim oldugu bir zamanda Islam'in düsünceye tesvikini, düsünmeye tesvik edecek mekanizmalari nasil harekete geçirdigini çok açik bir biçimde ortaya koymaktadir. Sura Meclisi baskanlarinin görüslerinin dikkate alindigi ve müzakere edildigi yer demektir. Islam devli anlamda ve uygulamali olarak düsünce üretecek mekanizmalari kurma ve gelistirme noktasinda da dünyaya isik tutmus ve bir devrim meydana getirmistir. Seyh Galib'in konuyla ilgili su misralari da kaydedilmeye degerdir.

Hosça bak zatina zübde-i alemsin sen!

Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen1

Faydalanilan Eserler

Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz, Islam'da Düsünce ve Inanç Özgürlügü
Prof. Dr. Osman Eskicioglu, Islam Hukuku Açisindan Hukuk ve Insan Haklari
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Islam'da Insan Haklari Beyannamesi
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Temmuz 01, 2013, 09:22:03 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Genelleme yapmamak kaydıyla, günümüzdeki İslam dinini ve düşünce (özgürlüğünü) yanyana getirmenin neredeyse imkansız olduğunu söyleyebilirim. Ya da bir hoşgörü dini olan İslam Dinine karşı bir düşmanlık mı besleniyor acaba düşünce özgürlüğü adı altında ? Tartışılası doğrusu..

Fikir hürriyeti diğer temel haklar gibi olmazsa olmazdır. İnsanı özgürleştirmeyi amaçlayan Kutsal Kitabımızın da önemle üzerinde durduğu olgu, 'hürriyet olgusudur.' Çünkü hürriyet olmadan ruh yüceliğine erişilemez. Düşünce özgürlüğü olmadan da birtakım manevi değerlerden uzak kalınır. Zirâ Kur'ân'ın sunduğu hakikatleri anlamak, ancak düşünce hürriyetinin olduğu bir ortamda gerçekleşebilir.

 
Adequatio intellectus et rei


Temmuz 01, 2013, 10:28:12 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Karahan'ın bu yazısı üzerine söylenebilecek çok şey var.

Hatta eleştirilecek noktalar daha da fazla

Bir kere yazının kendisi İslamın düşünce özgürlüğünü nasıl kısıtladığının kanıtı.

Bir kere dinin(şeriat) egemen otorite olduğu bir yerde düşünce ve vicdan özgürlüğü olamaz.

Pardon olabilir ama dinin izin verdiği şekilde.

İslamda da diğer dinlerde olduğu kadar ama hakkını yemeyelim biraz daha toleranslı şekilde düşünceye özgürlük vardır. Endülüsleri ve onların ulaştığı medeniyet ve öncü bilimsel çalışmaları kastediyorum.

İslam tarihi ve onun düşünsel, bilimsel açılımları bir çok karanlık dönemlerle doludur. Ama diğer semavi dinlere göre daha hoşgörülü şekilde.

Günümüzde gelinen noktada hala dinlerin  yönetenler tarafından nasıl bir toplumsal baskı olarak kullanıldığını gösteriyor.

Ben din ve düşünce özgürlüğünün aynı cümlede kullanılmasının çok tehlikeli olduğuna inananlardanım.

Ayrıca tarih bunu doğrulayan örneklerle doludur.

Daha önce birkaç kere yazdık ama yineleyelim.

Yalcın Kaya'nın "Batının İki Yüzü" Bağnazlık ve Tolerans adlı 4 ciltlik kitabı okunabilir. 3. cilt islamda bağnazlık ve toleransa ayrılmış.

Belki konuya ışık tutabilir.

Not: Sayın Karahan'ın yazısı bir çok doğma bilgi içermekte. Bunların eleştirisini yapmak istemiyorum. Çünkü eleştiriler birçok polemikleri beraberinde getiriyor. Benim temelde karşı çıktığım dinsel anlamda dinin egemen olduğu toplumlarda din dışında bir düşünce özgürlüğünün olamayacağıdır. Kafir, münafık, zındık olur çıkarsınız...
« Son Düzenleme: Temmuz 01, 2013, 10:42:03 ös Gönderen: asimov »
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Temmuz 01, 2013, 11:51:21 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Sayin asimov"un dedigi gibi yazi hakkinda söylenecek cok sey var ama ben sadece bir noktaya dokunacam.

Herne kadar konu basligi "düsünce ve düsünce özgürlügü"isede sayin karahan  bol bol "islamdaki insan haklari"ndan dem vuruyor.

Ve sayin karahan islamin özünü, siraladigi maddelerin ikincisinde hic saklamaya gerek duymadan ortaya koyuyor.

Alıntı
insanlar Adem'in çocuklari olup esit hak-lara sahip olarak dogarlar.

Evet biz insanlar sadece Ademin cocuklariyiz ( bizi neresinden cikardiysa)

Evet islamin özüde tam budur, erkek ve yine erkek.

Gerisi adi dahi anilmaya degmez, cünkü onlar zaten " aklen ve dinen dün yaratiklardir"

Onlar "dün yaratiklar" olduklari icin düsünemezlerde.

Ve düsünemedikleri icinde kendileri icin böyle bir özgürlükten bahsedilemez.


Temmuz 02, 2013, 12:38:17 öö
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Değerli karahan sizce kadın-erkek eşitliği sağlanmışmıdır  burada ?
NİSA SURESİ 11 - Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana babanın her birine ölenin terekesinden altıda bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı üçte birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biri ananındır. Bu paylar, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah alîmdir, hakîmdir.
NİSA SURESİ 12 - Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Şâyet bir çocukları varsa o zaman mirasın dörtte biri sizindir. Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa, borcu ödendikten sonra verilir. Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınız mirasın dörtte biri hanımlarınızındır. Şâyet çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır. Bu paylar, yaptığınız vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonra verilir. Eğer ölen bir erkek veya kadının çocuğu ve babası bulunmadığı halde kelâle olarak (yan koldan) mirasına konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payı terekenin altıda biridir. Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın aralarında eşit olarak taksim ederler. Bu paylar ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonra verilir. Bunlar, Allah tarafından bir emirdir. Allah her şeyi bilen ve yarattıklarına çok yumuşak davranandır.




Sayın Karahan
Medine Sözleşmesi islamın kendi Döneminin kabile ve aşiret gruplarıyla uzlaşı sağladığı bir bildirgedir .Dikkat ederseniz olası bir çatışmasızlıkta , çatışmanın nasıl başlatılacağı gibi madde de içermektedir.Dolayısıyla barış adı altında savaş halinin yarı barış ortamına çevrilme gayreti vardır.Ne yazık ki sözleşmeyi çatisma ve kan olmaksizin anlasma saglamistir şeklinde yorumlamışsınız ,ama sözleşmede bahsi  geçen kabilelerle savaştan sonraki  yarı barış dönemini sağlayacak maddelerin olması bile dediğinizde yanılgı payı bırakmaktadır.Elbette Medine Sözleşmesi önemlidir ama onu hiçbir  problemin sonucu değilmiş gibi göstermek yanlış değil mi sizce ?


Temmuz 02, 2013, 07:22:42 öö
Yanıtla #5
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Ben derim ki...

Burada bu başlık altında konuyu tartışmaya girişmiş forum üyeleri Sayın Karahan'ın bir yazısını mı tartışıyor, yoksa şu sitedeki bir yazıyı mı?

http://www.enfal.de/dusun.htm

Tartışılacaksa gidip orada tartışılsa daha iyi değil mi?

Ben yazının tamamını okumadım çünkü buna gernek görmedim. Sayın Karahan oradaki yazıyı kopyalayıp buraya yapıştırdıktan sonra, bunun üzerinde  ne değişiklik yapmış? Kendisi buna ne katmış? Bu konuda nasıl bir değerlendirmesi var? Dahası belki de hepsinden önemlisi bu yazıyı niçin masonlar.org sitesine getirmiş?

Bence tartışmaya girişmeden önce bu soruların yanıtlarını alalım.

Başkasının malını burada kendisininmiş gibi satmaya kalkışmak ayıp oluyor.

« Son Düzenleme: Temmuz 02, 2013, 07:32:59 öö Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 02, 2013, 09:34:24 öö
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Daha önce defalarca alıntı yazıların altına alındığı yeri yazın dedik.

Dilimizde tüy bitti.

Bu haliyle yazıyı Sayın Karahan yazmış gibi olmuş. Ben de kontrol etmedim. Dikkati için Sayın ADAM'a teşekkkür ederim.

Demek oluyor ki bazıları hala kopyalama alıkanlıklarından kurtulamıyor.

Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Temmuz 02, 2013, 12:17:04 ös
Yanıtla #7
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 301
  • Cinsiyet: Bay

https://www.google.com.tr/search?q=Islam'da+%22düsünce+suçu%22+diye+bir+mefhum+yoktur

...rastgele cümlelerden seçip şeklinde bir arama yapıldığında bol bol bu metni bulabiliyoruz. Yani bizim forumumuza da bunun yapıştırılması herhangi bir fark yaratmamış oluyor.

Bu konuda ben de herhalde bir 10 defa uyarmışımdır bunu ısrarla yapanları, lütfen başkalarının emeğine saygısızlık etmeyiniz. Nasıl ki sizin burada kendiniz yazdığınız yazıları biz moderasyon uygulayıp kaldırdığımızda emeğiniz silindi diye herkese ayrı mesaj atıp yeniden yayınlanmasını istiyorsunuz, öyleyse başkasının da emeğine saygı göstereceksiniz.

Hayatını kalemiyle kazanan ve sıklıkla yaratılarıyla ilgili telif ihlalleriyle kanun önünde hesaplaşan biri olarak hiçbir zaman buna hoşgörü gösterilemeyeceğini düşünüyorum.
« Son Düzenleme: Temmuz 02, 2013, 12:19:20 ös Gönderen: gnothi »
"Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır."
Ludwig Wittgenstein


Temmuz 02, 2013, 12:41:27 ös
Yanıtla #8
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 405
  • Cinsiyet: Bay


Ben derim ki...

Burada bu başlık altında konuyu tartışmaya girişmiş forum üyeleri Sayın Karahan'ın bir yazısını mı tartışıyor, yoksa şu sitedeki bir yazıyı mı?

http://www.enfal.de/dusun.htm

Tartışılacaksa gidip orada tartışılsa daha iyi değil mi?

Ben yazının tamamını okumadım çünkü buna gernek görmedim. Sayın Karahan oradaki yazıyı kopyalayıp buraya yapıştırdıktan sonra, bunun üzerinde  ne değişiklik yapmış? Kendisi buna ne katmış? Bu konuda nasıl bir değerlendirmesi var? Dahası belki de hepsinden önemlisi bu yazıyı niçin masonlar.org sitesine getirmiş?

Bence tartışmaya girişmeden önce bu soruların yanıtlarını alalım.

Başkasının malını burada kendisininmiş gibi satmaya kalkışmak ayıp oluyor.

2009 yada 2011 tarihinde akyol soyadlı daha sonra adını değiştirmiş bir üye de aynı suçlamayı size yaptığında siz çok yer okuyorum neyi nereden alıntıladığımı bulamam demiştiniz bir kaç gün evvel eski yazıları okurken gördüm.... Yanlış mı hatırlıyorum?


Temmuz 02, 2013, 01:27:12 ös
Yanıtla #9
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Eski bir konu yeniden gündeme getirilmiş.

Yanıt:

Benim bu Forumda yazdıklarımı başka hiçbir internet sitesinde bulamazsınız.

Başka sitelerde yazdığım yazıları da burada göremezsiniz.

Basılı kitaplardan seçmeler bulabilirsiniz. Çünkü benim yıllarca çalışarak oluşturmuş olduğum birikim, tümüyle bireysel üretim yani yepyeni keşifler ve icatlar değildir. Herkesin üretimi, kendinden öncekilerin üretimleri üzerine kuruludur. Bu tarih boyunca hep böyle gelmiştir ve bundan böyle de böyle gidecektir.

Benim için zor olan, bu birikimi sağlamış kaynakların çıkarılabilmesidir. Çünkü bu birikim bir akademik çalışma değildir; konuların alıntılandığı kaynaklar (varsa) not edilmemiştir. Örneğin Sayın Murat Özgen Ayfer'in "Adam Olmak" adlı kitabından alıntılar  yapmışım...  Doğrudur. Sonradan o kitabın bir de özetini yayınladım. Yazarın buna bir itirazı yok. Sayın Murat Özgen Ayfer yurdumuzun ileri gelen masonları arasında yer alır. Olasıdır ki bu sitede yazılanları da izler. Bir itirazı olsa belirtirdi sanırım.

Başkalarının kitaplarından da alıntılar yaptım. Bunların başında da Yalçın Kaya'nın "Batı'nıns İki Yüzü" adlı dört kitaplık serisi gelir. Bu kitabın alınıp okunmasını önerdim. Alıp okudunuz mu? Niyetlenirseniz acele edin çünkü yakında piyasada bulamayacaksınız.

Celim Sena Ongun'un "Ahuramazda Böyle Dedi" adlı kitabından alıntılar aktardım. Hiç o kitabı aradınız mı tamamını okuyabilmek için?

Dolayısıyla benim söylediğim bir söz ile beni vurmaya kalkışmak boşunadır. Konuyu kişiselleştirmeden içeriğinden yararlanmaya bakmalı.

Üstelik benim bir zamanlar yararlanmış olduğum kaynak kitaplar artık piyasada hatta sahaflarda bile bulunamamaktadır. Dolayısıyla ben size bir kaynak adı verecek olsam onu nasıl olsa bulamayacaksanız neye yarar?

İnternet biraz farklı. Onun sürekliliği var. En azından şimdilik.

Bir başka siteden alıntılar elbette yapılabilir. Ancak o alıntılar buraya getirilirken, önce alıntılanan yer belirtilmeli, Sayın Gnothi'nin sözleri yabana atılmamalı. Ayrıca onu getiren kişi kendinden de bir şey katmalı. Kendinden bir şey katmayacak olan, gidip o siteyi ziyaret ederek oradaki yazıyı okumamızı önerebilir. Bu kadarı yeter. İlgilenen gider, okur. Etik olan böylesidir.

Bu bir kişiselleştirme değildir. Etik olmaya davettir.


 

   
« Son Düzenleme: Temmuz 02, 2013, 01:36:21 ös Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
4457 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 08, 2008, 12:16:31 öö
Gönderen: Lux_e_Tenebris
5 Yanıt
6868 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 03, 2013, 05:52:33 ös
Gönderen: Caliper
Ilımlı islam ve Laiklik

Başlatan goksel475 Islam

1 Yanıt
4090 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 03, 2009, 02:24:33 ös
Gönderen: amurdad
20 Yanıt
10458 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 30, 2012, 01:32:28 öö
Gönderen: NOSAM33
4 Yanıt
4056 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 29, 2013, 11:42:39 öö
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
6036 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 30, 2013, 12:05:10 öö
Gönderen: NOSAM33
2 Yanıt
3170 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 08, 2017, 11:22:22 ös
Gönderen: Tij
4 Yanıt
4022 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 05, 2013, 02:08:38 ös
Gönderen: NOSAM33
8 Yanıt
5270 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 06, 2013, 10:04:02 öö
Gönderen: Felix Steiner
7 Yanıt
4903 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 06, 2013, 09:16:07 öö
Gönderen: ceycet