Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Mozart - Ağustos 12, 2008, 05:40:33 öö

Başlık: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Mozart - Ağustos 12, 2008, 05:40:33 öö
1-Attila İlhan Atatürk'ün 2 yanlışını belirlemiş.Bak sen Atatürk ne yanlış yapmış.

Dil meselesi Gazi'nin yanlış yaptığı iki işten biridir. Ancak o müthiş gerçekçiliğiyle daha sonra yanlıştan dönmüştür. Fakat sonra gelenler sanki o bu işten vazgeçmemiş gibi kaldığı yerden devam ettiler.

2-Yüce lider Atatürk karaçarşafa müdahale etmemiş.Üstünü üstlükte Atatürk laik değilmiş.Öldükten sonra laik olmuş.Attilla İlhan herhalde paris-İstanbul hattında beyin sarsıntısı geçirmiş.Kendisi, bizim laiklik olarak belirlediğimiz kemalizmi yobazların söylediğiyle karıştırıyor.Yani Roma döneminde din adamlarına "Clerici" din adamı olmayanlara da "Laici" adı veriliyordu. Laik aynı zamanda din dışı dinle ilgisi olmayan anlamlarına da gelmektedir.
gazetecinin sorusu:  Atatürk öldükten sonra mı laik olduk diyorsunuz?

Ondan sonra oldu. Örtü meselesi de böyle. Atatürk hayattaydı çok iyi hatırlıyorum ben ilkokulu bitirip Anadolu'ya gitmiştim Kaymakam olan babamın tayini çıktığı için. Orada sokaklarda çarşaflı kadınlar vardı, beni görünce arkalarını dönüp duvara, yere çömelirlerdi. Ben İzmir'den gelmiş çok Alafranga yetişmiş bir çocuktum. Ama Mustafa Kemal Paşa sağdı. Benim babam orada kaymakamdı. Hiçbir tedbir almıyordu, hiçbirşey söylemiyordu.Mustafa Kemal Paşa inkılabını laiklik üzerine kurmadı, anti-emperyalizm üzerine kurdu.

3-Arap kültürüne karşı koyamamış olduğu için arapçayıda bırakmak istememektedir.Ayrıca Atatürk hayatta ikenyaptığı bir işten  sululuk çıkmış,gazeteciler dalga geçmiş.Buna 3 yaşındaki çocuk inanmaz.Atatürk'e birşeyin yakışıp yakışmamasınıda tekeline almış beyefendi.

Ben ilkokulun üçüncü sınıfındayken ilk önce Osmanlıca-Türkçe kılavuz geldi. Bundan sonra böyle bir dil konuşulacak denildi. Biz ufacık çocuklar bu işi alaya aldık. O zaman Cumhuriyet Halk Partisi diyecek yerde 'Kamul Buyrul Tüz Bölemi' diyorladı. CHP'nin özleştirilmiş hali; böyle bir sululuk çıktı ortaya. Gazeteler dalga geçti. Hele Atatürk'ün o günlerde verdiği bazı demeçleri var böyle laflar kullanmış,birden bire Kamul Buyrul Tüz Bölemi demeye başladı, ona hiç yakışmıyordu. Sonunda halkın konuştuğu dil Türkçe'dir diye karar verildi.Üniversitelerde Fransızca ve diğer dillerde eğitim veriliyordu, kaldırdılar. Böylece Mustafa Kemal bir yanlıştan dönmüş oldu.

Kaynak: http://yenisafak.com.tr/arsiv/2004/ekim/20/g04.html
                  http://tr.wikipedia.org/wiki/Laiklik
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Mozart - Ağustos 12, 2008, 05:53:52 öö
Bu sözde Atatürkçü görünen veya görünmeye çalışan sözüne inandığımız bazı aydınlar,siyasetçiler ve kişiler belirli bir yaşdan sonra ne dediklerini bilemez hale geliyorlar.Aslında belirli bir yaştan sonra bu işleri bırakmaları gerekiyor.
Attilla İlhan gibi beni hayal kırıklığına uğratan diğer isimde Bülent Ecevit.Yani son beş yıl içerisinde fethullah gülenle yakınlaşması,ziyaretlerde bulunması vb..
Sabaha karşı saat 05:52 benimde üzüldüğüm konuya bak,boşver..
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: BILGI - Ağustos 12, 2008, 10:56:00 öö
YeniŞafak gazetesi referans gösterilip de Atatürk ve Atatürkçülük le yapılmış hiçbir yorumu veya bilgiyi doğru kabul etmem.
Tirajını Atatürk ve Kemalistlere saldırarak yaratmış bir gazete benim için bu konuda başvurulucak  SON KAYNAK dahi değildir.
Sayın M.Akyol, B.Ecevit ile ilgili fikirlerinizi bilemem ancak Atilla İlhan konusunda çok yanıldığınızı söylemek isterim.
Atatürkün nasıl öldükten sonra Laik olduğu söylenebilir.Bu nasıl Atilla İlhana mal edilir..
Yazılarından takip edebildiğim kadarı ile avatarınızla fikri uyum içinde olduğunuzu biliyorum ancak buna rağmen nasıl oldu da sabahın 5:30 yenişafak a prim yaptrıdınız anlayamadım.
Sevgiyle Kalın
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Genius Loci - Ağustos 12, 2008, 11:50:04 öö
MUSTAFA KEMAL


dağ başını efkâr almış
gümüş dere durmaz ağlar
gözyaşından kana kesmiş gözlerim
ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
ağlar ağlar cihan ağlar
mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
altmış üç ilimiz altmış üç yetim
yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
her geçen seni bizden parça parça götürür
mustafa'm mustafa kemal'im

diz dövdüm
gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna
sakarya'nın suları nâmın söyleşir
hemşehrim sakarya öksüz sakarya
ankara'dan uçan kuşlar
kemal'im der günler günü çağrışır
kahrolur bulutlara karışır
gök bulut yaşmak bulut
uca dağlar dev boyunlu morca dağlar
divan durmuş bekleşir
mustafa'm mustafa kemal'im

nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin
çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin
şol yüzünde güneş südü sıcaklık
ellerinden öperim mustafa kemal
senin dalın yaprağın biz senin fidanların
biz bunları yapmadık
sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal
elsiz ayaksız bir yeşil yılan
yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal
hani bir vakitler kubilay'ı kestiler
çün buyurdun kesenleri astılar
sen uyudun asılanlar dirildi
mustafa'm mustafa kemal'im


karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor
dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor
bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru
yattığı yer nur olsun mustafa kemal
ben ölümden korkmam diyor
korkmam diyen dilleri toz oldu toprak oldu
değirmen döndü dolandı yıllar oldu
bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir
o bize öğretmedi kazan kaldırmasını
günahı vebali öğretenin boynuna
erdirip oldurana ana avrat sövmesini
yüreğim kırıldı kanım kurudu
var git karadeniz var git başımdan
mızıka çalındı düğün mü sandın
bir yol koyup gideni gelir mi sandın
mustafa'm mustafa kemal'im

ankara'nın taşına bak
tut ki baktım uzar gider efkârım
çayır ağlar çimen ağlar ben ağlarım
gözlerimin yaşına bak
ankara kalesi'nde rasattepe'de
bir akça şahan gezer dolanır
yaşın yaşın mezarını aranır
şu dünyanın işine bak
mustafa'm mustafa  kemal'im




ATTİLA İLHAN
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Genius Loci - Ağustos 12, 2008, 12:23:54 ös
Sn. Akyol,

Attila İlhan bir "Atatürkçü" değildir. Bir KEMALİST'tir. Kemalizm ise bir dogma değildir, M. Kemal'in düşüncesi "diyalektik"tir. Sınırlandırılamaz. Attila İlhan'a göre, Attila İlhan'ın İnönü cumhuriyetçiliği olarak yaftaladığı ve kemalist düşüncenin imha eden yaklaşım olarak belirlendiği bir biçimde "atatürkçülük" diyalektikten yoksun halktan kopuk bir değersizleştirmedir. Dil ile ilgili görüşlerini de yine Mustafa Kemal'e bağlar. Dünya yayınları tarafından basılmış olan Falih Rıfkı Atay'ın ÇANKAYA isimli eserinin 2. cildinin 452 sahifesinde;

''...bir akşam Atatürk, sofra bittikten sonra, benim yanı başındaki iskemleye oturmamı emretti: '...Dili bir çıkmaza saplamışızdır' dedi; sonra, '-... Bırakırlar mı dili bu çıkmazda? Hayır! Ama ben de bu işi başkalarına bırakmam. Çıkmazdan biz kurtaracağız...' dedi...''

denmektedir.

Attila İlhan, Dil Devriminin bir gereklilik olduğunu söyler. Onun itiraz ettiği husus, kemalist dönem sonrası dil üzerinde oynanan oyunadır. Atatürk döneminde ulusal bilincin kurulması ve ümmetten millete geçişte halka yardımcı olması için ihsas edilen müesseselerin inönü cunhuriyetçiliği dönemiyle birlikte "tek tipçi", "kalıpçı", hatta "faşizan" bir biçime büründüğünü söyler. Sömürge ülkelerinde sömürgenlerin dil üzerinde oynadıkları oyunların bu dönemden itibaren bizim dilimizde de uygulandığını söyler ve şyöel bir tespitte bulunur;

"Türkçe yi, 'kuş dili' gibi değil; bildiğimiz Türkçe gibi kullanırım: öyle olması zarûridir, aksi halde, gelecek nesillerimiz, ne tarihini bilebilecek, ne de kültürünü!"  (Cumhuriyet gazetesi, 09.05.2005 tarihli makalesinden)

Attila İlhan'ın "kemalizm" üzerine bir yazısının girişini ve son cümlelerini bende bu iletinin son cümlesi olarak alıntılamak istiyorum ;

"Türkiye'de Kemalizm mücadelesinin iki esası var. Bunlardan birincisi, Türk gençlerinin Kemalizmin ne olduğunu öğrenmesi lazım. Türkiye'de, en azından elli senedir, hatta belki daha uzun zamandan beri herkes "Atatürkçü" olduğu halde Kemalizmin eğitimi ve öğretimi yok

(...)

Türkiye'de şimdi Kemalist olmak yeterli. Başka şey olmaya gerek yok"

Sevgi ve Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Veritas - Ağustos 12, 2008, 03:02:11 ös
Sayın skullg'nin her cümlesine katılıyorum, Attila İlhan'ın cevaplarını yanlış anlamış olabilir misiniz acaba sn. Akyol?
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Mozart - Ağustos 12, 2008, 07:28:48 ös
Bay Bilgi Benden çok etkilenip bugün yenişafak mı aldınız?

nasıl oldu da sabahın 5:30 yenişafak a prim yaptrıdınız anlayamadım.
Yanlış anlaşılacak bir şey yok yazıda,eğer Atilla İlhanın düşüncelerini çarpıtarak bir röportaj yapılsaydı,herhalde Atilla İlhan dava açardı ya da basın açıklaması yapardı.Ama bazı kitaplarında Atatürk'ün kimseyi ilgilendirmeyen özel ilişkilerinden bahsederek kendisi Atatürk'ü magazine dönüştürmeye çalışmıştır.
Ayrıca  bu kadar çok Atatürkçü olsaydı o gazeteye röportaj vermezdi dimi?
saygı ve sevgilerimle

Attila İlhan'ın cevaplarını yanlış anlamış olabilir misiniz acaba sn. Akyol?
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: tcorbaci - Ağustos 13, 2008, 02:07:44 ös
İnandığım tek doğru var...O da CIA denen kuruluşun USA dışındaki devletlerde basını etkilemek,taraflı ve yanlı haber yapmak,yaptırmak için o ülkelerin gazetecilerini satın almak üzere 400.000.000 USD bütçesi olduğudur...

USA çıkarları sözkonusuysa bu satılmış gazeteler ve yazarları sayesinde şu zamandan biraz sonra  , Attila İlhan'ın Taliban Sempatizanı , Mehmet Barlas'ın Mao'cu, Yalçın Küçük'ün Anayasal İktisatçı , Engin Ardıç'ın Troçkist olduğuna bile inandırılabiliriz...En iyisi gazete yorumlarını bırakıp yazarların kendilerini okumak sanırım...
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: bugfree - Ağustos 13, 2008, 03:03:32 ös
Politik Araştırma ve Düşünceleri ...Attilâ İlhan, vefatından önceki son yıllarını tarih araştırmalarına vermişti. Kendisine, Atatürk'ün eşsiz bulduğu dehasını herkesle paylaşma misyonunu edinmiş, Türkiye'nin yakın tarihi hakkında düşündüklerini çoğunlukla belgelere dayandırarak televizyon ekranından topluma seslenme gereği duymuştu. Milli Mücadele yıllarının hangi şartlarda kazanıldığından ve o dönemin olağanüstü ruh halinden devamlı bahseder, Türkiye'nin olası bir Avrupa Birliği (AB) üyeliğinde egemenliğini AB Devletleri ile paylaşacak olmasına ise şiddetle karşı çıkardı. Batılı devletlerin dostları değil, sadece çıkarları olabileceğini söyler, onların sömürgecilik anlayışlarını hemen her platformda tarih ve belgeleri ile vererek eleştirmekten çekinmezdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasına giden süreçte Tanzimat Fermanı'nın çok büyük bir darbe olduğunu düşünür, bu tarihten sonra Osmanlı'nın çözülmesinin hızlandığını söylerdi. Mustafa Kemal'in bilgisi, dehası, yaptığı hareketlerde toplumu hep arkasına alması (teşkilatçılığı) ve yaptığı devrimlere olan hayranlığını her platformda vurgulayan Attilâ İlhan; onun, yaptığı devrimlerde Fransa'yı örnek almasına rağmen Avrupa devletleri ile kurduğu mesafeli ilişkileri her zaman övmekten geri durmadı. Gâzi'nin ölümünden sonra İsmet İnönü'nün batı yanlısı kararlarını ise her zaman eleştirdi. Günümüz aydınlarının çoğunun batı yanlı duruşları olduğunu söyleyip onları halkı tanımamakla eleştirir, eski halkla bütünleşmiş ve millet çıkarları için hareket eden aydın tiplerinin artık yok olma aşamasına geldiğini söylerdi. Üniversite öğrencilerince yapılan eylemlerin bir hedefe varamayacağını, çünkü öğrencilerin iktisadiî üretimde rol almadıklarını söyler, Fransız Devrimi'nin işçi sınıfı tarafından yapıldığından dem vururdu. Türkiye'de işçi sınıfını temsil eden bir siyasî partinin bulunmadığını, bunun gerçek demokrasinin önünde engel olduğunu söyler ama böyle bir partinin bir gün kurulacağını düşünürdü. Halka rağmen yapılacak olan hiçbir şeyin uzun süreli olamayacağını ise her zaman tekrarlamaktan geri durmadı. Anlattığı veya yazdığı olaylara hakim olması, kimsenin kişiliğine saldırmamaya özen göstermesi, onun, her kesimden insan tarafından takdir kazanmasını sağlamıştır.

Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: bugfree - Ağustos 13, 2008, 03:29:11 ös
Atilla ilha'nın 11.10.2005 de yaptığı bir söyleşiyi sizinle paylaşmak istiyorum....
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: bugfree - Ağustos 13, 2008, 03:29:52 ös
atatürk... ölümünün üzerinden 65 yıl geçmesine rağmen fikirleri, yaptıkları ve vizyonu anlaşılmaya çalışılıyor. her fikir sahibi gibi onun da muhalifleri var. sevgi ile nefret kavramları arasındaki atatürk'ün istismar edildiği ise öteden beri konuşuluyor. ancak türkiye'deki sosyal ve siyasi şartların, atatürk üzerine değerlendirmelerin sağlıklı yapılmasını zorlaştırdığı da bir gerçek. atatürk'ün doğru ve yanlışlarıyla tartışmaya açılmasını düşünenlerin sayısı az değil. bu görüşü savunan isimlerden birisi de şair attilâ ılhan. ılhan'a göre, yeni bir atatürk değerlendirmesine acilen ihtiyaç var. 
 
atatürkçülük, kemalizm, yüceltmeler, koruma kanunu gibi konuları, atatürk üzerine yıllardır araştırma yapan attilâ ılhan ile görüştük. sonuç, atatürk hâlâ net olarak bilinmiyor. 
 
uzun yıllardır atatürk konusunda çalışma yapıyorsunuz. bu zamana kadar farklı bir bilgi ile karşılaştınız mı? 
 
farklı tespitlerim oldu. son iki seçimdir halkın bazı partileri tasfiye etmesi, bu partilerin dış politikadaki başarısızlıklarından kaynaklanıyor. milli bir politika yerine batı'nın istekleri yerine getiriliyor. bu durum mustafa kemal paşa'da farklıdır. gazi, batı ile savaşmıştır; batıcı değildir. marksizm ile atatürkçülük birbirine zıttır fakat paşa, marksizme karşı değildir. o zamanlar bolşevizm vardı ve itibar görüyordu. türkiye büyük millet meclisi'nde kurulan ilk iki parti de komünisttir; türkiye komünist fırkası ve halk ıştirak fırkası. bunlardan bir tanesinin üyesi de mustafa kemal'dir. komünist düşünce için tevfik rüştü bey'i rusya'ya gönderiyor. falih rıfkı atay, 21 mart 1931'de cumhuriyet gazetesinde bu durumu yazıyor; 'cumhuriyet halk fırkası sol bir devrim fırkasıdır. solun unsurlarını sol dışında bırakarak kendini taşlaşmak tehlikesine atamaz' diyor. bütün bunlar atatürk'ün tam bir solcu olduğunu ortaya çıkarıyor. 
 
atatürk'ün solculuğu dış politika ile mi sınırlıydı? 
 
hayır. mustafa kemal paşa bir fransız devrimcisidir. sovyet devrimcisi değildir. demokrasiyi gerçekleştirmek istiyordu. fransız devrimi olduğu zaman dünyada emperyalizm diye bir şey yoktu. fakat kemalizm hareketi başladığında dünyada emperyalizm vardı. emperyalizme karşı savaş verdiğin zaman doğal olarak ulusal bir boyuta geliyorsun. ancak buradaki mücadele daha çok kendini korumak içindi. bunun için de gazi, kuzey cenahı ruslara veriyor, sırtını ıran'a dayıyor. sadabad paktı'nı kuruyor; içinde irak, ıran, afganistan var. bir de kuzey meselesini balkan paktı ile çözmeye çalışıyor. yani osmanlı'ya bağlı kavimlerle yeniden bir birlik oluşturuyor. suriyeliler gelip 'bizi kurtarın' diyor ancak gazi, 'bizim gücümüz sadece kendimize yeter. siz kendinizi koruyunuz. sonra federasyon veya konfederasyon düşünebiliriz' diyor.
 
ama osmanlı'nın birleştiricilik vizyonu din birliğine dayanıyordu.
 
gazi'nin ıslamiyet’e karşı bir tavrı yoktur. suriye için 'bizim istediğimiz tam bağımsız bir müslüman suriye cumhuriyeti'dir' diyor. ancak kendisi laiktir. çünkü fransızlar o tarihlerde lübnan'ı yarı hıristiyan hale getirmişlerdi. suriye için de böyle bir çaba vardı. ıran, irak için de aynı durum geçerliydi. bir konfederasyon ortaya çıkacak, lakin ıslamiyet üzerine oturan laik bir devlet anlayışı olacaktı. başındaki güç ise türkiye. mustafa kemal paşa başından beri kurtuluşu doğuda aradı. batıyı hiç düşünmedi. 
 
ıslamiyet üzerine oturtulmuş bir laiklik anlayışı diyorsunuz. laikliğin anayasaya alınmasıyla böyle bir ihtimal ortadan kalkmıyor mu? 
 
bir çelişki var. ancak insanlar bilmedikleri için yanlış yorumluyor ve öyle tavır alıyorlar. mustafa kemal'in laiklik hareketinde ıslamiyet'e direkt olarak bir taarruz yoktur, olamaz da. laiklik türkiye'nin anayasasına 1937'de girmiştir. bu tarihe kadar parti tüzüğünde tutuluyordu. gazi'nin ölümünden bir sene önce anayasaya sokuldu. ve bunu da ısmet paşa takımı ayarlamıştır. ısmet ınönü'nün uyguladığı program daha sonra atatürkçülük olarak görülmeye başlanır. atatürkçülükle yakından uzaktan alâkası yoktur. ısmet paşa'nın yanlış tatbikleri türkiye'de yanlış bir atatürkçülüğün oluşmasını sebep oldu. mustafa kemal paşa'nın yaptıklarını, söylediklerini üç cilde sığdırmışlar. gerisini dikkate almamışlar. gazi'nin kütahya'da yaptığı konuşma 70 sayfadan fazla; ancak söylev ve demeçler'de bu 6 sayfada veriliyor. orada dine, ıslamiyet'e dair bütün düşünceleri ortaya çıkıyor. bazı gerçekler ortaya çıkınca da en çok atatürkçü olanlar sinirleniyor. çünkü, havada oldukları ortaya çıkıyor.
 
gazi irtica kelimesini dış destekli şeyh said isyanı için kullandı. 
yayımlanmayan metinlerdeki bilgiler çok mu önemli? 
 
özellikle ıslami kesim için çok önemli. gazi müslümanları çok ezdi, astı-kesti deniliyor. 1950'lerde fransa'ya ilk gittiğimde, türkiye'de yeni yeni demokrasi havası esmeye başlamıştı. bu tarihlerde radyolarda, 'mevlid okutulsun mu okutulmasın mı?' diye tartışılıyordu. laik geçinen kişiler hayır bunlar kemalizme aykırı diyorlardı. fransa laik olmasına rağmen o tarihlerde bütün fransız radyolarında pazar günleri önce katolik ayini, arkasından protestan ayini, son olarak da yahudi ayini veriliyordu. bizde hâlâ bu yanlışlara düşülüyor. mustafa kemal 'irtica' lafını şeyh said'den sonra söylemeye başlıyor. ıngilizler kışkırtıyor şeyh said ve yandaşları da 'şeriat isteriz' diye bağırıyor. emperyalizm ile şeriatın iç içe geçtiğini gören ve saldırıya dönüştüren bu durum karşısında gazi mücadele etmek için irtica kelimesini kullanıyor. 
 
türkiye'de irtica kavramı çok daha geniş bir alana yayılarak kullanılıyor. dindar insanlar da aynı daire içinde ele alınıp dışlanıyor. siz gazi'nin bu kelimeyi niçin ve nerede kullandığını söylüyorsunuz. 
 
gazi'de böyle bir şey yok. ıstiklal mahkemesi isyan olursa görev alır. ısyan yoksa böyle bir şey düşünülemez. bütün bunlar ınönü'den sonra ortaya çıkan olaylar. sadece bunlar değil. bir noktaya dikkat çekeceğim ama üzerinde durmayacağım; gazi sağken masonluk yasaktı ama ınönü zamanında serbesttir. ınanç bakımından düşünceleriniz farklı olabilir, kendi seçiminizi kendiniz yapma, kendi inancınıza göre hareket etme hakkı sizindir. mustafa kemal paşa'nın başından beri savunduğu prensip budur. bugün ezan sussun diyenler var. kaynak olarak da atatürk'ü gösteriyorlar. böyle bir şey olabilir mi? ıster inan ister inanma bu bir inançtır, bin yıllık kültürdür ve saygı duymak zorunluluğu vardır. 
 
atatürkçülük ile bir doktrin olan kemalizmi nasıl bir çerçevede değerlendiriyorsunuz? 
 
kemalizm gazi'nin kendi yaptıklarıdır. ancak bütün bunlar halkın kendisinde olacak. bir doktrin olarak uygulanacak, istenilecek bir şey değildir.
 
atatürkçülük bayrak gibi birleştirici bir simge fakat çoğu zaman iç çekişmelerin simgesi haline geliyor. 
 
ben atatürkçülüğü kabul etmiyorum. bu ınönü atatürkçülüğüdür. ben mustafa kemal paşa demek istiyorum. bir iç çekişme malzemesi yapılamaz. herkes istediği gibi atatürk'ü kullanamaz. gazi'nin demokrasiye inancı sonsuzdur. birileri onun şemsiyesi altında başkalarını ezemez, incitemez. ben böyle bir atatürkçülük istiyorum. 
 
çekişmeler istismarı doğuruyor. hatta siz bir konuşmanızda 1960 ve 1980 darbelerini bir atatürkçülük istismarı olarak değerlendiriyorsunuz. 
 
mustafa kemal paşa bunu bin defa söylüyor. ordu siyasete karışmasın diyor. gazi'yi iktidardan düşürmek için iki defa teşebbüs oluyor. gazi onlara diyor ki, ya askerliği ya da siyaseti tercih edin. demokrasilerde böyle bir şey olmaz. 
 
atatürk bir insandı, mitoloji ya da tabu değildi. onun da aşkları, zevkleri, hastalıkları ve hataları vardı diyorsunuz, hatta bu konuda bir çalışmanız oldu. neden böyle bir çaba içine girdiniz? 
 
olmayan bir adamı anlatıyorlar. öyle biri yok. böyle yüceltmeler olunca istismar doğuyor. ben hep gazi'nin insani yönlerini anlatıyorum. latife hanım'dan ayrıldığı zaman ısmet paşa'ya bir mektup yazıyor ve diyor ki; onu ankara'ya gönderiyorum, sanırım sizden ve fevzi paşa'dan aracı olmanızı isteyecek. fakat ben kesin kararlıyım. ben ona ve ailesine karşı her zaman saygılıyım. ama öteki tarafta onu hep birtakım kadınlarla dans ederken gösteriyorlar. 
 
şevket süreyya aydemir, 'tek adam' isimli kitabında 'kahraman putlaştırıldığı zaman ölür' derken, behçet kemal çağlar atatürk için mevlid yazıyor, kemalettin kamu ise şiirinde çankaya'yı kâbe'den üstün görüyor. bu gibi yüceltmeleri nereye koyuyorsunuz? 
 
bizim geleneğimizde şairler yağcıdır. bunlar da öyle abartmışlar, palavra yapmışlar. göklere çıkarıp aslan, kaplan diyorlar. bu hâlâ böyle devam ediyor. çoğu inandığı için değil meşhur olmak ya da bir yerlere ait olmak için yapıyor. bunlara hiç gerek yok. neysen o olmalısın. atatürk'ü hataları, yanlışlıklarıyla da kabul edeceksin. 
 
atatürk konusu gündeme geldiğinde tartışılan konulardan biri de 1580 sayılı koruma kanunu oluyor. örneğin toktamış ateş, 'bana bıraksalar hemen kaldırırım' diyor. sizce böyle bir kanun gerekli mi? 
 
demokraside böyle bir şey olmaz. mustafa kemal'i kanunla korumaya gerek yok. bu nasıl bir mantık anlamıyorum. bırakın insanlar konuşsun, yazsın, çizsin. herkes sevmek zorunda değil. her şey açılmalı. kurallarla yasaklarla bunlar olmaz. atatürkçü geçinenler, solcular, sağcılar, liberaller bir araya gelip yanlışlarını düzeltmeli. herkes kendisine göre yorumlayınca bir istismar ortaya çıkıyor. belgeler, arşivler sonuna kadar açılsın, kim nedir, ne değildir bilinsin. bütün bilgilerin olumlu olması da gerekmiyor.

 
11.10.2005
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Mozart - Ağustos 14, 2008, 01:16:30 öö
Bay tcorbaci
  Aynı Atilla İlhan'ın röportajını okumak gibi, yani yazarın kendisi okuyoruz bu röportajda.

saygı ve sevgilerimle

En iyisi gazete yorumlarını bırakıp yazarların kendilerini okumak sanırım...
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Mozart - Ağustos 14, 2008, 01:57:37 öö
Bay  bugfree

1-Attila İlhan keşke tarihe,siyasete hiç girmeyip şair veya bitiremediği hukuk fakültesinde kalsaydı.Atatürk'ü solcu-sağcı gibi iki sürülerin koyunu gibi göstermeye çalışmak bilgisizliktir.Atatürk'ün ne işi var solla sağla.Kendisi koyun olduğu için mi Atatürk'ü de kendi tarafına çekmeye çalışmış bilinmez.
Bu aynı Necmettin Erbakan'ın "Atatürk yaşasaydı Refah Partili olurdu" sözüne benzemiş.Atatürk'ü illaki bir kalıba koymalarını anlamıyorum.İnsanlar at gözlüklerini çıkarmalılar.Atatürk dünyaya maal olmuştur.Türk milletinin yüce lideridir.Ne sağcı ne solcu ne dinci ne de başka birşeydir.

falih rıfkı atay, 21 mart 1931'de cumhuriyet gazetesinde bu durumu yazıyor; 'cumhuriyet halk fırkası sol bir devrim fırkasıdır. solun unsurlarını sol dışında bırakarak kendini taşlaşmak tehlikesine atamaz' diyor. bütün bunlar atatürk'ün tam bir solcu  olduğunu ortaya çıkarıyor. 
 

2-İki ayrı gazete iki ayrı Attila İlhan.Şairimizin kafası karışık sanırım.

Mustafa Kemal Paşa inkılabını laiklik üzerine kurmadı, anti-emperyalizm üzerine kurdu.

ancak insanlar bilmedikleri için yanlış yorumluyor ve öyle tavır alıyorlar. mustafa kemal'in laiklik hareketinde ıslamiyet'e direkt olarak bir taarruz yoktur, olamaz da. laiklik türkiye'nin anayasasına 1937'de girmiştir. bu tarihe kadar parti tüzüğünde tutuluyordu. gazi'nin ölümünden bir sene önce anayasaya sokuldu. ve bunu da ısmet paşa takımı ayarlamıştır.

3-Artık ne demem belenir ki...boynundan büyük sözler söylemiş

Soru:şevket süreyya aydemir, 'tek adam' isimli kitabında 'kahraman putlaştırıldığı zaman ölür' derken, behçet kemal çağlar atatürk için mevlid yazıyor, kemalettin kamu ise şiirinde çankaya'yı kâbe'den üstün görüyor. bu gibi yüceltmeleri nereye koyuyorsunuz? 
 
bizim geleneğimizde şairler yağcıdır. bunlar da öyle abartmışlar, palavra yapmışlar. göklere çıkarıp aslan, kaplan diyorlar. bu hâlâ böyle devam ediyor. çoğu inandığı için değil meşhur olmak ya da bir yerlere ait olmak için yapıyor. bunlara hiç gerek yok. neysen o olmalısın. atatürk'ü hataları, yanlışlıklarıyla da kabul edeceksin. 

saygı ve sevgilerimle
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Mozart - Ağustos 14, 2008, 02:04:46 öö
Bay bugfree

4-Attila İlhan masonluğada  karşı olduğunu birkez daha göstermiş oldu.Cümlelerin gidişatıda garip önce masonluktan bahsetti daha sonra inançtan.Neyle bağdaştırdı bilinmez.

bir noktaya dikkat çekeceğim ama üzerinde durmayacağım; gazi sağken masonluk yasaktı ama ınönü zamanında serbesttir. ınanç bakımından düşünceleriniz farklı olabilir, kendi seçiminizi kendiniz yapma, kendi inancınıza göre hareket etme hakkı sizindir. mustafa kemal paşa'nın başından beri savunduğu prensip budur. bugün ezan sussun diyenler var. kaynak olarak da atatürk'ü gösteriyorlar. böyle bir şey olabilir mi? ıster inan ister inanma bu bir inançtır, bin yıllık kültürdür ve saygı duymak zorunluluğu vardır. 
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Mozart - Ağustos 25, 2008, 01:06:13 öö
atilla ilhanın Masonlukla ilgili yazılarını onu çok sevenler yeni okudu herhaldeki yorum bile yapamamışlar.Aslında bukadar savunulurken yürekli olup masonluk hakkında atıp tuttuğu yazılarınında arkasında durmanızı beklerdim.

saygı ve sevgilerimle
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Veritas - Ağustos 25, 2008, 01:44:28 öö
Sayın M. Akyol, Attila İlhan'ın şairliğini de çok sevmem, fikirlerinin tamamına da katılmam. Fakat bu yazıda söyledikleri bana saçma gelmiyor. Aksine bana kalırsa sizin yorumlarınız biraz subjektif.

Mesela, Atatürk'ün yanlış yaptığı bir işin olabileceğini düşünmüyorsunuz siz, ben düşünüyorum. Siz Atatürk'ün yanlış yapabileceğine inanmayarak onu seviyorsunuz, ben inanarak seviyorum. Attila İlhan da kendi fikrini beyan etmiş. Bazı konularda yanlış bulmuş. Bu onu Atatürkçülük'ten uzaklaştırmaz. Fakat siz bu konuyla ilgili ufak bir sorgulamaya bile "Paris özentisi, Atatürkçü olarak kendini gösteren (yani olmayan), koyun" yaftasını yapıştırabiliyorsunuz. Açıkçası ben de sizinle ilgili bir fikir tartışmasına girmek istemiyorum. Daha öncekilerde sizden "cahil" olduğumu öğrenmiştim zira, bu durumda susmayı tercih ediyorum. Konuşmamak ve susmak arasındaki çizgiyi anlayabileceğinize inancım sonsuz.

Kaldı ki Attila İlhan bir yerde yanlış yapmış olabilir, fakat ben biraz bütüne ve meydana gelen sonuca dikkat eden biriyim. Kendi içimde yaptığım değerlendirme sonucu Attila İlhan'ı vatansever, akıllı bir adam olarak görüyorum. Atatürk'ü de gerçekten olağanüstü bir lider olarak benimsiyorum. Siz Attila İlhan'la ilgili değerlendirmeme katılmayabilirsiniz, o sizin vicdanınızdır, bu da benim vicdanım.

Ortada bir talep olduğunu düşünerek rahmetlinin sözleri üzerine yorum yapmam gerekirse, "Dil meselesi Gazi'nin yanlış yaptığı iki işten biridir. Ancak o müthiş gerçekçiliğiyle daha sonra yanlıştan dönmüştür. Fakat sonra gelenler sanki o bu işten vazgeçmemiş gibi kaldığı yerden devam ettiler." cümlesine kesinlikle katılıyorum mesela. Güneş Dil Teorisi denilen teorinin ben de son derece yetersiz ve ispattan uzak olduğunu, gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Ayrıca aşırı zorlamayla dile sokulmaya çalışılan ve suni ortamda üretilen bir takım sözcüklerin de gerçekten saçma olduğu yönünde bir fikrim var. "Kamul Buyrul Tüz Bölemi" gerçekten de laboratuvar ortamında üretilmiş, hormonlu, küp şeklinde bir karpuz gibi bana kalırsa. Dil dediğimiz şeyin kelimeden ibaret olduğunu düşünüyorsanız, sizin düşüncenizdir.

Mesela bu konuda Attila İlhan "Osmanlıca" terimini kullanırken siz kendi subjektifliğinizi katarak yaptığınız yorumda "Arapça" demişsiniz. Oysa Attila İlhan'ın ağzından böyle bir kelime çıkmamış. Osmanlıca ve Arapça arasında nasıl bir fark olduğunu biliyorsunuzdur şüphesiz. Ayrıca "Arap kültürüne karşı koyamamış" yargısını da siz kendi yorumunuzda dile getiriyorsunuz ama Attila İlhan böyle bir şey söylemiyor. Bana biraz demagoji koktu bu.

Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk bence de devrimini anti-emperyalizm üzerine kurmuştur. Laiklik o altı oktan biridir evet, ama o okların saplanması gereken hedef anti-emperyalist, kendi ayakları üzerinde durabilen, tam bağımsız bir Türkiye'dir.

Bence siz esas can alıcı cümleleri buraya kopyalamamışsınız. Laiklik'le ilgili bazı açıklamalarına katılmıyorum mesela... Atatürk öldükten sonra laik oldu cümlesi bence de doğruyu aksettirmiyor. Yine okullarda Osmanlıca dersi gerekliliğine de katılmıyorum. Bu konu zorunlu ders haline getirilmeyle halledilmez. Şu an hemen her okulda İngilizce öğretiliyor, kaç kişi gerçekten biliyor? TDK'ya büyük iş düştüğünü düşünüyorum bu konuda ama fildişi kuleden değil, halkın içinden gelmeli çözüm. Çünkü bu bir gerçektir, şu an Osmanlıca'yı Latin alfabesiyle bile okuyabilen çok az kişi var. Oysa Osmanlı Türkçe'si bizim köprümüzdür. Bizim bulunduğumuz noktanın ardındaki doğru parçasıdır. Onu anlayamazsak nerede, nasıl, neden olduğumuzu anlamakta zorlanırız.

Bunlar şahsi kanaatlerimdir. Şunu da ekleyeyim ki kaynak Yeni Şafak'ken bu röportaja da çok güvenmiyorum. Kırp-yapıştır, seç-iliştir tadında bir yazı da olabilir.

Masonlarla ilgili sözlerini ise bir türlü bulamadım... O yüzden yorum yapamıyorum. Ayrıca bu sitenin üyesiyim ve çoğunlukla mason üyelerle aynı şekilde düşünüyorum diye gözüm kapalı bir şekilde masonluğu savunacak da değilim. Attila İlhan'ın argümanlarına bakar her şey. Neticede ben bir hariciyim, siteye de mason olma sevdasıyla girmedim. Esasen politik tartışmalar yapmaya da girmedim, daha batıni konular üzerine olan fikirleri öğrenmek istiyordum. Bu sebepten bu forumda politik yazılara çok fazla cevap yazmamayı tercih ediyorum. Sizi yargıladığımı sanmayınız. Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Mozart - Ağustos 25, 2008, 02:19:44 öö
Atilla ilhanın kendini Atatürkçü göstermesini ve bazı kişilerin sanki atilla ilhan Atatürkçüymüş(Kemalist) gibi göstermelerini eleştiriyorum.Hele hele bazıları var ki sanki Atatürkçülük,Kemalistlik farklı şeylermiş gibi göstererek Atatürk yolundan giden kişileri maksatlı olarak bölmeye çalışıyor.Yani işin şeklinde kalmış.Neyse ki farkındalık var kişi ve kişilerde, ufkumuz açık herşeye dikkat ediyoruz.

Diğerlerine yorum yapmıyorum size saygı duyuyorum, düşüncelerimiz farklı

Konu bölünmüştü, bu linkten kendilerinin masonluk hakkındaki sözlerini okuyabilirsiniz.
http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=5461.msg41517#msg41517
Başlık: Ynt: Atatürkçü olarak kendini gösteren, Paris özentisi Attila İlhan
Gönderen: Veritas - Ağustos 25, 2008, 02:25:47 öö
Şimdi okuyabildim. Diyebilirim ki hakkında düzgün bir bilgi sahibi olmadığım bir konu. 28 Şubat'ta harekete geçen unsurlardan mason olanlar olabilir fakat bu masonluğun bir duruşu mudur, bunu bilemem. Yani yolcu bir şey yaptı diye bunu yola mal etmek mümkün müdür? Attila İlhan da burada pek çokları gibi bir yanlış yapmış olabilir. Yapmamış da olabilir fakat bu konularla ilgili sağlam bir kanıt bulmak imkansız gibi. Yine de Attila İlhan'ın düşüncelerini paylaşmıyorum bu konuda. Ben masonluğu hala ezoterik bir örgütlenme, bir öğreti olarak görüyorum.