Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tevrat ve Yahudiliğin Tarihsel Gelişimi- YHVH, Mısır'dan Çıkış ve İsrail Kimliği  (Okunma sayısı 4998 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 08, 2016, 04:00:26 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 234
  • Cinsiyet: Bay

İsrail tanrısının adı “YHVH” dir. Bu dört sessiz harften oluşan tanrının adının ne anlama geldiği, nasıl telaffuz edildiği (Yehova veya Yahve varsayımlardır) hakkında bilgimiz yoktur. Bu isim, Tevrat dışında hiçbir yerde geçmez (Kenan belgelerinde de yoktur). Bu dört sessiz harften oluşan ad, muhtemelen İsrail tanrısının özel adıydı.


Bu ad nereden geliyordu? Yhvh adının köken araştırmaları, bizi tekrar Antik Mısır’a götürüyor. Karnak, Antik Mısır’da firavunların zafer anıtlarının dikildiği yerdi.


Karnak’ın kuzey duvarında firavun 1. Seti’nin (hanedanı mö 1290-1275) zaferlerine ait anıtlar var. Buradaki anıtlardan biri de “Shasu” lara karşı kazandığı zaferi anlatır. Shasu'lar burada Kenan'ın güneyinde, bugünkü Ürdün topraklarındaki göçebeler olarak gösterilir. Aynı zamanlarda İsrailliler ortaya çıkar. Anıtta Shasu'ların yaşadığı yerlerden biri olarak "YHV" adı verilir. Bu ad, İsrail tanrısı "YHVH"nin adına ilginç bir şekilde benzer.

http://en.wikipedia.org/wiki/Shasu


Tevrat'ta Shasu'ların yaşadığı yer "Midyan" olarak belirtilir. Rab, Musa'ya ilk defa burada yanan bir çalı şeklinde gözükür ve buranın kutsal topraklar olduğunu (Misirdan Cikis 3:3,4,5) ve adının Yhvh olduğunu söyler (Misirdan Cikis 3:15, Türkçede Rab diye geçiyor fakat orijinal dilinde Yhvh şeklinde). (Ayrıca daha geniş bilgi için bkz. Misirdan Cikis 2:15'ten Misirdan Cikis 3:17'ye kadar)


Mısır kayıtlarında Yhvh'ye benzer bir adın geçmesi, Tevrat'ta Yhvh adının geçmesi ve ilk defa Musa'ya burada göründüğünü yazması, bilim adamlarını Mısır'dan çıkış hikayesini tekrar araştırmaya yöneltti. Fakat Mısır'dan Kenan bölgesine büyük bir göçe dair hiçbir kanıt yok. Mısır'dan buraya gelip yerleşen küçük bir azınlık vardı (Musa da bunların içindeydi ve muhtemelen bu grubun önderiydi) fakat bu topluluk İsrailli veya Kenanlı değildi. Bunlar Mısır civarındaki merkezi otoritenin baskısına maruz kalmış, daha sonra da yağmacılık ve soygunluğa başlamış ilkel göçebelerdi. Tevrat’ta geçen şu bölümler de bunu gösterir (Misirdan Cikis 12: 35-36):

İsrailliler Musa'nın dediğini yapmış, Mısırlılar'dan altın, gümüş eşya ve giysi istemişlerdi.RAB İsrailliler'in Mısırlılar'ın gözünde lütuf bulmasını sağladı. Mısırlılar onlara istediklerini verdiler. Böylece İsrailliler onları soydular.

Bu soygunlarına karşılık Mısır ordusu da bu grubu kovaladı, yakalamak istedi ve başaramadı. Tevrat’taki firavunun Musa ve İsraillileri kovalaması ve Kızıldeniz’de (doğrusunun Kızıldeniz olmayıp Sazlık denizi olduğu anlaşıldı) boğulmaları efsanesi de büyük olasılıkla buradan kaynaklanmaktadır.


Mısır'dan yola çıkan bu grup, Shasu'ların ülkesi Midyan'dan geçip (bir süre de orada kalıp) tanrıları Yhv'den esinlendiler ve Kenan ülkesine vardılar. Mısır'dayken kötü şartlar altında yaşayan bu grup, geçtikleri Shasu'lardan aldıkları tanrıyı benimsediler ve bu ilhamla kendi kabile tanrıları olan Yhvh’yi yarattılar. Özgürlüklerini (muhtemelen Midyan’daki Shasu’ların tanrısı olan) Yhv’den esinlenerek yarattıkları tanrı Yhvh'ye bağladılar. Onlarla benzer bir kadere sahip Kenan halkı da, bu insanların anlattıklarını benimsediler. Onlara göre kölelikten kurtulup özgürlüklerini sağlayan ilahi güç Yhvh idi. Yhvh, bu insanlar için özgürlüğü, kölelikten kurtuluşu simgeliyordu, tıpkı İsrail kimliği gibi.


Bunlara ek olarak, Akhenaton dönemindeki (mö 14. yy’ın ikinci yarısı) Amarna mektuplarında göçebe olarak adlandırılan Habiru ile Hebrew (İbrani) benzerliği, 1. Seti’nin Zafer Anıtı’nda göçebe Shasu ve onlarla birlikte Yhv adının geçmesi ve Merneptah Steli’nde İsraillerden göçebe insanlar olarak bahsedilmesi, Musa ve beraberindeki az sayıdaki göçebenin Mısır’dan İsrail’e gittiğini ve İsrail tanrısı Yhvh’nin bu insanlar tarafından oluşturulduğunu gösterir.


İsrailli kimliği; (büyük çoğunluğu) zenginler hakları ellerinde alınmış Kenan halkı, Musa’nın da içinde bulunduğu Mısır'dan kaçan az sayıdaki ve civardaki diğer göçebelerden oluşuyordu.

Tevrat'ın seçilmiş insanlar dediği aslında özgürlüğü seçmiş olan insanlardı. Onların özgürlüğü seçme hikayeleri nesiller boyunca ağızdan ağza dolaştı. Daha sonra yazıya geçirildiğinde ise Tevrat'ın ana temasını oluşturdu, Mısır'dan çıkış, ilahi kurtuluş ve özgürlük. Tıpkı Tevrat'ın söylediği gibi. Bu tema, İsrailliler tarafından benimsendi ve kendilerinin kölelikten özgürlüğe kavuşmalarının sembolü oldu.
“Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz, insan kendine hükmetmeyi öğrenmeden doğaya hükmetmeyi öğrendi.” Albert Schweitzer


Mart 09, 2016, 03:31:52 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Sayın kurt yazınızı dikkatle okudum.
Peki
 benim anlamadığım
özgürlüklerini isteyen, kaçan kölelerin peşinden o dönemin lideri Firavun da neden kovalıyor? Ordusuna derki "yakalayın" Çok kıymetli birşey almış olmaları lazımki firavun da / çıplak ayakla kaçan kölelerin peşine düşsün.
Akĺıma geldi şimdi :)
Ne aldılar acaba?
« Son Düzenleme: Mart 09, 2016, 03:34:23 ös Gönderen: Hacamat »
Saygılarımla


Mart 09, 2016, 08:47:36 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 234
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Hacamat yazıyı yanlış okumuş galiba. İlk olarak firavun kovalamıyor, kovalayanlar Mısır ordusu yani o dönemin polisi. Üstelik kaçan köle gibi bir durum Mısır'da yok. Köle meselesi önceki yazılarda değindiğim üzere Kenan'a ait bir mesele. Burada bir not düşmek lazım, Mısır ordusu denilince de yanlış anlaşılma olabiliyor, nasıl günümüz haberlerinde "Polis, suçluları kovaladı." denildiğinde yüz binlerce polisin kovaladığını düşünmüyorsak, aynı mantığı burada da kullanmamız lazım. Kovalama sebebine gelirsek, sebep yağmacılık. Yağmaladıkları şey ise Mısır halkının değerli malları (altın, gümüş vb.).
“Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz, insan kendine hükmetmeyi öğrenmeden doğaya hükmetmeyi öğrendi.” Albert Schweitzer


Mart 09, 2016, 09:56:47 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Sayın Hacamat yazıyı yanlış okumuş galiba. İlk olarak firavun kovalamıyor, kovalayanlar Mısır ordusu yani o dönemin polisi.


Sayın kurt bunu neye dayanarak söylüyor acaba? Konu tevrat ve yahudilikten açılmış madem o halde tevrattan bu konuyla alakalı firavunun da peşlerinden geldiğine dair kısımları paylaşalım:

Halkın kaçtığı, Mısır Firavunu'na bildirilince; Firavunla görevlileri, onlara ilişkin düşüncelerini değiştirdiler: "Biz ne yaptık?" dediler, "İsrailoğullarını salıvermekle kölelerimizi kaybetmiş olduk!"

Ve kendi cenk arabasını hazırlayıp, kavmini yanına aldı; Firavun savaş arabasını hazırlattı, ordusunu yanına aldı.

Seçme 600 savaş arabasının yanısıra, Mısır'ın bütün savaş arabalarını, sorumlu sürücüleriyle birlikte yanına aldı.

Rab, Mısır Firavunu'nun yüreğini katılaştırdı. Firavun, zafer havası içinde ilerleyen İsrailoğullarının peşine düştü.

Mısırlılar, Firavunun bütün atları, savaş arabaları, atlıları, askerleriyle onların ardına düştüler ve deniz kıyısında, Pi-Hahirot yakınlarında, Baal-Sefon'un karşısında konaklarken onlara yetiştiler.

Firavun yaklaşırken, İsrailoğulları Mısırlıların arkalarından geldiğini görünce dehşete kapılarak, Rabb'e feryat ettiler.

Musa'ya, "Mısır'da mezar mı yoktu da bizi, çöle ölmeye getirdin?" dediler, "bak, Mısır'dan çıkarmakla bize ne yaptın!"

Çıkış, Bap: 14; 1-2


Daha devamı da var ancak paylaşmadım. Ayrıca Kuran-ı kerim'den de bu kısmı destekleyen ayetleri paylaşalım:


 «Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet suda boğulmaya başlayınca: "İnandım; gerçekten İsrailoğullarının iman ettiğinden başka tanrı yok. Ben de O'na teslim olanlardanım." dedi. Ona : "şimdi mi iman ediyorsun? Halbuki bundan evvel isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun." dendi.»

Yunus Suresi 10/90-91
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


Mart 09, 2016, 11:16:07 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 234
  • Cinsiyet: Bay

Dikkatinizi yazının başlığındaki "Tarihsel Gelişim" kısmına çekmek isterim. Tevrat'ı doğrulayıcı (pusula) kabul etseydim, yaptığınız eleştiri çok haklı olurdu. Lakin burada farklı bir açıdan yaklaşım mevcut, Tevrat'taki olaylara mantık penceresinden bakıyoruz.

Ben de Tevrat'ı okuyan birisiyim ve Tevrat'ta geçen her şeyin doğru olduğunu söylemem mümkün değil. Daha doğru bir ifadeyle Tevrat bazı noktalarda kendi kendisini yalanlıyor. Dikkatli biçimde okunulduğunda bir bölümde verilen biliginin, öteki bölümde verilen bilgiyle uyuşmadığı görülebilir. Avraam'ın ve Saray'ın başından geçen mevzuları örnek verebiliriz. Ya da Tanrı'nın insanlara gözüküp, gözükmeme hadisesini. Detaylandıracak olursak belki kendi başıma onlarca örnek bulabilirim.

Herhalde işin uzmanı olan kişiler de bu durumu fark etmiş ki belgesel hipotez diye bir şey ortaya koymuşlar. Daha ileri bilgi için şuraya bakabilirsiniz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Belgesel_hipotez

Dolayısıyla Tevrat'ın doğrulayıcısı olarak Tevrat'ı veya Kur'an'ı ortaya koymak bence doğru olmayacaktır. Çünkü olaya inanç veya maneviyat penceresinden yaklaşılmıyor bu yazıda.
“Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz, insan kendine hükmetmeyi öğrenmeden doğaya hükmetmeyi öğrendi.” Albert Schweitzer


Mart 09, 2016, 11:23:52 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Dikkatinizi yazının başlığındaki "Tarihsel Gelişim" kısmına çekmek isterim. Tevrat'ı doğrulayıcı (pusula) kabul etseydim, yaptığınız eleştiri çok haklı olurdu. Lakin burada farklı bir açıdan yaklaşım mevcut, Tevrat'taki olaylara mantık penceresinden bakıyoruz.

Ben de Tevrat'ı okuyan birisiyim ve Tevrat'ta geçen her şeyin doğru olduğunu söylemem mümkün değil. Daha doğru bir ifadeyle Tevrat bazı noktalarda kendi kendisini yalanlıyor. Dikkatli biçimde okunulduğunda bir bölümde verilen biliginin, öteki bölümde verilen bilgiyle uyuşmadığı görülebilir. Avraam'ın ve Saray'ın başından geçen mevzuları örnek verebiliriz. Ya da Tanrı'nın insanlara gözüküp, gözükmeme hadisesini. Detaylandıracak olursak belki kendi başıma onlarca örnek bulabilirim.

Herhalde işin uzmanı olan kişiler de bu durumu fark etmiş ki belgesel hipotez diye bir şey ortaya koymuşlar. Daha ileri bilgi için şuraya bakabilirsiniz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Belgesel_hipotez

Dolayısıyla Tevrat'ın doğrulayıcısı olarak Tevrat'ı veya Kur'an'ı ortaya koymak bence doğru olmayacaktır. Çünkü olaya inanç veya maneviyat penceresinden yaklaşılmıyor bu yazıda.


Sayın kurt,

Konuyu ''Tarihsel gelişim'' olarak yorumladığınızı söylediniz. Peki size şöyle bir soru yöneltmek istiyorum. ''Musa'nın Mısır'dan kaçışı, mısır ordusunun kendilerini kovalayışı hakkında Tevrat, İncil ve Kuran dışındaki kaynağınız nedir?''

Zira yazınızda bunu paylaşmışsınız. Yorumunuz da firavun değil mısır ordusu dedim diye tasdik etmişsiniz. O halde kaynağınız nedir? Kaynağınızın kaynağı nedir? Mısır kayıtlarında bile firavun ve ordusunun veya sadece mısır ordusunun Musa adında bir zatı ve israiloğullarını kovaladığına dair kayıtlar bulunmamıştır yani elimizdeki tek kayna dini doktrinler ve kutsal kitaplardır. Bugün, Musa peygamber'in varlığı ve mısırla olan ilişkisi kutsal kitaplar dışında hiçbir tarihi metinde geçmemektedir.

Madem tarihsel açıdan yorumluyorsunuz konuyu o halde tevrat, incil ve kuran dışında ''Musa peygamber ve kabilesini, mısır ordusunun/polisinin kovaladığına'' dair kaynağınız nedir?

Saygılarımla
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


Mart 10, 2016, 04:14:44 öö
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Sayın kurt, mevzuda nereye varmak istiyorsunuz anlamadım.
Yahudiler hırsızlık mı yapmış? Firavundan iki takı çalıp mı dünyaya hakim olmuşlar. Yoksa daha kıymetli birşey mi almışlar?  Elma mı? Armut mu? Hangisi.
Saygılarımla


Mart 10, 2016, 10:10:42 öö
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 234
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Hacamat, olaya mantık penceresinden bakmaya çalışıyorum. Dünya hakimiyeti ve efsunlu eşyalar gibi düşünceler bu yazının konusu değil. Başka bir yazıda onları da konuşabiliriz. Ama burada olaylara mantıksal açıdan yaklaşılıyor.

Yazı dizisi olduğu için haliyle bu yazının öncesi ve sonrası var. Şu anda ortasındayız. Ya lütfen tüm yazı dizisini okuyun ya da yanlış yorumlar yapmayın. Sırasıyla okumak isteyenler için sıralamayı da paylaşayım:

1-İlk belge ve Tevrat
2-Tevrat ne zaman yazılmaya başlandı?
3-İsrail’deki şehirlerin arkeolojisi
4-İsraillilerin kökeni
5-YHVH, Mısır’dan Çıkış ve İsrail kimliği
6-Davut ve İsrail Krallığı gerçekten var mıydı?
7-Kudüs Tapınağı ve antik İsraillilerin inancı
8-Asur işgali ve Yoşiya’nın reformu
9-Babil sürgünü ve sonuçları
10-Tevrat’a ait en eski belgeler
11-Evrensel tek tanrının ve modern Yahudiliğin oluşumu

Buna ek olarak şunu da söylemek gerek, Yahudilik'te peygamberlik kavramı çok farklıdır ve diğer tanrıların varlığı uzunca bir süre kabul edilmiştir. Bu konuyla ilgili de bir yazı dizisi paylaşacağım.
“Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz, insan kendine hükmetmeyi öğrenmeden doğaya hükmetmeyi öğrendi.” Albert Schweitzer


Mart 10, 2016, 10:23:04 öö
Yanıtla #8
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 234
  • Cinsiyet: Bay


Sayın kurt,

Konuyu ''Tarihsel gelişim'' olarak yorumladığınızı söylediniz. Peki size şöyle bir soru yöneltmek istiyorum. ''Musa'nın Mısır'dan kaçışı, mısır ordusunun kendilerini kovalayışı hakkında Tevrat, İncil ve Kuran dışındaki kaynağınız nedir?''

Zira yazınızda bunu paylaşmışsınız. Yorumunuz da firavun değil mısır ordusu dedim diye tasdik etmişsiniz. O halde kaynağınız nedir? Kaynağınızın kaynağı nedir? Mısır kayıtlarında bile firavun ve ordusunun veya sadece mısır ordusunun Musa adında bir zatı ve israiloğullarını kovaladığına dair kayıtlar bulunmamıştır yani elimizdeki tek kayna dini doktrinler ve kutsal kitaplardır. Bugün, Musa peygamber'in varlığı ve mısırla olan ilişkisi kutsal kitaplar dışında hiçbir tarihi metinde geçmemektedir.

Madem tarihsel açıdan yorumluyorsunuz konuyu o halde tevrat, incil ve kuran dışında ''Musa peygamber ve kabilesini, mısır ordusunun/polisinin kovaladığına'' dair kaynağınız nedir?

Saygılarımla

Sayın Risus, sizin de söylemiş olduğunuz üzere elimizde kanıt yok. Fakat kanıtın olmayışı, olayı somuta indirgemeye engel değil. Tarihi efsanelere bakıldığında, %100 olmasa bile %95'lik kısmında, basit doğa olaylarının abartıla abartıla efsaneleştirildiği görülür. Bir yanardağ tanrı olur, bazıları bu dağa çıkıp kendi oğlunu kurban eder. Bazen insanlar arasındaki mücadeleler tanrılara atfedilir, Homeros'un İlyada'sında bu abartının zirvesini görebilirsiniz. Kimi toplumlarda tanrılar kızmasın diye bakire kızlar kurban edilir. Şimdi bu toplumların inanışları hakkında, anlattıkları hakkında elimizde kanıt yok diye volkan tanrısını, insanlarla birlikte savaşan tanrıları ve küçük kızlar kesilince tatmin olan tanrıları olduğu gibi kabul mü edeceğiz?

Elimizde kanıt olmasa bile, bir çok tarihsel olaya mantıksal açıdan yaklaşıyoruz ve somuta indirgiyoruz. Elbette bu işlemi yaparken kesin doğru budur demiyoruz ama doğruya yaklaştığımızı da inkar edemeyiz. Dolayısıyla efsanevi anlatımları somuta indirgeyen tek kişi ben değilim, bu konular üzerine çalışan uzman kişiler de bu yöntemi kullanıyorlar.
« Son Düzenleme: Mart 10, 2016, 10:26:00 öö Gönderen: kurt »
“Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz, insan kendine hükmetmeyi öğrenmeden doğaya hükmetmeyi öğrendi.” Albert Schweitzer


Mart 10, 2016, 10:55:07 öö
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar


Sayın kurt,

Konuyu ''Tarihsel gelişim'' olarak yorumladığınızı söylediniz. Peki size şöyle bir soru yöneltmek istiyorum. ''Musa'nın Mısır'dan kaçışı, mısır ordusunun kendilerini kovalayışı hakkında Tevrat, İncil ve Kuran dışındaki kaynağınız nedir?''

Zira yazınızda bunu paylaşmışsınız. Yorumunuz da firavun değil mısır ordusu dedim diye tasdik etmişsiniz. O halde kaynağınız nedir? Kaynağınızın kaynağı nedir? Mısır kayıtlarında bile firavun ve ordusunun veya sadece mısır ordusunun Musa adında bir zatı ve israiloğullarını kovaladığına dair kayıtlar bulunmamıştır yani elimizdeki tek kayna dini doktrinler ve kutsal kitaplardır. Bugün, Musa peygamber'in varlığı ve mısırla olan ilişkisi kutsal kitaplar dışında hiçbir tarihi metinde geçmemektedir.

Madem tarihsel açıdan yorumluyorsunuz konuyu o halde tevrat, incil ve kuran dışında ''Musa peygamber ve kabilesini, mısır ordusunun/polisinin kovaladığına'' dair kaynağınız nedir?

Saygılarımla

Sayın Risus, sizin de söylemiş olduğunuz üzere elimizde kanıt yok. Fakat kanıtın olmayışı, olayı somuta indirgemeye engel değil. Tarihi efsanelere bakıldığında, %100 olmasa bile %95'lik kısmında, basit doğa olaylarının abartıla abartıla efsaneleştirildiği görülür. Bir yanardağ tanrı olur, bazıları bu dağa çıkıp kendi oğlunu kurban eder. Bazen insanlar arasındaki mücadeleler tanrılara atfedilir, Homeros'un İlyada'sında bu abartının zirvesini görebilirsiniz. Kimi toplumlarda tanrılar kızmasın diye bakire kızlar kurban edilir. Şimdi bu toplumların inanışları hakkında, anlattıkları hakkında elimizde kanıt yok diye volkan tanrısını, insanlarla birlikte savaşan tanrıları ve küçük kızlar kesilince tatmin olan tanrıları olduğu gibi kabul mü edeceğiz?

Elimizde kanıt olmasa bile, bir çok tarihsel olaya mantıksal açıdan yaklaşıyoruz ve somuta indirgiyoruz. Elbette bu işlemi yaparken kesin doğru budur demiyoruz ama doğruya yaklaştığımızı da inkar edemeyiz. Dolayısıyla efsanevi anlatımları somuta indirgeyen tek kişi ben değilim, bu konular üzerine çalışan uzman kişiler de bu yöntemi kullanıyorlar.


Sayın kurt,

A)

O halde konuyu ''tarih bilimi'' çerçevesinde, bilimselliğe dayanmadan incelemek gerekir. Hatta mitoloji başlığı altında incelemek çok daha doğru olur zira dinler, sizin de tabir ettiğiniz gibi tarihi bir dayanak olamazlar, ancak tarihi dayanaklara en yakın kaynaklar olabilirler. Bu başlık altında bir inanç ve milletin doğuşunu inceliyorsak o inancın kaynağına bakmalıyız.

Misal Musa ve israiloğullarının Mısır'dan kaçışı ilk ve tek eski ahitte yani Tevrat'ta geçmektedir. O halde eğer ki bu konuyu, bu hadiseyi inceleyeceksek ilk kaynağı olan Tevrat'a bakmalıyız ve bu kaynak; Kaçış sırasında firavun ve ordusunun da peşlerinden geldiğini iddia etmektedir. Bu iddiayı değiştireceksek eğer, bu iddiayı ortaya atan kaynaktan daha eski bir kaynak ileri sürmeliyiz.

B)

Pek tabi bunlar bilim çerçevesinde değil inanç ve mitoloji çerçevesinde incelenebilir. Tarih bilimi, dinlerin dayatmalarından uzaktır. Örneğin; tarihte insanlığın avcı ve toplayıcılıktan tarım toplumuna nasıl geçtiği bilinmemektedir. Bazı teoriler üretilmiştir. ( Buzul çağı sonrası geçiş, nüfus artışı vs. gibi ) Bu tarihi açıyı ele alırken dini kaynak gösterirsek şöyle bir teori de biz ortaya atalım o halde;

Nuh tufanı sonrası Dünya üzerindeki hayvansal yaşam kısıtlanmıştır. Her hayvandan bir çift var olduğu için Nuh ve ailesi hayvancılık yapamamıştır ve yine kitapta geçen Tanrı'nın öğrettiği ilimle tarım toplumuna geçiş yapmıştır.

Gördüğünüz gibi tarihi dinle yorumlarsak pek çok açıklamada kolaya kaçar ve tarihi istediğimiz gibi yontabiliriz.


Yazımın ''A'' kısmını sizin iletinize cevap niteliğinde, ''B'' kısmını ise sizden ayrı olarak, tarihin dinlerle kesin olarak belirlenemeyeceğini vurgulamak adına yazdım.


Saygılarımla
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe