Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Kavramlar => Konuyu başlatan: ADAM - Nisan 07, 2012, 04:39:30 ös

Başlık: Susmak … 3 (Son)
Gönderen: ADAM - Nisan 07, 2012, 04:39:30 ös



Bu başlığı epeyce ihmal etmiştim. Oysa diyeceklerim olduğunu anımsıyorum. Sayın Felix Steiner 2. bölümüne değinince uyandım.

Şöyle bir gözden geçireyim de, başka ne diyeceksem deyip, bu konudaki sözümü bitireyim.

Bu başlığı izleyenler hatırlayacak; bunun yanı sıra bir de “Konuşmak” diye bir başlık açılmıştı, âdeta buna bir nazire olmak üzere…

O başlık altındaki değerlendirme tarzı biraz farklıydı. Bununla birlikte, susmayı bir bilge niteliği olarak aldığımızda da hep okumak, dinlemek, izlemek, incelemek, araştırmak, böylece yararlanmak ve bilir olmak, fakat hep susmak yani bilgilerini başkalarının da yararına sunmak yerine salt kendine saklamak ne denli olumlu ve doğru, ne denli bilgece bir davranış olur?

Tüm bilgeler hep susarak dinlerse, hep okuyup izler ve hiç yazmazsa, hep bildiklerini başkalarına aktarmaksızın salt kendilerine saklarsa, insanlığı oluşturan toplumlar da yalnızca kendilerinden öncekilerin bilgi ve deneyimlerine bağımlı kalır. O bilgelerin bilgeliklerinin bir anlamı ve değeri kalmaz. Hem bilimsel, hem kültürel, hem sosyal hem de felsefi bakımdan toplumda önce bir durak1ama, sonra bir geri1eme, daha sonra da bir çöküntü baş gösterir. O bilge derilen ve bana göre aslında hiç de bilge olmayan oportünistler de bunu seyredip durur.

Bu olgu, tarihte birçok toplumda görülmüş.

Biz bilgeliğin yoluna girmek niyetindeysek öyle yapmamalıyız.

Ya nasıl yapmalıyız?

Susmasını bilmeli, ama susmakta aşırılığa kaçmamalıyız. Ölçülü olmalıyız. Susmayı bilmek demenin, yerinde ve zamanında, gereğince ve uyumlu ölçüde konuşmak ve yazmak, gereksiz ve sırasız sözlerden sakınmayı becerebilmek olduğunu bilmeliyiz.

Susmayı bilmek, düşüncenin, bilginin ve gerçeğin her zaman ve her yerde alınması ama her zaman ve her yerde gelişigüzel bir şekilde herkese aktarılmamasıdır.

Evrensel gerçekleri araştıran asıl bilgeler, düşünülerini, bilgilerini ve bulgularını pay1aşarak geliştirmek üzere, kendileri gibi seçme ve gelecekte birer bilge olabilecek kişilerle bir araya gelmeyi öngörmüştür. Ezoterik sistemi oluşturmuşlar, çağlar boyunca uygulamışlardır. Susmak, işte bu sistemi uygulayan topluluklarda asıl anlamını kazanmıştır.

Böylece tarihte insanın ve insanlığın evrim doğrultusundaki gelişiminin biraz gecikmeye uğramış olduğu söylenebilir. Fakat ancak böylece dogmalara ve bağnazlığa karşı bilgi ve gerçekler korunmuş, evrimsel gelişme sağlam temellere oturtulmuştur.

Belki biz içinde yaşadığımız ortamda bunun farkında değiliz. Kim bilir, belki de farkında olabilmek için o topluluğun kapısını çalmak, açtıklarında izin verirlerse o yapıyla girmek, onunla bütünleşmek, sonra onun penceresinden dışarıya bakmak gerekiyor.

İşte benden bu kadar. BİTTİ.



Başlık: Ynt: Susmak  3 (Son)
Gönderen: asimov - Nisan 07, 2012, 07:49:00 ös
Marhaba,

Yorumlar çok güzel. Belki söylenebilecek son şey, bir de korku ile susanlar olabilir. Hangi otorite olursa olsun, koku içinde yaşayıp susanlar.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Susmak … 3 (Son)
Gönderen: karahan - Nisan 08, 2012, 12:41:33 ös
Çok konuşan çok hata yapar

Sevdiğim bir söz lakin insanların yerli yersiz yaşarken anlatacakları o kadar çok şey vardırki hep susmanın erdemini unuturuz.Çoğundada susan için kullanılan tabirler açıktır korktu konuşamıyor,bir bilgisi yokki ne konuşssun vs.vs. uzayıp gidiyor.Halbuki susmak mevlananın söylediği gibi her lafa verecek cevabım var lakin der ve devam eder ve bu cümle ile boş konuşmanın altını çizer.İnsan konuşurken muhakkak bilmeli anlamalı ve algılayarak konuşmalı donanımı olmalı.Toplulukta eksik kalmamak için komplexe kapılarak dur abi benimde bakl fikrim var ha bak ben dolu adamım kafamda acaip çalışıyor modunda konuşmamalı.O yüzden becerebilirsek susmak çok kıymetli.

Ha ben bunu becerebiliyormuyum yok kardeş beceremiyorum bir başka konuda aslında hiç cevap bile vermemem gerekirken az önce cevap yazdım bakınız ne kadar eksiğim değilmi susmak için bu kadar lakırtı et  ama polemiğe girmekten kaçınma susmanın erdemini konuş herkese laf yetiştir.İşte biz böyleyiz eksiklikten eksik kalmaktan hep korkarız tamamlamayıda kendimizi çok zor yaparız en iyi savunma ise hep hücumdur deyip bodozlamadan saldırırız.Bu konuyla alakası olmayan cümlelerdi son paragraf konu sahibi affetsin beni.

saygılar
Başlık: Ynt: Susmak … 3 (Son)
Gönderen: ADAM - Nisan 08, 2012, 12:50:22 ös

Sayın Karahan doğruz der ve iyi der ama konuşmak de gerek elbette.

Burada konuşmak deyince bunun içine yazmayı ve çizmeyi de katmalı; bir diğer deyişle bilgiyi ve düşünceyi aktarmak.

Konuşmanın yerinde ve zamanında, ölçülü ve gerektiğince olması üzerinde duruyoruz değil mi?

Hep susan ve hiç konuşmayan acaba bunu becerebilir mi? Kişinin kendini konuşmaktan alıkoyarak susmasının zorluğun bir yana bırakalım, susan bir kişinin konuşması daha zor, şayet konuşmasının sırf konuşmak için değil de bir bilgiyi ya da düşünceyi aktarma amaçlı olduğunu göz önünde tutarsak. Çok kimse var konuşan, yazan çizen ama ne dediği, ne anlattığı anlaşılamıyor bir türlü.

İşte bu yeteneği edinmenin tek çıkar yolu da konuşmatır. Konuşmadan öğrenilemez konuşmak.

Sevgiler.

 
Başlık: Ynt: Susmak … 3 (Son)
Gönderen: ruzber - Şubat 14, 2015, 09:11:53 öö
Doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişiyle karşılaşmak dileğiyle...
Başlık: Ynt: Susmak … 3 (Son)
Gönderen: İNSAN - Şubat 15, 2015, 12:18:15 öö
Fikrimce ; susmak ne kadar tesirli ise, konuşmak da o denli tesirli.
Sonuçta 'konuşmak' eyleminin kökü 'konu' veya 'konuş' değildir. Evvela 'kon' demektir.
Yani konuşurken ruhların birbirine konması demektir. Ruhunu avucuna alıp da dili ile, ruhla tokuşturan herkesle bir tepede oturup sırt sırta konuşabilmek. Konuşurken de sesi değil, sözü yükseltebilmek.
 
Bir diğer taraftan, sizlerin de dediği gibi, sustuklarımızla insanlaştığımızı unutmamalı; dilin kontrolünü kara delikli bir boşluğa da bırakmamalıyız. Çünkü bunlara dikkat edilmedikçe dil, 100 gramlık bir et parçasından faklı olmuyor. 
Yani bu tür sonucun önüne geçmek için yine ölçü/denge ve ahenk çıkıyor karşımıza. Susmak ile konuşmak arasında şiddetsiz ve gürültüsüz bir ahenk.
 
Başlık: Ynt: Susmak … 3 (Son)
Gönderen: ADAM - Şubat 15, 2015, 07:44:28 öö

Sayın İNSAN'ın bu iyi niyetli ama belli bir yönden etkilenmeli katkısı üzerine, şöyle bir anımsatma yapılabilir:

Sesli iletişimin öyle olduğunu kabul etsek bile;

"Susma"nın karşıtı sadece sesli olarak birisine bir şey söylemek değidir ki... "Susma"nın karşıtı olan konuşma, "anlatma" yaü da "düşünüleri aktarma" anlamına gelir. Bu, yazıyla, çiziyle, hareketle, nesneyle, simgeyle, aygıtla ve daha birçok yolla yapılabilir. Üstelik anlık değil, araya zaman girerek yani kayıtla da ylapılabilir.

Bizim bu başlık altında sözünü ettiğimiz susma, biraz farklıdır. Düz ve sözlük anlamından çok mecazi anlamdadır.  Oktay Rıfat'ın "Memiş Oğlu Memiş" adlı şiirinde olana benzer.


Başlık: Ynt: Susmak … 3 (Son)
Gönderen: İNSAN - Şubat 15, 2015, 09:50:29 öö
Haklısınız sayın ADAM.  Sesli iletim olduğu gibi, sözsüz iletim de var. Ben sadece susmanın zıddı olan "konuşmak" ile ilişkilendirdim.
Dediğiniz gibi uyarıcı olarak ruha konan her harf bile bir konuşmadır. Sizinle aynı fikirdeyim.