Su her zaman 100 derecede kaynamadığı gibi 0 derecede de donmaz. Tuzlu su tuz yoğunluğuna bağlı olarak -2 derecede donmaya başlar.
Aynı şekilde üçgenin iç açılarının toplamı da 180 derecedir ama bu Öklid geometrisinde geçerlidir. Dünya gibi küresel yüzeylerde geniş alanlarda üçgenin iç açılarının toplamı 180 dereceden fazla hatta 270 dereceye kadar çıkabilir. Pozitif ve negatif eğriliğe sahip yüzeylerde 180 dereceden fazla veya 180 dereceden az olabilir.
Dolayısıyla bilginin doğruluğu zaman ve mekana göre değişebilir.
Bilimsel bilgi çeşitli ölçme süreçlerinden geçen doğruluğu kabul edilmiş bilgidir. Ancak elde edilen bilgide her zaman bir belirsizlik veya hata payı vardır. Bu hata ölçme aletlerinden (yöntemin), hipotezin yetersizliğinden veya ölçmeyi yapan kişiden kaynaklanır. Bilimsel bilgi eğer doğru olarak kabul edilecekse eldeki verilere göre bilebildiğimizin en doğrusudur demek daha doğru olacaktır. Bilgi sürekli olarak yenilenir ve gelişir. Bazen tamamen reddedilir ve yenisi ile değiştirilir.
Bu anlamda kesin değişmez bir bilgi yoktur. Doğa yasaları da aynı şekilde eldeki kuramlara göre en doğrudur diyebiliriz. Doğa yasalarının yani açıklandığı şekilde değişmezliğini savunmak evrime aykırıdır.
Bugün dünyadan kalkan bir roket ve onun taşıdığı bir araç veya uydu milyonlarca kilometre uzaklıktaki başka bir gezegene ulaştırılabiliyorsa ama doğrusal olarak değil başka gezegenlerin çekim alanlarına sokularak ve hızlandırılarak , bu eldeki bilimsel verilere göre yapılabilmektedir. Evrensel çekim yasaları (Newton'u hatırlayın) ve onun sonuçları ancak büyük ölçekte işe yaramaktadır. Ancak atom boyutuna geldiğinizde işler değişmektedir. Artık evrenin deterministik bir açıklaması bazı yerlerde yetersiz kalmaktadır. Geçmişte evrenin dev bir makina ve kusursuz bir işleyişi anlayışının yerine Kuantum ve Rölativite gibi başka açıklamalar yapılmaktadır. Kuşkusuz açıklamalar sadece bunlarla da sınırlı değildir. Hologram, plazma ve sicim teoileri de bizleri anladığımızı düşündüğümüz evren anlayışından farklı noktalara götürmektedir. Günümüzde henüz tam anlaşılamayan bu teoriler gelecekte daha bilimsel temellere oturtulabilirse belki evren anlayışımızda kökten değişebilir. Aynı Aristo'nun ve Batlamyus'un cam küreli evren ve Newton'un deterministik evren anlayışından günümüzdeki rölativistik, madde ve zaman eksenli evren anlayışına geçtiğimiz gibi.
O zaman bilimsel bilgi günümüzde geçerli (ama kesin olmayan) en doğru bilgidir. Bilimin temelinde zaten işte bu anlayış var. Ancak nasıl ki bir teori bilim ve bilim adamlarının ürünü ise yerine konulacak yeni teoriler de onların eseri olacaktır.
Bilimin dışında arayacağımız başka bir gerçeklik bu anlamda yok.
Çünkü bilim insan düşüncesinin ve çabasının ürünüdür. Yerine başka ne konulabilir?