Masonlar.org - Harici Forumu

Sanat => Edebiyat => Konuyu başlatan: evvah - Mart 12, 2013, 04:49:23 ös

Başlık: PUFFY VE AMAZON MACERASI
Gönderen: evvah - Mart 12, 2013, 04:49:23 ös
                                                           PUFFY VE AMAZON MACERASI

İngiltere'nin Nottinghamshire şehrinde, içinde koca yeşil ağaçların, bitkilerin, çiçeklerin ve bir sürü hayvan dostlarının içinde yaşadığı Sherwood ormanı bulunuyordu. Kanguru Puffy,ormanın en hızlı sincabı Poul,kaplumbağa Didi,en kötü kokan kokarca Pisy,mor derisisi üzerine işlenmiş mavi benekli yılan Marry ve diğer tüm hayvanların atalarına kocaman yeşil bir şehir olmuştu.Sherwood ormanının tam ortasında ömrü en az bin yıllık yaşlı bir meşe ağacı vardı.Bu ağaç yirmi üç ton ağırlığında ve on metre genişliğinde idi.Her yıl orman sakinleri bu meşe ağacının önün de her yılda bir toplanan Meşe Meclisi'nde bir yıllığına reislerini seçmek ve kutlama yapmak için toplanırlardı.Bu orman zamanında Robin Hood'un yaşadığı yerdi.Sherwood ormanında bir sürü aslan vardı ama hiçbiri kral değildi.Bu orman;sakinleriyl ve görünüşüyle harikulade bir yerdi.Cennetin yeryüzünde ki bahçesiydi.
Işıltılı ve güzel bir Sherwood sabahında etrafında ki büyük yeşil ağaçların,ve üzerlerinde daldan dala çılgınca atlayan ikiz maymunlar Edd ve Egg'in cırtlak sesleri,henüz hayal ettiği kırmızı desenli kanatlara sahip olamayan tırtıl Basty'nin sitem dolu sesleri ve uzaklardan öten kuşların sesleri eşliğinde;açelya çiçekleri serpilmiş yolda zıplayarak ilerleyen kanguru Puffy,eve geç kalmaması gerektiğini biliyordu.Bu yüzden daha da hızlı ilerledi.Puffy birden yavaşladı,bir kaç adım ötede yolun ortasında durmuş bir kitap gördü.Yavaşça yaklaşıp kitabı aldı ve hemen kesesine attı.Uzun bir yolun ardından,arkasında küçük bir su birikintisi olan yeşil çimlerle örtülü olan bir bayırın içine işlenen evinin kahverengi ahşap kapısını geldi.Küçük pencere de babasının piposundan yükselen dumanı görünce bugün evde olduğunu anladı.Kapıyı açan annesi Puffy'i görünce ''hoş geldin oğlum''  diye sarıldı.Puffy'de ''nasılsın anne'' deyip hemen küçük pencerenin önünde sallanana sandalyede oturmuş olan babasının yanı gitti.''Merhaba baba'' dedi.Babası bay Martin arkasına dönerek ''merhaba Puffy,yürüyüş nasıl geçti bakalım?'' Hemen masasına yönelen Puffy,’’gayet güzel geçti baba’’ diyerek kesesinden yolda bulduğu kitabı çıkarıp masanın üzerine koydu.Büyük bir titizlikle kapağını açtı ve başlığını okudu.Üzerinde AMAZONLAR yazıyordu.Kitap oldukça büyüktü ve çok sayfası vardı.Puffy yavaşça sayfaları çevirip okumaya başladı.Kitabın içinden bir harita ve üç tane resim çıktı.Bunları dikkatle inceledikten sonra tekrar kesesine koydu ve evden çıkarak var gücüyle zıplamaya başladı.Ormanın derinliklerinde yaşayan en sevdiği dostu kaplumbağa Didi’nin yaşadığı küçük çukurun yanına geldi.Didi vücudunu kabuğunu içine koymuş vaziyette çukurda uyuyordu.Puffy,eğilerek elleriyle dürtünce aniden kabuğundan çıkan vücudu belirdi.’’Hey neler oluyor,hangi saygısız bölüyor uykumu böyle’’ diye bağırdı.Sonunda kendisini uyandıranın kanguru Puffy olduğunu görünce yatıştı ve ‘’Merhaba Puffy,seni görmek ne güzel,nereden geliyorsun böyle’’ dedi.Puffy,’’Sana çok güzel bir şey göstereceğim sevgili dostum’’diyerek gözlerinin içine baktı.Didi heyecanlandı ve ‘’Öyle mi?Gel otur şuraya,anlat ne oldu’’ dedi.Puffy,kesesinden çıkardığı kitabı ona doğru uzatınca Didi’nin gözleri fal taşı gibi açıldı.’’Vay canına Puffy,bu da ne böyle!’’
Didi,elinde ki kitabı saatlerce okuduktan sonra koyu yeşilimsi ağzı açık bir şekilde Puffy’e doğru baktı.’’Peki buraya bunun için mi geldin’’diye sordu.Puffy,biraz tereddüt etti ve oturduğu yerden kalkarak kaplumbağa Didi’nin etrafında dönmeye başladı.’’Şey…ben…ben sana bir şey soracağım Didi. Durduğu yerde etrafında dönen Puffy’e baktı ve ‘’Elbette sevgili dostum,seni dinliyorum.’’ dedi. Puffy tekrar Didi’nin gözlerinin içine bakarak elinde ki kitabı gösterdi ve büyük bir kararlılıkla ‘’ben buraya gitmek istiyorum’’ dedi.Duyduğuna inanamayan Didi biraz öne atılıp ‘’Yani Amazonlara mı?’’ diye seslendi.Puffy ona doğru eğilerek ‘’Şşş!Kimse duymamalı Didi,evet Amazonlara gideceğim.’’Daha da şaşkına dönen Didi,’’Puffy,Amazonlar Brezilya’da,orası çok uzak kitabı sende okudun ve haritada  da gördün kıtalarca ötede… oraya tek başına gidemezsin Puffy.’’ Diye uyardı.Elini Didi’nin kabuğuna koyan Puffy,’’Planım hazır Didi,üç gün sonra yapılacak olan Meşe Meclisi’nde babamı yeni orman reisimiz yaptırabilirsem dileğini beni Amazonlara göndermek için kullanabilir.’’dedi.Puffy’nin çok ciddi olduğunu gören Didi,onu engellemek için hamle yaptı ve ‘’Puffy bu imkansız hem hile yapmak Sherwood ormanına yakışmayacak bir davranıştır.Ayrıca baban böyle bir şeyi asla kabul etmez.’’deyince Puffy sinirlenip ‘’Yapmak zorunda Didi!’’ sonunda Puffy’yi kararından vazgeçiremeyeceğini anlayan Didi arkasına döndü ve zayıf bir sesle ‘’Git o halde Puffy,sevgili dostunu aileni ormanını terk edip git’’ dedi.Puffy’de arkasına dönüp birkaç kez zıpladıktan sonra,’’Anlamıyorsun Didi,birimizin bu ormandan dış dünyaya gitmesi gerekiyor,atalarımızdan birkaçı bunu hep yaptı ve bende yapmak istiyorum,bu orman beni sıkıyor artık yeni yerler görmek istiyorum.Hoşçakal sevgili dostum.’’diyerek evine doğru ilerledi.Kapıyı annesi açtı ve Puffy’nin hüzünlü olduğunu görünce ‘’Puffy,ne oldu sana bebeğim?’’diye sordu.Puffy hiç cevap vermeden odasına geçti ve masasında oturmaya başladı babası Martin çoktan çıkmış olmalıydı çünkü piposu oldukça sönük görünüyordu.Kesesinde ki kitabın içinden haritayı ve Amazon Ormanları’nın üç resmini kitapla birlikte masasının üzerine koydu.Gözlerini onlara dikip düşünmeye başladı.
Ertesi gün Puffy’i masasında kitap ve bir haritanın üzerinde uyuya kaldığını gören annesi,biraz sinirlenerek Puffy’i uyandırdı. Daha neler olduğunu anlamayan Puffy uykulu gözlerle etrafında bakınırken annesinin sinirli yüzünü gördü. Hemen toparlanıp masadan kalktı. Annesi‘’Puffy ne bu halin, neden yatağında uyumadın! ’diye bağırdı.Puffy annesinin bağırışlarına aldırmadan mutfağa geçip bir şeyler atıştırdı. Sonra da evden çıktı. Tüm gününü Sherwood ormanının ortasında bulunan ve her yıl tüm ormanda ki hayvanların yeni orman reislerini seçmek için toplandığı Meşe Meclisi’nin yapıldığı büyük yaşlı meşe ağacının önünde geçirdi.Ertesi gün tüm Sherwood sakinleri hareketliydi. Çünkü yarın yapılacak olan Meşe Meclisi’nin arife günüydü ve hazırlık yapılmalıydı. Uzun boylu zürafalar ağızlarıyla topladığı güzel çiçekleri ağaçların dallarına koyuyordu. Sherwood ormanının yaramaz ikiz maymunu Edd ve Egg,ormanın derinliklerinden getirdikleri büyük sarmaşıkları ağaçtan ağaca atlayarak güzel bir görüntü oluşturuyorlardı.Büyük meşe ağacının dallarına dizilen kuşlar narin bir melodi söylüyorlardı.Ormanın asabi gorilleri Ugoo , Mango ve Bodoo kuşların ezgisine çaldıkları davullarla destek veriyorlardı.Tırtıl Basty,iki gün boyunca hep sahip olmak istediği ama bir türlü çıkmayan kırmızı kanatları için sitem sesleri çıkartmayacaktı. Çünkü oldukça rahatsız ediciydi.
Puffy,yarını sabırsızlıkla bekliyordu ve bugün planını uygulamalıydı.Önce babası ile bu konuyu konuşacak ve gizlice tüm hayvanların babasına oy vermesini sağlayacaktı,böylece babası reis olduktan sonra ki dilek hakkını Puffy’nin Amazon Ormanları’na gitmesi için tüm Sherwood sakinlerinin yardım etmesinde kullanacaktı.
Kanguru Puffy,dışarıdan gelen seslerle yatağından uyandı. Bugünün Meşe Meclisi arifesi olduğunu hatırlayınca hızlıca yatağını toparlayıp mutfağa koştu. Annesi bir sürü yemek yapıyordu. Ama babası neredeydi? Annesi Puffy’i kapının eşiğinde fark etti ve ‘’A Puffy,demek sonunda uyandın,hadi hazırlan seninde yapacak işlerin var babanla ormanın derinliklerine gidip yeni seçilecek olan reisimiz için nergis çiçeği toplamalısınız.’’dedi.Puffy bu fikri beğenmişti çünkü orada söylemesi daha uygun olurdu.Birden kapı çalındı,annesi Puffy’e elleri dou olduğu için kapıyı açmasını istedi.Kapıyı açtı ve karşısında babası Martin’i gördü.Puffy’e gülümseyerek ‘’Hadi evlat daha seninle yapacak işlerimiz var.’’ dedi.Puffy mutlu bir şekilde ‘’peki baba hemen hazırlanıyorum’’ deyip odasına geçti ve hazırlandı.Annesini öptükten sonra babasıyla birlikte Sherwood ormanının derinliklerine doğru ilerlediler.Uzun bir yolun ardından nihayet uzun ve köklü ağaçların gölgesinde ki oldukça ürkütücü bir yere geldiler.Puffy babasına ‘’baba ben senden bir şey istesem yapar mıydın?’’ diye sordu.Babası Martin bu şaşırtıcı soruyu soran oğluna baktı ve ‘’sen benim en değerli hazinemsin oğlum elbette yaparım.’’Aldığı bu cevap karşısında sevinen Puffy,’’O halde Brezilya’da ki Amazon Ormanlarına gitmek istiyorum.’’ dedi.Babası öfkelendi ve ‘’Saçmalama Puffy,aklını mı kaçırdın sen, orası uzak çok uzak !’’diye çıkıştı.
Uzun bir tartışamadan sonra babası Puffy’nin Amazonlara gitmesine izin vermedi.Puffy daha fazla ısrar etmedi ama kararından da vazgeçmemişti.Nergis çiçeklerini topladıktan sonra Puffy, babasına bir işi olduğunu söyleyerek ondan uzaklaştı.Bu sefer tüm gününü bir ağacın kovuğunda geçirdi.
Ertesi gün nihayet beklenen gün gelmişti.Daha arife gününde hazırlık yapan hayvanlar biraz daha neşeliydi.Çünkü her şeyi dünden hazırlamışlardı.Meşe Meclisi bir saat sonra toplanmasına rağmen herkes önceden yerini almıştı.Orangutanlar Sherwood ormanının ağaçlarında durmadan renk değiştiriyorlardı.Puffy hala geceyi geçirdiği ağaç kovuğunda ağlıyordu.Sonunda kaçmaya karar verdi.Gizlice ormandan kaçıp haritayı izleyerek Amazona gidebilecekti.Ağaç kovuğundan çıkıp hızlıca zıplamaya başladı.Eve gidip birkaç eşyasını kesesine koyduktan sonra hızlıca evden uzaklaşmaya başladı.
Meşe Meclisi Sherwood ormanının ortasında ki meşe ağacının etrafında toplanmıştı.Herkes kimin reis olması gerektiğini tartışıyor ve kuşların melodisini bastırıyordu.Puffy var gücüyle zıplıyordu.Herkes Meşe Meclisi'ndeydi ve kimse onu görmeden ormandan rahatlıkla çıkabilirdi.
Puffy ormanın doğusuna doğru hızlı adımlarla zıplarken bir anda bir şeye takılıp yere düştü.Başı sersemleşmişti ve etrafında küçük yıldızlar dönüyordu.Buda neydi böyle?Karşısında ona doğru gülümseyen Didi duruyordu.Yerde şaşkın şaşkın bakan Puffy'nin yanına gelerek ''Bensiz bir yere gidebileceğini hiç sanmıyorum''dedi.Puffy gülümsedi ve ona sarıldı.Beraber yollarına devam ettiler.Kısa ağaçların bulunduğu büyük bir yere vardıklarında birden Puffy'nin kafasına bir ceviz isabet etti.Puffy ne olduğunu anlamadan kafasına bir tane ceviz daha atıldı.Didi şaşkınlıkla etrafına bakınırken oda kafasına ceviz yedi.Bu sırada hiç ceviz gelmedi ve sağ taraflarında ki büyük ağacın eğri dalında onlara ''Hey sizin ne işiniz var burada!'' diyen oldukça tüylü sincabı fark ettiler.Didi kafasını kaldırıp ona doğru baktı ve ''Asıl senin ne işin var burada Meşe Meclisi toplananı bir saat oldu.''Sincap bulunduğu daldan ağacın etrafından dolanarak aşağıya indi ve ''Biliyor musun kaplumbağa o meclisten nefret ediyorum'' dedi.Puffy bu sözleri üzerine onu kendileriyle gelmeye davet etti ve ikna etmesi çok zor olmadı.Sincap ''Ha bu arada millet benim adım Poul.''diyerek kendini tanıttı.Puffy ve Didi'de kendilerini tanıttıktan sonra uzun bir muhabbete daldılar.Sincap Poul onlar için yolun temiz olup olmadığını kontrol ediyordu.Sonunda daha açık bir yola vardırlar.Etrafı kısa kısa çimlerle örtülü olan bu yoldan daha önce geçmişti Puffy ve nereden gideceğini iyi biliyordu.Sincap Poul kısa çimlerin orada yerde yığılmış çok eski bir kütüğün deliklerinden dumanlar çıktığını fark etti.Puffy ve Didi kütüğe doğru yaklaştı.Sincap Poul'da önlerinden gidiyordu.Birden hepsinin burnuna inanılmaz kötü bir koku geldi.Burunlarına daha önce hiç bu kadar kötü bir koku gelmemişti.Puffy iğrenerek kusmak üzere olan Didi'ye ''Bu iğrenç koku da ne böyle!'' dedi. Sincap Poul, burnunu kapattığı için tuhaf bir sesle ''sanırım bu bir kokarca dostlarım.''dedi. İdi başını onaylarcasına salladı.Puffy kütüğe daha da yaklaştı ve bir delikten bakınca içinde siyah, ortasından beyaz bir şerit geçen tüylü bir kokarcanın uyuduğunu gördü. Bir süre baktıktan sonra kokarca uyandı ve hızlıca uyuduğu kütükten dışarı çıktı. Etrafında, burunlarını kapatır vaziyette duran sincap Poul, kaplumbağa Didi ve kanguru Puffy’i görünce biraz ürktü ve ‘’siz…siz kimsiniz? Burada ne arıyorsunuz?’’ diye sordu. Puffy, küçük bir tebessüm ederek ‘’anlaşılan aramızda Meşe Meclisi’ni sevmeyen biri daha var’’ dedi. Kokarca Puffy’nin haklılığını doğrularcasına yanına yaklaştı ve ‘’hayır hayır ben Meşe Meclisi’ni çok severim ama şey…’’ dedikten sonra hüzünlü bir şekilde başını öne eğip yere doğru baktı. Kaplumbağa Didi, kokarcaya ‘’ama ne?’’ diye sordu. Kokarca başını kaldırıp ‘’bilirsiniz işte ben bir kokarcayım ve…ve kötü kokuyorum…yani tüm hayvanların toplandığı bir yerde pis kokulu bir kokarcanın bulunması oldukça rahatsız edici olur’’ dedi ve ‘’baksanıza siz üçünüz burun deliklerinizi kapatmışsınız bile’’ diye ekledi. Kokarcanın söyledikleri karşısında üzülen üç arkadaş hemen burunlarıyla kapattıkları ellerini geri çekti ve Puffy, kokarcaya yaklaşarak ‘’ismin ne?’’ diye sordu. Kokarca ‘’Pisy…ismim Pisy’’ diye yanıt verdi. Puffy ona ‘’Pisy bizimle kokundan rahatsız olmayacak bir diyara gelmeye ne dersin?’’ diye sordu. Bu soru karşısında Pisy gibi kaplumbağa Didi ve sincap Poul’ da şaşırdılar. Didi, sorusunun cevabını bekleyen Puffy’e yaklaşarak ‘’sence de bir kıta ötede ki Amazonlara gitmek için biraz kalabalık olmuyor muyuz?’’ diye fısıldadı. Puffy,hiç aldırış etmeden kokarca Pisy’den gelen yanıtı bekledi. Pisy, biraz düşünerek sonunda Puffy’e döndü ve ‘’şey…geliyorum’’ dedi. Dört arkadaş birlikte yollarına devam ettiler. Nihayet Sherwood ormanının sonuna geldiler. Dört arkadaş ormanın doğusunda ki son ağacın önüne geldiler. Puffy, ‘’evet dostlarım, işte başlıyoruz isteyen geri dönebilir’’ diyerek arkadaşlarına baktı. Didi, ‘’hadi Amazonlara!’’ diye haykırdı. Tam ilerleyecekken doklardan gelen nazik ve sert bir bayan sesi duydular. Arkalarına döndüklerinde, onlara doğru sürünerek yaklaşan mor derisi üzerine işlenmiş mavi benekli bir yılanı gördüler. Didi, sinirlenerek ‘’hadi ama biri bana bunun şaka olduğunu söylesin! ‘’ diye haykırdı. Yılan ‘’sakin ol evini sürekli sırtında taşıyan asi kabuklu’’ dedi. Didi, aldığı bu yanıt karşısında sinirlenerek öne atıldı ‘’hey seni pis sürüngen en azından senin gibi köstebek deliklerine muhtaç kalmıyorum!’’ diye çıkıştı. Puffy, hemen olaya müdahale ederek yılana ‘’kimsiniz?...burada ne işiniz var?...yoksa bizi mi takip ediyorsunuz?...’’ diyerek yılandan acil bir yanıt bekledi. Yılan soğukkanlı bir şekilde ‘’ismim Marry, ve ormanın batısından geliyorum ve evet sizi takip ediyordum çünkü çok farklı görünüyordunuz üstelik bugün Meşe Meclisi günü ve sizin orda olmanız gerekiyordu’’  dedi. Daha sonra Puffy, ona da gelme davetinde bulundu. Didi, her zaman ki gibi buna da sinirlenip ‘’oldu olacak tüm Sherwood ormanını Amazonlara  götürelim!’’  diye çıkıştı. Puffy sonunda Marry’i de ikna ederek beş arkadaş yola koyuldular.

Bir aylık yolculuktan sonra nihayet İngiltere Kargo ve Nakliyat hava alanına vardılar. Puffy, yaptığı hesaplara göre tam bir buçuk saat sonra Brezilya’ya hareket edecek kargo uçağına binmeleri gerekiyordu. Uçak nihayet piste getirildi ve yükleme bölümüne yerleştirilen bir sürü büyük konteynırların içerisine gizlenen beş arkadaş, uçağın kalkmasını bekliyordu. Pilot nihayet sinyal verdikten sonra pistin sona kadar uçağı hareket ettirdi. Konteynırda ki arkadaşlar havalandıklarını hissedince sevinçle küçük bir çığlık attılar.

İki günlük koca bir zamanın ardından saklandıkları konteynırlarda ki beş arkadaş, indiklerini hissettiler. Brezilya da ki Amazon Ormanları yakınında ki piste iniş yaptı. Beş arkadaş konteynırdan çıktıktan sonra hızlıca ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladı. Puffy karşıda duran cenneti arkadaşlarıyla birlikte uzunda sezdikten sonra göğe bakarak haykırdı ‘’Dünya’nın ciğerlerine geldik dostlarım.’’

Evvâh
Başlık: Ynt: PUFFY VE AMAZON MACERASI
Gönderen: evvah - Mart 12, 2013, 04:50:14 ös
Okuduğunuz için teşekkür ederim.