Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Nedir? => Masonluk ile ilgili Sorular ve Cevaplar => Konuyu başlatan: shemuel - Mart 21, 2007, 05:09:36 ös
-
diğer ritlerin olmama sebepleri nelerdir?
-
Yayilma politikasini; uye sayisi, (2 tarafli) istek derecesi ve guvenlige baglayabilirsiniz.
-
Bildiğim kadarı ile ülkemizdeki;
Özgür Masonlar Büyük Locası da İskoç Ritini kullanmakta ancak Tanrıya inanmak konusunda daha esnek durmaktalar.
Bu sebeple satorota6666'in söylediği konunun bir kez daha araştırılması faydalı olabilir.
-
Anlamadim simdi ben. MASON un dedigimi dogru, seninkimi? hangisi duzenli simdi?
Ozgur Masonlar Locasi, Kadin aliyormu? Ateist aliyormu? eger bu sorulara cevabin evet ise. Ki aliyorlar herkes biliyor. O zaman onlar Duzenli degil demektir. Kendilerine Iskoc Riti degil, isterse Tapinak Sovalyeleri desinler. Duzenli degil bence onlar. Ben sahsen, Kadinlarin ve Ateistlerin girebildigi uye sayisi az olan bir toplulukansa, Duzenli olanlara girmeyi tercih ederim. Birbirlerine ve yaptiklari ise saygilari, inanclari cok daha fazla olur dusuncesindeyim.
Bu kadar yagdan sonra benide alirsiniz araniza herhalde :P
Ayrica rituellerindede biton farklilik falan varmis. :D
-
İskoç ritnde de tanrıya inanmak mecburidir.
Dogru. Iskoc Riti Duzenli Masonlugun 3. Derecesinden sonra baslayan "Zincirin Halkalari"ndan birisidir. Duzenli Ustat bir Mason olmadan Iskoc Ritine giremezsiniz.
Ozgur Masonlar Locasi Bizler tarafindan Duzenli olarak kabul edilmemektedir.
Tanri inanci konusunda "esneklerdir" demektense, bu konuda "Ozgurlerdir" demek daha aciklayici olur sanirim. Ateisleri ve kadinlarida Mason olarak kabul edebiliyorlar. Dunya Muntazam Masonlugu tarafindan taninmiyorlar. Rituelleri ve Kutsal Kitap tanimlari dahi, farkli. Onlarin Gayrimuntazam olmasinin nedenlerinden bir kacidir bunlar.
Bu yazdiklarim kisisel yorumlarim yada dusuncelerim degildir. Ozgur Masonlar Locasi`nin kendi aciklamalarida bu sekildedir. Bu konu icerisindeki onceden yazdigim mesajlarda okudugunuz gibi; Gayrimuntazam ve Muntazam nasil olunur sorularini cevaplamistim. Verdigim linklerdende faydalanrsaniz, sanirim yeterli bilgiye sahip olabilirsiniz. Fakat, elbette tek tarafli arastirma yapmamanizi tavsiye ederim. Bilgileri nasil burdan aliyorsaniz, Ozgur Masonlar Locasinin sitesinede girin ve onlarin kendi aciklamalarinida okuyun. Soylenenlere inanmayip, (yapacaginiz arastirmalar dogrultusunda) kendi dogrularinizi yaratmaniz, sizin cok daha bilge oldugunuzu gosterir.
-
sayın hamlet dereceler hakkında bilginiz olmadığından dolayı sadece nette yazanlara dayanarak yani dışarıdan bakmaya bu iş olmaz :)
ayrıca düzenli bir loca olmak sadece büyük locanın o locayı kabulüne bağlıdır.Ayrıca "tanrı inancı" konusunda da Türkiyede mason locaları açılışı tanzımat öncesine dayandığı için tanrı inancı hususunda esnek olan york ve diğer fransız riüellerinin türkiyede kabulü imkansızdır.Bu bakımdan bakıldığında mısır büyük locası da iskoç ritine mensuptur."tanrı inancı" bu bakımdan önemlidir.
-
masonluğa uygun bir insan sadece inanmıyor diye alınmazmı?
-
masonluğa uygun bir insan sadece inanmıyor diye alınmazmı?
Hayir alinmaz.
-
inancı ne olursa olsun mutlak bir inancı olmasımı lazım?
-
inancı ne olursa olsun mutlak bir inancı olmasımı lazım?
Bir yuce yaratana inanci olmasi gereklidir.
-
çok şükür birazcık kıt olsada benim var.
bu günlerde tamamlamayı düşünüyorum
uçmasam iyidir.
-
sayýn hamlet dereceler hakkýnda bilginiz olmadýðýndan dolayý sadece nette yazanlara dayanarak yani dýþarýdan bakmaya bu iþ olmaz :)
ayrýca düzenli bir loca olmak sadece büyük locanýn o locayý kabulüne baðlýdýr.Ayrýca "tanrý inancý" konusunda da Türkiyede mason localarý açýlýþý tanzýmat öncesine dayandýðý için tanrý inancý hususunda esnek olan york ve diðer fransýz riüellerinin türkiyede kabulü imkansýzdýr.Bu bakýmdan bakýldýðýnda mýsýr büyük locasý da iskoç ritine mensuptur."tanrý inancý" bu bakýmdan önemlidir.
York Ritini Tanri inanclari esnek olarak tanimlamaniz yanlis olur. Sanirim o konuda cok arastirma yapmamissiniz yanliz York Ritinin en ust kismi olan Tapinak Sovalyeleri Tanri inancini kati suretle gerektirdigi gibi, tamamen Hiristiyan kaynakli ve dinlerine genellikle cok bagli Kardeslerimizden olusur. Fransiz Rituelleri ve genellikle Fransiz Masonlugunda gorulen Gayrimuntazamlik konusunda, haklisiniz. Zaten Dunyada Gayrimuntazam Mason Localarinin en cok bulundugu ulke gene Fransadir. York Riti nin bunlarla yada Gayrimuntazamlikla ilgisi yoktur. York Riti, Iskoc Ritinden sonra gelen en buyuk ve onemli Rittir. Avrupa ve Amerikadaki en buyuk kollardandir. Tanri inanci konusunda asla esnek degillerdir. Olamazlarda. Cunku sadece ilk 3 Dereceyi gecmis olan Duzenli bir Ustat bu Ritlere girebilir.
-
Türkiye de bu rite bağlı locaların kuruluş nedeni İtalyan Fransız ve Alman Büyük Doğusunun Selanikte ki faaliyetleri ve bu locaların genellikle İskoç Riti ne bağlı olması denilebilir.Özetle Osmanlı devletine Masonluk kurumları Selanik çevresinden yayılmış buradaki inisiyeler kendi Mason localarını inisiye edildikleri Mason locaları yönlendirmiştir bu sebeple İskoç Riti genel kabul edilmiş derecelendirme sistemidir.Türkiye deki Mason Locaları ki genel olarak iki tane ancak Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası diğer ülkelerdeki Localar tarafından tanınmaktadır.Bu sebeple ortak inisiyasyon yöntemini kabul etmiştir. Tabi bunlar benim kitap ve makalelerden okuduklarım , en iyi Masonların kendileri bilir ben bildiğim kadarını toparlamaya çalıştım saygılarımla...
-
Verdiginiz bilgiler cok dogru. Tesekkur ederim.Arastirmalariniz sonucunda, bircok bilgi elde etmissiniz.
-
sayın hamlet dereceler hakkında bilginiz olmadığından dolayı sadece nette yazanlara dayanarak yani dışarıdan bakmaya bu iş olmaz :)
Iceri alin benide o zaman :D
-
hamletin dereceler hakkında bilgisi olmaması gayet normaldir
bu insanın pıratik yapabilmesi için şartların uygun olması gerekiyor
o şartlarıda siz sağlayacaksınızki dereceleri daha iyi öğrensin.
-
Sizde beni iyice bilgisiz yaptiniz. disardan ne kadar ogreniliyorsa bizde o kadar ogreniyoz iste.
-
BU MASON UN ILK SAYFADA DEDIGI GIBI BEN ARKADASIMIZIN SORUSUNA EGILMEK ISTIYORUM TANRI MUHAKKAK GEREKIYORMU CEVABIM SU SEKIL OLMALI DIYE DUSUNUYORUM;
TANRI,NURDUR,RUHDUR,HAKIKATTIR,ADALETTIR,ÇALIŞMADIR VE AŞKTIR.TANRI ÖNSUZ VE SONSUZDUR.HAKIKATIN MERKEZIDIR(hakıkatı arayan bır kurum merkezıne yonelır degılmı?)VE KENDISINDEN CIKMIS OLAN TUM RUHLARIN CEKIM KAYNAGIDIR....BU KADARI YETER HERHALDE .....
-
Sizde beni iyice bilgisiz yaptiniz. disardan ne kadar ogreniliyorsa bizde o kadar ogreniyoz iste.
bende dışardan alınan bilginin eksik bilgi olacağını söylemek istemiştim
ayrıca sana bilgisiz demiyorum herkesin kendine göre bilgi seviyesi vardır
-
TANRI,NURDUR,RUHDUR,HAKIKATTIR,ADALETTIR,ÇALIŞMADIR VE AŞKTIR.TANRI ÖNSUZ VE SONSUZDUR.HAKIKATIN MERKEZIDIR(hakıkatı arayan bır kurum merkezıne yonelır degılmı?)VE KENDISINDEN CIKMIS OLAN TUM RUHLARIN CEKIM KAYNAGIDIR....
Şüphesiz :)
-
2007 yılında ortaya atılmış bir soru...
Sonra bu başlık altında yapılmış tartışmalar...
İşin ilginç yanı da şu ki başlıktaki sorunun yanıtını doğru dürüst veren olmamış. Başka şeylerden söz edilmiş ama ben ssorunun yanıtını göremedim.
Belki de bu sorunun belirgin, kesin, açık seçik bir yanıtı olamayacağı içindir.
Buna karşın, yorum yaparak bir açıklama vermeye çalışayım.
Her şeyden önce bir düzeltme yapayım: Burada "İskoç Riti" denilirken denilmesi istenen aslında herhalde "Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti"; diğer İskoç ritleri konu olmasa gerek.
Bir de şöyle bir kısaltma alalım: EKEİR. (bundan hoşlanmayanlar da var, biliyorum ama benim bireysel tutumum böyle. EKEER demiyorum özellikle çünkü o ikinci E = Ekose oluyor ve kimileri bunu da kullanmakla birlikte, ben Türk dili bakımından ona da karşıyım.)
EKEİR dünya yüzündeki en yaygın rittir. Yurdumuzda sadece o ritin olması buna bağlanabilir. Üstelik bu başlık altında hiç değinilmemiş olan önemli bir tarihsel konu var. Osmanlı Devleti'nde bu ritin ilk yüksek şûrasının kuruluş tarihi 1861'dir. Nitekim günümüzde çalışmalarını sürdüren yüksek şûra ile süprem konsey, asal kuruluş tarihlerini böyle benimsemekte ve bu başka ülkelerdeki EKEİR örgütlerince de onaylanmaktadır.
Ancak bu sözünü ettiğim kurul, çalışmalarını yürütememiş ve kısa bir süre sonra dağılmak zorunda kalmıştır. 1909 yılında Şurayı Aliyi Osmanî'nin yeniden oluşuturuluşuşuna dek bir etkinliği pek görülmemiştir. (Gerçi birtakım kırpık kırpık işlemler var bu arada ama pek de önemli değil.)
Türkiye'deki Masonluğun Tarihi anlatılırken, kimileri, 1909 yılında Maşrık-ı Azam-ı Osmanî'yi yüksek şûranın kurduğunu ileri sürer. Öyle gibi görünüyorsa da aslında değil. Öyle gibi görünmesi, büyük locayı kuranlar arasındaki asıl etkin masonların aynı zamanda yüksek şûra üyesi olmalarından ileri geliyor.
Şayet Türkiye'de simgesel derecelerde çalışan locaların ve onların oluşturduğu büyük locaların bir EKEİR Yüksek Şûrası kanatları altında bulunduğu bir dönemden söz edilecekse, bu ancak 1948-1954 yılları arasını kapsar.
Ancak gerek bundan önce gerekse daha sonra Yüksek Şûra'nın hep büyük loca ve dolayısıyla localar üzerinde bir üstünlük taslaması, belki de yakın geçmişimize dek bir türlü son bulmamıştır. Öyle ki, Türk Masonluğu Tarihi'nde pek ünlü masonlardan biri olan Servet Yesarî'nin 1932 yılındaki bir söylevinde "Büyük Localar Yüksek Şûraların zadeleridir." diye ettiği bir söz, Türk masonik literatürüne geçmiştir. İşte bu, ritin 33. derecesindeki masonların, Masonluğa genelde bakış açısının bir yönünü gösterir.
Nitekim 1930 yılında Azim adlı bir loca, o tarihte Türkiye Büyük Maşrıkı'nın bu adı taşıması nedeniyle yani niteliği bakımından bir "büyük loca" değil de "büyük doğu" olması gerekçesiyle, rit değiştirip Fransız Riti'ne geçmek istediğinde kızılca kıyamet kopmuştur. Burada o tarihsel olayın ayrıntılarına girmek gerekmez ama demek oluyor ki o tarihlerde Türk Masonluğu tepeden tırnağa bir bakıma Fransız Maonluğu'nu izlemekte oluşuna karşın, Fransız Riti'nin kendi çatısı altında oluşmasına hiç de sıcak bakmamıştır.
Bu tutumun daha sonra da devam ettiği açıkça ortada... Ancak şu Türkiye'deki ünlü 1965 olayları sırasında, bu olayların başrol oyuncularından biri olan Enver Necdet Egeran'ın (şimdi ezbere yazdığım için tarihini anımsamıyorum, doğrusu gidip sırf bunun için kitap karıştırmak da istemiyorum.) Büyük Loca ile Yüksek Şûra sıkı bir çatışma içinde girdiğinde ve Yüksek Şûra'nın tüm gücüyle bir baskı uygulamaya kalkıştığı sırada "Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin içinde olmaktansa hiç mason olmamayı yeğlerim." tarzında (tıpatıp böyle değil ama bu anlama gelen) bir sözü var. Bu da Türk mason literatürüne geçmiştir.
Bir de 20. yüzyılın sonlarına doğru görülmüş bir olay var. Şayet Türkiye'deki Masonluğun tarihçesini çok ayrıntılı olarak yazmak gerekirse, bu olaya değinilmeden geçilemez. (Gerektiğince ve açıkça değinilmiş olup olmadığını bilmiyorum.)
1970 yılında HKEMBL'nın İngiltere Birleşik Büyk Locası tarafından tanınmasıyla birlikte Türk Masonluğu'nun bir kanadının Anglosakson Masonluğu kapsamında yer aldığını biliyoruz. Buraya kadar bir sorun yok. Bir kanat o kapsamda yer alır, bir diğeri liberal cepheyi yeğler; her ikisinin birden oluşu yurdumuzun yararına. Ancak HKEMBL'nın ileri gelen üyelerinden kimileri bu kadarıyla yetinmemişti. Büyük Loca'nın İngiltere Birleşik Büyük Locası'nın benimesdiği sisteme tam uyum göstermesi eğilimindeydiler. Bunu "ksmen İngiliz Masonluğu Sistemi'nin uygulanması" olarak da niteleyebiliriz. Bu bağlamdaki en önemli bölüm, doğrudan Büyük Loca'ya bağlı olması tarzında o sistemin "Royal Arch" aşamasının da simgesel derecelere eklenmesidir. Bunun için de hayli yaygın ve düzenli bir tanıtım (propaganda) çalışmasına girişmişlerdi.
İşte bu girişim, 1999 yılında HKEMBL çerçevesinde bir çalkantıya yol açtı. Şayet bu gerçekleşirse Yüksek Şûra'nın yönetimi altında çalışan önemli bir bölüm derecenin, öncelikle yetkinleşme ya da olgunlaşma atölyesi denilen bölümün ve ardından bundan biraz daha fazlasının kaldırılması kaçınılmaz olacaktı. Aslına bakarsanız zorunlu değil ama sayısal bakımdan büyük bir zayıflama yaratırdı çünkü Türkiye'de o kadar çok mason yok. Nitekim İngiltere'de EKEİR'nin çalışmaları bu nedenle 18. dereceden başlar. Bunun benzeri bir uygulama 19. yüzyılın ilk yarısında Fransa'da da görülmüştü. Kuşkusuz bu girişimin sonrası da beklenirdi: Bir yandan İngiliz Masonluğu Sistemi'ndeki "Yan Dereceler" uygulamasının diğer yandan usul usul ABD'ndeki York Riti'nin devreye sokulması...
Ne sakıncası var?... Gerek o yan derecelerden birçoğıunun gerekse York Riti'nin ileri aşamalarının "Hıristiyanca" olması dışında, tüm bu sistemlerde ayrı ayrı çalışacak yeterli sayıda mason yok; olamıyor; yakın gelecekte olmasını da beklemeyelim boşuna.
Şu dediğim son olaya Yüksek Şûra resmen hiç karışmadı. Akıllıca... Bilgece... Masonca... 1965 yılındaki olayların benzerlerinin yaşanmasını istemezlerdi. Üstelik o zamanlar yürürlükte olan ve yanlış yorumlanmış bir konkordato da yok. İyi ki de yoktu... Ancak bu demek değil ki,33. dereceden başlayarak yüksek dereceli masonlar bu girişime karşı hiç ses çıkarmadı. Bireysel olarak bu projeye karşı koydular ve sonunda o girişim gerçekleştirilemedi. Yeniden göreve aday olan En Muhterem Büyük Üstat Tunç Timurkan seçilemedi; o kadar.
İşte durum böyle olunca ortaya şöyle bir görüntü çıkıyor: Ritin yüksek derecelerinde olan, dolayısıyla hatırı sayılan masonlar ülkede bir başka ritin daha kurulmasına göz açtırmıyor. Bunun olabilmesi için birtakım masonların çok uzun sürecek bir eyleme girişmeleri, sırf bir başka rit kurabilmek amacıyla kendi localarındaki diğer birçok kardeşle bile aralarının bozulmasını göze almaları, yıllarca bu amaç uğuruna sabırla, direşmeyle uğraşmaları gerekiyor.
Değer mi?... Bence hayır. Ötesi bir başka rit ile getirilebilecek pek bir şey olduğu söylenemez.
Kaldı ki EKEİR'nin diğer ritlerden hayli farklı çok önemli bir üstünlüğü, bir avantajı var. O da ritin dünya çapında bir merkezi otoriter organının bulunmaması ve yasaları uyarınca da her yüksek şûra ya da yüksek konseyin, ritin öğretisel kapsamını kendi bulunduğu ülkenini koşullarına, kültürüne ve töresine uygun bir biçimde düzenleyebilmesi. Diğer mason ritlerinin hiçbirinde böyle bir esneklik yok. Nitekim bu nedenle de gerek Yüksek Şûra gerekse Süprem Konsey tarafından Türkiye'deki yüksek derecelerde uygulanmakta olan ritüeller, diğer hiçbir ülkedeki ritüeller ile tıpatıp aynı değil. Bu durum ritin diğer ülkelerdeki uygulamaları için de geçerli.
Böyle olunca Tütrkiye'de bir başka rite ne gerek var?
Buna karşın, Türkiye'de ileride bir başka rit kurulabilir. Öyle bir oluşum beklenebilir. Ancak onu şimdilik konu dışı bırakarak bu zaten hayli uzun tutmuş olan açıklamalarıma son veriyorum.