Sayın Ozak1977,
Söylemlerinizdeki sert dile bakınca işin içine duygularınızı karıştırıyorsunuz gibime geliyor. Geçmişte bu cemaatin içinde kaldınız mı? Kaldıysanız kötü deneyimler geçirdiniz mi?
Ben sivil toplum deyince sadece resmi toplulukları anlamam. Olaya daha geniş perspektiften bakarım; suç işlemeyen her topluluk sivil toplumun unsurudur. Liberal terminolojide bu böyledir. Sizin akrabalarınız dahi kendi yakınlarını desteklediği için bir sivil toplum unsurudur.
Ben de bu cemaatin içinde bir süre kalmıştım. Cemaatin değerlerini benimsemiyorum. İslamı da onların anladığı gibi anlamıyorum. Ancak kaldığım süre içinde cumhuriyet'e karşı bir sözlerini veya imalarını duymadığımı, Atatürk ile ilgili kötü bir söz duymadığımı (fakat iyi bir söz de duymadığımı) söyleyebilirim.
Buna rağmen, ben de Atatürkçülüğüü, ve şu anki resmi ideolojiyi eleştiririm, çünkü birçok hata barındırdığını bilirim. Bu eleştirilerin aynısı pek ala bir cemaatten de gelebilir. Ve bu meşrudur. Her ne kadar bizde 301. madde varsa da.
Cemaat veya değil, bunlara bir suç isnad etmek için yöntem belli; suç isnad edilecek eylemlerini göstermek.
Federe İslam Cumhuriyeti kuracağına yönelik iddianızı destekleyen verileri buraya yazarsanız, size destek olabilirim. Fakat bugün dinden de hazetmeyen birçok kişi, sırf muhafazakar oldukları için bu cemaate karşı çıkıyor. Daha da garibi, tüm liberal söylemleri "cemaatçilik" olarak görüyor.
Ben uzlaşmayı sevmeyen biri değilim. Fakat bir şeyden hiç hoşlanmam ki o da sadece kendi gibi düşünmediği için, veya beğenmediği için bir insanı, bir kurumu veya bir topluluğu, hiç suç işlememiş veya suçu öven bir söylem içine girmemiş olmasına rağmen, günah keçisi ilan etmek, onlara yönelik masabaşında düşünülmüş suçlar uydurmak.
Dışarıda da bu cemaatler "batı karşıtı" olarak görülüyor. Tıpkı sizin gibi birileri çıkıyor, ve bir forumda nur cemaati için, "arap emperyalizmi yapıyorlar, islami lobicilik yapıyorlar. güzel ülkemiz usa'ya karşılar" diyor.
Abd? Abd, çıkarı olan her kurumu destekler. Nur cemaatini de destekleyerek kendince bir kumar oynuyor. Aynı oyunu Cemaat de ABD'ye karşı oynuyor. Bu her yerde böyledir. Nur cemaati Abd ile iyi geçinmek zorunda çünkü okullarının varlığı ve abd'nin gücünü arkasına alarak başka ülkelerde açtıkları okulların varlığı bu desteğe bağlı. ABD'nin de bu tür cemaatlere ihtiyaçları var, çünkü bu cemaatleri baskı unsuru olarak kullanmak istiyorlar. Kısaca dünya kamuoyunda "çevre" edinmiş oluyorlar.
Suç isnad ediliyorsa, bunun gereği suç olduğu öne sürülen eylemi göstermektir.
Beyin yıkamak veya reşit olmayan kişilre düşünce aşılamak ancak velisinin izni ile yapılması gereken bir şeydir. Aslında devlet de 7 yaşından itibaren vatandaşına bir şeyler aşılıyor. Kimse aşılamazsa aile aşılıyor. Hayatta birilerinden etkilenmemek mümkün değildir. Hayatın kendisinin içinde sosyal bir alan varsa, insan insanlarla ilişki kuracaksa bu etkileşimi önleyemezsiniz. İnsan zaten belli bir olgunluğa erince eğriyi doğrudan ayırıyor. Voltaire o kadar katı bir cizvit okulunda okumuş olmasına rağmen ne oldu? Batının çoğu din eleştiricileri, gençliklerinde katı bir okul deneyimi olan kişilerden çıkmışlardır. Nitekim ben de cemaatle ilişkim olmasına rağmen, onların benimsedikleri islami felsefeyi tasvip etmiyorum. Onaylamıyorum.
Devlete yönelik faaliyetleri ise araştırılmalıdır. Her toplulukta bu tür lobicilik faaliyeti olur. Hoş değildir çünkü meritokrasiyi öldürür. Biri bir makama daha layıkken, siz tutp kendi grubunuzdaki adamı oraya atarsanız bu adaletsizlik olmuş olur. Ancak bunu yapmakla, ülkeyi federe islami cumhuriyete dönüştürmek arasında emin olun ciddi farklar var. Bu saydığım kadrolaşma işlemini her grup yapar Türkiye'de. Siz olun siz bile yaparsınız. Nurcu biri ile nurcu olmayan fakat daha az yetenekli biri arasında bir yere ikincisini atarsınız. Atatürkçü biri kendi grubundan adamı atar. Alevi aleviyi, sünni sünniyi kollar. Bu atama sisteminin kanunlarıyla ilgili bir açıktan kaynaklanırsa meşru olur. Açık hiç yok fakat kanun deliniyorsa suç olur. İşte bu araştırılmalıdır. (Çoğu kişi "şu parti kadrolaştı" diyor. Fakat zaten seçimle başa gelmek başlı başına devlette kadrolaşmak değil midir? Burada da bir paradoks var)
Saygılar.