Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: HIRİSTİYANLIK VE ARİSTOTELES - 3  (Okunma sayısı 4772 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 22, 2009, 09:04:40 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Aristoteles ve Astronomi:

Aristoteles, astronomik bakımdan tüm evreni kapsayan bir sistem kurmaya yönelik çalışmalar da yapmıştır.

Onun tasarladığı evren modelinde, en dış kürede kendisi hareketsiz ama tüm evrene hareket veren Tanrı vardır. Daha sonraki halkalar güneş, ay ve gezegenlere ayrılmıştır. Elbette evrenin merkezinde de ateş, su, hava ve topraktan oluşma dünya vardır. En yetkin gök cismi dünyadan en uzak küresel yörüngede dolaşan gökcismidir. Kuşkusuz en dışta olduğu için de Tanrı en yetkin olandır.

Bu evren görüşündeki en önemli nokta, gök ve yer yasalarını birbirinden kesin olarak ayırmasıdır. İşte bu düşünce onu Skolastik Kilise’nin azizleri katında saygın bir yere koyar.

Aristoteles’in evrene ilişkin görüşleri, Kutsal Kitap’ta yazılı olanlara uygun düşer. Kilise bu işten çok memnun kalır. Gerçi Kutsal Kitap’ta bu bağlamda anlatılanlar aslında astronomik değil, ahlâki ve manevi bir anlam taşımaktadır  ama zararı yok; bu Kilise’nin işine gelir. Çünkü birtakım sapkınlar (!) ortaya başka, olmayacak evren yapısı modelleri koymaktadır.

Aristoteles çıplak gözle yaptığı gözlemler sonucu «Güneş pürüzsüz ve lekesiz bir gök cismidir.» yargısına varmıştır. Bu deyiş aslında Pagan inançlarına daha uygundur ama Skolastik Kilise tarafından o denli benimsenir ki, Meryem için her keresinde “Güneş gibi lekesiz ve temiz.” deyimi kullanılır. Ne var ki yüzyıllar sonra yaptığı teleskop ile güneşi inceleyen Galileo’nun güneşte pürüzler- ve lekeler saptaması, skolastiği değil kendisini çok zor durumda bırakacaktır.

Aristoteles, matematiğin ya da niceliksel ölçümlemenin fizikteki önemini görmezden gelir ve aşağılar. Fiziksel alanlarda olduğu gibi biyolojik alanlarda da gözleme başvurma yoluna hiç girmez. Örneğin kadınların dişlerinin erkeklerden az olduğunu öne sürer; üç kez evlenmesine karşın eşlerinin birinin ağzını açarak dişlerini saymak aklına gelmemiştir. Kim bilir, belki de gelmiş, saymış, yanlışını görmüş ama söyleyeceğini söylemiş olduğu için değiştirememiş, felsefi bakımdan oluşturduğu ve kendisine de uyguladığı eleştiri yöntemini bilimsel yargılarına da uygulamaktan kaçınmıştır.

Ancak günümüzün bilim ve bilgi düzeyi açısından Aristoteles’in saçmasapan gibi görünen bu tür varsayımları onun önemini ve değerini düşürmez. Onu önemli kılan, Antik Çağda tüm evreni kapsayan bir sistem kurma yolunda adım atan son bilim adamı ve filozof olması, kendisinden sonra başlayan Helenistik Çağın güçlü bilimsel atılımlarını besleyen kaynak yaratmasıdır.

Ancak bunun yanı sıra onun modern bilimin doğuşunu geciktiren en önemli düşünür-bilgin olduğu da yadsınamaz. Aristoteles’in felsefi görüşlerini kendine dayanak alan Orta Çağ skolastik felsefe ve teolojisi, onun bilimsel görüşlerine de büyük saygı duymuş, tam bir dogma ile tüm Aristoteles bilimine yüzyıllarca toz kondurmamış, eleştirisine bile katlanamamıştır.

Daha önce de değinmiş olduğum üzere; Aristoteles’in bilimsel deyişlerine karşı çıkmanın cezası engizisyon ve ölüm olmuştur; elbette canlı canlı yakılarak…

Aristoteles’in astronomik varsayımlarının çürütülmesi için tam 18 yüzyıl geçmesi, Kopernikus ve Kepler gibi bilginlerin ortaya çıkması, hareket ile ilgili yasalarının çürütülmesi için de önce Galileo, sonra da Newton’un gelmesi gerekecektir.

Kuşkusuz çalışmalarının bu sonuçlara varacağını ya da vardırılacağını Aristoteles de bilemezdi. Antik Çağın bu bilgin-filozofu Orta Çağ denilecek olan o karanlık dönemin kendi varsayımları üzerine kurulup yönleneceğini bilseydi, her halde tüm yapıtlarını kendi eliyle daha sağlığında yok ederdi.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 22, 2009, 12:39:03 ös
Yanıtla #1


Aristoteles’in evrene ilişkin görüşleri, Kutsal Kitap’ta yazılı olanlara uygun düşer. Kilise bu işten çok memnun kalır. Gerçi Kutsal Kitap’ta bu bağlamda anlatılanlar aslında astronomik değil, ahlâki ve manevi bir anlam taşımaktadır  ama zararı yok; bu Kilise’nin işine gelir. Çünkü birtakım sapkınlar (!) ortaya başka, olmayacak evren yapısı modelleri koymaktadır.


Zaten izninizle, şu ifadeyi de hemen belirtmek isterim ki; Kilise'nin Kutsal Kitaplardaki yazılanları kendi lehine çevirerek bir tür Din despotluğu yapmalarının temelinde bu gaye varolmuyor mu? Sadece Hristiyanlık alanında değil, gözlemlediğimiz gibi Islamiyette de bu Kural geçerlidir. Dini kullanarak egemenliklerini bu şekilde sağlayıp, çoğulculuğu hısr ve kinle gözleri bürünmüş bi şekilde sömürüp dünyayı da bu şekle getirerek birçok yaşamı da beraberlerinde tehlikeye atarak başarılı bir performans sergilemişlerdir dünya sahnesinde.. Ama söyleidğim gibi bundan sonraki dönemlerde daha dikkatli bir süreç işlendiği için maalesef oyuncuların da pili bitti diye düşünüyorum..


 Aristoteles’in bilimsel deyişlerine karşı çıkmanın cezası engizisyon ve ölüm olmuştur; elbette canlı canlı yakılarak…


Maalesef, işte bu kadar Dünya Insanı, menfaatperest ve kendi egemenliklerini düşünmemiş olsaydı, Bütünlüğün hayrına bir hizmet yürütseydi ne geçmişte böyle olumsuz sahneler gösterime girecekti ne de ilerleyen durumlara sebep- netice zinciri misali sebeiyet verecekti. Sasdece korkulan şey, kendi egemenliklerinin bir şekilde tehlikeye girmesiydi. Bunu göze alamadılar ve bunun uğruna da ortaya korkunç ve vahşet içerikli olayların gelişmesine neden teşkil etmişlerdir.

Üzülüyorum tabiki ama her ödenen bedel Insanlığın ortak bedelidir de..   

« Son Düzenleme: Eylül 22, 2009, 12:45:50 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 22, 2009, 12:51:05 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Haklıbınız Sayın Isabell, benim de başından beri dediğim bu zaten... Hangisi olursa olsun önce ortada bir din var. Sonra din adamları çıkıyor. Önce insanları yanlış yönlere yönlendiriyor dini yorumlayarak. Sonraü dini iyice yozlaştırıyorlar. Şimdi yine ortada bir din var ama o artık özgün değil. Üsteyik Tanrı'nın yolunda bir din de değil, din adamlarının yolunda bir din.

Aristoteles'e devam edeceğim.

Sevgiler.   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 22, 2009, 12:54:36 ös
Yanıtla #3



Haklıbınız Sayın Isabell, benim de başından beri dediğim bu zaten... Hangisi olursa olsun önce ortada bir din var. Sonra din adamları çıkıyor. Önce insanları yanlış yönlere yönlendiriyor dini yorumlayarak. Sonraü dini iyice yozlaştırıyorlar. Şimdi yine ortada bir din var ama o artık özgün değil. Üsteyik Tanrı'nın yolunda bir din de değil, din adamlarının yolunda bir din.


Maalesef..


Aristoteles'e devam edeceğim.


Bekliyor olacam:)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
3222 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 01:28:26 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
2875 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 02:42:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2316 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 24, 2009, 11:24:44 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2186 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 10:21:58 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
2768 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 06:37:42 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
3991 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2009, 01:51:02 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2750 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2009, 10:27:09 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
6278 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 02, 2009, 10:13:46 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
3444 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2010, 05:27:21 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
8253 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 21, 2010, 11:58:32 öö
Gönderen: ADAM