Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Genel Bilim - İlim => Konuyu başlatan: karahan - Temmuz 29, 2013, 09:17:03 ös

Başlık: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: karahan - Temmuz 29, 2013, 09:17:03 ös
DOĞUNUN BİLGİSİ BATININ BİLİMİ, JOSEPH NEEDHAM


Batı bilim ve teknik zihniyetinin eleştirisi hususunda Türkiye’de okuyucunun tradisyonalizme bağlı yazarları takip ettikleri biliniyor. Tarih boyunca gelen bütün dinlerin batınî yorumu üzerinden “Ezeli Hikmet”le temas kurulması, “dinlerin aşkın (anlamda) birliği” fikrini doğurmuştu. Bu anlamda tradis¬yonalistler kendi içlerinde bir takım ayrışmalara kapılmalarına rağmen (din mi gelenekten öncedir, gelenek mi dinden önce); dinlerin form olduğu ama “Hakikat”ın bir “öz” olmak boyutuyla bütün dinlerde “esas” sayıldığını ifade etmektedirler. Batılı bir düşünceyi ifade eden tradisyonalizm, “modern ta¬savvura başkaldırı” söylemi gelişti¬re¬rek İslamî zahir-batın birliğini/¬kıstasını(*) bozuyor hissi de vermektedir. Bununla beraber tradis¬yonalizmin Batı modernliğini eleşti¬ri¬sinde haklılık vardır. Gele¬nekselci ekol, modern bilimi, insana ve tabiata yönelmiş bir tehdit şeklinde algılar; ilahi olanla bağları kesik bir akıl faaliyeti olarak şekillendiği için (kartezyene uğradığı için) insanı yabancılaştıran bir bilme biçimi olarak görür. Onlara göre “kutsal bir bilim” ihtiyacı vardır ki onunla insan hakikate yaklaşma fırsatını yakalasın. Bili¬min ve sanatın vahyi temel alması gerektiğini söyleyerek modern bilime alternatif olmaya çalışan gelenekselcilerin handikapı Descar¬tes’in kartezyen felsefesinin vahiy kaynaklı olması idi. Gerek Descar¬tes ve gerek Bacon, vahyin (Hris¬tiyan Kutsal metinlerinin) ışığında bilimin temellerini oluşturdular.  Dolayısıyla tradisyonalizmin “vahiy” kavramında muğlâklığa batmış olması, geleneksel ekolün dini/vah¬yi temel almaya çalışan dünya görüşlerinin moderniteye alternatif olmasına engel teşkil etmektedir.
Needham’ın Doğunun Bilgisi Batı¬nın Bilimi isimli kitabını tanıtma gayretimizin nedeni, bu ülkede tradisyonalizm dışında başka bir paradigmanın modernite eleştirisin¬de “bilim-dışı (anti-bilim) bilgi” kav¬ramını kullandığını göstermektir.
Needham, 1936 yılında Cambridge Üniversitesi’ne gelen Çinli biyo¬kimyacılarla tanıştığında Batı’dan çok farklı bir kültür ve uygarlık çevresinin varlığını kavrar. Bu kavrayış onu Çin’de Bilim ve Uy¬garlık başlıklı 5 ciltlik eseri yazmaya itecektir. Bu eserde Batı’ya özgü diye bilinen evrimci bilim anlayışını eleştirir. Needham’a göre Batı bilimi, evrensel bilime akan ırmaklardan yalnızca biridir ve geleceğin toplumu bütün kültürlerin tarihsel katkılarının bir senteze ulaştırılmasıyla mümkün olacaktır. Batı Uygarlığı’nın bilime dair iki anlayış geliştirdiğini burada hatırlamak gerekiyor. Bunlardan birincisi, bilimsel yöntemle geliştirilen evreni anlamak ve ona tahakküm etmek zihniyetinin doğruluğu; ikincisinin ise bilimin elde ettiği sonuçlarla kazanılmış tahakkümün aleti olan teknolojiyle, daha yüksek kârlılığı/ istifçiliği mümkün kılmanın, yani teknolojiyi kapitalizmin hizmetine vermenin kaçınılmazlığı düşüncesidir. Needham “insani değerleri” vurgulayarak ve doğu düşüncesine yönelerek getirdiği eleştiri ile “karşıbilim”  zihniyetini inşa etmektedir. Needham, Rönesans’tan beri kapitalizmin gelişmesiyle paralel seyreden bilim felsefesine imtiyaz tanımamakta; insanların doğa üzerinde egemen olması anlamındaki insanmerkezcilikten farklılaşmış başka bir insan fikrine yönelir. İnsan, önemli bir varlıktır, ama hiçbir zaman ne evrenin efendisi ve ne de onun merkezinde değildir. Onu egemenliği altına alması gereken, sonsuza değin sömüreceği bir hasım olarak göremez. Bu nedenle doğa ile barışık yaşamalı, kendi arzularını tatmin etmek bakımından doğaya yönelik olarak sabırlı tutum geliş¬tir¬meli, doğanın kaynaklarına er¬demli ve feminin (anaç bir kadın) hissi ile yaklaşmalıdır. Dolayısıyla bu yaklaşım “doğayı sömürülecek” bir meta olarak görmeyi terk etmektir.
Needham, kitabında Çin ile ilgili hem toplum yapısı ve hem de bilim-teknik uygulamaları hakkında doyurucu bilgiler vererek Batı’nın Doğu hakkında geliştirdiği yaklaşımları eleştirir. Needham, Çin’in toplumsal şartlarını Batı’nın top¬lumlarının geçmesini gerekli gördü¬ğü toplumsal aşamalara uymadığı, yani örneğin feodalizmi yaşama¬dığını belirterek verir. Çin tarihinde devlet aygıtını haklı gösteren iki yön vardı: Tüm yörenin savunulması ve bayındırlık işleri yapımı ve bakımı¬nın düzenlenmesi. Çin’de tüm za¬manların en büyük kültürel kahramanı bir hidrolik mühendisiydi (Needham, 18). Need¬ham’ın mühen¬disler hakkında söy¬ledikleri de ilginçtir: “Sadece Çin’de en yüksek yetkililer arasında Ssu (Bakanlık) Khung, Ssu Thu ve Ssu Nung’lara (Mühendislik- İnşaat İşleri ve Tarım Bakanları) rastlamaktayız” (Need¬ham, 19). Mühen¬dislerin yöneticiliği hakkında Batı’¬da geliştirilmiş en erken görüşü Saint Simon vermiş olduğu için Needham’ın Çin’den getirdiği örne¬ğin okuyucu için özellikli olduğu düşünülebilir. Simon, Çin’den yüz¬yıllar sonra aynı muhtevaya sahip bir kelime kullanıyordu: İndustrie. Fındıkoğlu bu kelimeyi şöyle tanımlar: “Kelime Latince, zekâ kabiliyet demektir (…) bu kelime bizim bildi¬ğimiz dar manaya, sanayi (…) manasına gelmiyor. Ona göre içinde her çeşit çalışma bulunan bütün mes¬lekler ‘sına-i ındustriel’dir. Eski, boş tufeyli tabakala¬rın yerine ındustriellerin geçmesi lüzumunu ileri sürdüğü zaman buna fabrika¬tör kadar mühendisi, amele kadar esnafı, köylü kadar âlimi de ithal etmektedir” (Fındık¬oğlu, 296-7).
Çin’in toplumsal yaşamı hakkında da sergilenenler ilginçtir. Bunlar¬dan bir kısmını aktarmanın faydalı olacağını umuyorum: İmparatorluk¬taki tüm topraklar İmparatora aittir. Çin toplumunda büyük evlat hakkı tutunamadığı için, Çin tarihinde hiçbir zaman Batı’da olduğu gibi feodal fief imtiyazıyla karşılaştı¬rılabilecek biçimde gelişmedi (Need¬ham, 19). Köleler tarımsal üretim veya endüstride kullanılmamaktaydı. Kölelik öncelikle domestik (ev-içi) nitelikte veya bazılarının deyi¬miyle ataerkil karakterdeydi (Need¬ham, 20). Merkantil yapıda bir top¬lum düzeni Çin uygarlığında hiçbir zaman gelişemezdi. Çin toplumunda sermaye birikimi mümkündü, ancak bunun kalıcı olarak üretici endüstriyel işletmelere aktarılması, eğitim görmüş bürokratlar tarafından sürekli olarak engellenmekteydi. Çin’deki merkantil loncalar Avrupa uygarlığının şehir devletlerinde olduğu gibi hiçbir zaman güç ve statü sahibi olmadılar (Needham, 21). Needham üniversi¬te¬de bir konuşma yaparken “nasıl olur da askerler Çin tarihi boyunca sivil yöneticilerden daha aşağı bir konumda olmayı kabul ettiler?” şeklinde soruyla karşılaşır ve soru¬yu Çin halkının değer yargıları ile açıklar: “Yazılı şeklin kutsallığı ve Çinlilerin kılıcın kazanabileceğini ancak logos’un koruyabileceğine olan inançları” (Needham, 22). Çinliler için de güç ağır basıyordu. Ama hangi güç: Moral mi, yoksa fiziksel mi? Çinliler sadece ilkinin sürekli olduğuna kesinlikle inanı¬yorlardı. Ayrıca Çin toplumunda söz ve yazının teknik üstünlüğü vardı. Antik Çin’de saldırıya yönelik silah¬lar gelişince (Moğol yayı) feodal beylerin alt edilebileceği gerçeği ortaya çıkmıştı. Böylece Konfüç¬yüs’ün vurguladığı gibi, ikna etme¬nin önemi ortaya çıktı. Çin köylü¬sünün kendi Prensini vurabilecek durumdan caydırmanın tek yolu “propa¬gan¬da” idi (aşağılayıcı anlamda değil). Çinliler Whig (Liberal) idi. Çünkü Whig’ler güç değil müna¬kaşa kullanır (Needham, 22- 23).
Değerlerle ilgili yaklaşımlara geldi¬ğimize göre Batı bilimi ile ilgili eleştirilerine de kısaca değinebiliriz. Needham, Çin ve eski uygarlıkların, batı Avrupa ile aynı toplumsal aşamalardan geçmiş olmasını kabullenecek hiçbir önsel (a priori) neden görmez. Geleneksel Çin toplumunda sürekli olarak genel ve bilimsel ilerleme vardı. Çin’de her zaman denge vardı, fakat bu hiçbir zaman durağanlık anlamına gelmez. Temel keşif ve icatların, çok büyük bir olasılıkla Çin’de yapılıp Avrupa’ya geçtiğini söyleyen Needham, örnekler verir: “manyetizma bilimi, ekvatorun göksel koordinatları ve gökbilimsel gözlem araçlarının yerleştirilmesi, haritacılık, demir dö¬küm teknolojisi, çift hareket ilkesi (…) piston hareketi gibi buhar makinesinin temel parçalarının geliştirilmesi, mekanik saat, üzengi ve kullanışlı at eğerleri, tabii barut ve bunu takip eden diğerleri” (Needham, 35-6). Burada zikri geçen icatların Kur’an’da ismi anılan Zü’l Karneyn ile ilgisi olabileceği düşünülebilir. Çin’de modern bilimin kendine mal ettiği icatların kadim zamanlardan beri bilindiğine işaret eden Needham, yalnızca modern bilimin ve ardından Protes¬tanlık, milliyetçilik, kapitalizmin dünyada hiç bir paraleli olmayan bir şekilde yalnızca Avrupa’da gelişmesinin sebeplerini sorar (Needham, 37). Cevabı en az sorusu kadar düşündürücüdür: “Avrupalı¬ların başardığını Çin ve Hint’lilerin neden başaramadığını açıklamak isterseniz, içinden çıkılamaz bir ikileme düşmüşsünüz demektir. Bu ikilemin bir yönü saf şans, bir yönü de örtülü ırkçılıktır (…) Avrupa üstünlüğü doktrini politik anlamda ırkçılıktır ve bilimle hiçbir ilgisi yoktur” (Needham, 38). Çin’in organik bir dünya görüşüne sahip olduğunu ama Ortaçağ Avrupalıla¬rının bir ölçüde Çinlilerle birlikte paylaştıkları bu görüş yerine meka¬nistik, yani rastlantı nedeniyle bir araya toplanmış parçalara dayalı dünya görüşü yerleştirerek morfolojik Kozmos’u ortadan kaldırdığını, basit fizik yasalara borçlu evren kavramına geçildiğini ifade eder (Needham, 61- 2). Avrupa’daki bi¬limsel düzey Çin’in çok gerisindeydi. Bacon’un üç büyük buluş dediği matbaacılık, kimyasal patlayıcı olan top barutu, pusula Çin’de bilinmekteydi. Saat¬çilik MS 8. Yüzyılda Çin’de bilinmekteydi. Buna rağmen Çin bilimi kişiyi doğadaki olgulardan ayıran ve haksız hiyerarşi denilebilecek bir konuma getirme¬mişti. Gözlemciyi doğayı incitmekte, canlı veya ölü entelektüel ışık getirici her yolda serbest olan bir engizatör düzeyine çıkaran yabancılaş¬tırıcı bilime itiraz geliştiriyor. Böylece Needham’ı “karşı kültür” ya da “anti- bilim” hareketini dillendiren bir çaba içinde görürüz (Needham, 93). O’na göre teknoloji ve Doğa üstündeki insan egemenliği arttıkça, yönetici elitler için bireysel insan davra¬nışını kontrol etme olanakları da artmış olacak (Need¬ham, 93).
Needham’ın yazdıklarının önemi “Batı’nın tekniğini alma” uğraşısındaki üç tarz-ı siyasetin hedefindeki bilimin Batı’daki varoluşunun as¬lında bir sömürgecilik olduğunun gözden kaçırılması noktasında orta¬ya çıkıyor. “Doğaya işkence ederek bilgiyi almak gerekir”. Dolayısıyla “deneye ağırlık verildiğinde ve aksiyomlar da deneyden türetildi¬ğinde, doğa imparatorluğunu ele geçirebilecek veya idare edebilecek bir fırsat” ortaya çıkmış olur; diyen Bacon’la şekillenen (Bacon, 85) Batı bilimi karşısında Needham’ın yaz¬dıkları bilimin evrensel geçerliliği konusunda bizi uyarıyor. “Bilim¬cilik” temayüllerine karşı ahlâkçı bir itirazın geliştirilmesi meselesi Türkiye’deki entelektüelin gündeminde değil. Bilimcilik ve dünyanın yalnız bilimsel doğruyla anlaşılabileceği düşüncesi, bir Avrupa-Amerikan hastalığından başka bir şey olmayabilir. Çin’in (Needham)’ın katkısı bizi bundan ölmekten; insa¬nî değerleri yeniden ortaya çıkara¬rak bizi bu ahlâkî ve eşref-i mahlû¬kat yanımızdan soyarak kadavra¬laştıran açgözlü kapitalist teknolojiden kurtarmak olabilir.
Dipnotlar
(*)Kıstas: KIST: Mizan, Ölçü, Denge, Adl, Vasat (Ali Ünal, Kur’¬an’da Temel Kavramlar, 1986, s. 280).
Kitabiyat
-Bacon (1999) Novum Organum, Doruk: Ankara.
-Fındıkıoğlu, Z. Fahri (1965) Sosya¬lizm, İÜ İktisat Fak.: İstanbul.
-Needham, Joseph (1983) Doğunun Bilgisi Batının Bilimi, MAB: An¬kara.


not:Needham’a göre Batı Uygarlığı’nın bilime dair iki anlayış geliştirdiğini burada hatırlamak gerekiyor. Bunlardan birincisi, bilimsel yöntemle geliştirilen evreni anlamak ve ona tahakküm etmek zihniyetinin doğruluğu; ikincisinin ise bilimin elde ettiği sonuçlarla kazanılmış tahakkümün aleti olan teknolojiyle, daha yüksek kârlılığı/ istifçiliği mümkün kılmanın, yani teknolojiyi kapitalizmin hizmetine vermenin kaçınılmazlığı düşüncesidir.
Benim için en can alıcı kısmı idi bu bölüm doğunun bilgiyi kullanma şekli ile batının bilimi kullanma şekli arasındaki fark bugünkü 2 medeniyetinde arasındaki farktır.

saygılarımla iyi okumalar.
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: ADAM - Temmuz 30, 2013, 09:17:12 öö

Sayın Karahan yine internette bir yazı bulmuş; buraya aktarıvermiş.

http://mufredat.wordpress.com/2011/10/30/anti-bilim-ya-da-dogunun-bilgisi/ (http://mufredat.wordpress.com/2011/10/30/anti-bilim-ya-da-dogunun-bilgisi/)

Hani keşke üzerinde biraz da görüş/yorum üretseydi.

Yapmamış.

Çünkü o da biliyor ki anlaşıyan, bu yazıya hiç de masonlar.org sitesine yakışır bir yazı değil.
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: asimov - Temmuz 30, 2013, 09:49:29 öö
Bu yazı maalesef bize .bilim tarihi anlayışı gelişmeyen toplumlarda bilimsel nitelikli bir kitap nasıl bilim dışı yorumlanırı gösteriyor.

Batılı bilimcilerin, bilim tarihçilerinin doğu uygarlığına ilgisi asla bilim dışı değildir. Bunu Needham'da gördüğümüz kadar. Fritjof Capra'nın " Fiziğin Taosu" kitabında da görürüz. Onlar anti bilimsel bir yaklaşıma yönelmemişler, batı uygarlığının, biliminin ulaştığı evren, doğa anlayışına doğunun da farklı yollarla ulaşmasına hayran kalmışlardır. Bu anti- bilim değildir.

Islam uygarlığının en büyük eksikliklerinden biri biliim tarihi anlayışının gelişmemiş olmasıdır. Günümüz Türkiye'si için bile bu geçerlidir. 

Dolayısıyla yazıda kitabı yorumlayan, kitabın içeriğinden farklı sonuçlara ulaşmaktadır.

Sayın Karahan her seferinde yazıları buraya kopyalıyor sonrasında başkalarının yorumlarını bekliyor.

Kendisi konunun neresinde belli değil.

Bilim, bilim tarihi Kuran'dan ayetlerle, yorumlarla olacak iş değil.
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: karahan - Temmuz 30, 2013, 10:28:54 öö
not:Needham’a göre Batı Uygarlığı’nın bilime dair iki anlayış geliştirdiğini burada hatırlamak gerekiyor. Bunlardan birincisi, bilimsel yöntemle geliştirilen evreni anlamak ve ona tahakküm etmek zihniyetinin doğruluğu; ikincisinin ise bilimin elde ettiği sonuçlarla kazanılmış tahakkümün aleti olan teknolojiyle, daha yüksek kârlılığı/ istifçiliği mümkün kılmanın, yani teknolojiyi kapitalizmin hizmetine vermenin kaçınılmazlığı düşüncesidir.
Benim için en can alıcı kısmı idi bu bölüm doğunun bilgiyi kullanma şekli ile batının bilimi kullanma şekli arasındaki fark bugünkü 2 medeniyetinde arasındaki farktır.

saygılarımla iyi okumalar.

Yok aslında birbirimizden farkımız değilmi? en alt kısımda bulunan bu bölümde ben kendimce anladığım ve kabul ettiğim bir görüşümü yazdım sanırım okumadınız.Sizin konsantre olduğunuz aslında bu yazının yine bir internet sitesinden buraya aktarılmış olmasıdır değilmi?
O kadar çelişik bakıyorsunuzki bu işe,bir zaman alıntının kaynağı gösterilmediği için söyleniyordunuz şimdi ise buradaki paylaşımlarımla alakalı.
Sanmayınki kızdığımdan yazıyorum ben bu eleştirilerinizden sıkıldım sadece siz ise ilk yorumdan;

Sayın Karahan her seferinde yazıları buraya kopyalıyor sonrasında başkalarının yorumlarını bekliyor.
böyle
ve

Sayın Karahan yine internette bir yazı bulmuş; buraya aktarıvermiş.
böyle yazıyorsunuz ne diyeyim beni islah etmeyen allah sizide etmesin.Bir yazının masonlar .org sitesine yaraşır olup olamadığını bilebilir bir aklada sahibim ,ben bu yazıdan kendi payıma çıkarımımı not kısmında alıntı ile birlikte yazmışım benim için şu an önemli olanı bu 2 medeniyet arasındaki bilime bakış farklılığı idi.
Sn.Adam
Foruma hangi yazı yaraşır hangi yazı yaraşmaz diye bir forum maddesi yok ciddi anlamda rahatsızlık duyulacak bir konu değil.
Ben aktarımımı ve paylaşmak istediğim bilgiyi bu yolla aktarıyorum yıllardır bu böyle benim tarzımın dışına çıkıpta konu ile alakalı söyleyeceğiniz şeyler olduğunu biliyorum bence beni değil varsa yazıyı eleştirin.
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: Waldow - Temmuz 30, 2013, 10:40:59 öö
Açıkçası bu durumdan ben de rahatsızım Sn.Adamla şahsi bir polemiğe dönüştürmek istemem bu konuyu o yüzden fikirlerimi yazıp geçmek istiyorum. Forumdaki pek çok üye gerek internet, gerekse kitaplardan alıntılar yapıp forumda paylaşmakta. Özellikle internetten alıntılar yapılmakta. Tabi ki bu çok doğal. Günümüzde her konu ile ilgili bilgi internette mevcut. İnternet bizim en büyük kütüphanemiz. Ha, bu alıntılar doğru ve ya yanlış bilgiler olabilir. İşte onu zaten bu platformda tartışabiliyoruz rahatça.

Benim için ha bir kitabın sayfalarına bakarak elinizle yazıp buraya aktarmışsınız. Ha internetten kopyala-yapıştır yöntemiyle aktarmışsınız. Sonuç olarak bir farkı yok. Elinizle yazdığınızda sadece daha fazla vakit kaybetmiş ve yorulmuş olursunuz sadece. Kaynak belirtme konusu gerçekten önemli o konuda bir şey demiyorum. Ama Sn.Adam inanın birbirimizin açığını arasak bu konuda siz daha zararlı çıkarsınız. Forumda yüzlerce başlığınız binlerce entryniz var. Kaç tanesinde kaynak gösterdiniz acaba. Biz hiç bunun kaynağı kim kitaptan bakmış bakmış yazmış dedik mi? Hayır, demedik. Neden peki çünkü aslolan bilgidir. Onun nasıl aktarıldığı benim için bir önem arz etmemekte.


Saygılar.
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: karahan - Temmuz 30, 2013, 10:41:14 öö
Sn.Adam

Yazının kaynağını araştırmışsınız ama yazım o siteye ait değildir uğraşınız boşuna gitmiş.
http://mufredat.wordpress.com/2011/10/30/anti-bilim-ya-da-dogunun-bilgisi/ (http://mufredat.wordpress.com/2011/10/30/anti-bilim-ya-da-dogunun-bilgisi/)
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: asimov - Temmuz 30, 2013, 10:46:48 öö
Elbette not kısmını okudum. Ama bu notun yazarın mı yoksa sizin mi olduğu anlaşılmıyor.

Sizin yorumunuz ile yazı ayrıca çok ilgisiz.

Konu başlığının anti-biim olması başlu başına bir hata zaten.
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: karahan - Temmuz 30, 2013, 10:49:01 öö
sn.asimov not olarak yazdım hatta tekrar alıntı yapıp neyi önemsediğimide yazdım hatta notuda kaynağın altına yazdımki yanlış anlaşılmasın diye.Konu başlığı benim değil yazarın başlığı anti bilim bu adı ben koymadım,ayrıca sadece konu başlığı bu diye yazının genelinede aynı gözle bakmakmı lazım?
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: ADAM - Temmuz 30, 2013, 10:52:17 öö
Sayın asimov'un dedikleri desteklenerek ve ayrı tutularak...

Bu konu üzerinde çok şey yazılabilirdi, İslamcı bakış açısı ile 11. yüzıldan beri bilimin olamadığı üzerinde de durulabilirdi, kaynaklardan alıntılar ile emek ve katkıların nasıl yapılması gerektiği bağlamında bu başlık altında irdelenmemesi gereken hususlar başka bir yerde ele alınıp anlatılabilirdi ama bakıyorum ki kimi üyeler konuyu bireyselleştirmeye pek meraklı, devam etmeyeceğim.

Sadece internetten yazı kopyalayıp bu siteye getirmenin, bu sitedeki forum alanına uygun düşmediği gibi etik olmadığını yineliyorum.
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: karahan - Temmuz 30, 2013, 11:01:53 öö
Sayın asimov'un dedikleri desteklenerek ve ayrı tutularak...

Bu konu üzerinde çok şey yazılabilirdi, İslamcı bakış açısı ile 11. yüzıldan beri bilimin olamadığı üzerinde de durulabilirdi, kaynaklardan alıntılar ile emek ve katkıların nasıl yapılması gerektiği bağlamında bu başlık altında irdelenmemesi gereken hususlar başka bir yerde ele alınıp anlatılabilirdi ama bakıyorum ki kimi üyeler konuyu bireyselleştirmeye pek meraklı, devam etmeyeceğim.

Sadece internetten yazı kopyalayıp bu siteye getirmenin, bu sitedeki forum alanına uygun düşmediği gibi etik olmadığını yineliyorum.

Teşekkür ederim sn.adam

Ben bilgileriniz paylaşmanızı daha çok yeğlerdim özellikle sizin.
Siz bireyselleştirmekten bahsediyorsunuz ama farkında değilsinizki başta ben olmak üzer her kim bu forumda bir yazı paylaşsa konuya verdiğiniz cevap önce eleştirmekle başlıyor,karşı tarafın şevkinide azminide önce bir yerle yeksan edip gardını düşürüyorsunuz pekte artık farkında olmadığınızı düşünüyorum,çünkü bu sizin yaşam biçiminiz.
Ben ise sizin kadar akademik bakamıyorum benimde tarzım bu işi bireyselleştirmek heleki size karşı geçmiş deneyim ve tecrübelerimizle (birlkikte yaşadığımız)gözönüne alındığında size özel mesaj yolu ilede sizinle polemik,tartışma ve bireysel çekişme yaşamak istemediğimi açıkça söyledim.
Daha ne yapayım bilginize ve görüşlerinize o kadar çok önem verdiğimide bu forumda çok sıklıkla tekrarlamış bir üye olarak artık sizin konuya katkı vermek istemeyişinizi saygı ile karşılamakla beraber üzüldüğümüde belirtirim.

saygılarımla

KARAHAN
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: karahan - Temmuz 30, 2013, 11:21:45 öö
Sevgili Dostlar,

Ben bu forum alananda yeniyim, biliyorsunuz.  Hayli fazla katılımda bulunduğum için, eski iletileri gözden geçirmeye pek fırsat bulamıyorum. Ancak her nasıl olduysa bu ileti denk düştü. Kim bilir belki tam bu  sıralarda Makromozmos ve Mikromozmos üzerindeki bir incelemeyi buraya aktarmakta olduğum için.

Her şeyden önce bu fotoğrafların pek enfes görünümlü olduğunu söylemeliyim.  Bu bakımdan pek geç de olsa Sayın Zaratshustra'ya teşekkürler.

Bu arada dikkatimi çeken de Sayın Akasya'nın telif hakkı ile bağlantılı uyarı notu... Buna benzer bir uyarı notu bir başka konuda da geçmişti. Bilgilenmeniz bağlamında şunu belirtmek isterim.

Telif haklarıyla bağlantılı uygulamalar sadece yayın alanında geçerlidir. Yayın alanı denilince de bunun içine basın, medya, internet, kitap ve dergi gibi kamuya açık alanlar girer. Bizim bu forum alanımız gibi özel iletişimler bu kızsıt ya da zorunluluk kapsamına girmez. Dolayısıyla bu forum alanında  internet üzerinden herhangi bir siteden, bir kitap ya da dergiden ve başka kaynaklardan aktarma yapılmasında hiçbir yasal sakınca yoktur. Bu aktarmaya sırasında alıntı kaynağını belirtme zorunluluğu da yoktur; bu aktarmayı yapan kişinin dileğine kalmıştır. Bu forum alanının üye olmayanlarca ulaşılabilmesi  olanağı da bir şey değiştirmez. Çünkü burada internet kullanıcılarına açık bir yayın yapılmakta değildir.  Dolayısıyla Sayın Akasya'nın endişelenmesine de gerek yoktur.

Sevgiler.

http://www.masonlar.org/masonlar_forum/astronomi-gokbilim/hubble-teleskopunun-cektigi-en-guzel-10-uzay-fotografi/ (http://www.masonlar.org/masonlar_forum/astronomi-gokbilim/hubble-teleskopunun-cektigi-en-guzel-10-uzay-fotografi/)

sn.adam
Yaptığım işin doğru olduğunu burada siz söylüyorsunuz öyle değilmi?
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: karahan - Temmuz 30, 2013, 09:35:16 ös
Bu yazı maalesef bize .bilim tarihi anlayışı gelişmeyen toplumlarda bilimsel nitelikli bir kitap nasıl bilim dışı yorumlanırı gösteriyor.

Batılı bilimcilerin, bilim tarihçilerinin doğu uygarlığına ilgisi asla bilim dışı değildir. Bunu Needham'da gördüğümüz kadar. Fritjof Capra'nın " Fiziğin Taosu" kitabında da görürüz. Onlar anti bilimsel bir yaklaşıma yönelmemişler, batı uygarlığının, biliminin ulaştığı evren, doğa anlayışına doğunun da farklı yollarla ulaşmasına hayran kalmışlardır. Bu anti- bilim değildir.

Islam uygarlığının en büyük eksikliklerinden biri biliim tarihi anlayışının gelişmemiş olmasıdır. Günümüz Türkiye'si için bile bu geçerlidir. 

Dolayısıyla yazıda kitabı yorumlayan, kitabın içeriğinden farklı sonuçlara ulaşmaktadır.

Sayın Karahan her seferinde yazıları buraya kopyalıyor sonrasında başkalarının yorumlarını bekliyor.

Kendisi konunun neresinde belli değil.

Bilim, bilim tarihi Kuran'dan ayetlerle, yorumlarla olacak iş değil.

sn.asimov

Needham'ın bu yazısında islamdan bahsetmiyor,sanırım ben yayınladığım için öyle algıladınız.Ben bu yazıda anladığımı not kısmında yazdım sanırım needhamın anlattığı şey çok farklı.
Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: asimov - Temmuz 30, 2013, 10:54:14 ös
Ben yazı islamdan bahsediyor demedim ki.

Islami bakış açısıyla yazılmış bir yazı ve yorumun yazar ile uyuşmadığını söyledim.

Batılı biilm adamları ve bilim tarihçilerinin bir kısmı doğu uygarlığının ulaştığı bilgi ve felsefe düzeyinin evreni ve doğayı algılama düzeylerinin batı biliminin ulaştığı sonuçlarla belli ölçüde aynı olduğunu gördüler.

Konu islama nasıl geldi. Batı kendi köklerini tarihsel düzeyde objektif sayılabilecek ölçüde yazabilirken islam dünyası bunu yapamadı. Yazıyı yorumlayan işte bu kökenle aslında yeni bir paradigma olan materyalist dünya görüşüne atıfta bulunuyor.

Ama işte bu nedenle bizim itirazımıza neden oluyor. Bu pradigma bizim için çok değerli. Tüm uluslar, toplumlar için çok değerli.





Başlık: Ynt: Anti-Bilim ya da Doğu’nun Bilgisi
Gönderen: Waldow - Temmuz 30, 2013, 11:22:21 ös
Sn. asimov 'Ama işte bu nedenle bizim itirazımıza neden oluyor. Bu pradigma bizim için çok değerli. Tüm uluslar, toplumlar için çok değerli.' demiş.

Siz kimsiniz efendim, tanımlarsanız sevinirim.