Tuva Müziği
Geleneksel Tuva Müziği, aksine örnek ler bulunmakla birlikte ağırlıklı olarak pentatonik müziktir. Tuva Türkçesinde şarkı, "IR", şarkı söylemek , "IRLAAR" (ırlamak) şeklinde söylenirken, çalgı çalmak fiili için ise "OYNAAR" (oyna mak) sözcükleri kullanılır. Geleneksel Tuva müziğinin en önemli ve yaygın türü ise "boğaz havaları"dır. Boğaz havalan Tuva dışında Moğolistan, Hakasya, Saha-Yakutya Altaylar ve güney Anadolu'da da görülüyor ise de hiçbirinde Tuva'da olduğu kadar zengin ve yaygın değildir. Tuva halk müziğinde bir diğer tarz da Tuva halk müziğinde bir diğer tarz da ŞAMAN ayinleri esnasında icra edilenidir. Ancak burada müzikten daha çok tabiat seslerinin taklitleri söz konusudur.
ÇALGILAR
1-İgil (EgilL, Khil Khomus)
İki telli, telleri at kılından yapılan, yaylı çalgı. Göğsü koyun veya keçi derisinden yapılır. Sesinin at sesine benzemesi arzulandığından bazen atın yüz derisi de kullanılır. Teknesi oval veya dört köşeli olabilir. Boyu, 80 ile 110 cm arasında değişir. Perdesizdir ve tellere sol elin tırnaklarını temas ettir erek yayla çalınır. İgilin Orta Asyadaki diğer akrabaları şunlardır: Altay'da "ikili", Hakasya'da "ııkh veya khomus", Kazakistan'da "kıl kobız, Özbekistan'da "kobuz", Kırgızistan'da "kıyak" ve Moğalistan'da "morin-khuur". Form olarak "dospuluur"un aynısı olduğu halde yayla çalındığı için "İgil"adını alan önekler de mevcuttur.
Tuva Türkçesinde çalgı teline "khıl"(kıl) denilmekte ve igil sözünün iki+khıl sözcüklerinden oluştuğu söylenmekte.
Bu durum Anadolu'daki ıklığ sözcüğünün de "iki kıllı" kökenine dayanıp dayanmadığı sorusunu akla getiriyor.
İgil'in bir diğer özelliği de burguluk (baş) kısmının at başı şeklinde olmasıdır ki bu da şaman kültüründe atın kutsallığı ile bağlantılıdır.
2-Doşpuluur (Topşuluur,DoşpuIduur)
İki telli, parmakla çalman, deri veya ağaç göğüslü, perdesiz halk çalgısıdır. Gövdesi, igilde olduğu gibi oval ya da dört köşelidir.Bazı örneklerde teknenin hem ön hem de arka yüzü derilidir. Altay'da yaşayan Türkler'in de kul landığı çalgı, dörtlü ya da beşli aralıkla düzenlenir. Telleri at kılından veya koyun bağırsağından (kiriş) yapılır. İgilden farklı olarak doşpuluurda kıllar bükülmek suretiyle hazırlanır.
3-Bızaançı
Dört telli, yaylı bir çalgıdır. Yay ikinci ve üçüncü telin arasından geçer ve çal gıdan ayrılamaz. Çalınırken çıkan bız-zaa sesinden adını aldığı söylenir. Bir başka görüşe göre de çalgının sesi buza ğı (bızaa) sesine benzediği için buzağıcı şeklinde adlandırılmıştır. 65 ile 100 cm. Silindir biçimindeki ağaç, boynuz ya da metal gövdenin bir boylarında olur. Silindir biçimindeki ağaç, boynuz ya da metal gövdenin bir tarafına yılan derisi geçirilir. Telleri at kalındandır ve saptan 2-3 cm yukarıdadır. Çin, Tibet ve Moğolistan'da da değişik isimlerle ben zerleri vardır. Tuva'daki örnekleri at başlıdır.
4-Çanzı
Köşeleri yuvarlanmış, 10-12 cm derin liğinde ve 20-30 cm genişliğinde kare bir gövde ve uzun bir saptan oluşan üç telli bir çalgıdır. Boyu 120 cm civarın dadır. Gövdenin her iki yüzeyi yılan derisi ile kaplıdır. Parmakla veya mızrapla çalınır. Çin'den Moğolistan'a oradan da Tuva'ya geçmiştir.
5-Çadagan
Yatağan şeklinde Anadolu Türkçe'sine çevirebileceğimiz çalgı, yatay bir rezo nans kutusu üzerine gerilmiş yedi kiriş telden oluşan bir çalgıdır. Teller koyun veya keçi bağırsağından sapılır, Eîşik olarak koyunun aşık kemikleri kul lanılır, (eşik-aşık) Akort bu eşiklerin yer değiştirilmesiyle sağlanır. Çalıcılar bazen parmaklarına boynuz veya hay van tırnağından mızraplar takarlar. Günümüzde yapılan çadaganlar metal telli ve sabit eşiklidir. Teller pentatonik ses sırasıyla akord edilir.
5-Demir Khomus
Batılıların Jew's harp dedikleri bu çalgı. Tuva'nın ve halta tüm Orta
Asya'nın en yaygın ve eski çalgıların dan biridir. 7-8 cm boyunda metal bir çatal arasına yine metalden esnek bir dil yerleştirilmiştir. Çatal ön dişlere dayanır ve parmaklarla dil titreştirilir. Ağız boşluğunun rezonans kutusu gibi kullanılması ile çalınır, Eski şamanlar bu çalgıyı ayinlerinde kullanırlarmış. Ancak günümüzde bu tür törenlerde kullanılmamaktadır.
6-Kuluzun Khomus
Demir khomusun başka bir formda olanıdır. Bambudan yapılır, titreşim çal gıya bağlanan bir ipin çekilmesiyle sağlanır.
7-Limbi
Nefesli bir halk çalgısıdır. Adının Tibet'ten Moğolistan'a oradan da Tuva'ya geçtiği düşünülmektedir. Yan flüte benzer. Bugün metalden veya bambudan yapılmaktadır, ancak eski zaman larda genç ölen kızın kaval kemiğinden yapıldığı rivayet edilir. Delik sayısı yediden ona kadar değişir. Bir başka nefesli Tuva çalgısı olan şoor ile pek farklı değildir. Ses genişliği bir buçuk oktav kadardır.
VURMALI ÇALGILAR
1-I)Düngür
Şaman davuludur. 40-60 cm. çapında. 10-15 cm derinliğinde bir tarafı açık diğer tarafı deri ile kaplı kutsal çalgıdır. Deri üzerinde göğü. yeri kutsal ruhları sembolize eden şekiller bulunabilir. Kasnağın açık tarafına + şeklinde tut turulmuş iki sopa hem sol elle davulun tutulmasını hem de üzerine çıngırak ve kutsal parçaların (bez. deri. tüyler vs.) bağlanmasını sağlar. Şaman ayininin vazgeçilmez aksesuarıdır. Orba ile çalınır.
2-Orba
Şaman davulunun tokmağıdır Ancak orba tek başına da ses çıkaran bir çalgı sayılır çünkü üzerindeki değişik boylarda zil ve metal parçalar orbanın sallan-masıyla sesler çıkarır. Davula vuran yüzü kıllı deri ile kaplıdır. Aş ı pençesinden yapılan orbalar da vardır.
3-Kıngıraa
Metal bir halkaya takılmış üç metal çubuktan oluşur. Genellikle şaman elbi sesinin sırtına iliştirilir ve ayin sırasında şamanın hareketleriyle seslenir.
4-Konguraa
Bir ipe bağlı metal küre ve içine konulan parçalardan oluşan bir çeşit çan.
5-Konguluur
Çan formunda çıngırak.
LAMAİSTİK ÇALGILAR
Tuva'da bir de Lamaizmin tesiriyle dışardan girmiş çalgılar vardır ki bunlar daha çok, nefesli çalgılar (buree, buşku-ur, kandan) ve vurmalı çalgılardır (tun, konga, dambıra, çan, kengirge, karaangı, duudorum).
Irlar
Genellikle pentatonik dizideki Tuva ırları, çok geniş aralıklara yayılmayan, yalın melodilerden oluşur. Aşk, tabiat, kahramanlık ve gündelik işler gibi konular içerir. Sözler genellikle dörtlük ler halindedir ve mısralar sekiz hece lidir. Eski Türk şiirinde olduğu gibi kafiye baştadır.
Usuller genellikle iki, üç ve dört zamanlıdır. Diğer konar-göçer halkların müziklerinde olduğu gibi Tuva ırlannda da usul değişmesine sıkça rastlanır.
Birçok ırın tekrarlanan nakaratları (kojumaa, dembildey) vardır. Sözlerin aralarında şiirden bağımsız olarak şul, şu-de, dembil, e-he gibi sözcüklere rastlamak mümkündür. Birden fazla kişi tarafından icra edilen ırlarda biri melodiyi söylerken, diğeri pedal sesi tutar. (örn. Dembildey)
Tuva ırları normal bir şarkı söyleme sesiyle de söylenmekle birlikte genellik le oldukça maharet isteyen ve gırtlağın özel bir pozisyonda tutulduğu bir sesle söylenir.
BOĞAZ HAVALARI
Batılılar bu tarz ses çıkararak şarkı söylemeye, armonik şarkı söyleme, overtone singing, throath singing, dia-fonik, bifonik vs. gibi isimler vermekte ise de Anadolu'da da karşılığı olması bakımından Türkçe'de boğaz havaları diye adlandırılması her halde en uygun tanımlama olacaktır.
Boğaz havalan, istenilen sesi elde etmek için boğazın ustalıkla idare edilmesi, manevra yaptırılması, ağız ve sinüs boşluklarını kullanarak armonik seslerin elde edilmesini içeren her türlü tekniktir. Genellikle ses tellerini çevreleyen bölgeye gerilim uygulamak suretiyle metalik karakterli bir ses çıkarma ve boğaz, ağız, sinüsler ve ciğerlerin idaresiyle temel sesin armoniklerini de duyurma yöntemleridir.
Boğaz havaları Tuva'dan başka, Moğolistan, (khömey) Altay, (khay) Kafkasya, Hakasya, Başkurdistan, Güney Afrika, Tibet ve kısmen Türkmenistan ve Anadolu'da da görülmektedir.
Tuva'nın boğaz havaları beş ayrı tarzı içerir:
a-Sıgıt: Şarkıcı ikinci bir sesi oluştur mak için ses tellerinden başka diğer organlanndan faydalanır. Ses tellerine gerilim uygulayarak sabit bir ses çıkarırken, ağız boşluğunu diliyle ikiye böler ve gırtlaktan çıkan temel sesin doğal armoniklerini ön plana çıkarır ve bunlardan melodi oluşturur.
b-Khargıraa : Ses tellerinden daha yukarıda bulunan ve normalde ses çıkar mak için kullanılmayan kıvrımları sıkıştırarak sesin buradan çıkarılması ile elde edilir. Böylece çıkan ses normalde duyulacağından bir oktav aşağıda duyulur. Burada da armonikler oluşturuluyor ise de dikkat çeken, şaşırtıcı bir bas sestir.
c-Khöömey: Teknik, sıgıttaki gibidir. Ancak burada işe dudaklar da katılır. Dudaklardaki aralığı büyütüp küçülterek tempo tutulurken ikinci ses melodi oluşturur.
d-Borban-nadır: Sıgıt veya khargıraa yapılırken sesi ağız boşluğundan burun boşluğuna gönderme, sonra da tekrar geri getirme yöntemidir.
e-Ezengileer: Borban-nadır yapılırken,dudakların da devreye girdiği son derece karışık bir yöntemdir. Bu esnada par maklarla dudaklara vuruşlar yapılarak tempo hissettirilebilir.
Bütün bu sayılan boğaz havaları erkekler tarafından uygulanır. Sıgıt dışındaki teknikler devenin bozlaması ya da ayı sesinin taklitleri olarak ortaya çıkmış, şaman kültürünün ürünleridir. Tuvali boğaz şarkıcıları bu seslerle dünya dışındaki alemle temasa geçmenin mümkün olduğuna inanırlar.
Erkeklerinki kadar karmaşık olmamak la birlikte kadınların da boğaz havaları vardır ve gerek teknik gerek melodik yapı bakımından güney Anadolu'daki boğaz havalarına şaşırtıcı ölçüde benzemektedir. Amaç, bir sesten diğerine geçerken flütün perdelerine benzer biçimde glisandosuz geçmektir. Kadınların boğaz şarkılarının konuları genellikle göçebe halkın evcil hayvanları yetiştirmesi ile ilgilidir. Kuzu için başka, buzağı için başka boğaz havaları vardır.
KAYNAK:
...Ve Müzik dergisi 2000 yılının 6. sayısı
İrfan Gürdal'ın* Tuva Bölgesi Geleneksel Müziği ve Çalgıları